Soma'da Facia
Soma'nın öfkeli yası
Soma’da çocukların temel güvenlik duygusu sarsıldı. Yetişkinler öfkeli. Ruh sağlığı uzmanlarına göre, yas sürecinin patolojiye dönüşmemesi için adalet duygusunun tesis edilmesi gerek.

benimle alay ederler mi?
çocuk ve ergen ruh sağlığı doktoru ayşe kutlu’ya göre, soma’da babasını kaybetmiş çocuklardan bazılarının sorduğu soru bu.
bu soruyu soruyorlar çünkü kutlu’ya göre, çocukların temel güvenlik duyguları ciddi bir sarsıntı geçiriyor:
“ölen maden işçilerinin yaş ortalaması 30. bu işçiler genç yaşta evlenmiş, 1-2 çocuğu olan, bir ev almış onun borcunu ödemeye çalışan, çocuklarına maaş aldıkları gün ufak tefek hediyeler alan babalar. böyle bir yapı içinde babalar, çocukların temel güvenlik ihtiyacına yanıt veren figürlerdi.”
soma’daki küçük yaşta çocukların merak ettiği başka sorular da var: "babam, mezarında üşür mü?", "aç kalır mı?" gibi.
ayşe kutlu, soma doğumlu. manisa’daki bir başka ruh sağlığı doktoru şahut duran ile birlikte al jazeera türk'e soma’nın yasını ve bu yasın sağlıklı bir biçimde nasıl atlatılabileceğini anlattılar.
kutlu, çocuk ve ergen ruh sağlığı derneği’nin, duran da psikiyatristler derneği’nin üyesi. soma’daki maden faciasından sonra bölgeye gelen gönüllü doktorlar ve sağlık bakanlığı ile koordinasyon içinde 13 ekip olarak çalışıyorlar. her ekipte bir psikolog ve bir sosyal hizmet uzmanı var. ekiplerin koordinasyonlarını da ruh sağlığı uzmanları yapıyor. faciadan etkilenen bölgenin psikolojik, ekonomik durumunu, risk faktörlerini belirlemeye çalışıyorlar.
“babam bizi terk etti”
kutlu ve duran, hem yetişkinlerde hem çocuklarda yas tutmanın evreleri olduğunu, ancak bu evrelerin çeşitli koşullara bağlı olarak farklı atlatıldığına dikkat çekiyorlar. yakınını kaybeden çocuklar ve yetişkinler önce şok geçiriyor ve inkâr ediyor, sonra öfkelenip isyan ediyorlar ve en sonunda da kabullenmeye başladıkları depresif bir pazarlık dönemine giriyorlar. soma da bu evreleri kendine özgü koşullar altında yaşıyor:
“altı yaşında bir çocuk. babası hayattayken, her gün sıklıkla babasının ne zaman eve geleceğini sorarmış. şimdi içine kapanmış. hem anneden uzaklaşıyor, hem de babasını kötülüyor ‘bizi terk etti’ diyerek.”
kutlu’ya göre çocuklarda inkâr evresi, yetişkinlere göre ve çocukların soyut düşünme yeteneklerinin ne kadar geliştiğine bağlı olarak daha uzun sürebiliyor. çocukların yas sürecini sağlıklı atlatabilmeleri annelerinin ve diğer yakınlarının tutumuna bağlı. anneleri inkârı uzattıkça çocuklar da uzatıyor.
“10 yaşında bir örneğimiz var. aile, babanın kaybını söylemiş, çocuk cenazeye katılmış ama, ölen arkasından yapılan diğer törenlere katılmayı reddediyor. sık sık evden kaçmaya çalışıyor. 'unutmak istedikçe hatırlatıyorlar’ diyor.
kutlu’ya göre soma’daki çocuklarda uyku bozukluğu, sürekli ağlama gibi sorunlar da var; babasından kalan kol saatini takarak kendisini daha iyi hissetmeye çalışan, inkar evresini geçmiş çocuklar da:
“ailelere, değişik yaş gruplarındaki çocuklara, ölümün nasıl anlatılacağı konusunda bilgi vermeye çalışıyoruz. her yaş grubunda ölümü söylemenin yolu var. ama söylenmemesine karşıyız. ayrıca bazı çocuklara ‘artık bize sen bakacaksın’ denilmiş ki, bu her çocuğun kaldırabileceği bir yük değil. çocuklara ‘ağlama’ yönünde yapılan telkinlere de karşıyız.”
kutlu, soma’daki çocukların sağlıklı bir yas süreci geçirebilseler bile bir yıldan önce okulda dikkatlerini toplamalarının da zor olacağına işaret ediyor.
