2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi
Meclis’in seçtiği son Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilme sürecinde Türkiye, siyasi gerilimin yüksek olduğu ender durumlardan birini yaşadı. Bu süreçte, muhalif kesimler sokağa çıktı, Genelkurmay darbe gibi elektronik muhtıra verdi, hukuku zorlayan yorumlar, erken seçim ve ardından cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle sonuçlanan anayasa referandumu yapıldı.
burhan ekinci
“adayımız, bugüne kadar bu yolda olduğumuz, bu hareketi beraber kurduğumuz abdullah gül kardeşimdir...”
başbakan erdoğan, partisinin uzun süredir merak edilen cumhurbaşkanı adayını 24 nisan 2007’de adalet ve kalkınma partisi’nin (akp) meclis’teki grup toplantı salonunda işte bu cümleyle açıkladı.
bu açıklama yapılana kadar kulislerde çok şey konuşulmuş, hararetli tartışmalar yaşanmış, siyasi ortam bir yay gibi gerilmişti.
bu gerilimi büyüten etkenlerin başında hiç kuşkusuz, genelkurmay başkanı yaşar büyükanıt’ın 12 nisan’da düzenlediği basın toplantısında sarf ettiği, “sözde değil özde laik bir cumhurbaşkanı” istediklerine dair sözleri geliyordu.
tartışmalarda dile getirilen temel itiraz noktalarından biri, başbakanlık ve türkiye büyük millet meclisi (tbmm) başkanlığını zaten elinde bulunduran akp’nin bir de cumhurbaşkanlığını talep ederek “tekelci bir siyaset” kurmak istediğine dairdi... fakat bir ara adı gündeme gelen, eşi tesettürlü olmayan milli savunma bakanı vecdi gönül’le ilgili olarak muhalefet cephesinden gelen memnuniyet imâları gösterdi ki, mesele “tekelcilik” değildi. asıl mesele, “eşi türbanlı bir cumhurbaşkanının atatürk’ün makamına oturması”yla ilgili sıkıntıydı.
gül’ün adaylığına gelene kadar...
işte bu temel mesele nedeniyle, abdullah gül’ün iktidar partisinin cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesi tartışmaları söndürmedi, tam tersine daha da şiddetlendirdi.
gül’ün adaylığınının ilanından sonra olan bitene geçmeden önce kısaca 24 nisan öncesinin tartışmalarına kısaca bir göz atalım.
ana muhalefetteki cumhuriyet halk partisi (chp), “cumhurbaşkanı milli görüş çizgisinden olmamalı” görüşünde ısrar ediyordu. dönemin genelkurmay başkanı orgeneral yaşar büyükanıt, ordunun yaklaşımını, “başkomutan sıfatını taşıyacak cumhurbaşkanı, sözde değil özde laik olmalı” sözüyle otaya koymuştu. bu arada çankaya’yı terk etmeye hazırlanan sezer de her fırsatta “rejimin tehlikede olduğunu” dile getiriyordu.
'ya sen, ya gül, ya da ben'
ak parti’nin köşk adayının çok geç açıklanması sadece dış tepkilerden kaynaklanmıyordu; parti içinde de anlaşmazlıklar vardı.
bugüne kadar defalarca dile getirilmesine rağmen yalanlanmayan bir iddiaya göre ise, erdoğan sürecin bir aşamasında gerilimi azaltmak için, eşinin başı açık olan milli savunma bakanı vecdi gönül’ü aday göstermek istemişti. fakat abdullah gül bu düşünceyi “statükoya taviz” olarak görüp karşı çıkmıştı. bülent arınç da araya girmiş, erdoğan’a, “ya sen, ya gül, ya da ben” demişti.
nisan ortalarında, kısa süre içinde bütün yurda yayılacak olan, yüzbinlerce insanın katılacağı cumhuriyet mitinglerinin birincisi ankara’da yapıldı. bu arada deniz baykal ve chp muhalefeti sertleştiriyor, ak parti iktidarının meşruiyetini tartışma konusu yapıyordu.
ordudan e-muhtıra
gül’ün adaylığının açıklanmasından üç gün sonra, 27 nisan’da cumhurbaşkanı seçiminin birinci turu yapıldı. 357 kabul oyu çıktı. anayasa, ilk iki turda 367 kabul oyunu gerekli kıldığı için cumhurbaşkanı seçilemedi.
aynı gün chp, başlangıçta ortaya atıldığında birçok ak parti karşıtı atatürkçü'nün dahi ciddiye almadığı bir iddiayı gerekçe göstererek, cumhurbaşkanlığı seçiminin iptali için anayasa mahkemesi’ne başvurdu.
