Görüş

Hizbullah-Esad ilişkisi

Şii Lider Hasan Nasrallah’ın, son yaptığı konuşmada Esad’a açık sözlülükle destek vermesinin altında Suriye’den gelen finansal ve siyasi destek yatıyor.

Konular: Ortadoğu, Suriye, İran
Nasrallah, Suriye halkına Esad’ı desteklemeleri ve hükümetleri ile müzakere yoluna gitmeleri çağrısında bulundu. [GALLO/GETTY]

hamza hatip 29 nisan’da suriye’nin sayda sokaklarında düzenlenen rejim karşıtı protestolar sırasında beşar esad’ın terörle mücadele timi tarafından tutuklandı. yaklaşık bir ay sonra, 24 mayıs günü hamza’nın parçalanmış cansız bedeni ailesine teslim edildi. hamza’ya ölümüne işkence yapılmıştı.

vahşice öldürülmüş çocuğun cesedini al jazeera english şu şekilde betimledi:

hamza’nın vücudunda derin kesikler, morluklar vardı. elektrik şokuna maruz kaldığı için ayakları, dirsekleri, dizleri ve yüzü yanıklar içindeydi. elektrik kablosu ile kırbaçlanmıştı […] gözlerinde şişlikler ve morluklar da dikkat çekiyordu. her iki kolunda da aynı kurşun yarası vardı ve kurşunlar karnını deşmişti. hamza’nın göğsünde derin bir yanık izi vardı, boynu kırılmıştı ve cinsel organı kesilmişti.

yukarıdaki yazıyı okudum ve hamza’nın maruz kaldığı vahşet ve şiddeti idrak etmekte güçlük çektim.  bir süre sonra, zihnimde bir tablo çizmeye başladım. ortada ailesinden koparılmış ve esad’ın zorba rejiminin kurbanı olan küçük bir çocuk vardı. yetişkin (olarak adlandırdığımız) adamlar, bu çocuğun sahip olduğu her şeyi acımasızca ondan aldılar. hamza, ailesinden, evinden ve yaşadığı hayattan koparıldı.

hamza’nın kalbini ve zihnini esir alan bu korkuyu tasavvur etmeye çabalıyorum. yüzüne yediği sert yumruklar ve vücudunda oluşan yanıkların ona yaşattığı dehşeti zihnimde canlandırıyorum.  küçük bir çocuğun, bu adamların ruhunu esir alan kötülüğü anlayabilmesi  mümkün mü? hamza öleceğinin farkında mıydı? hamza’nın o dehşet anlarında bilincini kaybetmiş olması için dua ediyorum.

art niyetler

ancak bu makalede değinmek istediğim konu bir çocuğun cinayete kurban gitmesi değil. beşar esad, uluslararası ceza mahkemesi ya da idam gibi hususlardan bahsetmek gibi bir niyetim de yok.

hamza’nın cesedi ortaya çıktıktan bir gün sonra 25 mayıs’ta, lübnan hizbullah hareketi lideri hasan nasrallah, israil’in on bir yıl önce lübnan’ın güney bölgesinden geri çekilişini anma amaçlı bir konuşma yaptı. program boyunca suriye halkına, merhametsiz liderlerini destekleme ve gayrimeşru hükümetleri ile diyaloğa girme çağrısında bulundu.

günümüz arap dünyasında en popüler ve yıllanmış liderin bu acemice yorumu şaşırtıcıydı.

hizbullah, iran ve suriye’den hem siyasi hem de maddi destek alıyor. demokratik lübnan’da, demokratik şartlar altında yürütülen şii hareketi, gerek içişlerinde gerek dışişlerinde en az diğerleri kadar realpolitik uyguluyor. bu politika çoğu zaman, müttefiklerin saldırgan bir tavır sergilemesi durumunda ketum kalmak ve böylece halk desteğini saklı tutmak anlamına geliyor.

