Görüş

İbadi'nin Irak'taki zor görevi

Haydar İbadi’nin kurması planlanan hükümete dair Türkiye’nin beklentisi, en kısa sürede kapsayıcı bir hükümetin kurulması olacaktır. Ankara, Irak Meclis Başkanı Selim Cuburi'nin seçiminde yaptığı gibi, hükümet kurulurken de Sünnileri sürece katkı yapmaya teşvik ediyor.

Irak Başbakanı Haydar İbadi (solda) ile Meclis Başkanı Selim Cuburi (ortada), Ankara tarafından etkin şekilde destekleniyorlar. [Fotoğraf: Reuters]

irak’ta 2006 yılından beri başbakanlık yapan nuri maliki’nin yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen haydar ibadi’nin çalışmalarına engel olmayacağını açıklamasıyla birlikte, irak siyasetinde yeni dönemin işaretlerinden biri daha ortaya çıktı.

30 nisan 2014 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerden birinci çıkan maliki’nin yeni hükümetin kurulması için kendisi dışında bir ismin görevlendirilmesini kabul etmesi kolay olmadı. ancak ülke içinden ve dışından gelen sinyaller ve baskılar sonrasında istediği desteği alamayacağını anlayan maliki, haydar ibadi’nin yeni hükümeti kurması için 14 ağustos 2014 akşamı istifa ettiğini açıkladı.

irak’ın karşı karşıya bulunduğu güvenlik, ekonomi, altyapı, siyasi paylaşım vb. sorunlar dikkate alındığında, hükümeti kurması için bir aylık süresi olan ibadi’yi zor bir görevin beklediğini söylemek mümkün. maliki’nin başbakanlığı döneminde başlarda ona destek veren kürt gruplar, özellikle bütçe ve petrol konularında ortaya çıkan görüş ayrılıkları nedeniyle, son dönemde hızla muhalif kampa geçtikleri.

şii mukteda sadr grubu ise başlangıçtan itibaren maliki ile zaten anlaşamıyordu. sünni kesimlerin devletten dışlanmışlıkları ve 2013’ten itibaren ülkedeki etkinliği kademeli şekilde artıran irak ve şam islam devleti (işid) örgütünün oluşturduğu güvenlik tehdidi de seçim sonrasında yeni bir hükümetin önünü açtı.

irak'ta sünnilerin siyasi ve insani taleplerini dikkate almaksızın atılacak adımlar, sorunlara çözüm üretemeyeceği gibi işid’in kalıcılığını perçinler.

by Mesut Özcan

işgal sonrasında geçen 10 yıldan fazla bir zamana rağmen irak’ın bölge için bir endişe kaynağı olmaya devam etmesi ve son yıllarda can kayıplarının, amerikan işgali yıllarını yakalaması, ülke içinde ve dışında alarm zillerinin çalmasına neden oldu. böylesi bir atmosfer, en fazla oyu almasına rağmen maliki’nin bir dönem daha başbakanlık yapması için gerekli iç ve dış desteği alamamasının en önemli sebebiydi.

ülke içinden ve dışından gelen destek, ibadi’nin işini kolaylaştıracak olmasına rağmen, sürece destek vereceğini ifade eden bu aktörlerin tutumu, hükümet pazarlıkları sırasında değişebilir. geçmişte bunun çeşitli örnekleri görülmüş, bir önceki seçim sonrasında irak’ta bir hükümetin kurulması aylar almıştı.

fakat son dönemde ortaya çıkan güvenlik sorunları ve yaşanan insani kriz, irak’ta en güvenli addedilen bölgelerin bile kırılgan bir yapıya sahip olduklarını ortaya çıkardığından, ülkedeki tüm aktörlerin bir an önce işleyen bir hükümet isteyeceklerini varsayabiliriz. ibadi’nin de iyi bir başlangıç yapabilmesi için bir aylık sürede değil, bir-iki hafta içerisinde hükümeti kurması gerekiyor. aksi takdirde irak’ta insanların yeni hükümetten beklentileri yara alacaktır.

