Soma'da Facia

Soma'da sanıklar ifade veriyor

301 madencinin öldüğü Soma faciası ile ilgili davada sanıklar bilirkişi raporuna karşı çıktı. Bir sanığın iş güvenliği için ölen başmühendisi işaret etmesi ailelerin tepkisine sebep oldu.

Rıdvan Koç’un kardeşi Yusuf Koç sanıkların savunmalarına tepki gösterdi. [Fotoğraf: Turaç Top / Al Jazeera Türk]

301 madencinin öldüğü soma faciasıyla ilgili 8'i tutuklu 45 sanığın yargılandığı davanın üçüncü oturumunda iddianamenin okunması tamamlandı ve sanıkların savunmasına geçildi. tutuklu beş sanık savunmasını yaptı. sanıkların tümü bilirkişi raporuna tepki gösterdi.  

ilk olarak soma kömür işletmeleri a.ş. yönetim kurulu başkanı can gürkan, genel müdür ramazan doğru ve işletme müdürü akın çelik savunma yaptı. çelik savunmasında “burada her gün yüzüne baktığım arkadaşlarımı öldürmekle suçlanıyorum. keşke ölseydim” dedi. 

sanıkların ifade verdiği sırada ölen rıdvan koç’un kardeşi yusuf koç fenalaştı ve salondan dışarı çıktı. koç savunmalara yönelik tepki göstererek, "yalan söylüyorlar. 4 çocuk yetim kaldı" dedi.

davanın iddianamesinde, madendeki çalışma koşullarına ve güvenlik tedbirlerini hiçe sayarak üretim baskısına işaret edilmiş, işçilerin uyarılarının dikkate alınmadığı belirtilmişti. 

‘bizim yüreğimizi de 301 kez ateş düştü’

şirketleriyle ilgili bilgiler veren can gürkan savunmasında şöyle konuştu:

“bu konuda büyük üzüntü duyuyorum. allahtan rahmet diliyorum. 301 ocağa ateş düştü ama, bizim yüreğimize de 301 kez ateş düştü. çok samimiyim. bizim gruba bağlı altı maden ocağında 6 bin 750 işçi çalışıyordu. kurumsal bir firmayız. madencilik uzmanlık gerektiren bir iş. bunun için bilirkişi raporunu bekledik heyecanla. bizim şirketin kurumsal olmadığı, çok basit bir yapılanması olduğu yönünde tarifler oldu. kaza olduğunda 50 maden mühendisi, 70’ten fazla maden teknikeri olmak üzere 400 kişilik idari bir kadro yönetiyordu madeni.”

‘en büyük gururumuz tertemiz sicilimiz’

bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu iddia eden gürkan şunları da söyledi:

“türkiye’de madencilik alanında son beş yılda en büyük yatırımı yapan firmayız. bizim için en büyük gururumuz, tertemiz sicilimizdir. olası kast ile yargılanmak bizleri çok yaraladı. çünkü burada canlarını hiçe sayan kişiler var tutuklu olarak. adalet er ya da geç ortaya çıkacak. er ya da geç kazanın nedeninin ortaya çıkması, bu araştırmanın yapılması lazım. ben işim icabı benden istenen her türlü ihtiyacı karşıladım. her harcamayı yaptım. kazanın gerçek nedeninin ortaya çıkması acımızı hafifletecektir. tahliyemi ve yargılama sonunda da beraatimi istiyorum.” 

gürkan en büyük arzusunun kazanın nasıl gerçekleştiğini bilmek olduğunu söyledi, kendisine eksikliklerden bahsedilmediğini ileri sürdü.

‘dua ediyorum’

genel müdür ramazan doğru ise 115 sayfalık savunmasını mahkemeye iletti. doğru savunmasında özetle şöyle dedi:

“2009 yılından beri bu madende çalışıyorum. 13 mayıs’ta bizleri, ülkeyi derinden etkileyen kazada ölenlere allah'tan rahmet, geride kalanlara başsağlığı diliyorum. bir daha da böyle bir kaza olmaması için dua ediyorum. ben 6 binin üzerinde çalışanı olan altı ayrı maden firmasının genel müdürüyüm. ben işletmelerden ihtiyaçları, problemleri, işletme müdürlerinden öğrenir, yönetim kuruluna aktarırdım. yönetim kurulu her ay soma’da ya da istanbul’da toplantı yapardı. bu toplantılardaki konuşmalar da daha sonra mail ortamında bizlere gönderilirdi. ben bu toplantılarda yaşanan sıkıntıları ve problemleri, talepleri, yönetim kuruluna aktarırdım. bu yönetim kurulu toplantılarında alınan kararların da yerine getirilip getirilmediğini takip ederdim. soma kömür işletmeleri'ndeki görevim, savcılıkta işveren vekili gibi ortaya çıktı, ancak benim işveren vekilliğim protokol düzeyinde. işveren vekiliyim ama gerekli belgelerde imzam yoktur.”

doğru da bilirkişi raporlarina tepki gösterdi.

