Görüş

Rusya’nın Ortadoğu hırsları

Limanlara giriş hakkı, ticari anlaşmalar ve silah anlaşmaları düşünüldüğünde, Suriye’de çalkantıların yaşanması Rusya’nın dış politikası için problem anlamına geliyor.

Konular: Ortadoğu, Rusya, Suriye
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dimitri Medvedev çok yakın iki dost. [Reuters]

sovyetler birliği’nin parçalanmasının ardından çok sayıda siyasi, sosyal ve ekonomik problemle boğuşan rusya federasyonu’nun (rf) ortadoğu sahnesinden çekilmekten başka bir seçeneği kalmamıştı. ancak 2000 yılında vladimir putin’in seçilmesiyle birlikte bu diplomatik eylemsizliğe zaman içerisinde bir son verildi ve rusya dünya gücü olarak edinmiş olduğu prestiji geri kazanmanın yollarını aramaya başladı. ortadoğu’nun jeopolitik önemi göz önünde bulundurulduğunda, moskova bölge meselelerinde daha önceden üstlendiği göreve kaldığı yerden devam etmeye oldukça kararlıydı. 11 eylül saldırılarından sonra oldukça artan bu çabalara terörle mücadele ve irak savaşı’nda amerikan-rus işbirliği de eklendi.

rusya’nın ortadoğu’ya ilişkin hedefleri bölgede etki sahibi olabilmek için abd ile bir rekabet içinde olma amacı kadar, iç faktörlerle de oldukça ilişkilidir. örneğin, rusya’nın son zamanlarda suudi arabistan ile kurduğu yakın ilişkilerin yanı sıra, hamas ve hizbullah’a karşı sergilediği uyumlu tutumun amacı bölgede bulunan siyasi aktörlerin çeçen isyancılarla dayanışma içinde olmasını engellemek için ikna çabalarından ibarettir. rusya, ortadoğu petrol ve doğalgaz kaynaklarına bağımlı olmayan tek ülke olduğu için, batılı ülkelerin ekonomik yaptırım uyguladığı ülkelerle enerji sektörünün ötesinde ekonomik ilişkiler kurabilmek gibi bir olanağa sahip. bu ülkelerde türkiye ve israil için olduğu gibi rusya için de ihracat alanında daha az bir rekabet alanı mevcut.

çin, hindistan, abd ve ab ile karşılaştırıldığında rusya’nın ortadoğu’daki enerji çıkarları biraz daha farklı. uluslararası enerji pazarında önemli bir role sahip olan rusya, diğer enerji ihraç eden ülkelerin avrupa pazarındaki rus payını tehlikeye atmaması için fiyatları yüksek tutmaya çabalıyor. bir bakıma, tahran’ın nükleer programının iran ve batı dünyası arasında yarattığı çıkmazın arkasındaki destekçisi oldu. son zamanlarda yaşanan gerginlikler tahran’ı rusya’nın gereksinim ve kaygıları konusunda hassaslaştırıyor. bunun yanı sıra yaşanan bu gerginlikler moskova’nın hem abd hem de iran’la olan ilişkilerinde avantaj sağlıyor. unutulan bir nokta var o da şudur ki, orta asya’yı düşünecek olursak tahran ve moskova arasında hazar denizi'nde sınır belirleme konusuna ilişkin şiddetli bir çekişme yaşanıyor. bunun yanı sıra iran’a karşı olan yaptırımlar tahran’ı, gaz sektöründe en çok ihtiyaç duyulan yabancı sermayeden mahrum bırakırken, rusya’ya ise avrupa’da doğalgaz pazarında tekeli büyük bir kolaylıkla elinde bulundurması için yardımcı oluyor.

abd’nin ‘ilişkileri yenileme girişimi’

barack obama’nın, abd başkanı olarak seçilmesinin hemen ardından moskova ile “ilişkileri yenileme” girişiminde bulunmasıyla birlikte, kremlin’in ortadoğu’daki tutumu değişti. ortadoğu, özellikle iran probleminden dolayı “ilişkileri yenileme” projesi çerçevesinde merkez durumdaydı. rusya’nın iran’a olan yaptırımlara iştirak etmesi yenileme programının bir parçası olarak değerlendirilebilir. 2009 seçimlerinin ardından rusya, iran’daki en sevilmeyen dış güç olarak görülüyordu. bu durumda kremlin, abd’nin tahran’ı yalnız bırakma talebini yerine getirmekte bir sakınca görmedi.

rusya-iran eksenindeki ilişkiler kötüleşmeye devam edince, rusya, tahran’ın yerine bölgede sovyetler döneminden kalma ‘pozitif ilişkiler’ kurabileceği önemli bir müttefik arayışına girdi. böylelikle esad’ın suriyesi, 2010 yılında rf devlet başkanı dimitri medvedev’in şam’ı ziyaret etmesiyle ve aynı zamanda imzalanan askeri ve ekonomik anlaşmaların da eşliğiyle bir anda bölgede rusya’nın en önemli müttefiki oldu. suriye ile yakınlaşmasıyla birlikte kremlin, arap-israil çatışmalarında daha etkin ve yapıcı bir rol oynama çabasına girişti. böylelikle abd’yi gölgede bırakmış olacaktı.

