türkiye'nin suriye devlet başkanı beşar esad'a karşı ses tonunu giderek yükseltmesi ve çeşitli önlemler alacağını açıklaması, devam eden ankara'yı bir adım öne çıkarıyor.

 

türkiye'ye gelen fransa dışişleri bakanı alain juppe'nin gündeminde ilk sırada suriye bulunuyor. paris yönetimi, dünyanın kilitlendiği bölge için esad'a karşı baskı konusunda ankara yönetimi ile işbirliği yapmak istiyor.

 

dışişleri bakanlığı sözcüsü bernard valero, juppe'nin ziyaretinde fransa'nın esad rejimine baskı amacıyla türkiye ile işbirliğini sürdürme iradesini teyit edeceğini söyledi.

 

abd dışişleri bakanlığının avrupa ve avrasya işlerinden sorumlu bakan yardımcısı philip gordon ise, washington ve ankara'nın suriye konusunda çok yakın çalıştığını söyledi.

 

iki ülkenin aynı hedefleri paylaştığının altını çizen gordon, ankara'nın açıkladığı yaptırımları hayata geçirdiğini belirterek "türkler, suriye devlet başkanı beşşar esad'ın, komşusuyla önemli ilişkisini muhafaza etmek istiyorsa reform yapmaya ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koydu. reformları hayata geçirmesi için ona belli bir zaman tanıdılar ve 'bu yönde adım atmazsan bunun sonuçları olacak' dediler. esad bunu yapmayınca da aynen abd'nin yaptığı gibi, bu sonuçların istikametinde harekete geçmeye başladılar" dedi.

philip gordon, sözlerine "türkiye, suriye'ye reform yönünde adım atmamasının özellikle silah alanındaki ilişkilerde sonuçlar doğuracağını net biçimde dile getirdi. hatta bunun daha da fazlasını görmek istiyoruz, çünkü bizim görüşümüze göre, esad'ın kendi halkına karşı uyguladığı şiddetin sonuçları olmalı" diye konuştu.

 

 

ankara'nın suriye üzerindeki etkisi ingiliz gazetelerine haber olmaya devam ediyor. simon tisdall imzalı bir yorum yazısına yer veren guardian, "ankara suriye krizinde liderliği alıyor" başlığını kullandı.

 

iki ülke arasındaki ilişkilerin 1990'lı yıllardan bu yana izlediği inişli çıkışlı seyri anlatan tisdall yazısında, başbakan recep tayyip erdoğan ve dışişleri bakanı ahmet davutoğlu'nun bölgesel liderlik konusunda uzun zamandır istekli olduklarına değinerek, ikilinin şimdilerde esad sonrası döneme dair hazırlık yapmakta olduklarını belirtti.

 

simon tisdall, ankara'nın şam'a karşı sertleşen tavrının washington tarafından, rusya gibi esad yanlısı bölge güçlerine karşı desteklendiğine vurgu yaptı.

 

yaşanacak gelişmelerin türkiye'nin suriye'ye müdahalesini veya sınır hattında bir tampon bölge ilan etmesini doğurabileceğini ifede eden tisdall, yazısını "batıya yüzü dönük ve nato'nun müttefiki olan türkiye, çoğunluğu oluşturan sünni nüfusuyla, ülkedeki rejimden usanmış suriyeli sünnilere bir model sunuyor. bu yalnızca ankara'nın şam'da devrim istemesiyle ilgili değil, esad'ın korku politikasının işlememesiyle de alakalı. çünkü suriyeliler'in önünde, esad'ın devrilmesi ardından, laiklerin, müslümanların ve farklı mezheplerin bir arada yaşayabilecekleri türkiye'deki gibi alternatif bir model var" cümleleriyle bitirdi.

 

 

financial times ise, çarşamba günü şam yakınlarındaki harasta'da bir ordu üssüne yapılan saldırının türkiye'de konuşlanmış özgür suriye ordusu tarafından üstlenildiğini öne çıkardı.

 

özgür suriye ordusu'na suriye'den kaçan askerlerin katılımının artmakta olduğu vurgulanan haberde, ankara'nın silahlı milislere destek verdiğini kabul etmediği ancak türkiye tarafından resmen kabul edilen suriye ulusal konseyi'nin örgüt ile yakın ilişkide olduğu aktarıldı.

 

esad muhaliflerinden oluşan ulusal konsey üyelerinden ömer şavaf'ın, silahlı muhaliflerin türkiye'de bulunan komutanlarından riyad el esad'la antakya'daki görüşmesine değinen financial times, şavaf'ın "onlar bizi dostumuz" cümlesiyle türkiye sınırı civarına bir tampon bölge oluşturulmasının silahlı muhalifler için büyük önem taşıdığı yönündeki sözlerini sayfalarına taşıdı.

 

 

başbakan recep tayyip erdoğan, salı günü ak parti'nin grup toplantısında suriye lideri esad'a "cezaevlerinde binlerce siyasi tutuklu bulunduran beşar, sen türk bayrağına saldıranları da bulup gereken cezayı vermek durumundasın. tarih bu tür liderleri kanla beslenen liderler olarak anar. esad, sen de şu anda, o sayfayı açmaya doğru gidiyorsun. zira mazlumların ahını alanlar, bunun bedelini er ya da geç öderler" sözleriyle mesaj vermişti. 

 

erdoğan, "suriye yönetimi, bıçak sırtı gibi ince ve tehlikeli bir çizgi üzerindedir, dönüşü olmayan yola girmemelidir, ucu uçurum olan yoldan bir an evvel dönmeleri hepimizin arzusudur" ifadesini kullanmıştı.

 

türk-arap işbirliği forumu dışişleri bakanları dördüncü toplantısının açılışında fas'ın başkenti rabat'ta konuşan dışişleri bakanı ahmet davutoğlu ise, "halkın iradesine karşı durmaya çalışmanın nafile olduğunu ve kimsenin tarihin akışını tersine çevirmeye muktedir bulunmadığını biliyoruz. türkiye'nin bu süreçte durduğu yer bellidir. bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da bölge halklarının meşru taleplerinin destekçisi olacağız" demişti.

 

suriye'nin arap birliği içinde yalnızlığa mahkum edildiğini vurgulayan davutoğlu, "suriye yönetimi, arap birliği'nin verdiği mesajı doğru okumalı ve kendi halkına karşı uyguladığı şiddete derhal son vererek, ülkede artık kaçınılmaz olan demokratik dönüşüm sürecinin önünü açmalıdır. hiçbir yönetimin kendi halkına karşı girdiği mücadeleden galip çıkması mümkün değildir. zaman, suriye rejiminin aleyhine işlemektedir" diye konuşmuştu.

 

suriye'de 15 mart tarihinde başlayan ayaklanma aylardır sürüyor ve birleşmiş milletler (bm) raporlarına göre olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 500'ü geçti. 

kaynak: ajanslar