Futbol

'Derbi bol eğlence ve gol vadediyor'

Spor yazarı Uğur Meleke, lig mücadelesini ve merakla beklenen Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini Al Jazeera'ye değerlendirdi.

Meleke'nin listesine iki oyuncuyla giren tek takım Kolombiya.

beşiktaş teknik direktörü slaven biliç, 1-1 biten konyaspor maçında, son dakikada yedikleri gole ve hakeme isyanında haklı mıydı?

biliç duygusal ve tutkulu bir hoca. bu özelliğiyle de genç ve tutkulu takımına çok uyuyor. kulübedeki gözyaşlarının samimiyetinden şüphem yok, beşiktaş’ı yaşadığına, iliklerine kadar hissettiğine inanıyorum. o açıdan da beşiktaş’ın duruşuna, tarihine, tribününe yakışan bir adam.

ancak doğrusu beşiktaş’ın konya karşısında kaybettiği iki puanı yalnızca jones’un faulü üstünden okumaya kalkmanın sakatlığına da değinmeden edemeyeceğim. evet 90+3’te jones’a yapılan hareket faul gibi gözüküyor, evet o atakta konya’ya geçen top kornere, oradan da gole uzanıyor. ama aradan neredeyse bir dakika geçtiğini, jones’a faul yapılan yerin golün atıldığı yere 100 metre mesafede olduğunu da anımsamak gerek. üstelik 70’lerde oyunun kontrolü konya’ya geçmiş. özellikle gekas’ın attığı gole kadar, golden daha net iki pozisyonu var. maç çıkışı röportaj veren üç beşiktaşlı futbolcu da tolga’ya teşekkür ediyor, demek ki beşiktaş da tolga’ya teşekkür edecek kadar pozisyon vermiş. bunları görmezden gelip maçı tek bir faul pozisyonuna indirgemek, çok adaletli gözükmüyor.

ayrıca velev ki maçın kaderini o faul belirlemiş olsun, özen’in müsabaka sonrası çıkıp takıma 11’e 12 oynamayı öğretemedik minvalinde açıklamalar yapmasını da yadırgadım. beşiktaş’a karşı hakemlerin birlik olup rakipten yana hareket edeceğini düşünmek bence çılgınca. hakemler onurlu adamlar, işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar. mhk başkanı onurlu bir adam, üstelik de bence hiçbir önemi yok ama beşiktaş’ın efsanevi futbolcusu. milli takım ve beşiktaş kaptanlığı yapmış, siyah-beyazlıların 100’üncü yıl kadrosuna seçilmiş bir yaşayan efsane. dediğim gibi bunların benim için bir kıymeti harbiyesi yok ama komplo teorilerini kuranlar için varsa onlara bu detayları hatırlatmakta fayda var.

çağdaş futbolda en kritik mevki orta saha olma yolunda... merkezdeki oyuncunun belinde görünmez bir halat var ve bu halatın dokuz ucu kalan dokuz oyuncuya bağlı. eğer merkez oyuncu öne giderse takımını da görünmez halat vasıtasıyla öne çekiyor, geride kalırsa geride tutuyor.

by Uğur Meleke


peki beşiktaş’ın puan kaybının nedeni jones’un pozisyonu değilse neydi?
     
bence biliç ve mesut bakkal... yani bildiğimiz futbol içi unsurlar... 70’li dakikalarda biliç oğuzhan'ı çıkarıp defansif necip'i sokarken, bakkal mbamba’nın yerine ofansif recep'i alıyor. zaten son 20 dakikada da bu değişiklikler oyunu siyah beyazlılar'ın yarı alanına yığıyor.

çağdaş futbolda en kritik mevki orta saha olma yolunda... merkezdeki oyuncunun belinde görünmez bir halat var ve bu halatın dokuz ucu kalan dokuz oyuncuya bağlı. eğer merkez oyuncu öne giderse takımını da görünmez halat vasıtasıyla öne çekiyor, geride kalırsa geride tutuyor. 70’lerde biliç halatı belinde oğuzhan’ı çıkarıyor, bakkal halatı recep’e devrediyor. dananın kuyruğu da orada kopuyor. 
 
o halat bayern’de schweinsteiger’da, barça’da xavi’de. dortmund’da ilkay’da bender’de... onlar öne giderse takım gidiyor, kalırsa takım kalıyor.

ama bu aralar xavi’deki halatta bir sorun var gibi…

xavi ile iniesta harika futbolcular... 1 temmuz 2012’de kiev’de üst üste üçüncü büyük turnuvayı kazanmalarına canlı şahitlik ettiğimde onlar için şöyle söylemiştim: “maradona’nın bir maradona’sı daha yoktu. pele’nin bir pele’si daha yoktu. ama xavi’nin bir xavi’si daha var. o yüzden bu takım, tarihin en iyisi.”

lakin barcelona’daki düşüş de aslında yine bu ikili merkezle oldu. messi 50 gol atarken her şey harikaydı ama hiç kimse “ya messi bir gün 50 gol atmazsa” demedi. takımda messi dışında hemen hiç kimse golü düşünmedi. xavi ve iniesta gibi tüm futbol tarihinin en iyi 10 futbolcusundan ikisi sezonu 3-5 golle kapatıyorlar. oysa onların da böyle iyi bir takımda sezonda iki basamaklı sayı yapıyor olmaları gerekirdi. bence barça’nın da en önemli sorunu bu.