“insanlar tepki göstermekte haklılar’

25 yıllık madenci olduğunu ve bunun 24 yılının soma’da geçtiğini aktaran ramazan doğru hayatta kaldığı için sanık olduğunuı savundu:

“kaybettiklerimizin çoğunun babasını tanıyorum. çalışma arkadaşımdır onlar. 13 mayıs’a kadar madencilik konusunda bir kariyerim vardı ama yerle bir oldu. insanlar haklılar tepki göstermekte. bu kazada ben de ölseydim… ailem sizlerin yanında olacaktı. tepkiler gösterecekti. biz de üzgünüz. bu işi yapan insanlarız. iş güvenliği mühendisi arkadaşımız kendisini feda etti. hayatını kaybeden arkadaşlarımız şehit, dışarıda kalanlar sanık oldu. mesleğimiz bu. maden mühendisliğinin kaderinde olan bir olay. 11 aydır bu kazanın nasıl olduğuna dair bir fikrimiz yok ve araştırılmasını istiyoruz.”

haftada bir gün olayın olduğu madene gittiğini söyleyen doğru kendisine yönelik sensörlerle ilgili suçlamayı kabul etmeyip, sensör sayısının kendisine göre yeterli olduğunu, zaten yönetmeliklerde sensör sayısıyla ilgili bir bilgisinin olmadığını ifade etti.

‘keşke ölseydim’

doğru’nun ardından işletme müdürü akın çelik’in savunmasına geçildi. güçlükle konuşan çelik savunmasında şöyle dedi:

İşletme Müdürü Akın Çelik
[[Fotoğraf: AA]]
“burada her gün yüzüne baktığım arkadaşlarımı öldürmekle suçlanıyorum. bu beni çok yıprattı. keşke ölseydim. ben hapishanede her gün gözyaşımla yatağımı ıslatıp, neden olduğunu çözmeye çalışıyorum. her türlü cezaya razıyım ama ailelerin katil demesiyle üzülüyorum. onlar bizim arkadaşlarımız, keşke böyle bir kaza olmasaydı, biz de kurban olmasaydık. aileler de bu davayı takip etsin. bu olay böyle değil. insanların sağlığı ve güvenliği için çalıştım. bilirkişiler benim üniversiteden hocalarım. ama gerçekler mutlaka ortaya çıkmalı ki, başka ocaklarda çalışanlar rahat çalışmalı. biz belki yıllarca burada kalacağız. olay yerinden bir parça bile alıp incelenmedi. dışarıda ifadeler okundu. maden içinde ısıyı ölçen bir termometre bile kullanılmadı. grafiklere baktılar, gazı gördüler. kafalarında bir senaryo oluştu. iki ay sonra kapanan ocak tekrar açıldı, yine olay yerine gitmediler. kömür yangını dendi gitti. eğer bu kendiliğinden yanan, bizden kaynaklanan bir yangınsa ben soma’da madenci anıtı önünde kendimi yakacağım. bize katil diyebilirsiniz. bilirkişi heyetleri, ama bilerek ama bilmeyerek bu kazayı manüpüle ettiler.”

kendisine yönelik suçlamaları kabul etmeyen çelik, “sanki işçileri gaz, yangın içerisinde çalıştırılmış imajı var. eğer öyle bir şey varsa. kendimi soma heykelde yakacağım. hakkımı da helal ediyorum” dedi.

savunmasından sonra fenalaşan çelik’e duruşma salonu dışında bekletilen sağlık ekipleri müdahale etti.

'üretim baskısı yok'
sanıklardan ismail adalı ise, işletme müdür yardımcısı olduğu yönündeki bilgiyi kabul etmeyerek, teknik müdür olduğunu söyledi. sadece üretimden sorumlu olduğunu belirten ismail adalı, madencilere üretim baskısı yapıldığı iddialarını kabul etmedi. "ben kendim de her gün ocağa giriyorum. böyle bir risk olsa girer miyim? benim de kalbim var, bu insanlara bu acıyı yaşatır mıyım?" sözleriyle kendini savundu.
adalı’nın, iş güvenliğinden faciada can veren başmühendis mehmet efe’nin sorumlu olduğunu söylemesi üzerine salonda bulunan madenci aileleri tepki gösterdi. aileler “öldü ya, her şeyi ona yükleyin” diye bağırdı.
 