annelerin de işi zor
şahut duran çocukların yas sürecini sağlıklı bir biçimde geçirebilmesi için üzerine büyük yükler düşen annelerin bir kısmının, kendi yasları dışında başka sorunlarla uğraşmaları gerektiğine dikkat çekiyor:
“soma’da çekirdek aile yapısı var. ölen maden işçilerinin eşleri de genç kadınlar. bazılarında gözlediğimiz bir durumun daha da artacağını düşünüyoruz. bu kadınların bir kısmının kendi anne babaları, kızlarının baba evine dönmesini istiyor. ölen eşlerinin anne ve babaları da, torunlar da varsa gelinlerinin kendileriyle olmasını istiyor. bu da kadınları zorda bırakan bir süreç. ileride bunun daha da artacağını düşünüyoruz.”
duran’a göre geride kalan eşlerde, anne babalarda intihar eğilimleri olabiliyor. bu eğilimi belirledikleri kişileri yakın takibe aldıklarını ve hastaneye yatırdıklarını anlatıyor.
“kendilerini ‘ben madende çalışmasını söylemiştim’ diyerek suçluyorlar. kendine intihar dışında başka yollarla da zarar vermeye çalışanlar var.”
sağ kalan madencilerdeki suçluluk duygusu
duran sağ kalan maden işçilerinin bir yandan kurtulduklarına sevindiklerini ama bir yandan da suçluluk duygusu yaşadıklarını söylüyor. özellikle bir yakınlarını kaybetmiş ama kendileri kurtulmuşsa. madenden çıkarken ölmüş arkadaşlarının cesetlerini görenlerde de suçluluk duygusu yoğun.
tıpkı çocuklarda olduğu gibi yetişkinlerde de şok ve inkâr dönemi yaşanıyor. soma’da ağlayamamaktan, donup kalmaktan şikayet eden yetişkinler var. duran’a göre yetişkinlere de ‘isyan edilmemesinin telkin edilmesi’ yasın sağlıklı bir biçimde yaşanmasının önünde engel ve ileride patolojik sorunları beraberinde getirme riski taşıyor.
“öfkenin tolere edilmesi gerek”
duran normal ölümlerde geride kalan yakınların öfkelerini ‘şunu yapmasaydım, şöyle söylemeseydim’ diyerek kendilerine yönelttiklerini ama soma’da öfkenin madene, maden sahiplerine ve devlete yönelik olduğunu, bunun da tolere edilmesi gerektiğini anlatıyor. duran’a göre adalet duygusunun tesis edilmesi de soma’nın yasını atlatabilmesi ve yasın en son evresi olan ölümün kabul edilip, depresif pazarlık dönemine geçilmesi için şart:
“sağlıklı bir öfke kanalizasyonu sağlanmalı. devlet kendisine yöneltilen öfkeyi tolere etmeli ve özeleştiri yapmalı. öfke dışa vurulmazsa ileride başka sorunlar yaşanabilir.”
duran’a göre adalet duygusunun tesis edilmesi de, yasın sağlıklı bir biçimde atlatılması için soma’nın ihtiyaç duydukları arasında:
“madenciliğin doğasında ölüm olduğunun söylenmesi, insanlarda çalışma isteğini azaltan bir durum. çünkü ‘demek ki adalet sağlanmayacak’ diye düşünüyorlar. söylenmesi gereken, ‘evet yanlışlıklar olmuş, sorumluluğu alıyoruz, diğer madenler için de gerekli güvenlik önlemlerin alacağız.”
duran’a göre, bunlar olduktan sonra yasın son evresi sağlıklı bir biçimde yaşanabilir:
“depresif ama kabullenme pazarlıklarının yapıldığı bu dönemde insanlar kendilerini avutacak pozitif bir şeyler bulabilerler. maaş bağlandı, çocuklar okuyor gibi. elbette dönem dönem hüzünler olacak ama bu dönem içinde de anılardan kaçmayıp yüzleşmek gerek.”
ruh sağlığı uzmanları da travma geçiriyor
duran, soma’daki çalışmalarının ilk tespitler yapıldıktan sonra da devam edeceğini anlatıyor ve van depreminin aksine ruh sağlığı konusunda çalışan derneklerin ve gönüllülerin soma’da daha organize olabildiğini, farklı ekiplerin insanlara acılarını tekrar tekrar yaşatmaktan kaçındığını anlatıyor. ancak soma’da bu alanda çalışan uzmanlar da tekrar tekrar travma dinleyen kişilerde görülebilen ‘ikincil travmaya’ açık olduklarına işaret ediyor:
“biz de ikincil travma yaşıyoruz. elbette daha dayanıklıyız ve eğitimliyiz ama etkilendiğimiz de oluyor. biz de öfkeliyiz, bazen çaresiz hissediyoruz, uyku bozukluğu gösterebiliyoruz. fark edersek müdahale ediyoruz hemen. kendimize grup terapisi yapıyoruz. koruyucu önlemler de alıyoruz ve savunma mekanizmalarımızı devreye sokuyoruz. “
kaynak al jazeera
Yorumlar