iran cumhurbaşkanı mahmud ahmedinejad, 2009 yılında barışçıl protestoları bastırmak için devlet güçlerini saldığında hasan nasrallah kendisini bu konunun dışında tutmuştu. bir hizbullah sözcüsü ise formalite icabı, yeşil devrim’i batı’nın bu işe burnunu sokması şeklinde değerlendirmişti.

ancak daha da önemlisi, “hizbullah’ın iran’ın içişleriyle hiçbir alakası yoktur. biz taraf tutmuyoruz. bu iran’ın iç meselesidir” şeklinde bir ifadede bulunmuştu.

sözcü, “orada olanların bizim durumumuzla bir ilgisi yok” diyerek sözlerine devam etmişti. “biz lübnanlıyız  ve burada seviliyoruz. bu olaylar bizi alakadar etmiyor” demişti.

her ne kadar hasan nasrallah, tüm siyasi kariyeri boyunca hüsnü mübarek’ten hoşlanmadığını saklamamış olsa da, gerek arap liderlerle doğrudan karşı karşıya gelmekten, gerekse onlara boyun eğmekten kaçınmayı hep başardı. onun siyasi bir lider olarak dehası, arap kamuoyuna doğrudan ve her safhada rehberlik yapma becerisi ve kamuoyunu takip etme hususundaki acayip kabiliyetiyle büyüyor.

desteğin anlam ve önemi

konuşmalarında arap kamuoyunun adalete yöneldiğini, baskı ve toplu şiddetten uzaklaşma eğiliminde olduğunu anlamış gibi görünüyordu. arapların israil’den nefret ettikleri için değil, israil’in zorbalık ve işgaline direniş gösterdiği için hizbullah’ı desteklediklerini anladığı net bir biçimde ortadaydı. hizbullah milislerinin kendileri için kullandıkları kelime de bunun bir delilidir. bu milisler, kendilerinden “direnişçi” diye bahsediyorlar.

nasrallah’ın geçmişteki tavırlarını göz önünde bulunduracak olursak, esad’a hitaben yaptığı açık sözlü destek konuşması daha da önem kazanmakta. elbette,  hizbullah’ın işine gelenin, esad’ın siyasi varlığını devam ettirmesi ve himayeye devam etmesinden yana.

ancak  nasrallah hizbullah’ın, tıpkı iran’dan aldığı gibi, suriye’de iktidarda kimin olduğunu fark etmeksizin bu ülkenin desteğini almaya edeceğini muhakkak biliyordur. suriye halkının geneli israil’in saldırganlığına ve golan tepeleri’ni işgaline şiddetle karşı çıktıklarından, suriye’de demokratik bir ortam tesis edilip esad gitse bile bu durum değişmez.

ne var ki, arapların hizbullah desteğini tehlikeye sokabilecek bir şey varsa o da örgütün, çocukları işkence ederek öldüren bir rejimi onaylamasıdır. nasrallah’ın aklında lübnan özel mahkemesi, israil’e karşı silahlanma, sosyal programlar için finansal destek gibi başka düşünceler olabilir, ama bunlar esad suriyesi gerçeğinden sonra gelmelidir.

bugün arap halkı öfkeli ve esad rejimine karşı ayaklanmış durumda. hamza hatip’in işkenceye maruz kalması, parçalanarak öldürülmesi halkın öfkesini daha da arttırdı. demokrasi yanlısı gösterilerin başlamasından bu yana binden fazla barış yanlısı göstericinin öldürülmesi de cabası. hasan nasrallah eğer zeki bir liderse, hem kendisini hem de hareketini esad ve onun ölüm timlerinden uzakta konumlandırır. hiçbir siyasi himaye yahut maddi destek suriye rejimiyle işbirliği yapmaya değmez.

ahmed moor, filistin asıllı amerikalı serbest gazeteci, gazze şeridinde doğdu ve şu an kahire’de yaşıyor.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ahmed Moor

ahmed moor, filistin asıllı bir amerikan vatandaşı, harvard üniversitesi kamu politikalası yükseklisans öğrencisi. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;