Otizm
Önce spor sonra eğitim
Otizmli çocukların eğitiminde spor koçluğu giderek öne çıkıyor. Bundan aileler de memnun. Çünkü spor sayesinde odaklanma artıyor, enerji boşalıyor ve özel eğitimde başarı şansı yükseliyor.

“herşey bir tık ile başlıyor. o tık bizimle kontağa geçtikleri an. sonrası çorap söküğü gibi geliyor.” yaklaşık 5 yıldır otizmli bireylerle çalışan 28 yaşındaki spor koçu seval kara torun deneyimini böyle özetliyor. çünkü bu kontaktan sonra otizmin özelliklerinden “etrafındakilerle iletişime geçemez” aşaması geçilmiş oluyor ve hem sporda başarı geliyor hem de özel eğitimde ilerleme başlıyor.
spor akademisinden otizmli eğitimine
sakarya’nın sapanca ilçesine bağlı kırpınar beldesinde çocuğu otizmli olan aileler bir araya gelip, 2012 yılında kodder derneğini kurdular. amaçları çocuklarının sporla birlikte özel eğitim almasını sağlamak. bunun için dernek spor koçları ile çalışıyor. koçların hepsi spor akademisi mezunu, otizmli bireyle bire bir ilgileniyorlar.

26 yaşındaki spor koçu emre aydoğan sporda nasıl ilerleme sağladıklarını şöyle anlatıyor: “ bu çocuklar doğuştan enerji yüklü. bu enerjilerini almak için çeşitli yöntemler var. biz spor yaptırarak, tabiri caizse bu enerjilerini çekiyoruz, emiyoruz. bu onları bizi dinleyecek seviyeye getiriyor. bu enerjilerini aldıktan sonra eğitim başlıyor. hep yanlarında olduğumuz için her fırsatı eğitim olarak değerlendiriyoruz. “
bireysel sporlara yönlendirme
en çok yönlendirdikleri spor dalları masa tenisi ve yüzme. spor koçu seval kara torun, “otizmli bireylerin hareket tekrarları var. art arda el hareketleri var bunu masa tenisindeki raket hareketine çevirebiliyoruz. hiperaktif bir çocuğu yüzmede kısa mesafede sprinter olarak yetiştirebiliyoruz. enerjilerini attıkları zaman da kendi iç dünyalarından çıkabiliyorlar” diyor.
çocuklarının sporla enerjilerini boşalttığını, sakinleştiğini, farkındalığının arttığını ve beceri kazandığını gören ailelerin de morali yükseliyor. emre aydoğan’ın çalıştırdığı 17 yaşındaki barış baykam, 2013 marmara bölgesi yüzme şampiyonasında 100 mt ve 200 mt kurbağalama dalında birinci oldu. milli takıma seçildi.
annesi mehtap baykam “barış sporda çok başarılı ve sosyal hayatta çok mutlu bir otizmli birey. bir anne olarak tarif edilemez mutluluk. on yıl boyunca çektiğimiz zorluk "altın madalya" ödülleriyle sonuçlandı. dipten zirveye tırmanmak bu. benim için çok büyük bir gurur ve mutluluk kaynağı oldu, tıpkı bir mucize gibi…” diyor.
spordaki başarı barış’ın özgüvenini artırmış, gündelik hayatını da kolaylaştırmış. annesi oğlunun kendi başına soyunup giyindiğini, ayakkabısını bağlayabildiğini, çatal bıçak kullandığını, dişlerini fırçaladığını, yatağını düzeltip odasını topladığını, giysilerini katlayıp dolabına koyduğunu anlatıyor. çoğu kişi için okuyunca basit gelen bu işler bir otizmli tek başına yaptığında olağanüstü bir başarı demek.
ilaç yerine de spor
spor koçu seval kara torun'un 5 aydır birlikte çalıştığı 6 yaşındaki yunus ise daha yolun başında. sporda başarının gelmesi uzun zaman alacak ama ailesi için aynı zamanda hiperaktif de olan yunus’un enerjisini atması bile yeterli. annesi burcu yılmaz “türkiye’nin önde gelen uzmanları daha 3 yaşında yunus’a ilaç verdiler. bu ilaçlar güya odaklanmayı artırıcı olarak sunuldu bize ama bu ilaçları alsa da özel eğitime odaklanamadı yunus. devletin verdiği haftada 2 saat eğitime biz ek olarak da çok eğitim aldırdık, sayısını hatırlamadığım kadar özel eğitim merkezi gezdik. ama 5 yaşına kadar tuvalet eğitiminde bile başarı sağlayamadık. hayatımızı değiştirip kırkpınar’a yerleştik. yunus bir yıl önce tuvalet eğitimini tamamladı, kelime sayısı çok arttı, ilaç kullanmıyor, herşeyden önemlisi çok mutlu. koçuyla doğa yürüyüşleri yapıyor, yüzüyor, bisiklete biniyor, paten kayıyor, masa tenisi oynuyor.” diye anlatıyor.

başarılı ama pahalı bir eğitim modeli
dernek çatısı altındaki aileler için öncelik kendi çocuklarının eğitimi, kırkpınar halkından da çok destek görüyorlar. ama bu aynı zamanda çok pahalı bir eğitim modeli. kurucu aileler kendi imkanları ile karşılıyor bunu. koçlar da maddi değil manevi değerine dikkat çekiyor.
“maddi açıdan beklentiniz varsa tam karşılamıyor ama kendi benliğinizin doymasını istiyorsanız bu hayatta bu evrende onlara birşey öğretmek ve onların bir şey yaptığını görmek inanılmaz bir duygu.” diyor seval kara torun. emre aydoğan’ın söyledikleri de farksız; “çocuklarla tarif edilemez duygular yaşıyoruz. ilk geldikleri anı hatırlıyoruz sürekli görüntüleyerek çalışıyoruz zaten. bir şey öğretmek çok zor ama öğrettikten sonra onların size verdiği hazzı hiçbir şeye değişmezsiniz.”
kaynak: al jazeera
Yorumlar