Türkiye

Musul Başkonsolosu: Ankara ile konuşuyorduk

101 günlük esaretten sonra IŞİD örgütünden kurtulan Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, rehin kaldıkları sürede Ankara ile günde en az bir kere kendi telefonuyla görüştüklerini söyledi.

Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, rehin kaldıkları sürede Ankara ile her gün konuştuklarını söyledi. [Fotoğraf: AA]

ntv’ye konuşan musul başkonsolosu öztürk yılmaz, irak şam islam devleti (işid) örgütü tarafından kaçırılmalarıyla başlayıp üç aydan fazla süren rehin günlerini anlattı. yılmaz, bu süre boyunca ankara ile temasta olduklarını söyledi.

"bizim için bir nevi umut ışığıydı. ülkeme haber vermem gerekiyordu. sağ olsun bana yardımcı olan bir arkadaşım oldu. biz onunla hep paslaşarak götürdük. sürekli çıkışlarda, girişlerde nasıl yaparız, nasıl saklarız bunu. çünkü sürekli bir taraftan denetim oluyor ve aranıyoruz. yani en ufak bir bilginin sinyalin çıkmaması isteniyor. günlük bazen 3-5 defa, bazen günde 1 defa mutlaka görüşme oluyor. neredeyiz ne yapıyoruz, ne yiyoruz, ne içiyoruz... irtibat benim kendi telefonum. ama o telefonu saklama işini ben bir kişi ile yapıyorum. bazen bölüyor sonra tekrar birleştiriyorduk. zor bir şey."

46 rehinenin teslim alındığı operasyonun ayrıntılarında, rehinelerin her yer değiştirdiklerinde hem yerel unsurlar aracılığıyla hem de insansız hava araçlarıyla takip edildiği ortaya çıkmıştı. ayrıca cumhurbaşkanı tayyip erdoğan ve başbakan ahmet davutoğlu'nun başkonsolos yılmaz ile telefonla yaptığı görüşmeler de kamuoyuyla paylaşılmıştı.

"ankara sürecin içindeydi"

suriye sınırına giderken serbest bırakılacaklarını bilmediklerini söyleyen yılmaz, "onların söylediği hiçbir şeye inanamazdık ve inanmadık" dedi. zira yılmaz’ın anlattıklarına göre, örgüt daha önce de kendilerine türkiye’ye gideceklerini söyledi. ancak nereye gittiklerini görmemeleri için de otobüslerin camlarını kapattı ve böylece yer değişikliği yapmış oldu. yılmaz sonra şöyle devam etti:

"bunların kültürleri farklı. diğer terör örgütleri ile aynı değil. kolay çözülür şeyler yapmıyorlar. uzun bir sürede tanıyorsunuz bunları. bunlar yüz defa kuran'a el basarlar, yüz defa yalan söylerler. bunların hiçbir şeyi beli olmaz. söyledikleri hiçbir şeye inanamazsınız. hep yalandır. ‘sizi türkiye'ye teslim ediyorum’ der, döner başka bir yere gider. bunu bilemezsiniz."

"sınıra geldiğimizde sayın başbakanıma haber vermek istedim ve aradım. ben daha ‘alo’ demeden 'öztürk hoş geldiniz' dedi. o kadar da ankara bu sürecin içindeydi. o zaman anladım tamam bu bitmiştir. bütün arkadaşlarda o zaman büyük bir coşku yaşandı."

"kapıyı kesinlikle açmadık"

peki başkonsolos ve beraberindekiler nasıl alıkonuldu? başkonsolos yılmaz o anları da şöyle anlattı:

"bizim başkonsolosluğumuz bir anda çevrildi. herhangi bir uyarı, tehdit olmadı. bir anda etrafı sardılar. kameraları patlatmaya başladılar. dolayısıyla tekmelemeye başladılar. belirli bir süre tanıdılar. beni makam odamın önüne götürdüklerinde 1 dakikalık, 45 saniyelik bir şey oldu. böyle ölümle yüzleşme anım oldu. orada zorladılar beni, ‘açacaksınız’ diye. silahı doğrulttu kafama, ‘açacaksın’ dedi. kesinlikle açmadık kapıyı. 'öldürün dedik'. sonuçta onu da o anda göze almadılar. ‘kadınlara, çocuklara, bayrağımıza, ülkemize en ufak bir şey olursa bizi öldürün’ dedik."

"kötü muamele yoktu, tehdit vardı"

öztürk yılmaz, bu süreçte kötü bir muamele görmediklerini ama sürekli tehdit edildiklerini anlattı. “fiziki muameleyi bir yöntem olarak yapmıyorlar. bunlar öldürüyor veya kesiyorlar. bunların öyle fiziki muamele ile harcayacakları zamanları yok. karasal bombalamaya alışkındım. yol kenarına yerleştirilmiş olanlardı. iki defa bulunduğum alan da bombalandık. çok yakın bir mesafede. bazen de aracımız ya çok kısa bir mesafede ya da geçtikten sonra bombalandı. bombaya alışmıştık ama bu defa uçakla bombalandık birkaç defa. çok yakın mesafeden. iki teröriste o bombalama esnasında isabet etti, onlar öldü" dedi.

"moralimizi bozmak için görüntü izlettirdiler"

rehin tutuldukları günlerde morallerini bozacak görüntüler izlemeye zorlandıklarını söyleyen yılmaz, “başka ülkelerin gazetecilerinin hunharca başları kesildi. bazen televizyon izleme şansımız oldu bazen de aylarca izleyemedik. video izletmeyi çok seviyorlardı. moralimizi bozmak için görüntüleri bizlere de izlettiler. amaçları morallerimizi bozmaktı" diye konuştu.

yılmaz, 101 günde 14 kilo verdiğini de anlattı ve "65 gün galiba biz aynı yemeği yemişiz. öğle akşam aynı yemeği yedik. sürekli aynı şeydi. gıda beslenmemiz yetersizdi. bütün arkadaşlarım kilo verdi. ben de 14 kilo verdim. spor yapmamamıza rağmen kilo veriyorduk" dedi.

kaynak: ntv, dha

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;