Sivas'a yenilmesi, Galatasaray'ın 29'uncu haftayı üçüncü sırada kapatmasına neden oldu.
[[AA]]

galatasaray’ın performansındaki düşüşü de selçuk inan’a bağlayabilir miyiz?

evet, kesinlikle. galatasaray’da selçuk da dahil hiç kimse gelişmiyor, hemen herkes geriye gidiyor çünkü.

mancini, hazır ve başarılı bir takım teslim aldı. son iki yılın şampiyonu olmuş bir takıma keskin müdahaleler yapmak güç. ufak ve sihirli dokunuşlar gerek. takımdaki küçük sıkıntıları teşhis etmek ve onarmak gerek. takım oturmuşsa bireyleri geliştirmek gerek.

selçuk’a hiç kimse, sürekli kalçanı dışarı çıkarıp faul almaya çalışma demiyor belli ki. burak’a sürekli elini kaldırmamasını, eboue’ye sürekli başını tutmamasını söylemiyor.

galatasaray’da selçuk da dahil hiç kimse gelişmiyor, hemen herkes geriye gidiyor... selçuk’a hiç kimse, sürekli kalçanı dışarı çıkarıp faul almaya çalışma demiyor belli ki. burak’a sürekli elini kaldırmamasını, eboue’ye sürekli başını tutmamasını söylemiyor.

by Uğur Meleke


sivasspor’a 2-1 mağlup oldukları maçta bu üç oyuncuyu nasıl buldunuz?

çok iyi değillerdi. galatasaray’da hemen hiç kimse iyi değil. oysa carlos, sivas’a indiğinden beri herkes gelişiyor. ümit gelişiyor, kadir gelişiyor. aydın daha sorumlu, burhan daha skorer. aatif daha özgür, ziya daha cesur. oysa carlos da türkiye’ye ineli sadece 7-8 ay oldu, öyle değil mi? sivaslılar gelişiyorken galatasaraylılar neden gelişmiyor acaba?!

takımını geliştirmeyi başaranlar arasında, fenerbahçe teknik direktörü ersun yanal’ı da sayabilir miyiz?

onun da sezon başı sınavı kolay değildi. o da hazır bir takım devraldı, o da başarılı bir ekibin çıtasını yükseltmek zorundaydı. takımın fabrika ayarlarıyla oynamadı, iyi olan şeyleri korudu. takım geçen yıl şubat’ta oturttuğu 4-2-1-3 düzenini sürdürüyor. üstelik yeni üç adam alves-alper-emenike’yi sisteme entegre etti, sistemin temel parçalarından caner ve mehmet topal gibilerini de geliştirdi. aykut hoca’nın bayağı yükseğe koyduğu çıtayı ileri taşıması, bir yanal başarısı.

üstelik takım bazı yeni şeyler de yapmaya başladı. son iki haftadır kaybettikleri topları yalnızca 4-5 saniye içinde geri kazanma becerileri göze çarpıyor. belli ki buna çalışıyorlar, belli ki bunu konuşuyorlar, belli ki buna kafa yoruyorlar.

sizce fenerbahçe, pazar akşamı beşiktaş ile karşılaşacağı derbide şampiyonluğunu ilan edebilecek mi?

beşiktaş maçı, fenerbahçe için ligin en zor sınavlarından biri. çünkü kendilerine özgü çok iyi yaptıkları bir şey var, onlar da kazandıkları toplarla 3-4 pasta gole gidebiliyorlar. oğuzhan-olcay-gökhan-almeida arasında bir hızlı hücum telepatisi var. ki bu telepati, şampiyonluk için gün sayan fenerbahçe’yi yüzde yüz konsantre olmazlarsa zorlayabilir.

fenerbahçe’nin beşiktaş karşısında baskın atak yememesi için antalya maçında olduğu ölçüde konsantre olması gerek. rakibe hücumda kaptırılan toplara antalya maçındaki kadar hızlı reaksiyon vermesi gerek.  eksikleri de büyük ölçüde dönüyor. mehmet topal, gökhan gibi anahtar unsurların varlığı sanırım fenerbahçe’yi biraz daha rahatlatacaktır.

benim bu derbiyle ilgili tahminim, bize bol eğlence ve bol gol vadettiği yönünde. fenerbahçe’nin yüzde yüz konsantre olmaması başına iş açabilir. ama bursa, kasımpaşa ve ilk beşiktaş maçlarında gösterdiler, gol yedikten sonra hemen reaksiyon verebiliyorlar. o yüzden ben yine aksiyonu-reaksiyonu bol bir maça; 2-2’lik, 3-2’lik skorlara şaşırmam.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;