İsrail - Filistin sorunu
Filistin sorunu ve barış arayışları
Katar’da 4-6 Mayıs arası düzenlenen 9. Al Jazeera Forumu'nda, 'Filistin Sorunu ve Barış Arayışları' başlıklı panel düzenlendi. Katılımcılar, Filistin Devleti'nin uluslararası tanınırlığı yönündeki adımları ve devam eden direniş sürecini konuştu.

panelin katılımcılarından al zaitouna araştırma merkezi direktörü muhsin salih, söze arap dünyası ile filistin meselesi arasındaki yakın ilişkiyi anlatarak başladı.
filistin meselesinin araplar için her zaman bir kaldıraç ve pusula görevi göreceğini söyleyen muhsin salih, arap ülkelerinde yaşanan krizlerin filistin’de yaşananlarla yakından ilgili olduğunu belirtti.
salih, “filistinlilerin içindeki direniş hissi her zaman var olacaktır” diye konuştu.
‘abd, israil’in truva atı’
filistin yasama konseyi siyasi komitesi başkanı abdullah abdullah ise mısır’ın 1988’de siyasi bir aktör olarak filistin sorununda desteği kesmesinin büyük bir derinlik kaybı olduğunu söyledi.
israil’in uluslararası camiada abd’nin gücünü ‘truva atı’ olarak kullandığını söyleyen abdullah, “filistin'in uluslararası olarak tamamen tanınmasına yönelik bir adım atılmadan israil ile görüşmeyeceğiz” dedi.
“1948'den beri var olan 1 milyon 800 bin filistinlinin tek vücut halinde bir arada durması çok önemlidir” diyen abdullah, israilli yerleşimciler ile filistinliler arasında 70 sıcak temas noktası olduğuna dikkat çekti ve ‘direnişe devam’ çağrısı yaptı.
‘çiçek taşıyarak direnilmez’
abdullah’ın ardından hamas dış ilişkiler sorumlusu usame hamdan panelde söz aldı.
hamdan, geçen yaz israil’in gazze’ye yönelik saldırısından ve filistin devleti’nin uluslararası camiada tanınması yönündeki çabalardan bahsetti.
hamdan, “gazze'deki başarıdan sonra biz filistin devleti'nin kabul görmesini çok destekledik. uzlaşma çabasında filistin halkının çıkarlarını ön planda tuttuk” dedi.
“batı şeria'da, kudüs'te ve gazze'de herkes direniş halinde olmalı” diyen usame hamdan, “çiçek taşıyarak direnişten bahsetmiyorum. herkes kimliğinin ne olduğunu çok iyi bilmeli” diye konuştu.
‘mesele toprağa indirgenmemeli’
filistin asıllı ingiliz avukat selma karmi eyyüb, filistin devleti’nin uluslararası tanınırlığı için gereken stratejiden ve şimdiye dek yapılan yanlışlardan bahsetti.
eyyüb, “filistin davasında uluslararası arenada en iyi stratejilerin kullanılmadığını düşünüyorum. devlet olarak tanınmaya o kadar çok odaklanılmış ki, kamuoyu gözünde bu çatışma israil yerleşimlerine ve toprak meselesine indirgenmiş” dedi.
“düşmanınızın kanunu çiğnediğini bulgularla desteklemek, dünyanın gözünde davanızı destekleyecektir” diyen filistin asıllı avukat, “insan haklarının evrensel dilinde kamuoyunun desteği alınabilir. israilli liderlerin savaş suçlarından yargılanması, filistin adına olumlu bir gelişmeydi” dedi.
konunun insan hakları perspektifine kaydırılması gerektiğini söyleyen eyyüb,”sahadaki insan hakları kuruluşları, işgal hukuku dediğimiz kavramı izliyor. filistin meselesini insanların acısı ve işgale maruz kalmaları üzerinden değerlendirmek gerekir” dedi.
şimdiye dek uygulanan stratejilerin kısıtlayıcı olduğunu belirten eyyüb, uluslararası camiada filistin meselesinin savunulmasında siyasi liderlik ve sivil toplum örgütlerinin önem kazanması gerektiğini düşünüyor.
eyyüb, tüm filistinlileri kapsayıcı yasal çözümlerin bulunması ve kapsayıcı argümanlarla insan hakları ihlalleri üzerinden savunma yapılması gerektiğini söyledi.
‘israil apartheid rejiminden daha yıkıcı’
filistin sorunu üzerine tarihi araştırmalar yapan venezuela merkezli canaan derneği kurucusu susana halil, panelin son konuşmacısıydı.
halil, israil devletinin filistin halkına yönelik tutumunun “politik bir amaç doğrultusunda uygulanan sömürgecilik” olduğunu söyledi.
susana halil şöyle devam etti:
“burada bir soykırım işleniyor. siyonizmin özünde olan şeydir bu. klasik sömürgecilik de ulusal kimlik üzerinden ilerler.
filistinliler kendi vatanlarından ayrılmak zorunda kalıyor. bütün bunlar 21. yüzyılda yaşanıyor. sömürgecinin amacı halkı yok etmek değil, kaynaklarını ele geçirmek ve halkı köleleştirmektir. güney afrika'daki apartheid rejimiyle kıyaslandığında, israil'in yaptığı çok daha yıkıcı.”
“israil’in filistin halkının sadece toprağını çalmakla kalmayıp, tarihini de çaldığını” söyleyen halil, “siyonist sömürgecilikte filistinin kadim tarihini sahiplenip kendi tarihleri olarak lanse ediyorlar. modern israil'i ortaya çıkarmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
israil devletinin ‘2 bin yıl sonra atalarımızın topraklarına döneceğiz’ iddialarının yanlış olduğunu belirten halil, “çinli müslümanların kalkıp arap yarımadası'na geldiğini ve 'burası bizim' dediğini düşünün. aynı kapıya çıkıyor” dedi.
kaynak: al jazeera
Yorumlar