Görüş

İran Türkiye’ye karşı Rusya ile işbirliği yapar mı?

Türkiye'nin özellikle Suriye'ye karşı sertleştirdiği tonu, Suriye'nin bölgedeki en büyük müttefiki İran'da şüpheyle karşılanıyor.

Konular: İran, Türkiye, Rusya
Rusya Cumhurbaşkanı Medvedev, İran Dışişleri Bakanı Salihi ile birlikte.
Türkiye'nin, topraklarına NATO füze kalkanı yerleştirilmesini onaylaması İran'ı bölgede yeni müttefik arayışlarına itiyor. [Reuters]

iran, türkiye’nin tahran’ın ortak payda olarak görüldüğü birçok temel dosyaya karşı aldığı son kararların sonuçlarını dikkatli şekilde izliyor. ankara, iran’ın bölgedeki temel müttefiki suriye rejimiyle iletişim hatlarını kesti ve suriye rejimine görevi bırakması yönünde baskı yapan batılı güçlerin tutumlarına büyük ölçüde yakınlaştı.

türkiye, birçok arap ülkesinin maruz kaldığı ‘devrimci dalgaların’ etkisiyle bölgenin yaşadığı siyasi düzenlemelerde ve yeni bölgesel dengelerde bir tutunma noktası bulmak için siyasi rejimlerin devrilişine sahne olan arap ülkelerine kendince en uygun gördüğü ‘laik’ modelini pohpohlamaya, bu ülkelerde stratejik ortaklıklarını güçlendirmeye çalıştı ve hâlâ da çalışıyor. türkiye başbakanı recep tayyip erdoğan’ın eylül 2011’de mısır, tunus ve libya’ya yaptığı gezide bu durum açıkça görüldü.

ancak türkiye’nin aldığı ve iran’ı açıkça endişelendiren en önemli karar, 2011 eylül başlarında nato füze kalkanı parçalarının kendi topraklarında ve özellikle de iran sınırına 700 km uzaklıkta bulunan türkiye’nin malatya kenti yakınlarındaki kürecik bölgesine konuşlandırılmasına onay vermesidir. füzelerin yerleştirilmesindeki amaç, ortadoğu ülkelerinden ve özellikle de iran’dan gelebilecek kısa ve orta menzilli füzelerin izlenmesi.

ankara’nın kendi topraklarına füze kalkanı parçaları yerleştirilmesine onayı, 19 ve 20 kasım 2010’da lizbon’da yapılan nato zirvesi öncesi ve sırasında üye ülkelerle yürütülen maraton görüşmelerden sonra geldi. ankara, paktın talebine onay vermek için birçok şart koşmuştu. bu şartların en önemlisi başta iran olmak üzere füze kalkanı sisteminin yerleştirilmesinde hedef alınan ülkelerin isimlerin silinmesiydi.

buna rağmen iran, türk adımına karşı temkinli bir görüntü çizdi. türkiye’nin sadece suriye’ye değil, iran’a karşı da batılı tutumlara yakınlaşmasının yeni bir göstergesi olarak değerlendirdi. özellikle de iran, füze kalkanın yerleştirilmesinde rusya’nın yanısıra kendisini birinci hedef olarak görüyor. füze kalkanı, nükleer programı sebebiyle israil saldırısına maruz kalması halinde iran füzelerinin israil’e ulaşmasını engelleyebilir.

eşzamanlı kararlar ve çeşitli hedefler

burada dikkat çeken husus, türk topraklarına füze kalkanı parçalarının yerleştirilmesine onay verilmesi kararının, 31 mayıs 2010’da özgürlük filosu kafilesine yönelik dokuz türk’ün ölümüne yol açan israil saldırısını soruşturan palmer raporu’nun ayrıntılarının ortaya çıkması sonrası türk-israil gerginliğinin kopardığı gürültüyle eşzamanlı gelmesi.

