Haber analiz
Saraybosnalı doktorun savaştaki muhakemesi
Bombardıman yüzünden duvarları sarsılan bir ameliyathanede çalıştığını hatırlayan başka bir cerrah nesli herhalde yoktur.

saraybosna'daki ortopedik cerrahi kliniği, 1992 yılının nisan ayında yeni koşullarla karşı karşıya kaldı. bazıları neredeyse ölmek üzere olan yaralı saraybosnalılar, kliniğin koridorlarında sıraya dizilmişlerdi ve ellerini uzatıp şehirleriyle birlikte kaderlerini de paylaşmak için orada kalan az sayıda cerrahtan yardım istiyorlardı. uzun, soğuk ve karanlık dört yıl boyunca devam eden bombardımanlar yüzünden duvarları sarsılan ameliyathanelerde nasıl operasyon gerçekleştirdiğini, acı dolu savaş tarihinde hatırlayan başka bir cerrah nesli herhalde yoktur. öyle ki bir yaralının tekrar yaralandığını ilk kez görüyorduk. bir iki gün önce ameliyat ettiğimiz çocuklar, doğrudan ortopedi birimi’nin çocuk bölümünün duvarlarını vuran el bombaları yüzünden bir kez daha yaralanıyorlardı. çocuklarla aynı anda yaralanan hemşireler ancak kötü durumdaki çocuklardan sonra ameliyat ediliyorlardı.
saraybosna’nın merkezinde insanların kitlesel olarak yaralandığı 27 mayıs 1995, 5 şubat 1994 ve 28 ağustos 1995 günleri, bizim için cerrahi tedavi felaketinde yaşadığımız o üzücü deneyimlere karşılık gelmektedir. bir yaralıya yardım ettiğiniz esnada, bir başka yaralının kolu ya da bacağı sizi kavrıyordu. siz ilkiyle ilgilenirken, ikincisi acının pençesinde kıvranarak can veriyordu. uzun ve soğuk saraybosna geceleri boyunca, üstelik de çoğu zaman mum ışığında, kanamaları durdurduk, organ ve dokuları iyileştirdik, parçalanmış kemikleri yeniden bir araya getirdik. hastalar ile hastane personeli soğukta beraber titrediler. bir hastanın nasıl kurtarılacağını bilen ve bunu yapabilecek durumda olan bir cerrahın gözlerinin ışıksız bırakılması ne kadar da acıklıdır.
unutmamak gerekir ki bir cerrahın muhakemesi, onun doğru zamanda doğru kararlar almasını sağlayan entelektüel, duygusal, psikolojik ve ahlaki yeteneklerinin bir birleşimidir. dört yıllık saraybosna kuşatması altındaki cerrahi muhakeme ise bizlerden uyarlama, değiştirme ve kesintisiz stres koşullarına dayanabilme kabiliyeti talep etti. bizler de cerrahinin kurallarını felaket zamanlarında değiştirdik ve tıpkı önceliği nefes almayı sağlama, kanamayı durdurma ve şoku kaldırmaya verdiğimiz gibi birinci sıraya çocukların tedavisini koyduk.
kırmızı kapaklı beyaz kutu
klinikte geçen o dört yıl süresince tedavi etmeye çalıştığım binlerce yaralı arasında yaşadığım olayların tamamı beni derinden etkiledi. onların sadece birkaçına değinip, sayıları bir hayli fazla olan gerçekten trajik örnekler üzerinden konuşmadan geçmek benim için oldukça zor. hâlâ daha aydınlık bir geleceğe dair inancımı korumamı sağlayan ilginç hikayelerden birini sizlerle paylaşmak istiyorum.
1993’te hastaneye çok kötü yaralanmış 13 yaşında bir kız çocuğu getirildi. bacaklarından birini diz altından kaybeden kızın ayrıca hem dizinin üstünde hem de bel ve boyun bölgesinde çeşitli yaralar mevcuttu. bu çocuğun ameliyatı gece geç saatlere kadar sürdü. ameliyat sırasında ona 51 ünite kan verdik ve ardından onu kliniğin çocuk bölümündeki 3 numaralı bölüme yatırdık.
dr. gavrankapetanoviç, savaş boyunca
binlerce insanı tedavi etti. [roger richards]
sonraki bir iki gün içinde o kız çocuğunun durumunu kontrol altına alabildik. akşamüstü vizitelerimden birinde odasına uğradığımda, yatağının yanında annesinin oturduğunu gördüm. annesi ona, savaş günlerinde paha biçilmez sayılan bir hediye getirmişti. her ikisi de kırmızı kapaklı küçük beyaz bir kutuya ve üç litre temiz suya bakıyorlardı.
2008 yazında uzun, siyah saçlı genç bir kadın omuzuma hafifçe dokundu ve onu hatırlayıp hatırlamadığımı sordu. tabii ki hatırlayamıyordum. bana hastanede yattığı yatağı gösterdi, işte o anda kırmızı kapaklı beyaz kutuyu anımsadım. genç kadın bana büyük bir mutlulukla mükemmel bir şekilde yürüdüğünü söyledi ve hatta bunu gösterdi. yüksek öğrenimini kanada’da tamamladığını ve ottowa üniversitesi’nde okutman olarak görev yaptığını anlattı. çocuk bölümünden gururla yürüyüp giderken allak bullak olmuş vaziyette arkasından bakakaldım.
bir ithaf
eğer ameliyathanenin duvarları bombardıman yüzünden kelimenin tam anlamıyla çökerken uygun biçimde bir operasyon gerçekleştirebiliyorsanız, eğer ölmekte olan bir şehrin koşullarında tanıklık edilen diğer her şeyi unutulabiliyor ve kendinizi sadece hastalara adayabiliyorsanız, öyleyse bir cerrah olarak muhakemeniz gerçekten isabetli demektir.
dört yıllık savaş esnasında saraybosna’da kalan doktorlar, tıp mesleği ve saraybosnalılar uğruna çok büyük fedakarlıklarda bulundular. bu metin onlara ithaf edilmiştir.
saraybosnalı bir cerrah olan dr. ismet gavrankapetanoviç, saraybosna üniversitesi klinik merkezi’ndeki ortopedik cerrahi ve travma birimi’nde müdür olarak görev yapmaktadır.
kaynak: al jazeera
Yorumlar