Kafkasya
Azerbaycan’da cinsiyet tercihli kürtajlar
Geleneksel olarak erkek çocukların daha değerli görüldüğü ülkede, kız bebeklerin yaklaşık yüzde 10’u kürtajla alınıyor. Uzmanlar nüfus dengesinin ciddi şekilde bozulabileceği uyarısını yapıyor.

bir kız çocuk annesi olan 24 yaşındaki şana, yeniden hamile kaldığında onu neyin beklediğini biliyordu.
“ikinci bebeğimizin de kız olacağını öğrenince kocam onu istemediğini söyledi. beni kürtaj olmaya zorladı. 3 ay 10 günlük hamileydim. bana anestezi uygulayıp bebeğimi aldılar.” şana’nın bebeği, azerbaycan’da her yıl kürtajla alınan binlerce kız bebekten biri.
amerika merkezli ve üreme sağlığı üzerine çalışan guttmacher enstitüsü’nün geçen yıl yayınladığı rapora göre, azarbaycan dünyada kürtaj oranının en yüksek olduğu ülke. her azeri kadın hayatı boyunca ortalama 2.3 kürtaj oluyor. başka bir rapora göre 2005-2009 yıllarında azerbaycan ve ermenistan’da kız bebeklerin yaklaşık yüzde 10’u kürtajla alındı.
birleşmiş milletler raporlarına göre de, azerbaycan cinsiyete dayalı kürtajlarda dünya birincisi.
normal şartlarda ülkede her 105 erkek bebeğe karşılık 100 kız bebek doğuyordu. ancak bu oran 2012’de 116 erkeğe 100 kız bebeğe düştü.
erkek bebeği olana kadar kürtaj olmaya devam eden anneler ülkede nadir değil. istatistikler, cinsiyet tercihli kürtajların özellikle 1990’larda ultrason yönetiminin kullanılmaya başlamasının ardından arttığını gösteriyor.
kız bebekten kaçınmak
şana başkent bakü’deki küçük bir kadın sığınağında yaşıyor. bize, yumuşak bir ses tonuyla, evlendiklerinde kocasını ne kadar çok sevdiğini ve ne kadar mutlu olduğunu anlatıyor. ama o da, çevresindeki diğer kadınlar gibi, erkek çocuk doğuramadığı için eşi tarafından reddedilmiş ve sığınağa yerleşmek zorunda kalmış.
“evliliğim hamile kalana kadar çok güzeldi. bebeğin kız olduğunu öğrendikten sonra kocam ve ailesi bana kürtaj olmam için baskı yapmaya başladı. baskılara direndim. kocam beni annemin evine gönderdi, kendisine erkek çocuk yapacak sevgililer bulacağını söyledi”. şana'nın kızı leman, piyanosunun başında mutlu bir çocuk. ancak babası ve babasının ailesi leman’ı reddetmiş.
bu red genellikle hamileliğin 12. haftasında çekilen ultrasonla birlikte başlıyor. terane hasanova, bakü’nün en yoğun polikliniklerinden birinde jinekolog. hasanova, bebeğin cinsiyetini söyledikten sonra ailelerden gördüğü tepkileri al jazeera’ya anlatıyor: “bebeğin kız olduğunu öğrenince, hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp çıkan erkekler gördüm. kız bebek ilk çocuksa bazen sorun olmuyor, ama ikinci bebek de kızsa bu çoğu zaman kabul edilmiyor.”
yeni yasa kürtajları önleyebilir mi?
bakü’nün en büyük doğumevinin beyaz, temiz koridorlarında yürüyoruz. yanımızda azerbaycan üreme sağlığı ulusal koordinatörü faize aliyeva var. aliyeva, jinekologlara verdikleri seminerlerde zihniyeti değiştirmeye çalıştıklarını söylüyor: “onlara ailelere ‘ne kadar şanslısınız, yaşlanınca kızınız size bakar’ gibi şeyler söylemelerini tavsiye ediyorum. ben de bir doktor olarak muayene ettiğim çiftlere aynı şeyleri söylüyorum”.
