CHP

Hurşit Güneş: Erdoğan karşıtlığı iktidar olmamıza yetmez

CHP eski milletvekillerinden Hurşit Güneş, CHP’nin Erdoğan karşıtlığı üzerine yaptığı siyasetle iktidar olamayacağını söylüyor. Hurşit Güneş’e göre CHP’nin acilen bir parti program kurultayı yapması gerekli. Hurşit Güneş, CHP’nin “adalet” ve “özgürlük” ekseninde yeni bir siyasi paradigma oluşturması gerektiği görüşünde. Güneş, Kürt Sorunu konusunda CHP’ye bir fırsat penceresi açıldığını söylüyor ve ekliyor: Kimliklere özgürlükler konusunda CHP ilerici bir misyon üstlenmeli.

Konular: Türkiye

profesör doktor, hurşit güneş, bir önceki dönem chp milletvekili olarak parlamentoda yer aldı. siyasete çocukluğundan beri âşina bir isim. babası turan güneş, bülent ecevit’in 1970’lerdeki yükselişine tanıklık ve katkı yapmış kurmaylardan. hurşit güneş, milletvekilliğinin sona ermesinden bir yıl önce “adalet çağrısı, chp için sosyal demokrasi seçeneği” başlıklı bir kitap yazdı. chp’nin neden tek başına iktidar olamadığının yanıtını arayan kitap “chp’nin nasıl iktidar olacağı” konusunda da öneriler içeriyordu. milletvekili olmasa da hâlâ chp içinde aktif ve il il dolaşarak partililere görüşlerini anlatıyor. hurşit güneş ile chp’nin uzun süredir yüzde 25’e takılı kalan oy oranını nasıl artırabileceği, bunun için ne yapması gerektiği üzerine konuştuk. güneş’e göre chp siyasetinde bir eksen değişikliği gerekli. güneş, erdoğan karşıtlığı üzerine yapılan siyaset ile de iktidar olunmayacağı görüşünde.

“chp’yi büyütecek olan adalettir”

görüntü chp’nin yüzde 25 oy oranına takılıp kaldığı şeklinde. siz chp’nin nasıl büyüyeceği üzerine kitap yazdınız hâlâ da il il dolaşarak görüşlerinizi aktarıyorsunuz. sizin tespitleriniz nelerdir, chp neden büyüyemiyor, iktidar alternatifi olamıyor?

türkiye’de siyaset çok partili yaşama geçildiğinde sol ve sağ olarak ayrışmadı. demokrat parti sağ ya da sol bir parti olarak çıkmadı. türkiye’de siyasetin sol ve sağ diye ayrışması 1960’lı yılların sonlarına dayanır. 1960’lı yılların sonuna kadar sol ve sağ olmadığı için türkiye’de siyaset geleneksel olarak bir sosyo-kültürel ayrıma dayanıyor. bir tarafta batılı yaşam tarzını tercih edenler, çağdaşlaşmadan yana olanlar, modern dünyanın içinde yer almak isteyenler; diğer tarafta da geleneksel yaşam tarzını sürdürmek isteyen, devletin batılılaşma hamlesini bir tepeden inme gören ve kendilerinin üzerinde bir baskı biçiminde geliştiğini düşünen geniş bir toplumsal kesim. bu ayrım üzerinden gittiğiniz zaman bu saydığımız ikinci kesim siyasette daha etkili hale geliyor. geleneksel bir yaşam tarzını sürdürmek, onu korumak isteyenler siyasette daha etkili oluyorlar. demokrat parti de böyleydi adalet partisi de bunu temsil etti. anap da büyük ölçüde bunu temsil etti. bugün akp çok daha radikal biçimde bunu temsil ediyor. o nedenle chp’nin büyümesi için siyasette bir eksen değişikliğine ihtiyaç var. bu eksen değişikliği denenmemiş bir eksen değişikliği de değil. bu eksen değişikliği aslında bülent ecevit ile beraber denendi. ecevit bu iki sosyo-kültürel ayrıma dayalı siyasal uçurumdan kendisini ayırmaya çalıştı ve başka bir şey sergiledi. 1970’lerde bunu başardı. şimdi yine böyle bir şeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

nasıl bir eksen değişikliği öneriyorsunuz?

