Haber analiz

Kıbrıs’ta mülkiyet sorunu

Uluslararası mahkemelerce belgelenmiş hak ihlalleri nedeniyle Türkiye'ye yoğun maddi yük getirmeye devam eden uyuşmazlık, adada kapsamlı çözümün önünü tıkamayı da sürdürüyor.

Konular: Türkiye
Oramslara (sağda) açılan davanın İngiltere'ye taşınmasının ardından, bu ülkede de çifte destek için kampanyalar yapılmıştı.
Oramslara (sağda) açılan davanın İngiltere'ye taşınmasının ardından, bu ülkede de çifte destek için kampanyalar yapılmıştı. [AA]

kıbrıs’taki mülkiyet sorunu, yerleşikler sorunu (türkiye’den kıbrıs’ın kuzeyine 1974 müdahalesi sonrasında taşınan nüfus) ile birlikte adadaki uyuşmazlığın çözümünün önündeki en karmaşık ve derin maddi sorun olarak varlığını sürdürüyor.

kıbrıs türk ve türkiye tarafları ile rum tarafı uzlaşmayı başaramadıkça daha da çıkmaza giren sorun, uluslararası düzeyde yapılan bireysel hukuki girişimler nedeniyle gittikçe daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale geliyor. yargı kararları sonucu gün geçtikçe türkiye açısından daha fazla mali yük yaratan uyuşmazlık, adada kapsamlı çözümün önünde daha maliyetli, sancılı ve yavaş bir ilerleyişe neden oluyor.

sorunun hukuki temelleri, avrupa insan hakları sözleşmesi’nin (aihs) birinci ek protokolünün ilk maddesi ve benzeri birçok hukuki antlaşma ile korunan ‘mülkiyet hakkı’na dayanıyor. konu, hem avrupa insan hakları mahkemesi (aihm), hem ab bünyesindeki geçişken yargı anlayışı çerçevesinde üye ülkelerin mahkemeleri, hem de ab’nin yüksek yargı organı avrupa adalet divanı nezdinde ele alınarak içinden çıkılması zor bir hale gelmiş durumda.

mülkiyet sorununun kökenleri

iki toplumun da söz sahibi olduğu yapısıyla kıbrıs cumhuriyeti’nin sona ermesinin ardından, yönetimin fiilen (de facto) rum tarafında olduğu 1963-1974 yılları arasında çıkan toplumlar arası çatışmaların yarattığı göç hareketleri sonucu mülklerini kaybeden kıbrıslılar, adanın mülkiyet alanındaki ilk mağdurları oldu. 

türkiye’nin, kıbrıs cumhuriyeti’nin kuruluşunda edindiği garantörlük hakkına dayanarak 1974 yılında adaya yaptığı, daha sonra uluslararası hukuk açısından ‘işgal’ olarak nitelendirilen müdahale sonrasındaki göç akımı ise, daha büyük sonuçlar doğurdu ve on binlerce kıbrıslının mülklerini bırakarak göç etmesine neden oldu.


bölünmüş lefkoşa. [kıbrıs basın ve bilgi ofisi - pio]

eylül 1975'de güneyde sadece 130 kıbrıslı türk yaşarken, kuzeyde 3 bin 582 kıbrıslı rum bulunuyordu. kaynaktan kaynağa değişiklik gösteren veriler, müdahale sonucu toplam 162 ila 180 bin rum’un güneye, 43 ila 65 bin kıbrıslı türk’ün ise kuzeye göç ettiğini ve arkalarında sırasıyla, bir milyon 350 bin ve 400 bin dönüm taşınmaz mal bıraktığını ortaya koyuyor.

o dönemde adanın yaklaşık 570.000 olan nüfusunun yarısına yakını, göç etmek zorunda kaldı ve mallarını kullanamaz hale geldi. göçmen sorununun çözümü için 2 ağustos 1975’te viyana’da bir nüfus mübadelesi anlaşması imzalandı. bu anlaşmaya göre kökenine bakılmaksızın isteyen kişi adanın istediği yerinde yaşamayı seçme şansına sahip oldu.