tüm bu sıkıntıların aşılması için gecikmeden bir hükümetin kurulması ve bu devasa sorunların çözümü için bir yol haritasının ortaya konulması zorunludur. 2003’teki abd işgali sonrasında irak’ta kurulan hükümetlerin kompozisyonuna baktığımızda; şii arapların bakanlıkların yaklaşık yarısını aldıklarını, sünni araplar ile kürtlere de yaklaşık yüzde 20 civarında bakanlık verildiğini görüyoruz. türkmen ve hristiyanlar da yüzde 4 oranında temsil edilmişlerdi. bugün de buna benzer bir dağılım öngörülebilir ama hem sünni araplar hem de kürtlerin ikna edilmesinde bu kez sayılar kadar bazı diğer konular öncelikli taşıyacaktır.

işid’in son aylarda irak’ta bu kadar zemin kazanmasında, maliki hükümetinin çeşitli uygulamaları yüzünden sünni toplulukların merkezi yönetimden ciddi biçimde yabancılaşmasının etkili olduğu açıktır. sünnilerin siyasi ve insani taleplerini dikkate almaksızın atılacak adımlar, sorunlara çözüm üretemeyeceği gibi işid’in kalıcılığını perçinleyecektir.

kürtlerin de bütçe ve petrol konularında yaşadıkları sıkıntılar ve ‘bağımsızlık’ fikrini ileri sürmelerinin ardından taleplerini yukarıdan açacaklarını varsayabiliriz. bu noktada, irak içindeki farklı siyasi ve toplumsal grupları ve ülke dışı aktörlerin de aynı noktada birleştirecek tek şey, işid nedeniyle ortaya çıkan yeni tablonun hemen herkes için oluşturduğu tehdit ve belirsizliktir.

irak’taki işid ilerleyişi, bölge ülkelerini ve abd, avrupa birliği (ab) gibi aktörleri de bu ülkeye yoğunlaşmaya itti. işid’e karşı abd, hava operasyonları düzenlemeye başladı. bazı ab üyesi ülkeler de gerek bağdat’taki merkezi yönetime gerekse de kürt bölgesel yönetimi’ne askeri yardımda bulunma kararı aldılar.

lakin irak’taki merkezi yönetime ve kürtlere askeri yardım konusunda ab içerisinde yeknesak bir tutumun bulunmadığını söylemek mümkün. verilen destek de kürtlerin beklentilerinin altında. dolayısıyla avrupa’dan gelen silahların kürtlere yönelik bir nüfuz mücadelesinde belirleyici etkisi olması ihtimali zayıf görünüyor.

irak’ta yaşanan insani dramın ve siyasi sürecin türkiye açısından çok çeşitli anlamları var. öncelikle musul başkonsolosluğu çalışanlarının salimen ülkeye getirilmesi, ankara’nın önceliğidir. 

by Mesut Özcan

türkiye’nin irak’taki tutumu

türkiye, irak’taki seçimlerin hemen ardından yaptığı açıklamalarda, kurulacak hükümetin mümkün olan en kapsamlı düzeyde olması gerektiğini ifade etmiş ve seçim sonrasında bir dizi iraklı siyasi figür ile temaslar yürütmüştü. bu temaslar, öncelikle anayasal açıdan ilk belirlenmesi gereken makam konumundaki irak meclis başkanı’nın seçiminde rol oynamıştı. selim cuburi’nin irak meclis başkanı seçilmesi sürecinde ankara etkisini ortaya koymuştu.

bu noktada ibadi’nin kurması planlanan hükümete dair türkiye’nin beklentisi, en kısa süre içerisinde kapsayıcı bir hükümetin kurulması olacaktır. ankara, irak meclis başkanı seçiminde izlediği tavra benzer bir biçimde, hükümet kurulması noktasında da sünni siyasetçiler ile etkileşimini sürdürüyor. onları irak'taki yeni sürece katkı yapmaya teşvik ediyor.