chp toplumun önüne iki tane eksen koyacak. artık geleneksel yaşamla, batılı yaşam tarzı üzerinden bir siyasi ayrışma yok diyecek. bundan sonra "adaletten yana mısın, değil misin?" diyecek. bu adalet dediğim sadece sosyal adalet değil. bambaşka bir eksen getirecek. mesela “aleviler eziliyor, sen alevilerin ezilmesinden yana mısın?” diyecek. “kürtler eziliyor, sen kürtlerin ezilmesinden yana mısın?” diyecek. “romanlar eziliyor, esnaf kayboluyor, engelliler konusunda büyük adaletsizlik var” diyecek. eşcinseller konusunda da toplumda büyük horlanma var, çevreye karşı çocuklara karşı, kadınlara karşı, hayvanlara karşı adaletsizlik var. ülkede bir genel adalet arayışına ihtiyaç var. bu toplum geleneksel olarak adalet çağrılarını, çabalarını hep desteklemiştir. iki tane siyasi parti kuruldu biri adalet partisi diğeri de adalet ve kalkınma partisi bunların adında adalet var, yüreklerinde yok. chp’yi büyütecek olan adalettir. adalet sadece mahkemelerde dört duvar arasında aranmaz adalet genel bir vicdani meseledir. hakkaniyet en önemli değerdir. toplumda sadece ekonomik adaletsizlikler yok, yani biri işsiz biri zengin bu ekonomik adaletsizliktir. bunu fırsat eşitliği ile sosyal yardımlarla aşabilirsiniz ama toplumda çok farklı adaletsizlikler var. her alanda adaletsizliğe uğrayan mağdurlar şunu düşünmeliler ki chp iktidarında o adaletsizlik ortadan kaldırılacaktır.

“farklı kimliklerin ifadesinde chp öncü olmalı”

sihirli kelime “adalet” olacak mı diyorsunuz?

evet, birinci sihirli kelime “adalet” olacak. ikinci sihirli kelime ise “özgürlük.” chp siyasal özgürlükler konusundan türkiye’nin hala en ilerici partisi konumunda ama chp bir konuda kendisinin aşamamış durumda o da şu: biz 21. yüzyılda kimlikler üzerine siyaset yapıldığını biliyoruz bu bir gerçek. kürtlük üzerinden siyaset yapılıyor, bunu biliyoruz başka ülkelerde de var. kimliklere özgürlük alanı açmadığınız zaman bu farklılıktan öte ayrışmaya da varıyor. farklılığımı ifade edeyim derken o ifadesine alan bulmayınca ayrışmaya, toplum parçalanmaya gidiyor. bu nedenle farklı kimliklerin ifade edilmesi konusunda da chp öncü olmalı. terörü asla hoş görmeksizin, birisi kendi kimliğini, farklılığını ifade etmek buna alan açmak istiyorsa, bunun lokomotifi her alanda chp olmalıdır diye düşünüyorum. chp şimdiye kadar fikirsel özgürlükler konusunda liderliği başarabildi şimdi de kimliklere özgürlükler konusunda da ilerici misyon üstlenmeli diye düşünüyorum.

kemal kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesini ardından bazı değişiklik arayışları gündeme geldi. partinin bir değişim içinde olduğu iddiaları var. bu iddialara katılıyor musunuz?

chp’de bir program değişikliği olmadı, bir program kurultayı olmadı. chp’nin bir önemli siyaset değişimi içine girdiği izlenimi topluma verilmedi. sadece bir lider değişikliği oldu ardından partinin meclis grubunda önemli değişiklikler oldu. daha kozmopolit, farklı siyasi geçmişlerden gelen kişiler milletvekili oldular. yeknesak kendi içinde tutarlı, toplumda chp’nin kendi siyasal tabanını genişleten yoksul kesimlere, dar gelirli kimselere bir adalet açılımı ile çıktığı izlenimi yaratılmadı chp’de bir lider değişikliği oldu. deniz baykal gitti, kemal kılıçdaroğlu geldi. kendi kadrosunu getirdi.

“ulusalcılar kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine geldiler”

chp’de ulusalcı görüşleri savunan isimlerin uzaklaştırılması değişime örnek olarak gösteriliyor. bu görüşe katılır mısınız?

chp’ye dışarıdan gelen milletvekili arkadaşlarımız oldu. birgül ayman güler, emine ülker tarhan, süheyl batum gibi isimler ki bunların hiç biri chp’li değildi. chp’ye bunlar kemal kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine geldiler. dolayısıyla chp’nin “ulusalcı damarı, ulusalcı damarı” dediğimiz damar davet üzerine gelen insanlardır. o nedenle bu tez kendi içinde tutarlı değildir. şunu söylemek mümkün değil chp’de lider değişikliği ile beraber partide egemen olan bir ulusalcı damar vardı bu ulusalcı damar azaldı bu doğru değil. chp’nin örgüt yapısında ya da örgüt kongrelerinde böyle bir yarışma olmadı. partide ideolojik değişim olabilmesi için örgütlerde de buna dayalı bir yarışma olması gerekir. mesela 1971-73 döneminde chp’nin ortanın solu hareketinin lideri olan bülent ecevit ve arkadaşlarının il ve ilçe kongrelerinde bir çıkışı olmuştu ama yakın zamanda böyle bir çıkış olmadı bu birinci ve en önemli saptamadır. ben açıkçası chp’nin doğal olarak kökeni itibariyle batı sosyal demokrat partilerinden farklı bir yapıda olduğunu doğal ve sürdürülmesi gereken bir durum olarak düşünüyorum. bağımsızlık hareketinden gelen bir partinin zaman içinde sosyal demokrat bir partiye dönüşmesinde onun geçmişinin tamamen bırakarak hareket etmesi doğru değildir, normal de değildir ve beklenmemelidir.