kıbrıslı rumlar, süreç sonunda arkalarında 46.000 adet mülk bıraktıklarını belirtirken, kıbrıslı türkler güneyde 16.200 adet mülkleri bulunduğunu belirtiyor.

devletleştirme ve tapu dağıtımı

müdahaleden sonraki süreçte; 1975 yılında tek taraflı olarak ilan edilen ‘kuzey kıbrıs federe devleti’, 1977 yılında iskân, topraklandırma ve eşdeğer mal (item) yasası adlı bir yasa kabul etti. adanın kuzeyinde yaşamaya başlayan kıbrıslı türklere yönelik olarak ‘puan sistemi’ uygulamasına başlandı. sistem, müdahale sonrasında kuzeyde kalan rum mallarının dağıtımını sağlamak üzere oluşturuldu.

item yasası kendi ifadeleriyle, ‘rumların terk ettikleri taşınmaz malların mülkiyet, tasarruf ve işletme şeklinin düzenlenmesini, tarım sektöründe çalışacakların topraklandırılmasını, şehit, gazi ve göçmen ailelerinin konuta kavuşturulmasını, türk veya rum tarafındaki taşınmazlarını askeri nedenlerle kullanamayanlara eşdeğer miktarda mal verilmesi veya tazmin edilmelerini’ amaçlıyordu.

bu çerçevede, güneyde malı kalan kıbrıslı türklere, puanları (eşdeğer puan) çerçevesinde rum malları tahsis edildi.

ek olarak, yine aynı dönemden itibaren türkiye’nin kıbrıs müdahalesi sırasında ve öncesinde adada savaşmış türk mukavemet teşkilatı üyelerine, mücahitlere ve türk barış kuvvetleri mensuplarına da birçok rum mülkü verildi.


aihm'nin, loizidou'nun açtığı davaya ilişkin kararı
adanın kuzeyindeki mülkiyet rejimini sarstı. [afp]

kuzey kıbrıs yönetimi ayrıca, ülkeye göç etmeye başlayan türkiye vatandaşlarına da rum malları tedarik etti. on yıllardır adanın kuzeyinde yaşayan türkiye asıllı bu kişiler, bugün ‘yerleşikler’ sorunu olarak anılan, kıbrıs sorunu'nun, çözümü zaman geçtikçe zorlaşan bir diğer ayağını oluşturuyor.

adanın kuzeyinin 1983 yılında tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesinin ardından kıbrıs türk yönetimi, 1977 tarihli item yasasında 1985 anayasası’nın 159. maddesi uyarınca değişiklik yaptı ve rumların geride bıraktığı mülkleri kamulaştırdı. yasaya göre ayrıca, meşru mal sahiplerine, malikliklerini kanıtlayabilmeleri durumunda yasayla düzenlenecek şartlarla tazminat ödenecekti.

yönetim, anayasanın 159. maddesi ve item yasası uyarınca, güneyde eş değer mal bırakan ve bu mallar üzerindeki haklarını kuzeydeki sistem bünyesinde devlete bırakarak feragatname imzalayan vatandaşlarına tapu verirken, yukarıda adı geçen diğer hak sahipleri (mücahitler, türkiye’den gelenler, vs.) tahsis belgesi sahibi olmaya devam etti. 1995 yılında item yasasında yapılan değişiklikle tüm hak sahipleri tapu edinebildi.

bu uygulamaların hukuksuz olduğu, bm genel kurulu'nun 1983 tarihinde aldığı 37/253 sayılı karar'la yaptığı gibi birçok platformda vurgulandı (karar'ın orijinal ingilizce metni) .