iddiayı ilk olarak aylar önce eski yargıtay başsavcısı sabih kanadoğlu, cumhuriyet gazetesinde yayımlanan bir makalesinde öne sürmüştü. (cumhuriyet, düşünenlerin düşüncesi, 27 aralık 2006).
kanadoğlu’na göre, anayasa’nın cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen ilgili maddesinde, seçilmek için ilk iki turda aranan 367 oy, aynı zamanda oturumların açılabilmesi için aranması gereken oy sayısıydı.
chp bu yoruma dayanarak, “birinci tura katılanların sayısı 367’den az olduğu için oturum açılmamış sayılmalıdır” diyerek seçimin iptalini istedi.
aynı gece saat 23.20’de genelkurmay başkanlığı’nın internet sitesine konulan hükümete karşı bildiri ortalığı iyice karıştırdı. ordu e-muhtıra ile isim vermiyordu ama gül’ün adaylığına kesinlikle karşı olduğunu açık açık belirtiyordu.
seçimden güçlenerek çıktı
anayasa mahkemesi chp’nin itirazını kabul edince ilk tur oylama iptal edildi. tbmm 367 krizi yüzünden cumhurbaşkanı seçemedi. bunun üzerine ak parti 22 temmuz 2007’de erken seçim yapılması için harekete geçti. abdullah gül bu seçimler sonucunda ak parti’den kayseri milletvekili seçildi. seçim sonrasında gündemin en önemli maddesi yine cumhurbaşkanı seçimiydi. ak parti içinde gül'ün yeniden aday gösterilip gösterilmemesi konusunda tereddütler vardı. ancak gül, kazandıkları yüzde 46,58'lik oy oranını, kendi adaylığına verilen bir destek olarak gördü ve adaylıktan geri adım atmadı. gül, 28 ağustos 2007’de meclis genel kurulu’nda yapılan üçüncü tur oylamada 339 oy alarak 11. cumhurbaşkanı seçildi.
bu arada cumhurbaşkanı seçiminin bir daha krize dönüşmemesi için anayasa’nın değiştirilerek cumhurbaşkanının halk tarafından ve 5 yıl süreyle seçilmesi için meclis’e verilen önerge kabul edildi.
cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliği 21 ekim 2007’de halkoyuna sunuldu ve yüzde 68,9 evet oyu ile kabul edildi. abdullah gül bu nedenle meclis tarafından seçilen son cumhurbaşkanı sıfatını kazandı.
'milli görüş' ekolünden gelmeyen ak partili
abdullah gül, 29 ekim 1950’de kayseri’de doğdu. ilk ve ortaöğrenimini kayseri’de tamamladı. istanbul üniversitesi iktisat fakültesi’nde okudu. 1980’lerin ikinci yarısında suudi arabistan’da çalışıyordu. 1991 seçimlerinden hemen önce oğlunun sünnet düğünü için kayseri’ye geldiğinde refah partililer ondan kayseri milletvekili adayı olmasını istediler.

“(...) çünkü aynı tezgâhtan geçmiş görmediler. çekirdekten olmadığı için. (...) onu daha liberal gördüler arkadaşlar. daha dışa açık. ilişkileri daha farklı. yani aslında milli görüş’e ithaldi, yerlisi değildi. fakat sonunda, ‘kabul ederse başımızın üstünde yeri var’ dediler.” (milliyet, 20 ağustos 2007).
abdullah gül, cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasındaki bazı liberal yaklaşımlarıyla eski tavrı arasındaki fark kendisine hatırlatıldığında şöyle diyecektir:
“ben eskiden de böyle düşünüyordum ama parti disiplini nedeniyle gerçek tutumumu gösteremiyordum.” (milliyet, 23 ağustos 2007).
abdullah gül, çankaya köşkü'ne çıktığı günden bu yana hükümetle uyum içinde çalıştı. ak parti iktidarının çıkardığı çok sayıda yasa onun onayını aldı. veto ettiği yasa sayısı 10’u bulmadı.
kaynak: al jazeera türk
seyfi öngider’in “çankaya’nın bütün adamları” kitabı
t.c. cumhurbaşkanlığı internet sitesi
cüneyt arcayürek’in “çankaya” kitabı
cumhuriyet gazetesinin 27 aralık 2006 tarihli sayısı
milliyet gazetesinin 20 ve 23 ağustos 2007 tarihli sayısı
Yorumlar