diyarbakır'ın kulp ilçesinde 20 yıl önce 11 köylünün gözaltına alındıktan sonra kaybolmasıyla ilgili sorgulanan emekli bolu jandarma dağ komando tugay komutanı tuğgeneral yavuz ertürk, hakkındaki iddiaları kabul etmedi.

köylülerin gözaltına alındıktan sonra kaybolduğu dönem bölgede görev yapan tuğgeneral yavuz ertürk hakkında dava zaman aşımına bir gün kala yakalama kararı çıkarıldı.

bunu üzerine istanbul cumhuriyet savcılığına giderek ifade veren emekli tuğgeneral ertürk, "biz kimseyi gözaltına almadık, yakaladığımız kişileri de en yakın ilçe jandarma komutanlığına teslim ederdik" dedi.

ertürk, kulp ilçesinin alaca köyündeki operasyonla ilgili ifadesinde o dönemde şenyayla bölgesinde operasyonda olduğunu ve bahsedilen köye birliğinin ve kendisinin hiç gitmediğini söyledi.

görev yaptığı sürede sivil kişilerin veya silahlı örgüt elamanlarının öldürülmesi yönünde talimat vermediğini savunan tuğgeneral ertürk "ben emir vermediğim gibi yönlendirmedim de.

hiçbir sivil şahıs da bana birilerini aramak için gelmedi. sadece yakalanması ve ikna edilmesi talimatı verdim" diye konuştu.

davanın avukatlarından rahşan bataray, olayın meydana geldiği dönemde bölgede görev yapan askerlere de ifade vermeleri çağrısı yaptı.

görgü tanıklarının ifadelerine göre kulp'a bağlı alaca köylülerinin 9 ekim 1993'te, şenyayla'dan köye dönerken askerler tarafından durduruldu.

ifadelere göre bölgede görev yapan bolu 2. komando tugayına bağlı askerler 11 köylüyü gözaltına aldı, köylüleri bir daha gören olmadı.

olayla ilgili soruşturma başlatan kulp savcılığı 'eylemin pkk ile bir bağı olabileceği' gerekçesiyle görevsizlik kararı verdi.  

dosya diyarbakır dgm başsavcılığı’na gönderildi. dgm ise 'köylüleri pkk’nın öldürdüğüne dair delil yok' diye dosyayı iade etti.

aihm, 2002 yılında türkiye'yi bu dosyayla ilgili olarak tazminata mahkûm etti.

olaydan 11 yıl sonra 4 kasım 2004'te, alaca’ya yakın kepir bölgesinde insan kemikleri ve uzun namlulu silah bulundu.

adli tıpta yapılan incelemlerde kemiklerden birinin kaybolan köylülerden mehmet salih akdeniz’e, diğerinin behçet tutuş’a ait olduğu, kalan kemiklerin de 'erişkin yaştaki en az dokuz kişiye' ait

olduğu belirlendi.

bunun üzerine soruşturma dosyası yeniden açıldı.