Arap Birliği

Arap Birliği Tahran ziyaretinden umutlu

Arap Ligi Ankara Temsilcisi Muhammed Naciri, Arap ülkeleri ve İran arasında diyalog için Türkiye’nin çok iyi bir konumda olduğunu söyledi, Erdoğan'ın İran ziyareti öncesi Suudi Prens'le görüşmesine dikkat çekti. “Arap dünyasının Türkiye’ye, Türkiye’nin Arap dünyasına ihtiyacı var” dedi.

Naciri, Arabi'nin Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmasıyla ilgili soruya 'Gayet iyi ilişkilerimiz var' yanıtını verdi. [Fotoğraf: Zeki Öztürk / Al Jazeera Türk]

al jazeera türk’ün sorularını yanıtlayan naciri, cumhurbaşkanı erdoğan’ın tahran ziyaretiyle ilgili “suudi arabistan prensi ziyaretten bir gün önce erdoğan ile görüştü, yani bir mesaj iletmiş olmalı” dedi. arap ülkeleri ve iran arasında olması gerektiğine inandıkları diyalog için türkiye’nin çok iyi bir konumda olduğunu söyledi.

arap ligi genel sekreteri nebil arabi israil, iran ve türkiye’yi arap ülkelerinin içişlerine karışmakla suçlamış, naciri de türk dışişleri bakanlığı’na çağrılmıştı. naciri, "bazı konularda anlaşabilir veya anlaşamayabiliriz, bu politikadır ancak işbirliği zorunludur. arap dünyasının türkiye’ye, türkiye’nin arap dünyasına ihtiyacı var” dedi.

naciri'nin al jazeera'nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

iran ve arap ülkeleri arasındaki sorunlar düzelmek bir yana, yemen’de olduğu gibi her yeni krizle daha da büyüyor. ilişkilerin yakın gelecekte düzelmesi ihtimali var mı sizce?

tüm körfez ülkelerinin iran’da büyükelçiliği var. ticari ilişki de devam ediyor ancak irak, suriye, hizbullah ve husilere verilen destek, iran’ın özellikle körfez ülkeleriyle ve genel olarak arap ülkeleriyle ilişkisini karmaşık hale getiren sorunlar.

asıl sorun, iran ve arap ülkeleri arasında bir diyaloğun olmaması. türkiye bu noktada çok iyi bir pozisyonda... erdoğan iran’ı ziyaret etti, bir gün öncesinde suudi arabistan prensi gelip kendisiyle görüştü. bu ziyaret, erdoğan’ın tahran seyahatiyle ve seyahatte orta bir yol bulmakla ilgili olmalı. iran ve türkiye arasındaki ilişkiler çok özel. türkiye, iran doğal gazına bağımlı, yüzyıllardır iki ülke arasında savaş olmadı. suriye, irak ve yemen’de olanlarla nasıl baş edilebileceği ile ilgili farklı düşünüyor olabilirler ama iki ülke de ortak çıkarlarının farkında. iki ülke ekonomik olarak birbirine bağımlı ve bu barışı sürdürmeliler.

türkiye orta yolu bulmak üzere arap ülkeleri ve iran arasında etkili bir rol oynayabilir mi?

suudi arabistan prensi ziyaretten bir gün önce erdoğan ile görüştü, yani bir mesaj iletmiş olmalı. bu bizim tahminimiz. erdoğan’ın kendisi de tahran’a gitmeden önce iran’ın hegemonya kurmak istediğini ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledi. ancak türkiye ve iran aynı zamanda güçlü ekonomik bağlara sahip. türkiye’nin iran gazına bağımlılığı göz önünde bulundurulmalı. erdoğan’ın ziyaretinin ardından bu sorunun nasıl çözüleceğini göreceğiz. iran’dan ziyaretin iptalini isteyen sesler yükseldi ama erdoğan ziyareti gerçekleştirdi, bu çok önemli, bu ziyaretten çok iyi sonuçlar bekliyoruz.

ziyaretin gerçekleşmesi yönünde erdoğan’a herhangi bir şekilde görüş ilettiniz mi?

arap birliği ile bir görüşmesi olmadı erdoğan’ın. ama suudi arabistan yemen için oluşturulan koalisyonun lideri ve suudi prens’in erdoğan ile diyaloğu çok önemli. arap ülkelerinin çoğu tarafından da desteklenecektir.

iran’ın yemen’deki krizin çözümü için yapıcı bir girişimde bulunacağını düşünüyor musunuz?

arap ligi’nin tepkisi ne olur bilmiyorum ama daha önce husilerle varılan bir anlaşma metni var, orada kimin ne yapması gerektiği yazıyor. önce yayılmayı ve saldırgan hareketlerini bırakması gerekiyor. bunlar olursa müzakereye başlayabiliriz. zirvede de buna karar verildi.

