Balyoz davası
Yarbay Tatar’ın ailesi şikayetçi
'Amirallere suikast' soruşturması kapsamında 2009’da hakkında yakalama kararı çıkarılması üzerine intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ailesi, soruşturmada görevli polis, hâkim ve savcılar hakkında suç duyurusunda bulundu.

'amirallere suikast' iddialarına ilişkin soruşturmada, hakkında çıkarılan ikinci yakalama kararı sonrası 2009 yılında intihar eden yarbay ali tatar'ın ailesi, "soruşturmalarda tatar'ın ölümüne sebep olan hukuksuzluklar yaşandığı" iddiasıyla, dönemin soruşturmada görevli polisler ile kararlarda imzaları olan hâkim ve savcılar hakkında suç duyurusunda bulundu.
poyrazköy iddiaları kapsamında tutuklanmıştı
dönemin özel yetkili istanbul 12. ağır ceza mahkemesi'nin, yeni bir yasayla kapatılmasıyla birlikte, anadolu 5. ağır ceza mahkemesi'nde görülmeye başlanan 86 sanıklı 'poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat' davasıyla ilgili, istanbul cumhuriyet başsavcılığı terör ve örgütlü suçlar bürosu tarafından, "soruşturma aşamasındayken hukuksuzluklar yapıldığı ve sanıklara kumpas kurulduğu" iddialarına yönelik yürütülen yeni soruşturmada, mağdur olduklarını iddia edenlerin ifadelerine başvuruluyor.
istanbul cumhuriyet savcısı bülent başar'ın yürüttüğü soruşturmada, 2009 yılında gözaltına alınıp tutuklanan, itiraz üzerine serbest bırakılmasının ardından hakkında yeniden yakalama emri çıkarılması üzerine beylerbeyi'ndeki lojmanında beylik silahıyla intihar eden yarbay ali tatar'ın ailesi de "mağdur" ve "müşteki" olarak ifade verdi.
"hukuksuzluk sonucunda kardeşimizi kaybettik"

çağlayan'daki istanbul adalet sarayı'na gelen ali tatar'ın ağabeyi ahmet tatar, eşi nilüfer tatar ve ablası hürriyet ünver, savcı başar'a suç duyurusunda bulunup ifade vermelerinin ardından, basın mensuplarına bir açıklama yaptı. ağabey ahmet tatar, "bugün buraya kumpasların şikâyeti amacıyla geldik. bize büyük bir hukuksuzluk yaşatıldı bu süreçte ve bu hukuksuzluğun sonucunda biz kardeşimizi kaybettik" dedi.
süreçte tek kayıplarının kardeşi ali tatar olmadığını söyleyen tatar, "birçok insan birçok şeyini kaybetti. geri alınabilir, geri dönüştürülebilir şeyler belki ama ölenleri maalesef geriye getirebilmemiz mümkün değil. biz buraya geçmişin hıncını almak için gelmiş değiliz. biz buraya yaşananların bu ülkenin kaderi olmadığını söylemek için gelmiş durumdayız" dedi.
tatar, "bu hukuksuzluğu yaşatanlar için de artık bir şekilde hesap vermeleri gerektiğini söylemek için buradayız. eğer bu ülke ortak bir yaşam biçimini, artık bir şekilde bulacaksa, bütün farklılıklarımıza rağmen bir bütünlük içinde yaşayacaksak, bunun artık tek bir şartı olduğunu haykırmak için buradayız. bu şart, ancak ve ancak hepimiz için gerekli olacak uluslararası normlarda hukuktur, hukuk zeminidir" ifadesini kullandı.
"tutuklama kararı veren hâkimlerin tamamından şikâyetçiyiz"
soruşturma yürüten savcıların üzerinde büyük bir yük olduğuna ve savcıların diğer tüm soruşturmalardan daha fazla adil, araştırıcı olmaları gerektiğine işaret eden tatar, "kimlerden şikâyetçi oldunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"nereden yayınlandığı çok da belli olmayan ama orijininin büyük bir kısmının yurtdışında olduğunu bildiğimiz internet siteleri var. onlardan bir şekilde haber alarak, haberleri çok farklı şekilde yayınlayan ve bunu yorumlayan köşe yazarları, gazeteler var. bunlardan şikâyetçiyiz. çünkü bunlar bizim ciğerimizi, yüreğimizi çok yaktılar. özel olarak basından isimler belirtmedik. bizim isim olarak belirttiğimiz, bu davanın sorgusunu yürüten polis müdürleri ve birtakım polisler. bunların yanında da bize bu soruşturmayı başlatarak asıl süreci yaşatan, başta şu anda yargıtay'a seçilmiş olan savcı süleyman pehlivan'dır. ve onunla beraber, gerek haksız tutuklama kararını veren, gerekse bütün itirazları gerekçesiz olarak reddeden ve tekrar tutuklama kararı veren hâkimlerin tamamından şikâyetçi olduğumuzu savcı bey'e ilettik."
ali tatar'ın eşi nilüfer tatar da, "en başta söylediğim gibi, süleyman pehlivan'ın takipçisi olacağım. sonuna kadar, ölene kadar bunun peşinde olacağım" ifadesini kullandı.
süleyman pehlivan, istanbul özel yetkili cumhuriyet savcısı olarak davada yer almıştı.
ahmet tatar'ın savcılık ifadesi