“erdoğan karşıtlığını değil, haksızlıkları dile getirmek gerekiyor.”

ne yapmalı chp?

chp’nin parti programını bir manifesto şeklinde daraltması, yeniden yeni bir tartışma açması gerekiyor. chp’de bir yenilenmenin olabilmesi için bir parti program kurultayına acilen ihtiyaç vardır. yenileniyorsanız, yeni bir programla çıkacaksınız. chp’de bir paradigma değişikliği ihtiyacını hep vurguluyorum. chp tabanı bize şunu söylüyor:  “iyi ve sert muhalefet yapın” diyor. bu paradigma kendi içinde rasyonalitesi olan ama doğru olmayan bir talep. ben chp’nin hedefini iyi bir muhalefet olmaktan ziyade, türkiye’nin ihtiyacı olan bir alternatif iktidar modeli yaratmasında görüyorum. bu ikisi farklı siyasetler. bir tanesi mevcut iktidardan yakınma, eleştirme üzerine bina ediliyor. diğer ikincisi mevcut iktidarı eleştirirken aynı zamanda topluma iktidara geldiği takdirde sürekli yapacaklarını anlatan siyaseti niteliyor. bu ikincinin yapılması gerekiyor. orada da önemli olan kelime “adalet.” chp şunu yapıyor bütün erdoğan karşıtlarını toparlıyoruz onun bir şemsiyesiyiz diye. oysa erdoğan karşıtlığı erdoğan’a yarayan bir şey. muhalefeti erdoğan karşıtlığı üzerinden değil, haksızlıklar üzerinden götürmek, haksızlıkları dile getirmek gerekiyor. bu karşıtlık üzerinden erdoğan kitlesini konsolide ediyor. erdoğan karşıtlığı üzerinden siyaset yetersiz. erdoğan karşıtlığı siyaseti ile bir yere ulaşamadığımızı görmemiz gerekiyor. farklı şeyleri dile getirerek topluma bir yeni iktidar olduğu halde türkiye’nin daha iyi olacağının umudunu vermemiz gerekiyor. türkiye’de işlerin iyi gitmediğini herkes tahmin ediyor. türkiye’de akp seçmenine soruyorsunuz “işler iyi mi? “hayır, kötü” diyor. “kime oy vereceksin” diye sorulunca  “akp’ye, başka parti var mı?” sorusu geliyor. seçmen bunu soruyorsa buradan ders çıkarması gerekenler muhalefet partileridir. muhalefet partilerinde bir değişim gerekiyor. seçmen muhalefet yapana oy vermez, seçmen iktidara geldiğinde önemli bir değişim yapabileceği izlenimi ve inancını verene oy verir. yani “recep tayyip erdoğan ve bu iktidar yolsuzluklara bulaşmış” derseniz siyaset bilimi literatürü diyor ki; bu sözler gelişmemiş ülkelerde etkili olmuyor. etkili olabilmeniz için siz iktidara geldiğinizde onun refahında ve yaşam tarzında ne tür değişiklik yapabileceğinizin izlenimini ve inancını doğurmanız gerekiyor. negatif siyaset üzerinden bir yere varılmıyor. zaten ülkenin yüzde 75’i, 80’i hükümetin yolsuzluğa bulaştığına inanıyor ama size oy verecek kadar da muhalefet partilerinde umut görmüyor. o umudu yaratmanız gerekiyor. değişim ve adalet kavramları ışığında yeni bir siyasete ihtiyaç var.

[Fotoğraf: İrfan Bozan/Al Jazeera Türk]
“türkiye dışındaki kürtler de akrabamız”

sizce yeni programın, paradigmanın öncü dinamikleri neler olmalı?