‘arap baharı’ ve özellikle de libya’daki ayaklanma rusya’yı yine bir yol ayrımına getirdi. arap ligi’nin libya için batı’dan dış müdahale talebi ve bunun yanı sıra kaddafi’nin bm kararına uymaması durumunda fransa ve britanya’nın bu uluslararası endişelere yanıt vermek için müdahalede sabırsız davranması karşısında rusya hazırlıksız yakalandı. rusya, dört milyar dolarlık silah anlaşmalarını kaybedecek olmasına karşın, bm kararını veto etmek yerine çekimser kalmayı tercih etti.

nato müdahalesinde uyumlu tutumunun suistimal edildiğini düşünen moskova, suriye meselesinde, batı ile uyum içinde bir tutum sergileme konusunda artık isteksiz. bu isteksizliğini ise beşar esad’ın istifasını isteyenlere karşı çıkarak gösteriyor. ne var ki, rusya’nın libya operasyonunda duyduğu hoşnutsuzlukla esad rejimini desteklemesini karşılaştıracak olursak, esad rejimini desteklemesinde daha önemli nedenleri var.

ticari anlaşmalar

rusya, suriye’de enerji sektöründe önemli atılımlar yaptı. yakın zamanda suriye ve rusya 370 milyon dolarlık iki anlaşma imzaladı. bu anlaşmalardan biri el-rayyan’a kadar uzanan doğalgaz boru hattı ve palmira yakınlarında gaz işleme tesisine inşasına ilişkin. bunun yanı sıra multimilyarlık değerde olan petrol rafinerisi ve petrokimya tesisinin kuruluşuna ilişkin bir de ön sözleşme mevcut.

şam’ın batı’dan silah alamayacağını bilen moskova, suriye’de altı milyar doları bulan meblağlarda anlaşmalar yapıp burada başarılı bir biçimde niş bir pazar oluşturdu. 2005 yılında, rusya’nın suriye pazarında öncelikli olması karşılığında, rusya suriye’ye ait borçların yüzde 73’ünü sildi. esad rejiminin düşüşü tüm bu kazançları tehlikeye atabilir. özellikle de uzun zamandır ezilen müslüman kardeşler hükümette bir yer edinirlerse. zira moskova, suriye hükümetini hoşnut edebilmek için bu partiyi terörist örgütler listesine aldı.

soyut bir düzlemde bakılacak olursa rusya, suriye’de batı yanlısı bir yönetimin belirmesini istemiyor. bu tür bir gelişme rusya için tartus limanında bulunan ortadoğu’daki tek deniz üssünü kullanmasında problem yaratabilir. aslında daha da önemlisi, kremlin’i kaygılandıran nokta “libya senaryosunun” rusya’nın yakın çevresinde tekrarlanmasıdır. kazakistan’da bir basın konferansında açıklama yapan rusya dışişleri bakanı sergei lavrov, “maalesef muhalif üyeler libya’daki durumun aynısının suriye’de de tekrarlanacağını düşünüyor ve batı’nın tarafsız kalmayıp bu çatışmaya müdahil olacağını umut ediyor” şeklinde bir açıklamada bulundu.

çok kutuplu küresel bir yönetişim sisteminin 2008 mali krizinin küllerinden yavaş yavaş doğmaya başladığı artık tartışılmaz bir gerçek. arap dünyası ise bu yeni sistemin ana kutuplarından birini oluşturma yolunda ilerliyor. küresel güç olmaya can atan bir rusya’nın ise suriye ve geniş ortadoğu’da meydana gelen gelişmelerden kaygı duyması son derece doğal.

nima khorrami assl, londra uluslarötesi kriz projesi, güvenlik analisti. uzmanlık ve ilgi alanları arasında ortadoğu, siyasi islam, anti-radikalleşme, çin, kafkaslar, enerji güvenliği ve jeopolitika bulunmaktadır.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Nima Khorrami Assl

nima khorrami assl, londra uluslarötesi kriz projesi, güvenlik analisti. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;