'gerçek neden ortaya çıkarılsın'
 
tutuklu sanıklardan teknik nezaretçi ertan ersoy da "dünyanın en büyük maden kazasının hikâyelerle aydınlatılmaya çalışılmasını kabul etmiyorum. araştırılsın, gerçek neden ortaya çıkarılsın" ifadesini kullandı.
"ben bu ellerimle arkadaşlarımın cesetlerini çıkardım" diyen ersoy, "bilirkişi bu olayı çözmek isteseydi olay yerine giderdi. biz olay yerine gittik. bilirkişinin dediği gibi eğer orada yangın çıksaydı, çökme olur da ama öyle bir bulgu yoktu. ben tbmm araştırma komisyonu'nun ve müfettişlerin raporlarına katılıyorum" dedi.
 
ocak içerisinde yeterli temiz hava olmadığı yönündeki suçlamaları da kabul etmeyen ersoy, “iş güvenliği uzmanı öldü, ben tutuklandım, müdürlerim tutuklandı. gerekli belgeleri verecek kimse kalmadı. havalandırma sistemini migem ve müfettişler denetledi. eğer kötü bir olumsuzluk olsa, bizleri uyarırlardı" diye konuştu.
 
"üretim baskısını kabul etmiyorum"
 
tutuklu üç sanığın ardından ismail adalı savunma yaptı. işletme müdür yardımcısı olduğu yönündeki bilgiyi kabul etmeyip, teknik müdür olduğunu söyleyen ismail adalı, sadece üretimden sorumluluğu bulunduğunu anlattı. ifade verdiği sırada ismail adalı’nın iş güvenliğinden faciada can veren başmühendis mehmet efe’nin sorumlu olduğunu söylemesi üzerine salonda bulunan işçi aileleri tepki gösterdi. aileler “öldü ya, her şeyi ona yükleyin” diye bağırdı. üretim baskısı yönündeki iddiaları da kabul etmeyen adalı şunları söyledi;
 
“çok ifade var bu yönde, zorlama var deniyor. böyle bir şey asla yok. üretim baskısını kabul etmiyorum. gaz maskesiyle işim de olmaz, benim gaz maskem vardı ama ben üretimden sorumlu olduğum için onlarla ilgilenmiyordum. ben madende arkadaşlarımı, akrabalarımı kaybettim. eğer bir sorun olsa ben o madene girer miydim? benim de ailem, eşim, çocuğum var. ben insanlara o acıları yaşatmak ister miyim? benim de kalbim var. ben insanları zorlamadım” dedi. ayrıca kendisinin de 6 yaşında bir çocuğu bulunduğunu ifade eden ismail adalı, “o da bana, ‘baba neden eve gelmiyorsun’ diye soruyor. o zaman ben de bunu söylemek zorundayım” dedi. bu sözlere salondaki işçi yakınları bir kez daha tepki gösterdi ve “keşke bizimkiler de cezaevinde olsalardı ama onlar mezarda.”
 
"maden kanunu'ndaki kurallara göre ve işimi yaptım"
 
ismail adalı’nın ardından bu kez beşinci sanık ertan ersoy’un ifadesine geçildi. ölen arkadaşları için rahmet dileyen ve onlarla toprağa oturup kahvaltı ettiklerini anlatan ersoy, “ben de 301 kez acı yaşadım. duygularımı anlatamıyorum. teknik nezaretciyim. 2013 yılından beri çalışıyorum. maden kanunu'ndaki kurallara göre ve işimi yaptım. denetimlerimde tespit ettiğim aksaklıkları işletme sorumlularına aktardım. sensörlerle ilgili sorunlar başmühendiste toplanır. eğer varsa bir sorun onlar da bana bildirir, ben de teknik nezaretçi defterine kaydederim. bunun haricinde ölçüm yapanlar zaten kendileri toplantı yapıyorlar. kanuna göre 15 günde bir madenin bütün bölümlerini dolaşır, eksiklikler varsa tespit ederdim. en son denetimimde ayaklarda bozulmalar vardı, bunu da deftere kaydettim” dedi.
 
"ben bu ellerimle arkadaşlarımın cesetlerini çıkardım" diyen ersoy, "bilirkişi bu olayı çözmek isteseydi olay yerine giderdi. biz olay yerine gittik. bilirkişinin dediği gibi eğer orada yangın çıksaydı, çökme olurdu ama öyle bir bulgu yoktu. ben tbmm araştırma komisyonu'nun ve müfettişlerin raporlarına katılıyorum. dünyanın en büyük maden kazası, hikâyelerle aydınlatılmaya çalışılmasını kabul etmiyorum" dedi.
 
ocak içerisinde yeterli temiz hava olmadığı yönündeki suçlamaları da kabul etmeyen ersoy, “iş güvenliği uzmanı öldü, ben tutuklandım, müdürlerim tutuklandı. gerekli belgeleri verecek kimse kalmadı. havalandırma sistemini migem ve müfettişler denetledi. eğer kötü bir olumsuzluk olsa, bizleri uyarırlardı" diye konuştu.

ersoy'un savunmasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.

duruşma bitiminde ölenlerin yakınları, “katiller, asın kendinizi” diye bağırarak sanıklara tepki gösterdi.

kaynak: al jazeera

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;