bunun olup olmayacağını sahada göreceğiz. husiler saldırganlığa son verecek mi? iranlılar saldırgan politikaları için husilere destek vermeye devam edecek mi yoksa bunu durdurması için mi çalışacak? şimdi pakistan da koalisyona katılıp katılmamayı konuşuyor. iran dışişleri bakanı zarif, bunu konuşmak üzere pakistan’a gidiyor. bölgedeki oyuncuların sayısı artıyor.

iran 5+1 ülkeleriyle görüşüyordu ve bu görüşmeler sırasında bölgede olanlarla ilgili sessizdi, arap koalisyonu bu şekilde başladı ve yemen’de savunmaya geçti. iran bundan sonra ne yapacak, göreceğiz. ama biliyoruz ki hadi sana’dan ayrıldığında iran’dan sana’ya her gün uçaklar kalktı, verdikleri destek ortada.

yemen’de olanların ardından arap ülkelerinin kurduğu koalisyon, bölgede şii blok-sünni blok oluşturulduğu algısı yarattı.

eğer şii-sünni ayrımı diye tekrar edip durursak bu durum mezhep çatışmalarını körükler. mezhepsel çatışma yok, uluslararası politikada komplolar var. birçok güç istihbarat örgütleriyle, bazı grupları uzaktan kontrol ediyor. çok kaygan bir durumdayız, geçerliliğini kaybetmiş devletler var. bunu söylersek problem daha da büyür ve derinleşir. bizim koalisyonumuzda irak da var, irak sünni devlet mi? her ülkenin eşit katılımıyla oluşuyor koalisyon.

bölgedeki şiiler mezheplerini o kadar da çok, sünnilere karşı savaşarak mezhepleri için canlarını verecek kadar çok sevmiyorlar. bu çok aptalca ve uyduruluyor. durumu daha da karmaşıklaştırıyor.

insanların talepleri var. çoğunluk kültürünü seviyoruz ve diğerlerinin farklı olduğunu kabul etmeliyiz. çeşitlilikle baş edebilmeliyiz, bizim bölgemizde maalesef bu eksik. şiddet modası çok tehlikeli ve buna bir askeri çözüm olduğunu düşünmüyorum, diyalog olmalı. ama bazen bu çok zor oluyor çünkü bir taraf hegemonya kurmaya çalışabiliyor. bir de devlet dışı aktörler var, daeş (işid), şii milisler gibi…

husiler ile mücadele sünni-şii savaşı olarak görülmemeli. ben böyle düşünüyorum. zeydiler sünniliğe şiilikten daha yakınlar. sorun mezhep sorunu değil, çıkar ve karşılanmayan talepler sorunu. yemen’in asıl sorunu ali abdullah salih’in 34 yıl boyunca yemen’i yönetmesi ve kendisi zenginleşirken ülkeyi dünyanın en fakir ülkelerinden biri haline getirmesi. salih’in de husilerle sorunları oldu ama şimdi husilerin yarattığı karmaşadan yararlanarak kendisine pay çıkarmaya çalışıyor.

husiler, zamanında isyan ettikleri salih ile birlikte nasıl savaşıyor?

hadi ülkeyi terk etti, iktidar boşluğu oluştu. hadi’ye bağlı güçlerin de bu boşluğu doldurabilecek kapasitede olduğunu düşünmüyorum. sahada husilerin ilerlemeye devam ettiğini ve yalnız olmadıklarını, salih’e bağlı birliklerden destek aldığını görüyoruz. sana’da olan şey oldukça gizemli. husiler gelince ordu bütün ağır silahlarını bırakarak kaçtı ve husiler her şeye el koydu. salih tarafından bir komplo yapılmış gibi duruyor.

salih fırsatçı, husiler de tarihleri boyunca fırsatçı oldu. husiler yemen’i osmanlı’nın çekildiği 1917’den 1962’ye kadar idare etti. 1962’de olan devrime mısır destek verdi. o dönem suudi arabistan, israil ve ingilizler husileri desteklemişti. husiler şimdi iran’dan destek arıyor, yani durum çok karışık ama kesinlikle mezhep meselesi değil.

arap ligi de bu koalisyonun husilere ve salih taraftarlarına müdahalesini onayladı çünkü yemen arap ülkelerinin bir parçası ve onun güvenliği bölgenin güvenliği demek. ancak husilerin iran’dan istediği destek çok daha sert bir durum ortaya çıkarıyor. eğer aden körfezi’nden kızıldeniz’e çıkan boğazları ele geçirirlerse, avrupa’ya ihraç edilen petrolün yolu kapanmış olur.

biraz da 29 mart’taki arap birliği zirvesinden çıkan ortak arap gücü kararını konuşalım. kararda bu gücün hedefleri arasına irak veya suriye gibi kesin ve isimler yazıldı mı? karşı çıkan herhangi bir ülke oldu mu, her ülke asker gönderecek mi?

zirvede kararın alındığı tarihten itibaren bir ay içerisinde bu konuyla ilgili bir toplantı yapılması kararı alındı. tüm ülkelerin genelkurmay başkanları bu toplantıya katılarak ortak gücün finansmanını, kapsamını, hedeflerini görüşecekler. uygulamaya geçmesi için de dört ay süre tanınıyor. zirvede hedef terörizmle mücadele ve arap ülkelerinin egemenliğini korumak olarak belirlendi.

karara irak bir çekince koydu. irak, “bu girişimler öncesinde niyet diyaloğu gereklidir ve girişimler arap birliği sözleşmesi’ne aykırı olmamalıdır” notunu ekletti.