rapor, israil’in aşırı güç kullanımını eleştirmesine rağmen ‘gazze’deki israil ablukasının hukuki olduğunu’ belirtti, israil’in ‘silah kaçırılmaması için’ ablukanın kırılmasını engelleme hakkı olduğunu teyit etti ve ‘kendini savunma’ olarak görerek ‘israil deniz kuvvetleri unsurlarının mavi marmara gemisindeki bir grup yolcunun organize ve sert direnişiyle karşılaştığına’ işaret etti.

iran, türk-israil ilişkilerindeki gerginlik karşısında rahatlamış olmasına rağmen ankara’nın özellikle şu zamanda tel aviv’e karşı gerginliği arttırmasını sadece palmer komisyonu’nun raporuna damgasını vuran israil yanlılığı ve özgürlük filosu saldırısında dokuz türk’ün öldürülmesinden dolayı özür dilenmemesiyle ilişkili kılmadı. tahran aynı zamanda ankara’nın gerginliği arttırmasının kendisi açısından önemli şu iki hedefle ilişkili olduğunu gördü. birincisi, ankara’nın topraklarına füze kalkanı parçaları yerleştirilmesi kararını örtbas etme girişimiydi. ankara, meclis tatildeyken israil’e yönelik yaptırım tedbirlerini açıklamasaydı, bu karar türkiye’nin iran ve rusya ile ilişkileri üzerindeki beklenen etkileri sebebiyle iç bir tartışmayı körükleyebilirdi.

görünen o ki bu hedef kısmen gerçekleşmiş olabilir. zira palmer raporu’nun körüklediği fırtına yatışır yatışmaz türkiye’de füze kalkanı etrafındaki tartışma tırmanmaya başladı. kalkanla ilgili cihazların yerleştirileceği kürecik bölgesindeki gösterilerde ve meclisin ekim ayı başında çalışmalarına yeniden başlaması sonrası chp milletvekili ali rıza öztürk’ün verdiği gensoru talebinde bu tırmanma görüldü.

ikinci hedef ise, türkiye’nin suriye krizinin gelişmeleriyle ilişkide karşılaştığı ‘kısır alternatifler’ trajedisinden dikkatleri başka tarafa çekmekti. özellikle de suriye rejimini göstericilere karşı baskı araçları kullanmayı durdurmasına ikna etme noktasındaki ‘nasihatlerinin’ veya daha güzel ifade ile ‘tehditlerinin’ başarısız olması ve bölgede belirgin rol oynama arzularını tehdit edecek şekilde büyük ölçüde batılı güçlerin tutumlarına yakınlaşmasına rağmen bu durum karşısında net tutum almakta aciz kalması sonrası…

iran’ın doğrudan tehditleri

bu noktadan hareketle iran, kendi topraklarına füze kalkanı parçaları yerleştirilmesine onay vermesi karşısında türkiye’ye doğrudan tehditlerde bulundu. iran savunma bakanı general ahmedi vahidi, türk adımına yönelik eleştirisi bağlamında ‘bölgeden ve dünyadan herhangi bir yönden iran’a gelecek saldırı yıkıcı bir yanıt bulacaktır’ şeklinde uyardı. iran medya organları kendilerini çevreleyen tehditlerle mücadelede iran, rusya ve çin arasında ortak füze kalkanı kurma planının olduğunu ima etti.

fakat en önemli tehdit dini rehber ali hamaney’in danışmanı general yahya rahim safevi’den geldi. safevi, türkiye’nin bölgede üç stratejik hata (topraklarında füze kalkanı parçalarının yerleştirilmesi, suriye’de istikrarı sarsmak için abd ve israil’le işbirliği yapması ve erdoğan’ın kahire ziyareti sırasında mısır’da laik islam’ı piyasaya sürmesi) yaptığını belirtmekle yetinmedi, türkiye’yi ‘hatalarını düzeltmekte acele etmediği takdirde iran’la ekonomik ortaklığını kaybetme riski alacağı’ uyarısında bulundu.

