Türkiye

'Madımak'ta devlet ağır kusurlu'

Devlet Denetleme Kurulu, 1993 yılında 37 kişinin öldüğü Sivas'taki Madımak Oteli'nin yakılmasıyla ilgili incelemesini tamamladı. Olaydan 'katliam" olarak söz edilen raporda devletin ağır hizmet kusuru işlediği tespiti yapıldı; "Failleri, kamu yönetiminin basiretsiz uygulamalarında aramak gerekir" denildi.

Konular: Türkiye
2 Temmuz 1993'te Sivas'taki Madımak Oteli yakıldı, 37 kişi öldü.

devlet denetleme kurulu'nun (ddk) cumhurbaşkanı abdullah gül'ün 30 kasım 2012'deki talimatıyla hazırladığı madımak olayıyla ilgili rapor toplam 1401 sayfadan oluşuyor. raporun 78 sayfalık sonuç bölümü cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde yayınlandı. 

raporda olayın katliam olarak nitelendirilmesi gerektiği belirtildi.

'ağır hizmet kusuru var'

devlet denetleme kurulu, olayın gerçek mahiyetini kavramaya yönelik çabaların yargıya müdahaleler nedeniyle sonuçsuz kaldığı tespitini yaptı, devletin tutumunu eleştirdi: 

"yargıya müdahale niteliği taşıyan vasıtalarla olayın gerçek mahiyetini kavramaya yönelik çabaların sonuçsuz kalmasının; adli ve idari soruşturmaların kamu vicdanını tatmin etmeyen bir biçimde sonuçlanmasının ve böylece olayın tümüyle kolektif hafızalar tarafından tarihselleştirilmesine yol açılmasının da temel müsebbibi devletin söz konusu olaylarda taraf hâline gelmesi ve geleneksel tarihselleştirme araçlarına başvurmasına ilişkin uygulama ve yaklaşımlarıdır. bu nedenle, olayın ortaya çıkmasında, önlenememesinde ve soruşturulmasında/yargılanmasında devlete terettüp eden ağır bir hizmet kusuru bulunmaktadır."

'hafif bir disiplin cezası bile verilmedi'

raporda dönemin tüm devlet görevlilerinin, en az olayların büyümesine neden olan ve kalabalıkların tahrikine yol açanlar kadar sorumlu olduğu belirtildi, kamu görevlilerinin yeterince soruşturulmadığı vurgulandı:

"ne yazık ki, gerek kamu görevlileri ile ilgili etkin bir adli ve idari soruşturma ve yaptırım kapasitemizin olmaması, gerekse siyasal sorumluluk algılaması ile ilgili yetersiz demokratik standartlarımız nedeniyle herkes “tüm suçu” kalabalıkların ve toplumun üzerine yıkma kolaycılığını tercih etmiştir. sorumlulukların böyle bir perspektifte belirlenmesi; hiçbir şekilde oteli yakan ve 35 kişinin ölümüne yol açan kişilerin ve anlayışların suçunu hafifletmeye yönelik bir tavır olmayıp; tam aksine, sivas olaylarında söz konusu kişiler ve anlayışlar dışında da faillerin ve sorumlulukların olduğu gerçeğinin kavranılmasına ve topluma bu gerçeğin gösterilmesine yönelik bir yaklaşımı ifade etmektedir."

"ağır ihmaller zincirinde, ilin emniyet, asayiş ve genel yönetiminden sorumlu tek bir kamu görevlisi bile herhangi bir adli takibata (kovuşturmaya) maruz kalmadığı gibi en hafif bir disiplin cezası bile almamıştır."

'asıl sorumlular kamu yöneticileri'

raporda bu tutumlar dışında bir nitelendirme yapılması gerektiği belirtildi, kriz riskine rağmen güvenlik önlemlerinin alınmadığı belirtildi. olaylarda çeşitli cezalara mahkûm edilen toplam 81 kişinin ölümlerin "görünen" sorumluları olduğu belirtildi, asıl sorumluların kamu yönetiminde aranması gerektiğinin altı çizildi: 

Madımak'ta neler olmuştu?

pir sultan abdal şenlikleri kapsamında, aralarında aziz nesin'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı dönemin sivas valisi ahmet karabilgin'in özel davetlisi olarak sivas’a gitti. kültür merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma önce polis tarafından engellendi. bu kez binlerce kişiden oluşan karşıt grup, hükümet meydanı’nda toplandı ve slogan atarak madımak oteli’ne ulaştı. grup önce madımak oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı. madımak oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı. otele sığınmış 33 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi. aralarında aziz nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. olaylar sonrasında valilikçe ilan edilen ”2 günlük sokağa çıkma yasağı” ile birlikte, güvenlik güçleri şehirde hakimiyet sağlayabilmişti.

