Görüş

Irak krizi ABD ile İran'ı yakınlaştırmalı

İki ülke nihayet işbirliğinin kendi menfaatleri lehine olacağını anlamış durumda. Ne acıdır ki, bu noktaya gelmeleri için Irak'ta büyük bir kriz yaşanması gerekiyormuş.

Irak'ta IŞİD'in ilerleyişine karşı Şii lider Ayetullah Ali Sistani'nin çağrısıyla Şiiler de silahlanıyor. [Fotoğraf: Getty Images]

amerika birleşik devletleri ile iran arasındaki husumet, neredeyse iki kuşaktır uluslararası hayatın bir gerçeği. bu durum, washington ve tahran tarafından benimsenmiş bir politika olmasından öte dünyanın en işlevsiz ilişkisi.

söz konusu anlaşmazlığın kökeni 60 yıl öncesine dayanıyor. abd, 1953 yılında merkezi istihbarat teşkilatı (cia) eliyle düzenlediği bir darbe ile iran demokrasisini altüst etti; iran'a karşı yürütülen uzun ve kanlı örtülü bir savaş kapsamında israil ile işbirliği yaptı. iran ise 1979-80 rehine krizindeki sorumluluğunun yanı sıra, dünyanın çeşitli yerlerinde amerikalılara ve başka ülke vatandaşlarına yönelik terör saldırılarını destekledi. bu son derece acı bir miras, ama önlemez de değil.

abd, geçmişte iran ile işbirliği yapsaydı, suriye'de bir uzlaşma ortamı tesis edebilirdi. amerikalılar bu yolu reddetti.

by Stephen Kinzer

iki ülkenin ortak stratejik çıkarları olması ise süregelen bu durumu daha da tuhaf hale getiriyor. aralarındaki düşmanlık, rasyonel bir hesabın ürünü değil. washington ve tahran'ı uzak tutan, ileride bir ilişki kurmalarını engelleyen şey, duygusal davranıp, aralarındaki uzun süreli öfkeyi geride bırakmayı reddetmeleri. abd ile iran arasındaki bu uzun soluklu nefret, akil devlet yönetiminde duygusallığa yer olmadığının bir başka kanıtı.

bugün ise iki ülke nihayet işbirliğinin kendi menfaatleri lehine olacağını anlamış durumda. ne acıdır ki, bu noktaya gelmeleri için irak'ta büyük bir kriz yaşanması gerekiyormuş. yine de, çok değil, birkaç ay öncesine kadar imkânsız görünen bir işbirliğine doğru ilerlediklerinin emareleri mevcut.

bu yakınlaşmanın en muhtemel sebebi, el kaide bağlantılı radikal sünni hareketlere dair duyulan ortak korku ve özellikle de irak şam islam devleti (işid) milislerinin eylemleri. amerikalılara göre irak'ta tırmanan şiddet şoke edici bir gelişme. iranlılar ise bu tehdidi abd'den bile daha ciddiye alıyor. bunun için de gayet geçerli bir nedenleri var: coğrafi açıdan fırtınanın göbeğindeler. artık 2003'teki işgalin başarısızlığını açık şekilde ortaya koyan bu tehdidin boyutlarını kavrayan abd, iran ile ortak menfaatinin de farkına varıyor.

varoluşsal tehditler

abd başkanı barack obama'nın da söylediği gibi, "iranlı liderler, düşüncesizce hareket etmeyip stratejik davranıyor. bir dünya görüşleri var; menfaatlerini görüyorlar, fayda ve maliyetlere yanıt veriyorlar." iranlı stratejistlere göre, ülkelerinin varlığı karşısında iki genel tehdit var. çoğu kimsenin düşündüğünün aksine, abd de, israil de bu tehditlerden biri değil. iranlıların tehdit olarak algıladıkları iki unsurdan biri, taliban ve el kaide'nin temsil ettiği şiddet yanlısı sünni radikalizmi, diğeri ise hava kirliliği, azalan su kaynakları ve çölleşme gibi giderek ciddileşen çevre sorunları. bunlar, abd'ye göre de acil çözüm bekleyen meseleler ve dolayısıyla yeni bir işbirliğin zemini olabilirler. militan tehdidiyle mücadele, dünya siyasetinin doğası gereği önce geliyor.

abd, geçmişte iran ile işbirliği yapsaydı, suriye'de bir uzlaşma ortamı tesis edebilirdi. amerikalılar bu yolu reddetti. abd'nin görüşü, özünde suriye'deki kıyımın devam etmesinin, iran ile işbirliği yapma fikrinden yeğ olduğu yönündeydi. irak krizi, belli ki suriye krizinin aksine washington'ı uyandırmayı başardı. bunun büyük ölçüde sebebi de irak işgalinin abd'ye çok fazla can ve paraya mal olması. belki de nükleer meselelerle ilgili aylarca yürütülen müzakerelerin verdiği tecrübe washington ile tahran arasındaki buzları eritti. sebep ne olursa olsun, son derece umut vadeden bir diyalog süreci başlıyor olabilir.

