Ortadoğu
Pınarbaşı'ndan Ceylanpınar'a kaçış
Uçakların attığı bombaları, ardından yeri titreten patlama seslerini ve sonrasında yükselen dumanları gördüm. Ve tellere doğru koşar adım gelen aileleri.
Haberin Öne Çıkanları
91 yıllık ayrılık
10 adım ötemde
Aklıma takılan cümle

şanlıurfa’nın merkezine 141 kilometre, arabayla 1,5 saat uzaklıkta bir ilçedeyiz. aynı zamanda türkiye’nin suriye ile sınır kapısı. burası ceylanpınar... eski adı re’sul ayn. türkçesi pınarbaşı ya da kaynakbaşı. kürtler 'serêkânî' diyor ve aynı anlama geliyor. 'pınar' diye kastedilen yer ise habur çayı.
ceylanpınar, 200 metre ötesindeki re'sul ayn ile 1921 yılında suriye ile yapılan sınır anlaşması sonucu ayrılmış. bir gün kasabanın ortasından teller geçmiş ve akrabalar, komşular, kardeşler kendilerini bir anda iki ayrı ülkede bulmuşlar.
oradayım. hem ceylanpınar’da hem de re'sul ayn’da. re'sul ayn’a adım atmasam da 10 adım ötemde ve her şey gözlerimin önünde oluyor. kasaba durmadan bombardıman altında, neredeyse sabahtan akşama kadar.
biz sınırın türkiye tarafında olmanın verdiği güvenle, infilak eden bombaların seslerinden re'sul aynlılar kadar etkilenmiyoruz ama bütün gün aklıma bir cümle takılıp duruyor: "ya orada yaşayanlardan biri olsaydım..."
son sürat ambulanslar
düşünün, bir jet uçağının sesi duyuluyor ve hemen ardından çok büyük bir patlama. ve her jet sesi yaklaştığında, re'sul ayn'lıların akıllarında sadece "bu sefer bomba benim yakınıma mı düşecek?" sorusu. bu büyük bombardımanların dışında devamlı, her 5-10 dakikada bir havan topu sesleri. kimi zaman uçaksavar atışları, bazen de helikopterler.
bir savaşa ancak bu kadar yakından tanıklık edinilebilir. her büyük bombardıman sonrası, türk tarafından ambulanslar son sürat sınır kapısına gidip aldıkları yaralıları hastanelere yetiştirmeye çalışıyor. bombardıman seslerine siren sesleri karışıyor.
uçakların attığı bombaları, ardından yeri titreten patlama seslerini ve sonrasında yükselen dumanları gördüm. ve tellere doğru koşar adım gelen aileleri.
annelerin kucaklarında bebekler, ellerinde çocuklar, arkalarında yaşlılar. çantalarında birkaç eşyayla canlarını kurtarmak için sınırın kuzeyine sığınıyorlar.
sınırda onları ceylanpınar’ın gençleri bekliyor ve geçmelerine yardımcı oluyorlar. 100 metre ötedeki kontrol noktasının görevlileri, canlarını kurtarmaya çalışan bu insanları herhalde görmemezlikten geliyor.
sığınmacı kamplarında yer yok. ceylanpınarlılar artık sadece tanıdıkları veya akrabalarını değil, tanımadıkları bu çaresiz insanları da evlerinde misafir ediyor. etmek zorunda kalıyor.
"acaba ileride kendi başımıza da bomba yağar mı?" endişesini unutup, suriye tarafından gelenleri kardeşleri gibi sahipleniyorlar.
ceylanpınar’da insanlık ölmemiş ama pınarbaşı'nda hem insanlar hem de insanlık ölüyor.
kaynak: al jazeera
kaynak: al jazeera
Yorumlar