özel bir hedef belirtilmedi, ama irak ve suriye de arap ülkeleridir. ancak öncelikle meşru otoriteyle görüşmek gerekiyor ki bu da bir sorun.

yemen’de el kaide de gücünü koruyor. arap ülkeleri husilere karşı savaşırken el kaide’ye yönelik bir operasyon da planlıyor mu?

irak ve suriye’de koalisyon ülkeleriyle birlikte daeş’e karşı savaşan arap ülkeleri var. yemen’de de hem el kaide’nin hem daeş’in olması ciddi bir sorun. duyduğumuz kadarıyla husilerin ilerleyişini durdurmaya çalışıyorlar, bu kargaşadan yararlanmaya çalışıyorlar. yemen’de koalisyonun el kaide ile savaştığına ya da savaşacağına dair bir bilgim yok. el kaide durumdan faydalanıyor ama arap ülkelerinin bununla ilgili bir planı var mı bilmiyorum.

5+1 ülkeleriyle iran’ın müzakerelerinden bahsetmiştiniz. bir uzlaşmaya varıldı, 30 haziran’a kadar taslak metni hazırlayacaklar. bu anlaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

iran islam devrimi’nden beri arap dünyası ve iran arasında çözümü ertelenmiş sorunlar var. amerikan işgalinden sonra denge iran lehine yöneldi. bu durum hâlâ böyle.

amerikalılar arap ülkeleriyle iyi ilişkilerini korumaya çalışırken iranlılar da çok iyi ilişkiler geliştirmeye çalışıyor. bu güç dengesidir. amerikalılar nükleer silahların geliştirilmemesi için görüşürken en önde gelen tehdit uluslararası ve bölgesel güvenlikti. amerikalılar şu an arap müttefiklerini savunmak istediklerini söylüyor, aynı zaman da iran ile de anlaşmaya varmak istiyoruz diyorlar.

bu anlaşma iranlıları karanlıktan çıkaracak. artık daha meşru bir devlet olacak. yaptırımlar kalkacak ve iran daha zengin, daha güçlü olacak. tabii ki bundan körfez ülkeleri dâhil tüm bölge ülkeleri etkilenecek. eğer iran irak’ta, suriye’de, hizbullah ve husiler ile olduğu gibi hegemonya kurma politikasına devam ederse bu ülkeler olumsuz etkilenecekler. ama bölgeyle ve dünyayla daha iyi ilişkiler geliştirirlerse bu tabii ki çok daha iyi olur.

arap birliği genel sekreteri nebil arabi’nin mısır’ın etkisi altında kaldığına yönelik iddialar var.

bununla ilgili konuşmayacağım. bu konuya gelmeyelim. türkiye ve arap birliği arasında gayet iyi bir ilişki var. arap birliği’nin yeniden düzenlenmesi zamanında bazı birlik ülkeleri dışındaki ofislerin kapatılması da gündeme gelmişti. şu an oturduğumuz bu ofisin, bu misyonun devamını isteyen ve destekleyen kişi nebil arabi’dir.

geçen hafta ekonomi bakanı nihat zeybekçi’ye bir davetiye gönderdi. bir serbest ticaret alanı oluşturmaya karar verdik. politik ilişkiler olduğu kadar kültürel ve ekonomik ilişkiler de güçlü olsun diye çalışıyoruz. arap ülkelerinde türk yatırımcıların, türkiye’de arap ülkelerinden yatırımcıların sayısının artması için çalışıyoruz.

arap dünyasının türkiye’ye, türkiye’nin arap dünyasına ihtiyacı var. coğrafya bize işbirliğini dayatıyor. türkiye’nin suriye ile yaklaşık 900, irak ile 400 km’lik sınırı var. arap sığınmacılar yıllardır burada yaşıyor. bazı konularda anlaşabiliriz ya da anlaşamayabiliriz, ama işbirliği olmazsa olmaz. burası ortadoğu. eğer gelişimin merkezi olmak istiyorsak bir araya gelmeli konuşmalıyız. bölgeyi abd’ye, batı ülkelerine, rusya’ya veya çin’in taleplerine ve menfaatlerine bırakamayız. artık kendi kararlarımızı kendimizin almasının vakti geldi.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;