hindistan’da da kız bebeklere yönelik benzer bir tepki var. orada bu soruna bulunan çözüm, 12. haftada yapılan ultrasonda bebeğin cinsiyetine bakılmasını yasaklamak. ancak bunu uygulamak zor. ucuz bazı testlerle, doktora gerek kalmadan bebeğin cinsiyetini öğrenmek mümkün.
ancak doktor aliyeva'ya göre bebeğin cinsiyetini aileden saklamak insan haklarına aykırı.
sosyal politikalar komitesi başkan yardımcısı musa guliyev, azerycan parlamentosu’nun üreme sağlığı konusunda yeni bir yasa tasarısını tartışacağını söylüyor. tasarıya göre, 12. haftadan sonra yapılacak kürtajlar sağlık komisyonunun onayından geçecek. komisyon kürtajın tıbbi bir nedeninin mi olduğuna yoksa bebeğin cinsiyetiyle mi ilgili olduğuna karar verecek.
guliyev’e göre azerbaycan’da uzun dönemde kadın-erkek oranlarını dengede tutabilecek tek çözüm bu yasa. birleşmiş milletler nüfus fonu da azerbaycan’ı, mevcut durumun uzun dönemde ülkenin demografik yapısında ciddi sıkıntı yaratacağı ve bunun kadınlara yönelik insan hakları ihlallerine yol açacağı konusunda uyarıyor.
reformcular, sadece kürtaja yoğunlaşmaktansa, ülkedeki üreme sorunlarına bütüncül bir yöntemle yaklaşılması gerektiğini savunuyor. aliyeva, gençlere seks eğitimi vererek ve doğum kontrol haplarını daha ulaşılabilir hale getirerek kürtaj oranlarının düşürülebileceğini söylüyor.
bir zamanlar kız bebeklerin akıbetinin benzer olduğu güney kore’de, sorunla mücadelede izlenen yöntem iyi bir örnek oluşturuyor.
90’ların ortasında güney kore’deki kadın-erkek oranları azerbaycan’ın bugünkü oranlarıyla aynıydı. ama 2007’de güney kore'de her 107 erkeğe karşılık 100 kız bebek doğdu. güney kore bunu çok taraflı bir yaklaşımla başardı: doğum öncesi bebeğin cinsiyetinin belirlenmesi yasaklandı, “kızınızı sevin” adlı bir medya kampanyası başlatıldı ve cinsiyet eşitliğini destekleyen bir dizi önlem alındı.
gelenek dinden daha baskın
azerbaycan’da yeni yasa toplumda kökleşmiş gelenekleri değiştirebilecek mi zaman gösterecek. kafkas ülkelerinde yasalar kadın ve erkeğe eşit haklar veriyor, ancak ister kadın ister erkek birçok kişi, ailenin soyunu devam ettirecek bir erkek çocuk sahibi olmayı gurur meselesi olarak görüyor. bu yeğleme durumu o kadar güçlü ki, ne islam ne de hristiyanlıktaki kürtaj karşıtı kurallar bile geleneğin önüne geçemiyor.
bakü’de kitapla dolu ofisinde al jazeera’ya konuşan ilahiyatçı şahin hasanlı “kız çocuk allah’ın hediyesidir. kuran'da kız çocukları olan ve onlara bakan babanın cennette yerinin hazır olduğu yazılı” diyor.
ama şana, dolu gözlerle, eski kocasının tepkisinin hasanlı'nın dediklerinden çok farklı olduğunu söylüyor. “leman doğduktan sonra kocam bize para vermedi. çocuğu reddetti, babalık testi yaptırmak bile istedi, çünkü kendisinin bir erkek çocuğu olacağından emindi”.
Yorumlar