iran seçeneklerinin sınırları

ancak tahran’ın kendi çıkarları için tehdit olarak gördüğü türk adımlarıyla ilişkide, iran’ın elindeki seçeneklerinin sınırlarının iyi bir okuması, iran’ın özellikle birçok sebepten ötürü şu zamanda türkiye ile seçkin ilişkilerini kaybetme lüksüne sahip olmadığını gösterecektir. bu sebeplerden ilki türkiye’nin iran açısından önemli bir müttefik, maruz kaldığı uluslararası baskıyı azaltmak için tıpkı mayıs 2010’da türkiye ve brezilya ile ‘üçlü nükleer anlaşmayı’ imzaladığında yaşandığı gibi yardım almaya çalıştığı bölgesel bir dayanak olmasıdır. bu anlaşma kanalıyla üç ülke iran nükleer dosyası krizinin barışçıl çözümüne ulaşmaya çalıştı. ayrıca benzeri destek türkiye’nin haziran 2010’da çıkan 1929 sayılı güvenlik konseyi kararı’nı desteklemediği zaman yaşanmıştı. bu karar, uranyum zenginleştirilmesinin durdurulmasıyla ilgili güvenlik konseyi taleplerine olumlu karşılık vermemesi sebebiyle iran’a yönelik kapsamlı yaptırımlar öngörmüştü.

arap ülkelerinin yaşadığı devrimler ve protestolar sebebiyle türkiye’nin iran açısından öneminin aşamalı olarak arttığı söylenebilir. özellikle de iran bu devrimlerin başta suriye rejimi olmak üzere müttefiklerine ulaşmasından dolayı endişeli. doğal olarak bölgedeki baş müttefikini kaybetme tehdidi altında olan iran, bir başka bölgesel gücü kaybedemez. bunun yanısıra iran’ın türkiye ile seçkin ekonomik ortaklığını kolaylıkla telafi etmesi mümkün değil. iki ülke arasındaki ticaret hacmi 10 milyar doların üzerine çıktı ve 2015 yılında 30 milyar dolara çıkması tahminleri yapılıyor.

türkiye’nin iran nezdinde artan bu önemi birçok önemli göstergeye yansıdı. bu göstergelerin birçok iranlı yetkilinin ağzından gelen son tehditlerin aksi yönünde seyrettiği söylenebilir. iran, 7 ekim 2011’de ticaret ve sanayi bakanı ali ekber mehrabiyan kanalıyla türkiye ve mısır’la üçlü işbirliği girişimi önerdi. bu gösterge sadece iran’ın türkiye ile ilişkilerini geliştirmekle ilgilenmediği, aynı zamanda mısır’la ortaklığı başlatma arzusunun olduğu ve hatta bu noktada türkiye ile rekabete girebileceği mesajı veriyor. özellikle de erdoğan’ın kahire ziyareti akabinde türkiye ile mısır arasındaki ekonomik ilişkilerin yaşadığı sıçrama sonrası… bu sıçrama ticaret hacmini gelecek beş yıl zarfında 10 milyar dolara çıkarma amacıyla harcadığı çabalara, erdoğan’ın türk iş adamlarına mısır’daki türk yatırımların hacmini 1,5 milyar dolardan 7 milyar dolara çıkarma çağrısına yansıdı.

iki taraf arasında irak’ın kuzeyindeki silahlı pkk ve pjak üyeleriyle mücadelede devam eden koordinasyon ve işbirliğinin yanısıra (gerçi iran türkiye ile pazarlık yapmak ve suriye krizine yönelik tutumunu değiştirmek için baskı yapmak amacıyla kürt kartını kullanma gücünü yatırıma dönüştürmeye çalışıyor), iran 12 ekim 2011’de türk botaş şirketinin fiyat konusundaki anlaşmazlıklar sebebiyle rus gazprom şirketiyle anlaşmasını sonlandırmasının ardından, türkiye’ye doğalgaz ihracatını arttırmaya hazır olduğunu açıklamıştı.