"esas itibariyle söz konusu olaydaki sebep ve failleri; kamu yönetiminin söz konusu olaylardaki rolünde ve oluşan toplumsal krizi yönetmedeki basiretsiz uygulamalarında ve sivas olaylarına ilişkin kolektif hafıza gruplarının tutum ve yaklaşımlarında aramak gerekmektedir. başka bir deyişle, kolektif hafızalar arasında çatışmalı bir alana girip bir başka kolektif hafızayı ötekileştiren ve tarafsızlığını yitirecek nitelikte başka bir kolektif hafızaya ait bir etkinliği düzenleme ve heykel dikimi gibi sair işlere girişen ve güvenliği sağlamakla ilgili temel görevine ilişkin gereklerden hiçbirini yerine getirmeyen ve olaylar sırasında da aynı zafiyeti gösteren ve olaylarda kontrolü yitiren ve böylece 37 kişinin öldürülmesine seyirci kalan  ve sebep olan dönemin kamu yönetimi unsurları ile kamu yönetimine hakim olan paradigma ve yaklaşımlar da olayın esas failleri olarak görülmelidir."

'provokasyon ve illegal örgüt bağı yok'

ddk, sivas olaylarının bir komplo veya provokasyona bağlı gelişmiş gibi görünse de bununla ilgili herhangi bir bağ kurulamadığı tespitini yaptı. ddk incelemesinde olayla ilgili illegal örgüt bağlantısı da bulamadı: 

"nitekim, madımak otelinin yakılması esnasında; perdeleri tutuşturanlar, atletini benzine bulayıp tutuşturmak suretiyle otele atanlar, otel eşyalarını tahrip edip alevlere atanlar, “yak yak” şeklinde kalabalığı tahrik edici slogan atanlar, oteli yakmak için kullanılan benzini olay mahalline getirenler, araçlara benzine batırılmış üstüpü ve benzeri malzeme atanlar, pir sultan abdal heykelini parçalayan ve yakanlar ile söz konusu eylemlere çeşitli şekillerde iştirak edenler gibi doğrudan katliamda sorumlu tutulanların (toplam 81 kişi) yakalanıp yargılanmış ve mahkum olmuş olmaları da komplo teorisine yönelik iddiaları zayıflattığı anlaşılmaktadır. zira, yargılanan ve mahkum olan olaylardaki başat kişilerin hiçbirisi ile ilgili herhangi bir illegal örgüt ya da yapı arasında bağlantı kurulamamıştır."

'hiçbir yaklaşım ahlakî değil'

ddk raporunda sivas olaylarının hem devlet, hem alevi toplumsal belleği, hem de sünni kollektif hafıza açısından farklı biçimlerde tanımlandığı belirtildi ve bunların hiçbirinin "ahlakî" olmadığı vurgulandı:

"zira, bu biçimlerin tümünde; toplumsal bellekler ve devlet hafızasını oluşturan tüm tarihi tecrübedeki sorunlu yaklaşımlarımızı ve iktidar ilişkilerini bulmak mümkündür. ne söz konusu olayların etkisini ve insanların acısını hafife almaya yönelik bahane bulucu (olayların arkasında karanlık odakların bulunduğu ve komplo olduğu gibi) sünni kolektif hafıza yaklaşımları ne olayları sadece kerbela travması ile açıklamaya çalışan alevi kolektif hafıza yaklaşımları, ne de olayı “cumhuriyete ve laikliğe kalkışma” şeklinde resmi tarih tezi oluşturmaya çabalayarak savuşturmaya kalkışan devlet kolektif hafızasının çabaları ahlaki tutumlar olarak görülebilir."

kaynak: al jazeera ve ddk raporu

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;