Suriye
Bu işyerinde Suriyeli çalıştırılıyor
Türkiye'deki yüz binlerce Suriyeli sığınmacı için büyük şehirler iş kapısı. Özellikle İstanbul'a geliyorlar. İnşaattan, turizme birçok alanda çalışıyorlar. Kayıt dışılar ve sağlık güvenceleri yok. Pek çok işyerinde de düşük maaş alıyorlar.

istanbul sultangazi’de bir tekstil atölyesi. çalışanlar birazdan çalacak mola zilinden hemen önce ellerindeki son birkaç işi tamamlıyor. işyerinin sahiplerinden muzaffer zengin çekirdekten yetişme bir tekstilci. birçok orta büyüklükte işletme sahibi gibi o da makinanın başında çalışanlarıyla birlikte dikiş dikiyor. zengin'e göre bugünlerde tekstil sektöründe kalifiye eleman bulmak zor:
“kimse tekstil sektöründe çalışmak istemiyor. gençler daha rahat işleri tercih ediyor. telefoncuda bütün gün oturmak onlara daha cazip geliyor.”
bir zamanlar tekstil alanında büyük yatırımlar yapan ve komşusu türkiye’nin başarılarından ilham alan suriye’de bugün savaş var. onlarca tekstil fabrikası yağmalandı, yakıldı, yıkıldı... yüzlerce suriyeli tekstil çalışanı işinden oldu. üç yıl önce halep ve çevresinde faaliyet gösteren tekstil fabrikalarının çalışanları şimdi istanbul’da yeni bir başlangıç yapmaya çalışıyor. onlardan birkaçı zengin’in atölyesinde işbaşı yaptı bile:
“suriyeli işçiler bizim için bir umut kaynağı oldu. bizimkilere göre daha yavaş çalışsalar da türkiye’de eleman yetişmediği için suriyeliler ile idare etmeye çalışıyoruz. sonuç olarak tekstille uğraşanların yüzde elli personeli muhakkak suriyelidir. bu çevre hep böyle. aksi takdirde ya şalteri kapatacak ya da küçülmeye gidecek.”
zengin, suriyeli işçilere eksik maaş vermediğini söylüyor. “ssk hariç ücretler yerlilerle neredeyse eşit” diyen muzaffer zengin, devletin suriyeli çalışanlar için yasal zemin oluşturmasını istiyor.

muzaffer zengin'in suriyeli işçilerinden biri robin abdürrahman. suriye’de çocukluğundan bu yana tekstilde çalıştığını söylüyor, “bu benim sanatım. istanbul’a da aynı işte çalışırım umuduyla geldim ve istediğim oldu” diyor.
necmettin tahir de kardeşleri ile birlikte bu atölyede çalışıyor. halep’in haydariye semtinden geliyor. yedi aydır istanbul’dalar:
“ben halep’te de konfeksiyon işinde çalışıyordum. dikişçiydim. şu anda günde on saat çalışıyorum. bana bunun karşılığı olarak ayda bin 250 lira veriyorlar. masraflarımız çok ama evde birkaç kişi çalışınca masraflarımızı çıkartıyoruz. evden işe, işten eve gidiyoruz. kimseye sıkıntı, yük olmuyoruz.”

suriyeliler her sektörde çalışıyor
sultangazi, şirinevler, fatih... suriyeliler pek çok semtte karşımıza çıkıyor. özel hastaneler, arap müşterilerine tercümanlık yapmaları için suriyelilerden faydalanıyor. araplara hizmet veren turizm şirketleri yine suriyelileri çalıştırıyor. türk meslektaşlarına göre daha az maaşlar alsalar da mutlular. sıkıntı, zor olan işkollarında yaşanıyor. her an iş kazası riski ile karşı karşıya olan suriyeliler herhangi bir sağlık güvencesi olmadan istihdam ediliyor.
iki çocuk babası ismail’in asıl işi inşaatlarda demir ustalığı. geçtiğimiz haftaya kadar şirinevler’de bir inşaatta çalışıyordu:
“sokak arasında temeli atılan bir apartmanın inşaatında başladım. patron benden memnundu. ama türk çalışanlardan birinin başına bir kaza geldi. inşaat sahibi korktu ve beni işten çıkardı. ara sıra iş olursa hamallık yapıyorum. iki çocuğum var. onları mendil satmaya göndermek zorunda kalıyorum. biz de ne yapacağımızı şaşırdık. memlekete dönmenin yollarını arıyorum.”
istanbul’da kendi dükkanını açan çok sayıda suriyeli de var. fatih ilçesindeki fatih el hayr lokantası da o dükkanlardan biri. suriyeli üç ortaktan biri olan servet stras bir yıl kadar önce gelmiş türkiye’ye. şam’dayken emekli öğretmen olan servet stras, “ne ben, ne de ortaklarımdan hiçbiri daha önce restoran yemek işleri ile uğraşıyorduk. ortaklarımın biri hadis âlimi, diğeri tüccar, ben de öğretmendim” diyor.