öte yandan, kuzeydeki sistem bünyesindeki söz konusu tapu devirlerinin şeffaf bir biçimde değil, yolsuz ve kayırıcı bir anlayışla yapıldığı, o dönemde sürece dahil olmuş birçok kişi tarafından dile getirildi.

loizidou davası

malı kıbrıs’ın kuzeyinde kalmış olan bir kıbrıslı rum olan titina loizidou’nun, 1989 yılında iç hukuk yolunun etkisizliği teziyle avrupa insan hakları mahkemesi’ne (aihm) yaptığı başvuru, mahkeme tarafından kabul edildi. 

loizidou’nun açtığı dava çerçevesinde, ankara’nın itirazlarına rağmen, kuzeyde etkin otorite olduğu gerekçesiyle türkiye muhatap alındı.  

aihm, 1996 yılında aldığı kararla loizidou’nun girne’deki evini geri almaya hakkı olduğuna ve türkiye’nin masraflar ve tazminat olarak 531.900 kıbrıs poundu (dönemin paritesine göre yaklaşık 915.000 dolar) ödemesi gerektiğine kanaat getirdi (makheme kararının orijinal ingilizce metni).


loizidou'nun girne'deki evi, pansiyon olarak kullanılıyordu. [aa]

mülkiyet konusunu kapsamlı çözüm perspektifinde değerlendiren türkiye, kararı aralık 2003 tarihine kadar uygulamasa da, baskılar sonucu bu tarihte faiziyle birlikte 1,1 milyon euro tazminat ödedi.

loizidou kararı, adanın kuzeyindeki mülkiyet rejiminin sürdürülemez olduğunu belgelemesi açısından önem taşıyordu.

aihm’nin 2001 yılında karara bağladığı, kıbrıs cumhuriyeti’nin türkiye aleyhine adanın kuzeyindeki duruma ilişkin olarak açtığı dava da mülkiyet sorunu çerçevesinde önemli bir dönüm noktası oldu. mahkeme bu kararında, belirli koşullarda bireylerin haklarını korumak amacıyla, uluslararası hukuk açısından tanınmayan otoritelerin sağladığı iç hukuk yollarının da aihm’ye başvurmadan önce kullanılabileceği görüşünü benimsedi.

bu bağlamda, 2003 yılında kıbrıslı rumların şikayetleriyle ilgilenmek üzere taşınmaz malların tazmini yasası çerçevesinde kurulan mal tazmin komisyonu, tazminat veya takas yoluyla bu alandaki bireysel sorunların çözülmesini öngörüyordu. bu girişim, temelde malların iadesi seçeneğini içermediğinden ve nesnel karar verebilecek bir görüntü çizmeyen bir kadro barındırdığı için (komisyon'da rum malı kullanan kişiler bulunuyordu) aihm tarafından geçerli bir iç hukuk yolu olarak görülmedi.

iksenides-arestis davası

aihm, kuzeyde malı kalmış olan bir başka rum olan iksenides-arestis’in 1998 yılında açtığı davaya istinaden aralık 2005’te bir ara karar verdi (kararın orijinal ingilizce metni). mahkeme bu bağlamda, bölgedeki otoriteden üç ay içinde etkili bir iç hukuk yolu üretmesini ve sonraki üç ay içinde de arestis’in sorununa çözüm bulmasını istedi. aihm, türkiye aleyhine mülkiyet konusunda açılmış yaklaşık 1400 davanın biriktiği noktasından hareketle iç hukuk yolu gereksinimini ortaya koymuş oldu.

mahkeme, ankara’ya dava giderlerini ödetse de, davanın koşullarını göz önünde tutarak, maddi-manevi tazminat hususunda hüküm verme aşamasına gelinmediğini belirtti. bu aşamayı erteleme kararı alan aihm, adanın kuzeyinde gerekliliklere uygun bir iç hukuk yolunun kurulup kurulmayacağını beklemeye karar verdi.


aihm, 2006 yılında kurulan tmk'yı 2010 yılında iç hukuk yolu olarak tanıdı. [tmk]

67/2005 sayılı ‘taşınmaz malların tazmini, takası ve iadesi yasası’ kuzey kıbrıs’ta aynı ay içinde kabul edilerek yürürlüğe girdi ve hemen arkasından taşınmaz mal komisyonu (tmk) adlı yeni bir kurum kuruldu.

yasa, malın iadesinin mümkün olmadığı durumlarda da (askeri bölgeler, vb.), bu seçeneği dışlamıyor, fakat sürecin bu bölümünü kapsamlı çözüm sonrasına erteliyordu.