ahmet tatar'ın savcı bülent başar'a ''müşteki'' sıfatıyla sunduğu dilekçede, intihar etmeden önce tatar ile ilgili soruşturmada yaşanan süreç anlatıldı. tahliye edilen ali tatar hakkında soruşturma savcısı süleyman pehlivan'ın itirazı üzerine, ortada hiçbir delil yokken yeniden tutuklama kararı çıkarıldığı belirtilen dilekçede, "o tarihlerde kardeşim hakkında bazı basın yayın organlarında karalayıcı, yıpratıcı, tek taraflı haberlerin yapılması nedeniyle psikolojisi bozulmuştu. özellikle uyuşturucu madde konusundaki iddialar kendisini çok yıpratmıştı. kendisine yapılan bu işlemleri kabullenemedi'' dedi.
tatar'a tutuklama tebligatının gönderildiği 18 aralık 2009 gününün de aktarıldığı dilekçede, ''o gece destek olmak için ailece yanına gittik. yıkılmış bir haldeydi. kendisine moral vermeye çalıştık. hatta eşi evinde iki silahı sakladı. bir sıkıntı olabileceğini ben de hissetmiştim. ertesi gün ailece hazırlandık. ben de kardeşimi götürecek olan askeri aracı takip etmek için aracımı kullanacaktım. hep birlikte evden ayrıldıktan sonra bir bahane ile kardeşim tekrar eve çıkmış. silah sesi duydum. yukarı çıktığımızda kardeşim banyoda kendisini silahla vurmuştu'' denildi.
ölüm nedeniyle soruşturmada takipsizlik kararı verildiği ve yürütülen davada ailenin müdahillik talebinin reddedildiği de kaydedilen dilekçede, tatar'ın ölümünden, hukuksuz işlerin tahkikatını yapan dönemin istanbul terörle mücadele şube müdürü yurt atayün, ömer köse, hüseyin işıldak ve halil pehlivanlar ile diğer ilgililerin sorumlu olduğu savunuldu.
tatar'ın da aralarında bulunduğu kişilerin ordudan tasfiye edilmesinin amaçlandığı belirtilen dilekçede, ''emniyet görevlilerinin haricinde soruşturma savcısı süleyman pehlivan, kapatılan 10. ağır ceza mahkemesi başkanı zafer başkurt, üyeleri ali efendi peksak ve murat üründü ile itirazlarımı reddeden bir üst mahkeme başkanı şeref akçay ile üyeler metin özçelik ve bülent akasma'dan şikâyetçiyim'' denildi.
istanbul cumhuriyet başsavcılığı terör ve örgütlü suçlar bürosu savcılarınca, dönemin özel yetkili savcılıkları tarafından yürütülen ergenekon, balyoz ve poyrazköy'de bulunan mühimmat soruşturmalarında hukuksuzluklar yapıldığı ve davalara dönüşen bu soruşturmalarda şüphelilere kumpas kurulduğu iddialarına yönelik ayrı ayrı soruşturmalar yürütülüyor. bu kapsamda savcılıkça mağdur olduğunu iddia edenlerin ifadelerine başvuruluyor.
soruşturmanın geçmişi
dönemin ceza muhakemesi kanunu'nun (cmk) 250. maddesiyle görevli istanbul cumhuriyet başsavcıvekilliği'nce, deniz kuvvetleri'nin eski komutanı oramiral metin ataç ile dönemin donanma komutanı, deniz kuvvetleri komutanı oramiral eşref uğur yiğit'e yönelik suikast düzenleneceği iddiasına ilişkin soruşturma yürütülmüştü.
yarbay ali tatar'ın da suçlandığı 15 temmuz 2009 tarihli bir ihbar mailiyle başlatılan soruşturma sürecinde, 7 aralık'ta 2009'da tutuklanan ve avukatlarının itirazı üzerine serbest bırakılan tatar hakkında, soruşturma savcısı süleyman pehlivan'ın talebi üzerine yeniden yakalama emri çıkarılmıştı. tatar, üsküdar beylerbeyi'ndeki astsubay hazırlama okulu tesislerindeki lojmanında kararın tebliğ edilmesinin ardından 20 aralık 2009'da, silahıyla başına bir el ateş ederek intihar etmişti.
savcı süleyman pehlivan tarafından soruşturmayla ilgili 9'u tutuklu 19 sanık hakkında hazırlanan 166 sayfalık iddianame, istanbul 12. ağır ceza mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve bu dava dosyası daha sonra aynı mahkemenin poyrazköy'de bulunan mühimmatla ilgili dava dosyasıyla birleştirilmişti. aynı dosyayla, 'kafes eylem planı' ve 'gölcük'te ele geçirilen belgeler' ile çağdaş yaşamı destekleme derneği (çydd) ve çağdaş eğitim vakfı (çev) yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin dosyalar da birleştirilmişti.
kaynak: aa
Yorumlar