Görüş

Türkiye, Avrupa ve Suriye krizi

Artan radikalleşmenin sinyalleri üzerine Suriye üzerinde uluslararası bir uzlaşı ortaya çıkıyor.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ve Türkiyeli mevkidaşı Ahmet Davutoğlu tokalaşıyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu (sağda) ile İranlı mevkidaşı Cevad Zarif'in girişimleri Suriye'de değişimi getirebilir. [AA]

KRONOLOJİ: SURİYE'DE İÇ SAVAŞ

türkiye cumhurbaşkanı abdullah gül içtenlikle, suriye'nin "akdeniz'in kıyısındaki afganistan'a" dönüşme riski olduğunu belirtti. cumhurbaşkanının yorumları 'militan islamcı' grupların esed rejimine karşı 'tatsız ama gerekli' bir siper oluşturduğu düşüncesinin aksine, bu grupların türkiye'yi bir 'akdeniz pakistanı'na dönüştürme ihtimalini taşıdıklarına dair türkiye'de artan bir farkındalığın göstergesi sayılabilir. bu farkındalık ile birlikte suriye üzerine yeni bir uluslararası uzlaşıya varılmasının beklentisi oluşuyor.

suriye'deki çatışmaların başlarında, türkiye, avrupa ve abd aynı saftaydı. başlarda beşşar esed'i reform için ikna etmeye çalıştılar. ancak 2011 yazına gelindiğinde, üç taraf da bunun boş bir ümit olduğuna karar verdi. şiddet sarmalı genişledikçe onlar ve körfez arap ülkeleri suriye muhalefetine destek üzerine birleştiler.

ayrılan yollar

ancak savaş derinleştikçe, müttefikler iki temel konuda ayrıldılar. öncelikle, türkiye suriye muhalefetinin müslüman kardeşler bileşenini destekleme konusunda başta katar olmak üzere körfez arap ülkeleri ile yakınlaştı. zamanla, türk istihbaratı el kaide bağlantılı nusra cephesi ve diğer 'militan islamcı' gruplara göz yummaya (hatta bazen açıkça desteklemeye) başladı.

'militan islamcı' muhalefet ile bir ortaklık türkiye'nin tercih ettiği seçim değildi. ancak suriye rejimini devirmenin bir zorunluluk olduğu algısı ile gözünün kararmasıyla türkiye bu grupların suriye'ye güvenli geçişine izin verdi, örgütlenmelerini kolaylaştırdı ve silahlanmalarına yardımcı oldu.

bunun üzerine abd ve avrupa birliği'nde tehlike çanları çalmaya başladı. suudi arabistan'ın 'militan islamcı' gruplar arasında bir "iyi" ve "kötü" ayrımına çok az kişi ikna oldu. kulaklarında afganistan'dan sesler yankılandı. afganistan'da yaşananlar kulaklarını çınlattı.

ikincisi, türkiye suriye'de daha etkin bir uluslararası eylemlilik üzerine ısrarcı oldu. türkiye uzun süredir suriye muhalefetine doğrudan bir askeri destek için çağrı yapmıştı. bir insani yardım koridorunun açılması için çağrıda bulunmuştu, isyancıların silahlandırılmasını destekledi ve uçuşa yasak bölgenin oluşturulması için defalarca çağrı yaptı. 21 ağustos'ta doğu guta'daki kimyasal saldırı ile yüzlerce kişi öldürülmesi üzerine türkiye müdahaleci pozisyona atlamada zaman kaybetmedi.

ab ise farklı bir yerde durdu. fransa örneğinin haricinde, hiçbir üye bm güvenlik konseyi kararı olmadan gerçekleşecek bir saldırıya açık destek vermedi. david cameron hükümetinin avam kamarası'ndaki acı yenilgisinden sonra britanya bile bir kenara çekildi. barack obama bir müdahale için çağrı yaparak bir adım ileri attı, kongre'ye bu konudaki liderlik hakkını devrederek de iki adım geri gitti. kongre'den bir desteğin gelmeyeceği konusu gittikçe netleştikçe hem avrupalılar hem amerikalılar, rusya'dan suriye'nin kimyasal silahlarını uluslararası denetime açması önerisi ve esed'in bu öneri üzerine atlaması üzerine derin bir nefes aldı. planın uygulanması bir müdahalenin ihtimallerini rafa kaldırdı. türkiye ise köpürdüğüyle kaldı.

türkiye sürüncemede kaldı

türkiye için, sınırlı da olsa bir saldırı, suriye krizi üzerinde daha derin bir uluslararası müdahaleyi tetikleyebilir ve böylece var olan güçlerin dengesini değiştirebilirdi. türkiye başbakanının sitemle ifade ettiği gibi, bu durum dünyayı "sadece izlemekten" daha fazlasını yapmaya itebilirdi.

türkiye, sahadaki savaşın dengelerinde bir değişim olmadan gerçekleşecek bir siyasi çözümün rejiminin iktidarda kalmasıyla sonuçlanacağından, cihatçı grupları yok etmesine izin vereceğinden ve (mısır örneğinde olduğu gibi) birkaç kozmetik değişiklik haricinde zamanla müslüman kardeşler ve demokratik muhalefetin silinmesi durumuna göz yumulmasına yol açacağından endişelendi.