türkiye’de 2015 yılının ikinci yarısından itibaren gündemin ana maddesi değişti. türkiye’nin en büyük sorunu adalet ve özgürlük. türkiye’de artık fiilen bir otoriter rejim oluşuyor. türkiye’nin bir güvenlik sorunu oluştu. türkiye’nin hem kendi içinde hem de komşularından kaynaklanan güvenlik sorunları var. biz artık kürt sorununu sadece türkiye’deki vatandaşların bir sorunu olarak göremeyiz. kürt sorunu artık bir ortadoğu sorunudur. kürt sorununu bölgeden bağımsız olarak düşünemeyiz.  kendi sınırlarımız dışındaki vatandaşımız olmayan ama akrabamız olan nihayetinde kuzey suriye’deki,  kuzey irak’taki ve iran’ın içinde olan kürtler de bizim akrabamız. bunların da o bölgede bir hareketlilik içinde olduğunu gördüğümüz gibi onların dışında da çok önemli jeopolitik değişiklikler oluyor. kürt sorununu böyle sadece sıyırarak 1986’da 1988’deki gibi bakamayız.

türkiye dışındaki kürtler için akraba tanımlamasını kullandınız değil mi?

evet, araplar da bizim akrabamızdır, azerbaycan’dakiler de, gümülcine’dekilerin de bizim akrabalarımız olduğu gibi.

“chp’ye fırsat penceresi açıldı”

türkiye dışındaki kürtlere yönelik akraba tanımlaması siyasetin pek kullandığı tanımlama değil aslında değil mi?

vatandaşlığı soy bağına oturtmazsanız vatandaşlık, yurttaşlık üzerine oturtursanız çeşitli soylardan gelen kişiler bu ülkenin anayasasına tabi oldukları zaman artık yurttaştırlar ve aynı kökenden insanlar farklı ülkelerde olduğu takdirde bizim akrabalarımız olduğuna inanıyorsanız doğru yapmış olursunuz. sadece türkmenistan’dakiler azerbaycan’dakiler, batı trakya’dakiler bizim soydaşımız derseniz o zaman içerideki bazı yurttaşlarınızı dışlamış olursunuz. onun için bence türkiye’nin içinde yaşayan kürtler bu ülkenin eşit yurttaşları olduğuna göre türkiye dışındaki kürtler de aynı türkiye’nin dışındaki türkler gibi akrabalarımızdır. güneydoğu’da terörün yoğun olarak yaşandığı yerlerde hem hdp’den hem akp’den bir bıkkınlık var. devlet de çok hatalar yaptı. hdp de yetti artık. biz onlardan başka şey bekliyorduk onlar pkk’ya teslim oldular. bu rahatsızlık onları birden bire onları o bölgede barajın altına düşürecek değil ama orada bir fırsat aralığı açılmış durumda. bölgede huzuru adaleti sağlayacak bir çıkış önemli bir oy potansiyeli olabilir. chp’ye bir fırsat penceresi açıldığını düşünüyorum. chp bunu değerlendirdiği takdirde partiye çok yarar getirecektir ama daha önemlisi türkiye’ye çok büyük bir yarar getirecektir. bölge yeniden yüreğini ankara ile pekiştirmiş olacaktır. bunu sadece bir tek chp sağlayabilir. türkiye’de ancak sosyal demokrat bir parti kürt sorunu kökten çözebilir. eğer bu ülkede farklı etnik gruplardan gelen farklı kimliklerden gelenler bir arada kardeşçe yaşayacaklarsa bunu ancak sosyal demokrat bir parti hem laiklik ile güçlü bağları olan hem de sosyal demokrasiye sosyal adalete inanan bir parti yapabilir.

chp’ye yönelik eleştiriler arasında kürt sorunu konusunda netlik olmadığı da var. siz ne diyorsunuz bu eleştirilere?

chp’de bu konuda net bir tutum gelişmesi için iki şey gerekiyor. birincisi türkiye’de recep tayyip erdoğan siyasette inisiyatifi ele geçirdiği için sadece chp değil tüm muhalefet gündem inisiyatifini kaybettiği için bir kaygı taşınıyor. alacağımız tutumlarda yapacağımız hamlelerde kamuoyunda nasıl bir algı oluşacak fobisi var. bu chp’de de var, mhp’de de var. bir tek hdp’de yok, onlar da kendi inisiyatiflerini erdoğan’a değil, kandil’e karşı kaybetmiş oldukları için onların zaten inisiyatif kaybetme kaygısı yok. merkezde siyaset yapanların böyle bir kaygısı var. bu net politika sergilenmesinde zorluk çıkarıyor. ikincisi chp bu konuda zaman zaman bir takım açıklamalar yapsa bile bu açıklamanın hazırlanışı parti tabanının oluşturduğu bir politika değil yani bir kurultay ile çıkmış değil, parti meclisi kararı ile çıkmış değil. bir myk üyesi çıkıyor chp’nin görüşü budur diyor eğer o kişi partinin tabanının büyük bir çoğunluğunun itibar ve desteğini almadıysa o zaman zaten o suya düşüyor. o nedenle bu kimlik özgürlüğü konusunda, kürt sorunu konusunda daha ileride olabilmesi için daha olumlu izlenimler, daha öncü izlenimler vermesi için bazı eksiklikleri var. 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;