irak’ta yaşanan insani dramın ve siyasi sürecin türkiye açısından çok çeşitli anlamları var. öncelikle musul başkonsolosluğu çalışanlarının salimen ülkeye getirilmesi, ankara’nın önceliğidir. bunun yanında, irak’taki güvenlik sorunlarının bölgesel etkileri, türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. hem suriye’deki gelişmeler hem de işid’e karşı irak içinde süregelen mücadelede etkili olan aktörler bakımından ankara’nın yakından takip etmesi gereken bir süreç söz konusu.

burada rol alan aktörlerin daha sonra irak ve komşuları için oluşturabilecekleri sorunlar, yakından takip edilmelidir. ayrıca ekonomik bakımdan da türkiye’nin iki numaralı ihracat pazarında yaşanan bu belirsizlik, çeşitli sıkıntıları beraberinde getirmiştir. ama hepsinden daha önemlisi, son haftalarda türkiye sınırlarına da ulaşan insani dram ve göçtür.

maliki hükümeti ile başlangıçta iyi ilişkilere sahip olan ankara, süreç içerisinde belirli konularda bağdat yönetimi ile farklı düştü. bu görüş ayrılıklarından dolayı bazı kişiler, türkiye’yi mezhepçi bir politika izlemekle suçladılar. gelinen noktada, sadece türkiye’nin değil, abd ve iran gibi dış aktörlerin yanında iraklı hemen her aktörün de maliki başkanlığında bir hükümete karşı çıkması, ankara açısından haklılığının görülmesi itibarıyla rahatlatıcı bir durumdur. kürtler ile geliştirilen yakınlaşmanın bundan sonraki süreçte de devam etmesi muhtemeldir.

irak’ın güvenlikten altyapıya, ekonomiden sosyal politikaya pek çok konuda büyük sorunları var. bu sorunların kısa vadede aşılması da pek mümkün görünmüyor. irak’ta atılması zorunlu öncelikli adım, temsili bir hükümetin kurulmasıdır. sonrasında iran ve türkiye gibi bölgesel aktörler kadar abd gibi küresel aktörlerin de irak’a her şekilde destek olmaları gerekecektir.

irak’ta son birkaç aydır yaşananlar; işgal sonrasında abd’nin buradan erken çekilmesi ve işlevsel bir devlet sisteminin kurulamamasının, sadece bu ülkeye ve bölgeye değil, tüm dünyaya ciddi bir maliyet çıkardığını ortaya koymuştur. bu şartlar altında hükümeti kurmakla görevlendirilen ibadi’nin önünde, yürünmesi gerekli uzun ve zor bir yol durduğu söylenebilir.

mesut özcan, dışişleri bakanlığı stratejik araştırmalar merkezi (sam) başkan vekili. marmara üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü’nden mezun oldu. aynı okulun aynı bölümünde yüksek lisans yaptı. doktorasını boğaziçi üniversitesi atatürk enstitüsü’nde tamamladı. perceptions, insight turkey ve divan dergilerinin yayın kurulu üyesi olan özcan’ın ‘sorunlu miras irak’ (küre y., 2003), ‘harmonizing foreign policy: turkey, the eu and the middle east’ (aldershot: ashgate, 2008) ve muzaffer şenel ile birlikte yazdığı ‘medeniyetler ve dünya düzen(ler)i’ (klasik y., 2010) kitapları ile orta doğu siyaseti ve irak üzerine birçok makalesi bulunuyor.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Mesut Özcan

dışişleri bakanlığı stratejik araştırmalar merkezi (sam) başkan vekili. marmara üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü’nden mezun oldu. aynı okulun aynı bölümünde yüksek lisans yaptı. doktorasını boğaziçi üniversitesi atatürk enstitüsü’nde tamamladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;