iade opsiyonu içeren bu yasa çerçevesinde kurulan ve bugün hâlâ faaliyette olan komisyon, nesnel değerlendirme yapabilmesi açısından yabancı üyeler de barındırıyor. tmk, başvuranın, iade, takas ve taşınmaz mal karşılığında tazminat talebine ek olarak, kullanım kaybından doğan zararın ve/veya manevi zararın tazminini de göz önüne alıyor.

tmk'nın çalışmalarını gözlemleyen aihm, 'demopoulos ve diğerleri' ile ek yedi başvurunun dava olarak kabul edilebilirliğine ilişkin aldığı 1 mart 2010 tarihli kararla tmk'yı etkin bir iç hukuk yolu olarak tanıdı (kararın orijinal ingilizce metni).

2006 yılından beri çalışan tmk, mayıs 2012 itibarıyla aldığı 3250 başvurunun 341’ini sonuca bağlamış ve toplam yaklaşık 216 milyon tl tazminat ödemiş durumda.

öte yandan aihm, loizidou kararının ardından geçen zaman içinde kıbrıslı rumların açtığı 30’dan fazla davayı değerlendirmeye aldı ve ve türkiye tarafından halen ödenmeyi bekleyen yüklü tazminatlar içeren kararlara imza attı.

orams davasıyla ab müdahil oluyor

adanın kuzeyi ve güneyi arasındaki sınır kapılarının, 29 yıl aradan sonra 2003 yılında açılması sonrasında, kıbrıslı rum meletios apostolides, adanın kuzeyine geçti ve lapta'daki arazisinin üzerine villa inşa eden bir ingiliz çiftin burada yaşamakta olduğunu gördü.


orams çifti, ingiltere temyiz mahkemesi'nin aleyhlerinde verdiği 
karar sonrası lapta'da inşa ettikleri villalarını boşaltmıştı. [aa]

apostolides aynı yıl içinde, mülkü bir kıbrıslı türk’ten satın almış olan david ve linda orams’ın aleyhine, ilgili kıbrıs rum mahkemesi nezdinde dava açtı. mahkeme, kıbrıs cumhuriyeti kanunlarının, hükümetin otoritesi bulunmamasına rağmen kuzeyde geçerli olduğu kanaatine vardı ve villanın yıkılmasını talep etti. çift, kararı güneydeki yüksek mahkeme nezdinde temyize götürdüğünde de karar aleyhlerine çıktı. güneydeki yönetimin kuzeyde fiili kontrolü olmaması nedeniyle yürütülemez olduğundan, oramslar bu kararlardan etkilenmedi.

davacı kıbrıslı rum, kıbrıs cumhuriyeti’nin 2004 yılında ab üyesi olmasının ardından uluslararası örgütün geçişken hukuki yapısını kullanarak, rum mahkemelerindeki kararın, ingiltere'de yürürlüğe konulması talebiyle davayı bu ülkeye taşıdı. davayı değerlendiren ingiltere yüksek mahkemesi 2006 yılında, orams çiftini haklı buldu ve adanın kuzeyinde ab müktesebatının askıda olduğuna vurgu yaparak, mülke ilişkin rum mahkeme kararlarının ingiltere'de uygulanamayacağına kanaat getirdi (kararın orijinal ingiizce metni).

apostolides’in kararı temyiz ettiği ingiltere temyiz mahkemesi, konu hakkında avrupa adalet divanı’nın (aad) görüşünü istedi. aad, 28 nisan 2009 tarihinde ab müktesebatının kuzeyde askıda olmasının, kıbrıs rum mahkemesinin oramslar aleyhine verdiği kararın uygulanmasında yasal bir engel teşkil etmediğini yönünde görüş bildirdi. bunun üzerine temyiz mahkemesi, 19 ocak 2010’da apostolides lehine karar verdi ve çiftin araziyi geri vermesini, dava masraflarını ödemesini, arazinin üzerine inşa ettikleri villayı yıkmasını ve orada bulundukları süre için kira ödemesini talep etti (kararın orijinal ingilizce metni).

 
kaynak: al jazeera

Umut Uras

Haber Prodüktörü Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;