ilk başta müşterilerinin yüzde 95’inin suriyeli olduğunu belirten servet stras “iki ay sonra türk müşterilerde artış oldu. şimdi müşterilerin dörtte biri türkler” diyor. lokantanın çalışanları da suriyeli. sekiz aydır ne müşterilerden, ne de komşu esnaftan şikâyet almışlar. “aksine birbirimizle yardımlaşıyoruz” diyen servet stras, tek sorunlarının çalışma izninin olmamasından kaynaklandığını söylüyor.
komşu esnaf durumdan şikâyetçi değil
çevrede bir suriye lokantası daha var. onun haricinde çok fazla lokanta yok. biz de hemen bitişiğinde bulunan kasaba soruyoruz. fehmi maskan altı yıldır malta çarşısı'nda kasaplık yapıyor. suriyeli komşusundan memnun.

“esnaf olarak bize faydası oldu, zararı olmadı. ticaret anlamında bir nevi gelir kaynağı. buradaki esnaf da onlardan memnun. kimseden bir şikâyet duymadım.“
fatih’te yine suriyelilerin açtığı bir başka dükkandayız. şam tatlısı satan ortadoğu tatlıcısında. baki belhava da altı ay önce gelmiş istanbul’a. halep’te de tatlı dükkânları varmış. türk müşterilerinin tepkisini sorduğumuzda “önce tereddüt ediyorlar ama deneyince seviyorlar” diyor, türk halkının kendilerine yakınlık gösterdiğini anlatıyor.

suriyelilere dükkanlar yüksek fiyata kiraya veriliyor
dükkânın hemen yanında bulunan market sahibi murat ayerdem suriyelilerden esnaf olarak bir şikâyetleri olmadığını söylüyor. ancak ayerdem’e göre türkler suriyelilere dükkân kiralarken fırsatçılık yapıyor:
“işyeri açmaya çalışanlara bizim türk halkımız kira bir liraysa, iki lira diyor kardeş. kimsenin yardımlaşma derdi yok. fırsatçılık yapıyorlar. bu dükkâna 2 bin kira veriyorlar. normalde 700 lira eder burası. bunun elektriği, suyu var. doğalgazı var. nasıl çıkacak bu adam işin içinden?”
rahatsız olanlar da var
suriyelilerin dükkân açmasından şikâyetçi olan esnaf da var. lahmacun ve lavaş ekmek dükkânı olan mustafa maskat suriyelilerin kendi işlerini olumsuz etkilediklerini söylüyor:
“sadece benim işimi değil her işi etkilediler. her köşebaşında bir lokanta var, adam buraya gelecekse oraya gidiyor. ilk geldikleri zaman bizden alışveriş yapıyor, ekmeklerini bizden alıyorlardı. yani faydaları vardı ama bugün tam tersi oldu. bugün fırın, lokanta açmışlar, her yerde dükkânları var.”

baharatçı dükkânı açan bir suriyeliye komşu olan bakkal ise konuyla ilgili konuşmak istemiyor ama rahatsızlığı her halinden belli. o da “dükkân açmasınlar demiyorum ama dibime açmasaydı” minvalinde ifadeler kullanıyor.
baharatçı dükkânı olan suriyeli enes huwari ise üç ay önce gelmiş suriye’den. aslen halep’te tekstil işiyle uğraşıyormuş. çevredeki rahatsızlıktan habersiz, güler yüzlü bir şekilde esnaftan şikayet almadıklarını hatta yardımlaştıklarını anlatıyor:
“komşu esnafın bize karşı davranışları iyi. hatta bize yardım ediyorlar. onlar bizim kardeşlerimiz. bir sorun yok. vergimizi de ödüyoruz. dükkânı kolay açtık ama vergiler çok yüksek bizim için.“
konuştuğumuz suriyelilerin pek çoğu türkiye’ye mecburen geldiklerini vurguluyor. bir an önce ülkelerindeki durumun normale dönmesini istiyorlar. bu yüzden savaş biterse ve ülkeleri huzura kavuşursa geri dönmeyi dört gözle bekliyorlar.
Yorumlar