türkiye bir saldırının ertesinde, (hem rejim karşısında, hem de suriye muhalefetinin içinde) suriye ulusal koalisyonu ve özgür suriye ordusu'nun galip geleceğini ve ancak bu noktada siyasi bir çözüme gidileceğini ummuştu.

türkiye'nin endişeleri ihtimal dışı değildi. bütün çabaların cenevre 2'ye dönmesi ile iki gelişmenin yaşandığı net bir şekilde ortaya çıktı: esed rejimi (hem cephede ve hem de kimyasal silahlar planına uyması sayesinde diplomasi alanında) güçlendi ve demokratik suriye muhalefeti yeni 'militan islamcı' gruplar karşısında gölgede kaldı.

bir diplomatik sonuca ulaşılması (ki eğer ulaşılırsa), giderek daha acımasız ve hale bürünen rejim ile statükonun filli olarak kabul edilmesi ve düşük yoğunluklu şiddetin senelerce sürmesi anlamına gelebilir.

bunun yanında türkiye'nin, ayrım yapmadan bölgenin tamamını sarabilecek genişlikte bir yangına yol açabilecek bir askeri saldırının sonuçlarını ciddi bir şekilde gözden kaçırdığı ortada.

yeni bir uzlaşı mı?

dolayısıyla ana soru, statükonun bir onayı olmaktan daha ileriye gidebilecek bir çözüm için ümit verecek bir siyasi rotaya girmek için neyin yapılabileceği ve abd, ab ve türkiye'nin bu hususta ortak bir çalışma yapıp yapamayacağı.

abd, ab ve türkiye, cenevre 2 için birleşik ve güvenilir bir suriye muhalefetini bir araya getirmek için çaba göstermeli.

bunu başarabilmek için, diplomasi seçeneğinin halihazırdaki en büyük kaybedeni ve potansiyel en büyük kazananı olabilecek suudi arabistan'ı hesaba dahil etmeleri gerekiyor.

öte yandan iran'ın, esed rejimi üzerine gerekli baskıyı uygulayabilmesi için bu ülkeye açıkça temas edilmesi gerekiyor. bunu yaparken de iran'ın temel çıkarlarının hesaba katılması şart. zira bütün otoriter rejimlerde olduğu gibi iran rejiminin temel derdi hayatta kalabilmek. ve iran'ın izole durumunu göz önüne aldığımızda suriye'yi hizbullah'a bir müttefik ve çıkış yolu olarak tutması hayati önem arz etmekte.

kilit nokta, avrupa ve abd'nin iran'a, aradığı söz hakkını verip vermeyeceği. nükleer mesele üzerine bir anlaşma gerekli ve bu alandaki gelişmeler ümit verici. ancak bu tek başına yeterli değil. suriye'de gerçek bir çözüm ancak bölgesel düzen içinde ab ve abd'nin iran'ın pozisyonunu tam olarak kabul etmesi durumunda mümkün olabilir.

tüm bunlar içinde türkiye nerede duruyor? daha birkaç sene önce iran'ın geleneksel bir rakibi olmasına rağmen türkiye, tahran için kendini zor duruma sokmuştu.

brezilya ile birlikte 2010'da arabuluculuk yaptığı nükleer yakıt değişim anlaşması, ankara'nın batı'daki geleneksel müttefikleri ile arasını bozmuştu. buna rağmen, türkiye inatla arabuluculuk üzerine ısrar etti.

o zamandan beri çok şey değişti. irak'ta artan mezhepçilik ve hepsinden önemlisi suriye iç savaşı, türkiye-iran ayrışmasını bariz bir şekilde ön plana çıkardı.

bununla birlikte iran meselesi üzerine avrupa ve abd'nin kendilerini sorgulamaları gerektiği kadar, türkiye'nin benzer bir çabaya girişmesi ve orta doğu için daha birkaç sene önce ifade ettiği ümidi canlandırması gerekmekte: o da bölgenin çatışmalı karşıtlıklarından beslenen değil, mukavemet eden bir yumuşak güç olmasıdır.

bunu yapmaya başlamak için ise tahran'dan daha uygun bir yer yok. bu açıdan bir açılımın çekingen işaretleri cesaret verir nitelikte. iranlı mevkidaşı cevad zarif ile yakınlarda gerçekleştirdiği bir buluşmada, türkiye dışişleri bakanı ahmet davutoğlu iki ülkenin suriye ve ötesindeki bir mezhepçi çatışmayı durdurma konusundaki ortak çıkarları ve buna yönelik ortak bir çalışmadan bahsetti.

türkiye suriye'nin radikalleşmesinin ciddi risklerinin farkına varmaya başladıkça, sadece ab ve abd ile yeni bir uzlaşıyı sağlamaya doğru gitmiyor, ayrıca tahran ile ilişkilerde kendisini güvenilir bir muhatap olarak ortaya koyma yolunda ilerliyor.

nathalie tocci, roma'daki istituto affari internazionali direktör yardımcısı ve the international spectator editörü.

twitter'dan takip edin: @nathalie.tocci

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Nathalie Tocci

roma'daki istituto affari internazionali direktör yardımcısı ve the international spectator editörü. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;