öte yandan, amerikan askerlerinin henüz birkaç yıl önce uğruna can verdiği irak kentlerinin kaybedilmesinin yarattığı şok, washington'daki iran karşıtı koalisyonu böldü. bunun bir örneği de savaş çığırtkanlarının laurel-hardy'si diyebileceğimiz senatör john mccain ve senatör lindsey graham. mccain, iran ile işbirliğinin "aptallığın zirve noktası" olacağı görüşünde ısrar ederken, graham'ın tavrını yumuşattığı görülüyor. graham, 15 haziran'da cnn'e verdiği demeçte, abd'nin iran'ı "bağdat'ın düşmemesi için yardıma" çağırması gerektiğini belirterek, "iranlılarla koordinasyon içinde çalışmalıyız" dedi.

iran ve abd'nin geçmişi ve duygusallığı bir kenara bırakıp, ortak stratejik hedeflerini desteklemelerinin zamanı çoktan geldi de geçiyor.

by Stephen Kinzer

güvenlik ortaklığı

esas olarak, iranlılar ile amerikalılar arasında kurulacak bir güvenlik ortaklığı, durumu irak'taki militanların aleyhine çevirebilir. daha da önemlisi, nükleer görüşmelerinde ilerleme kaydedildiği takdirde olabilecekler. abd ve iran, radikal dinci militanlığın her ikisini de tehdit ettiği konusunda fikir birliğine varırsa, bu tür militan hareketlerin destekçileri, hem washington hem de tahran nezdinde düşman kabul edilecektir. terör hareketlerini finanse eden suudi arabistan ve diğer körfez ülkelerinin uzun vadeli hedefleri, abd'ninkilerle çatışıyor.

amerika'nın stratejik hedefleri, iran'ınkiler ile daha benzer bir doğrultuda. washington'daki bazı kesimler de bunu anladığı takdirde, jeopolitik açıdan önemli bir eksen değişikliği yaşanabilir.

2009 seçimlerinin ardından düzenlenen ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran siyasi protestolara ve abd yaptırımları ile defalarca darbe alan, riskli ekonomisine rağmen iran, çalkantılı bir bölgede bir istikrar odağı olarak ortaya çıktı. çaresizce bu istikrarı korumaya ve ülkelerini yok etmek isteyen sünni militanlara direnmeye çalışan iranlı liderler, abd ile ortaklık konusuna ihtiyatlı da olsa ılımlı bakıyor. olayların geldiği nokta itibarıyla, amerikalılar da bu ortaklıkla ilgili görünüyor. iki ülkenin geçmişin prangalarını ve duygusallığı bir kenara bırakıp, ortak stratejik hedeflerini desteklemelerinin zamanı çoktan geldi de geçiyor.

ortadoğu'daki gerçeklerin böylesine uzun bir süreden sonra fark edilmesi, irak'ın ötesinde sonuçlar doğuracaktır. her iki tarafın göstereceği bir nebze iyi niyet ve dikkatli bir diplomatik yönetim çerçevesinde kurulacak bir abd-iran ortaklığı, radikal islamcı hareketlerin ilerlemesini tersine çevirmek bir yana, bölgenin istikrara kavuşmasına bile katkı sağlayabilir. iki ülke, bir daha asla 1953 öncesinde olduğu gibi samimi olamayabilir veya şah dönemindeki gibi yakın bir işbirliği kuramayabilir, ama ortadoğu barışı için tek başına yapabileceklerinden çok daha fazlasını beraberce yapabilirler.

stephen kinzer, brown üniversitesi watson uluslararası çalışmalar enstitüsü misafir öğretim üyesi ve new york times gazetesi eski dış haberler muhabiri. 50'den fazla ülkede haber yaptı ve kitaplar kaleme aldı. reset: iran, turkey and america's future - 2011 (ezber bozmak: iran, türkiye ve amerika'nın geleceği, iletişim y.), crescent and star: turkey between two worlds - 2008 (hilal ve yıldız: iki dünya arasında türkiye, iletişim y.), all the shah's men: an american coup and the roots of middle east terror - 2008 (şah'ın bütün adamları: bir amerikan darbesi ve ortadoğu'da terörün kökenleri, iletişim y.) ve overthrow: american century of regime change from hawaii to iraq - 2007 (darbe: hawaii'den irak'a amerika'nın rejim değişiklikleri yüzyılı, iletişim y.) kitaplarından bazıları. 

twitter'dan takip edin: @stephenkinzer

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Stephen Kinzer

Stephen Kinzer

brown üniversitesi watson uluslararası çalışmalar enstitüsü misafir öğretim üyesi ve new york times gazetesi eski dış haberler muhabiri. 50'den fazla ülkede haber yaptı ve kitaplar kaleme aldı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;