Görüş

Türkiye’nin merkezi sınav sorunu ve TEOG

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Uygulaması (TEOG) kapsamında yapılan sınavlardaki hatalı soru tartışmaları, Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorunu kabul etmemesinden dolayı, toplumdaki farklı kesimlerin yoğunlaşan eleştirileriyle beraber gittikçe büyüyor.

Konular: Türkiye
Türkiye'de son yıllarda ortaöğretim sınav sisteminin çok sık değişmesi, öğrenci ve velilerde güvensizliğe yol açıyor. [AA]

eğitim sistemimizde yaşadığımız çoğu tıkanma, tüm sistemi sınav üzerine oturtmamızdan kaynaklanıyor. sınavsız, yani ölçme ve değerlendirmenin yer almadığı bir eğitim sistemi olamaz. lakin gelişmiş ülkelerdeki sınavlar, türkiye’deki gibi eleme yerine öğrencileri ve sistemi izleme ve değerlendirme amaçlıdır. oysa türkiye'de öğretmen ve derslik açığı, temel hizmetlerin yetersizliği gibi temel sorunların çözülememesi nedeniyle öğrencilerin iyi denilen okullara gidebilmek kıyasıya bir rekabete girdikleri bir yapı oluşmuştur.

eğitim sisteminde çözemediğimiz bir sorun ile karşılaştığımızda hemen yeni bir sınav daha yaratıyoruz. sınavlardan kaynaklı sistemde bir problem olduğunu fark ettiğimizde de çareyi sınavların sayısını arttırmakta buluyoruz. ülke olarak sınav hazırlamak ve uygulamak yönünde tecrübemiz kuvvetli. ama bu sınavların hazırlanmasında görev alan ekiplerin tecrübelerini, sınav hazırlama ve uygulama takvimlerindeki yoğunluğunu göz ardı ediyoruz.

son yıllarda milli eğitim bakanlığı’nın (meb), merkez teşkilatı da dahil olmak üzere, örgütsel yapısında büyük değişimler yaşandı. bu da geçmiş yıllarda sınav hazırlayan birimlerdeki ekiplerin, bir yıl öncesine kıyasla, tümüyle değişmesi ve kurumsal hafızanın kaybolmasıyla sonuçlandı. gerek sistemde gerekse de sistemi kurgulayıp uygulayan ekiplerdeki böylesine köklü değişiklikler, sınavların hazırlanma ve uygulanma sürecinde hata yapılma olasılığını da artırdı.

türkiye’de son yıllarda pisa, timss gibi uluslararası sınavlara karşı duyarlılık ciddi bir yükselme gösterdi. pisa ve timss, sınavlara farklı bir bakış açısı getiriyor. bu sınavlarda tüm sistemin planlanması, birkaç yıl gibi uzun bir zaman dilimine yayılıyor. soruların pilot uygulaması yapılarak hata olasılığının önüne geçilmesi sağlanıyor. türkiye’de ise karar alma ve uygulama arasındaki zaman aralıkları çok dar.

tam bu noktada, 2013’te uygulanan seviye belirleme sınavı’nda (sbs), 718 öğrencinin girdiği almanca ve fransızca testlerinin, ingilizce cevap anahtarına göre hesaplanması sonucunda yaşanan karmaşa dikkat çekici bir örnek. meb tarafından basına dahi yansımadan çözülebilecek basit bir sorun iken; meb’in durumu kabul etmemesi, sorunun günlerce tartışılması ve toplumda sınavlarda yapılan hatalara yönelik hassasiyetin artmasına neden oldu.

benzeri olayları olağanın üstünde tecrübe etmiş bir ülke olarak öncelikle problem çözme ve sorunlara yaklaşma biçimimizi etkileyen alışkanlıkları ve tarzımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. son yıllarda meb’in sorun tespit etme kapasitesinde kayda değer bir iyileşme ve bu sorunların çözülmesine yönelik güçlü bir motivasyon söz konusu. ancak sorunları bilmemiz, onları çözmemizi sağlamıyor. üstelik yeni getirilen sistemlerde bir sorun ile karşılaşıldığında, bu durum kabul edilmiyor ve doğrudan reddediliyor. meb’in yaşadığı bu paradoks, toplumun ortaya çıkan problemleri hoş karşılama eşiğinin düşmesine yol açıyor.

teog’daki hatalı sorular ve meb’in tutumu

temel eğitimden ortaöğretime geçiş uygulaması (teog) sistemine geçileceğinin kesin kararı, meb tarafından eylül 2013’te açıklandı ve ilk sınavlar kasım 2013’te uygulandı. meb’in soruları hazırlamak ve ilk dönem uygulamalarının planını oturtmak için sadece 2 aylık, ikinci dönem uygulamaları için ise 8 aylık bir zamanı kalmıştı. böylesine dar bir zaman diliminde sınavı hazırlayan ekibin, tecrübe azlığı nedeniyle birçok hata yapması doğaldı.

yaşanan karmaşa, öğrenci ve ailelerin birkaç sınava yönelik olumsuz duygularını tetiklemekle kalmıyor. öğrencilerin tüm öğrenim yaşamlarında duyacakları bir “hata çıkabilir.” güvensizliğini pekiştiriyor. 

by Selçuk Pehlivanoğlu

nitekim teog çerçevesinde, 8. sınıf öğrencileri için 28-29 kasım 2013 tarihinde yapılan ve 20 ocak 2014 tarihinde sonuçları açıklanan ortak sınavlara ilişkin olarak, 4 sorunun hatalı olduğu gerekçesiyle ankara 13. idare mahkemesi'nde yürütmenin durdurulması istemiyle iptal davası açıldı. mahkeme, 1 temmuz 2014 günü mevzu bahis sınavlarla ilgili yürütmenin durdurulması kararı verdi. bu kararla birlikte doruğa çıkan teog’daki hatalı soru tartışmaları, yine meb’in sorunu kabul etmemesinden dolayı, toplumda her geçen gün genişleyen kesimlerin yoğun eleştirileriyle büyüyor.

