derbideki tek golden çok iki kırmızı, 12 sarı kart ve hadiseler gündemde. türkiye'de derbiler her geçen gün tatsızlaşıyor...

hep söylerim, türkiye'nin en büyük derbisinin iki tarafı ısrarla reddetseler de; galatasaray eşittir fenerbahçe! aslında iki takımın taraftar grubu arasında hiçbir fark yok.

fenerbahçe ile galatasaray'ın taraftarını ne celtic-rangers gibi mezhepsel, ne inter-milan gibi siyasal, ne de manu-liverpool gibi sınıfsal bir enstrumanla ayırabilirsiniz. aynıdır galatasaraylı ile fenerbahçeli. türkiye'de 100 ailenin 90'ında bir galatasaraylı, bir fenerbahçeli çocuk vardır aslında. bu derbilerde sizin küfrettiğiniz muhatabınız kardeşiniz, ananız, babanızdır aslında.  

melo ve emre'yi zaten kaybetmişiz. onlar üzerine söyleyecek bir şey yok, psikolojik destek almaları hayırlarına olacaktır. ama sahanın en beyefendileri diyebileceğin gökhan ve sneijder bile birbirine giriyor. onları bile zehirleyen bir ekosistem bu. içinde oksijen bitmiş, gökhan ile sneijder bile nefes alamıyorlar artık. acı olan da bu. 

öyleyse kırmızı kartları da doğru buluyorsunuz...

doğru buluyorum, evet. hatta melo'nun emre ile birlikte atılması gerektiği fikrine de katılıyorum ama meselemiz bu değil artık. mesele başka bir şey.

geçtiğimiz haftalarda rize'de burak yılmaz'ın yüzüne çakı atıldı, oyuncu ciddi biçimde yaralandı. atan kişi her nasılsa itiraf etti ve bulundu; aldığı ceza pardon ödül, bir yıl spor sahalarından men... artık hiç kimse bana 6222 sayılı sporda şiddet ve düzensizliği önlemeye dair kanunun yeterliliğinden, çağdaşlığından bahsetmesin. demek ki yasa da yetersiz, uygulama da.

benzer bir eksiklik futbol disiplin talimatnamesinde de var. şimdi bu derbideki aldatmaları, saygısızlıkları, sevgisizlikleri hangi talimatın hangi maddesi ile cezalandıracaksın? birine beş maç ceza versen, berikine neden dört verdin deniyor! dört versen, bir öncekine niye sekiz verdin diye ayaklanıyorlar. bence futbol disiplin talimatnamesinin de sıfırdan yazılması, cezaların ağırlaştırılması ve geçmişle bağının tamamen koparılması lazım.

tff çıkacak ve diyecek ki: 2014 ağustos'u itibariyle sıfır kilometre bir disiplin talimatı yürürlükte. bu talimatın bundan öncesi ile hiçbir ilişkisi yok. geçmiş tamamen kapandı, bundan sonra gelecek var. galiba tek çare bu.   

beşiktaş da cumartesi akşamı kritik kayseri maçını kazanarak şampiyonlar ligi yarışını sürdürdü. beşiktaş'ın oyun planı tercihinin galibiyete katkısı ne kadardı? 

dokuz savunmacıya eşlik eden olcay ve almeida'nın varlığı, kayseri'yi yenmeye yetti. doğrusu biliç'in olcay'a hususiyetle teşekkür etmesi gerek.

beşiktaş'ın maç öncesi yedi eksiği var gibi gözüküyor ama aslında bunların ikisi, en fazla üçü 11'de çıkacaktı. üç stoper sağlıklı olsa, sivok, ersan, escude'den biri pedro'ya eşlik ederdi. iki sağ bek gökhan ve holosko'dan biri oynardı. fernandes şu anda zaten kadro dışı gibi. almeida sağlıklıyken de muhtemelen pektemek yedek otururdu. yani beşiktaş’ın eksik sayısını da abartmamak gerek.

ama biliç de elindeki malzemeyi tam anlamıyla verimli kullanmayarak eksik sayısını olduğundan fazla gösteriyor. iki orijinal kenar hücumcusu uğur boral ve kerim kenardayken sol çizgide ismail-motta oynaması enteresan. özellikle isyankar-itirazkar uğur boral'ın hiç dakika alamaması bana garip geliyor.

her şeye rağmen kazanmayı başardılar ve tarihin en değerli lig ikinciliği için yarışı sürdürüyorlar. eğer bu yıl devler ligi’ne girerlerse ben biliç'i başarılı addedeceğim.

kaynak: al jazeera