diyarbakır istasyon meydanı’nda düzenlenen mitinge katılan hdp’nin cumhurbaşkanı adayı selahattin demirtaş sözlerine yine istasyon meydanı’nda iki hafta önce düzenlenen mitingde konuşan cumhurbaşkanı adayı recep tayyip erdoğan’ı eleştirerek başladı.

“akp’nin adayı” diyerek erdoğan’ı işaret eden demirtaş, başbakan’ın diyarbakır’da ‘kürtçe şarkı dinleyemiyordunuz, biz serbest ettik, cezaevlerinde kürtçe konuşulamıyordu şimdi konuşuluyor’ dediğini belirterek; “bende dedim ki sen de inşallah cezaevinde ana dilinde rahat rahat rahat konuşursun” dedi.

gerçek demokrasinin kendilerinin yeni yaşam ilkeleriyle olacağını belirten selahattin demirtaş; bu ilkeleri şöyle tarif etti;

“türkün, kürdün, çerkezin, gürcünün, arabın, süryanin, ermenin, alevinin; bu topraklarda yaşayan herkesin korkmadan, birbirinden kaygılanmadan, devletin zulmünü görmeden, kendi ana dili, kültürü, mezhebi, inancıyla eşitçe yaşamasıdır. kardeşlik birilerini meydanlarda yuhalatmak değildir. bunların bize layık gördüğü hak bu kadarmış. yeni cezaevi yapıyorlar, trt 6 açmışlar gece gündüz akp propagandası yaparak dinleme hakkı vermişler.”

bugün gelinen noktayı ‘tarihi’ olarak değerlendiren demirtaş, bu noktanın kritik olduğunu ve kırılma aşamasına gelindiğini sözlerine ekleyerek bu kırılmayı; tetikçiliği dayatan, faşizan siyasete karşı bütün halkların kardeşliği üzerine inşa edilmiş barış siyasetinin ortaya çıkmaya başladığı bir kırılma olarak anlattı.

yeni türkiye’de kimliklerin birbirine düşman olmaması çağrısında bulunan cumhurbaşkanı adayı demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü.

“bu meydanda türk kardeşlerim var. rizeli kardeşim var pankart açmış. işte yeni yaşamın türkiye’si böyle olacak. kendi canımızla kanımızla kurduğumuz devlette mezarlarımız yan yana; o halde mezarlar nasıl yan yana duruyorsa bizde yan yana duracağız. nasıl çanakkale şehitliğinde türkü, kürdü, alevi’si, sünni’si yan yana yatıyorsa devlette çanakkale gibi olacak. sadece senin devletin olamaz. bizimde devletimiz olacak. şimdi zandeyor musunuz türkün de devletidir. hayır, recep tayyip erdoğan’ın devletidir. bir kişinin devletidir. istediğini bakan milletvekili, yargıç savcı yapar. kim onun kafasına göre değilse ya içeri atar ya ülkeyi terk et der. ya da sokaklarda meydanlarda yuhalatır. çünkü kendini devletin sahibi olarak görüyor. bu devleti malı gibi görüyor. o yüzden halife gibi davranıyor. kendini halife gibi gördüğü için işadamlarından para toplayıp havuza atmak helaldir diyor.”

Demirtaş'ın babası Tahir Demirtaş (Solda) ve annesi Sadiye Demirtaş'ta mitingi izleyenler arasındaydı.

[[Fotoğraf: Al Jazeera Türk]]

miting alanına toplananların sık sık işid’i protesto edip slogan atmaları üzerine işid’in türkiye, suudi arabistan ve katar tarafından desteklendiğini söyleyen selahattin demirtaş, bunun rojava’daki kürtlerin statü elde etmemeleri için yapıldığını söyledi.

dışişleri bakanlığı’nın işid ile ilgili açıklamalarında yumuşak bir üslûp kullandığını söyleyen demirtaş, kendilerine ‘terörist’ diyenlerin işid’e karşı bu tavrını işid’in elinde tuttuğu türk rehinelere bağladı.

“elbette rehineler zarar görmesin peki bu barbar it sürüsüne boyun mu eğelim. her yerde işid barbarlığına karşı direnişe davet ediyoruz. yezidileri korumak bizim de boynumuzun borcudur. gazze’den şengal'e kadar direnişte olun. sessiz kalmayalım. türkiye hükümeti izleyebilir, halklar olarak biz seyirci kalmayalım. bu barbarlık oraları bitirirlerse yarın her yerde vahşeti sergilerler. şengal’i korumak kendi vicdanımızı korumak olduğunu anlamazsak kaybederiz.”

kendilerinin önerdiği ‘yeni yaşam’da kardeşçe üretmeyi ve yönetmeyi başardıkları takdirde bunun ortadoğu halkları için de model olacağını ifade eden selahattin demirtaş sözlerini şöyle noktaladı.

“ yeni yaşam ortadoğu içindir. öcalan’ın müzakeresi nedeniyle yapılması gereken de budur. müzakereler sadece kürtlerle hükümet arasındaki bir mevzu değildir. türkiye’nin demokrasisine muhtaç olan tüm farklı kesimleriyle devletle yürüttüğü bir müzakeredir. sadece kürdün sorunu değildir barış. seçimden sonra geciktirmeden yeni bir anayasa ile türkiye halklarını özgürlükçü bir ortama kavuşturmalıyız.”

kaynak: al jazeera türk