velilerin büyük bir çoğunluğu, sınav sistemi hakkında aslında sessizliğini koruyor. veliler bir yandan çocuklarının en az zarar göreceği bir sistemi ararken diğer yandan sistemin avantaj-dezavantaj dengesini düşünerek tedirginliğe kapılıyorlar. bir kısım veli ise sivil toplumun da desteğini alarak, hak arama mücadelesi veriyor. her yeni tartışmada meb ve toplumun farklı kesimlerinin yaşadıkları, tartışmaların eğitim temelinden uzaklaşarak sosyo-politik bir soruna dönüşmesine sebebiyet veriyor.

öğrenciler, sınavlardan kaynaklanan sorunun kaynağı ve sonuçlarını net şekilde kestiremiyorlar. ama yaşanan bunca belirsizlik ve tartışma, öğrencilerde açık ya da örtük stresi tetikliyor. özellikle psikolojik olarak hassas kişiliğe sahip çocuklarımızda bu etkinin düzeyi daha da yükseğe çıkıyor.

bütün bu karmaşa, öğrenci ve ailelerin sadece bir veya birkaç sınava yönelik olumsuz duygularını tetiklemekle kalmıyor. öğrencilerin tüm öğrenim yaşamları boyunca duyacakları bir “hata çıkabilir.” güvensizliğini pekiştiriyor. süregelen “bu sınavlar adil mi?” sorusuna “bu sınavlar güvenilir mi?” sorusu ekleniyor. böylece sınavların meşruiyeti de sorgulanıyor. bu yönde sorgulamalar, okul terklerini tetiklediği gibi, kişilerin eğitim sistemi içerisinde yer alma durumlarını da olumsuz yönde etkiliyor.

sosyal mobilizasyon ile eğitim arasındaki kuvvetli ilişki nedeniyle yaşanan tedirginlikler, kişilerin tüm toplumsal sisteme negatif duygular beslemesine yol açabiliyor. tartışmalar sırasında ve problemlerin çözümüne yaklaşırken, toplumsal maliyet gözetilerek kapsamlı değerlendirmeler yapılması gerekiyor.

meb, eğitim sistemindeki problemlere bütüncül yaklaşamadığı ve enerjisini, örgütsel yapıdaki mevcut sorunları kurumsal olarak çözmek yerine siyasi çözümlere sarf ettiği için güvensizlik artabiliyor. sorunlar çözülmeye çalışılırken aynı anda yeni sorunların zincirleme etkisi ortaya çıkıyor. tüm düzenlemeler, yürürlüğe sokulan bir reformun parçaları gibi kamuoyuna sunuluyor; reform tamamlandığında tüm sorunların çözüleceği yönünde toplum ikna edilmeye çalışılıyor.

eğer teog gibi hali hazırdaki düzenlemeler reformun birer parçası konumundaysa, yapılan değişikliklerin tüm basamakları kamuoyu ile paylaşılmalı. program açıklanmalı ve avantajlarını kamuoyu kendi keşfetmeli. yani kamuoyunun kendi kendini ikna edebilmesine zemin hazırlanmalı.

yakında tbmm'de görüşülecek torba yasaya eklenen maddelere göre, tasarı yasalaştığı takdirde, meb ve ösym, uygulanan merkezi sınavlara ilişkin dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırılacak ve karar ne olursa olsun yürütmeyi durdurma kararının verilmesinin önüne geçilecek. meseleye hak temelli bakılmalı; iyi niyetli bir sorun çözme girişiminin, uzun vadede başka sorunlara yol açacağı unutulmamalı. türkiye gibi merkezi sınavların yaygın olduğu hindistan’da da benzer yasal düzenlemeler mevcut. sınavın uygulanmasından sonuçlanmasına kadar geçen süre, mahkeme süreci dahil 45 gün ile sınırlandırılıyor.

meb’in hazırladığı yeni yasada, şüphesiz haklı görülecek yönler de var. zira teog ve benzeri sınavların sonuçlanması, eğitim-öğretim yılını doğrudan bağlıyor. dolayısıyla eğitim yılı başlamadan sonuçların netleşmesi kaçınılmaz bir gereklilik. ancak meb tarafından alınan bu kararın çıkış noktası ve soruna yaklaşımın politik temelli olması, sorgulamalara yol açıyor ve tedirginlikleri besliyor.

meb’in sorunları görmezden gelerek dava açma hakkını sınırlayıcı nokta atışı sorun çözme çabasından vazgeçerek, örgütsel yapıda bir revizyon yapması akılcı bir çözüm teşkil edebilir. ilk olarak meb ve ösym arasındaki işbirliğini artırmak ve koordinasyon sağlamak, yaşanan sıkıntıların azalmasına katkı sağlayabilir. müfredat değişikliklerinden kaynaklanan hatalı veya müfredat dışı soru konmasına karşı bu koordinasyon, önleyici bir tedbir olabilir. kurumsal hafıza ve deneyimli personele önem verilmesi yanında örgütsel yapıda gerçekleştirilecek kilit değişiklikler, meb’in daha kalıcı ve güven verici bir çözüm üretmesini sağlayacaktır.

selçuk pehlivanoğlu, türk eğitim derneği (ted) genel başkanı. ayrıca ted yükseköğrenim vakfı yönetim kurulu başkanlığı ve ted üniversitesi mütevelli heyeti başkanlığı görevlerini de sürdürüyor. 

twitter'dan takip edin: @spehlivanoglu

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Selçuk Pehlivanoğlu

Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;