rusya: güvenilmeyen dost

bunun yanısıra iran’ın türk topraklarına nato füze kalkanı parçalarının yerleştirilmesi karşısında rusya ile birlikte füze kalkanı kurmak için bir ortaklık başlatabileceğine göndermede bulunması, pratikte birçok yaklaşımı teyit eden verilere tahammül göstermeyebilir. bu yaklaşımların ilki rusya ile iran arasındaki ilişkilerin koalisyon kapsamına girmemesidir. ayrıca çok sağlam da değildir. özellikle de iki taraf arasındaki anlaşmazlıklar ikincil değil ve kolaylıkla çözülemez.

ikinci yaklaşım rusya’nın hiçbir zaman iran’ın daimi dostu olmamasıdır. aksine bazı dönemlerde ve özellikle de 18 ve 19’uncu yüzyıllarda, birinci ve ikinci dünya savaşları’nda rusya, iran ulusal güvenliğin tehdit kaynaklarından biriydi.

üçüncü yaklaşım iran’ın rusya açısından stratejik bir önemi olmasına rağmen rusya, batı’yla etkileşimleri içinde iran’la ilişkilerini göz ardı etmekte tereddüt etmedi. bir başka ifade ile rusya’nın özellikle de nato’nun avrupa’nın doğusuna genişlemesi ve sınırlarının yakınına füze kalkanı yerleştirmesiyle ilgili konularda batı’nın yarattığı sorunlarla mücadele etmek için iran’la olan askeri ve nükleer işbirliğini bir baskı kartı olarak kullanmaya çalıştığı söylenebilir.

özellikle de bu üçüncü sebep, iran’ı rusya’nın attığı ve tahran’ın çıkarlarına zarar veren adımlardan sonra batılı baskılarla mücadelede ‘rus dosta’ çokça güvenmemeye sevk etti. zira rusya, güvenlik konseyi’nin haziran 2010’da iran’a yönelik kapsamlı yaptırımlar öngörülmesi bağlamında çıkan 1929 sayılı karar’ını desteklemişti. ayrıca rusya, buşehr nükleer tesislerinin tamamlanmasını fazlasıyla geciktirdi. dahası güvenlik konseyi’nin 1929 no’lu karar’ına aykırı düştüğü gerekçesiyle 800 milyon dolar değerindeki s-300 hava savunma füzeleri anlaşmasını, imzalanmasından üç yıl sonra iptal etti.

bu durum iki taraf arasındaki ilişkilerde büyük gerilim yaşanmasına yol açtı. gerilim özellikle de anlaşmayı iptal etmesi sebebiyle iran cumhurbaşkanı mahmud ahmedinejad’ı, rus mevkidaşı dimitri medvedev’e sert eleştirilerde bulunmasına sevk etti. ahmedinejad, medvedev’i ‘tahran’a karşı yürütülen planların sözcüsü olmakla’ nitelemişti.

bu yaklaşımlar kendi bütünlüğü içinde iran’ın özellikle de şu dönemde türk dostunu kaybetme riskine girmeyeceğine işaret ediyor. çünkü böyle bir riskin alınması, birçok arap ülkesini saran halihazırdaki devrim dalgalarının sona ermesi sonrası kendi çıkarları ve ulusal güvenliği üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. bu dalgalar ortadoğu’da yeni stratejik bir denge oluşturacak ve başta iran olmak üzere bütün taraflar kendi hesaplarını ve bölgesel kartlarını yeniden düzenleyecektir.

muhammed abbas naci, el ehram siyasi ve stratejik araştırmalar merkezi’nde araştırmacıdır. aynı merkezin çıkardığı ‘iran seçkileri’ dergisinin yayın koordinatörlüğünü yürütmektedir. ‘iran’ı kim yönetiyor’, ‘iran bir islam cumhuriyeti mi humeyni saltanatı mı?’, ‘iran ve türkiye’nin lübnan-israil savaşı’ndaki tutumları’ belli başlı çalışmaları arasında yer alıyor. 

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

 

Muhammed Abbas Naci

el ehram siyasi ve stratejik araştırmalar merkezi’nde araştırmacı olarak görev yapıyor. aynı merkezin çıkardığı ‘iran seçkileri’ dergisinin yayın koordinatörlüğünü yürütüyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;