2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi
Çözüm demokratik gelenek
Başbakan ile seçilmiş cumhurbaşkanının yetki paylaşımında çatışma alanları olabileceği tartışmaları devam ediyor. Anayasa uzmanlarına göre, devletin zirvesinde kriz çıkmasından kaçınmak da mümkün.
Haberin Öne Çıkanları
Cumhurbaşkanını halk seçecek
Kriz, kişilere bağlı
Yetki çok, sorumluluk yok

türkiye, yerel seçimlerin sonuçları resmi olarak açıklanmadan yeni bir seçimi konuşmaya başladı. 2010’da yapılan anayasa değişikliği uyarınca, cumhurbaşkanını ilk kez doğrudan halk seçecek. anayasa’nın geniş yetkiler verdiği ancak sorumsuz kıldığı cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilecek olması, başbakan ile arasında ihtilaflara yol açabilir mi? cumhurbaşkanı, 82 anayasası'nın kendisine verdiği yetkiyle yürütmeyi yavaşlatabilir. hükümetin istemediği atamalar yapabilir. kritik kararlar alabilir. yasama organının seçtiği sembolik makam, artık halkın en az yüzde 51'inin oyunu almış, meşruiyetini halktan almış bir yetkili kurum halini alıyor.
al jazeera anayasa uzmanlarına sordu
atılım üniversitesi anayasa hukuku uzmanı prof. levent köker’e göre, çatışma, bu görevleri yürütecek isimlerin kişiliklerine de bağlı. dicle üniversitesi’nden fazıl hüsnü erdem, çatışmaları olası görse de, sorunun yasal önemler almaktan çok, gelenek oluşturmayla çözülebileceğini düşünüyor. erdem'e göre, halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanının meşruluğu, devlet başkanının gücünü artırabilir. anayasa gereği önemli atamalar yapan cumhurbaşkanı ile başbakan arasında özellikle dış politikada fikir ayrılıkları yaşanabilir. ancak ne cumhurbaşkanı, bakanlar kurulunun her yaptığını onaylayan noter olmalı, ne de bakanlar kurulu ile çatışmaya girmeli.
marmara üniversitesi’nden prof. ibrahim kaboğlu da sorunun anayasa’ya eklenen bir maddeden kaynaklanmadığını belirterek, cumhurbaşkanını meclis'in seçmesi formülüne geri dönülebileceğini ve siyasal krizleri aşmak için demokrasi geleneğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

cumhurbaşkanının ve başbakanın halk tarafından seçiliyor olması neden bir çatışmaya yol açsın? cumhurbaşkanının yürütmeyle ilgili yetkileri aslında sınırlı. cumhurbaşkanı sadece bazı durumlarda belki yürütmenin yavaş işlemesine neden olabilir. bazı kararları imzalamayı geciktirebilir. buna çatışma denirse, çatışma çıkabilir. bir de cumhurbaşkanı anayasal açıdan sorumsuzdur, birçok kararda ilgili bakanın da imzası gerekir.
bu tartışma aslında fiili bir tartışma. 'sayın başbakan erdoğan cumhurbaşkanı olursa' fikrinden yola çıkan fiili bir tartışma. doğrudur sayın başbakan’ın kuvvetli bir kişiliği var ve bu fiili bir durum yaratabilir. ama unutulmamalı ki, partisiyle ilişkisi de kesilecek cumhurbaşkanı olduğunda. şimdiki cumhurbaşkanı da eski akp’li. geçmişte cumhurbaşkanı turgut özal ve başbakan yıldırım akbulut örnekleri var.

fakat sonuçta cumhurbaşkanının siyasal sorumsuzluğu da var. yürütme ise halka karşı sorumludur. elbette yürütme kendi politikalarını da devam ettirmek ister. cumhurbaşkanı, yürütme ile çatışmaya girmemeli ama, yürütmenin her kararını onaylayan noter makamı gibi de olmamalı. bu çoğulcu siyaset açısından ve demokrasi açısından önemlidir. çok büyük bir çatışma içine girmemeli...
bu potansiyel çatışmalar, yasalardan ziyade gelenekler marifetiyle yürütülmesi gereken işlerdir.

cumhurbaşkanını halka seçtirme fikri 2007 nisan ayında yaşanan bir krizden sonra ortaya çıkmıştı. 367 kiriziyle. o zaman cumhurbaşkanının seçilebilmesi için meclis’te toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiği söylenmişti. fakat bu durumla ilgili yasal değişiklik yapıldı ve 367 krizi ortadan kalktı, cumhurbaşkanı seçildi. ancak bu krizden yola çıkarak, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği de yapıldı.
eğer bu değişiklik olmasaydı, 367 krizi de yaşanmayacağı için mevcut hükümetin adayı çok rahat cumhurbaşkanı seçilirdi. türkiye, cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirse ne olur, tartışmasıyla başbaşa bırakıldı. bunun sorun olacağı düşünülüyorsa, mutlaka kriz bekleniyorsa anayasa değişikliği yapılabilir ve cumhurbaşkanını meclis’in seçmesi yeniden getirilebilir. bu her zaman yapılabilir.
ancak parlamenter sistemlerde, ki bunun dünyada finlandiya, izlanda, bulgaristan gibi örnekleri var ve bu örneklerin bize gösterdiği de, cumhurbaşkanı ikinci plana geçiyor, yönetim başbakanın ve hükümetin öncülüğünde yerine getiriliyor. bu pekala türkiye’de olabilir. sayın abdullah gül, cumhurbaşkanlığı yetkilerini en az kullanan cumhurbaşkanı oldu. bazı yasaların anayasa’ya aykırı olduğunu söyleye söyleye onayladı mesela. dolayısıyla şu andan itibaren kriz çığırtkanlığı yapmak iyi niyetli değildir.
türkiye’de 12 yıldır hükümet krizi yok ama sürekli siyasal kriz yaşıyoruz. bu siyasi krizlerin nedeni de anayasa'ya konulan ya da çıkartılan bir madde değil. sorun, bu krizleri aşabilecek siyasal gelenekleri oluşturabilecek miyiz?
kaynak: al jazeera
Yorumlar