Görüş
IŞİD savaşında Suriyeliler nerede?
Esed rejimi IŞİD ve diğer grupların çekileceği bölgeleri tekrar işgal etmek umuduyla Amerikan saldırılarının muhalif güçleri zayıflatmasına bel bağlıyor. ABD yönetimi de ılımlı muhalefetin IŞİD’le savaşmasını sağlayacak şartların olgunlaşmasını bekliyor.
abd güçleri ve arap müttefiklerinin işid (irak şam islam devleti) örgütü ve diğer grupların mevzilerine yönelik başlattığı hava operasyonları, suriye konusuyla ilgilenen gözlemcilerin çoğu için sürpriz oldu. bu operasyonlar, abd başkanı'nın suriye muhalefetinin desteklenmesini ve silahlandırılmasını öngören planının amerikan kongresi tarafından onaylamasının ardından fazla gecikmedi.
operasyonlar abd'nin suriye krizine yaklaşımındaki nitelikli değişimi teyit etti. zira abd yönetimi, arap ve uluslararası yakarışlara rağmen üç yıldan uzun süredir suriye'de yaşananlara karşı kayıtsız kalmış, muhalefetin nitelikli silahlarla silahlandırılmasına karşı çıkmış, hatta bu desteği vermek isteyen ülkeleri engellemeye çalışmıştı.
bu tutum değişikliğinin amerika için işid'le savaş stratejisi kapsamında askeri ayakla sınırlı özel gerekçeleri var. dolayısıyla suriyelilerin kendi topraklarında yürütülen bu savaştaki durumuna ilişkin şu soru ön plana çıkıyor: acaba işid'le savaşın sebep olabileceği ve kendilerine acı veren felaketi daha da artırabilecek riskler dikkate alındı mı? çünkü bu felaket rejimin, suriyelilerin çoğunluğuna karşı açtığı kapsamlı savaşın bir sonucu olarak yaşanmıştı.
değişimin gerekçeleri
abd'nin tutumunun değişmesi, ilgisizlik, erteleme ve kararsızlıkla geçen yıllardan sonra gerçekleşti; ancak bu sürede ülkedeki şartlar çok kötü ve tehlikeli bir duruma geldi. bu değişimin birçok sebebi var. sebepler amerikalı gazetecilerin işid unsurları tarafından öldürülme görüntüleriyle ve bu görüntülerin amerikan kamuoyundaki etkisiyle sınırlı değil. işid ayrıca abd'yi, müttefikleri ve bölgedeki çıkarlarını tehdit ediyor. örgüt irak ve suriye'de geniş toprakları, suriye'deki bazı petrol yataklarını kontrolüne aldı; kerkük ve irak'ın kuzeyindeki diğer petrol yataklarına yaklaştı.
buna isyancı milisler kapsamında birkaç bini geçmeyen işid savaşçıların sayısının otuz bine kadar yükselmesi de eklenebilir. örgütün profesyonel subaylardan oluşan askeri bir yönetimi bulunuyor. ani saldırı, hızlı konuşlanma ve baskına dayalı bir strateji izliyorlar. ayrıca işid, istediği şeyi oldukça profesyonel şekilde hayata geçiren bir medya makinesini ve modern iletişim araçlarını özenle kullanıyor.
örgütün ana gövdesi suriyeli olmayan unsurlardan oluşuyor. güvenilir raporlar, abd, avrupa birliği ve başka ülkelerden gelen savaşçıların sayısının birkaç bin kişilik bir ordu oluşturabileceğini ifade ediyor. bu kişilerin abd ve avrupa ülkelerine döndükleri zaman ne yapacaklarına ilişkin büyük bir endişe söz konusu. hatta geçmişte new york, washington, londra, madrid, paris ve başka şehirlerde yaşananlara benzer intikam eylemleri düzenleyecekleri yönünde büyük bir korku var.
belki de abd başkanı'nı, ülkesinin kayıtsız ve ilgisiz tutumuna son verip örgütün irak ve suriye'deki bazı mevzilerine hava operasyonları düzenlenmesi için hızla harekete geçiren de bu sebeplerdir. barack obama, abd'nin seyirci pozisyonunu, örgütü bitirmek ve güvenli bir sığınak bırakmamak amacıyla etkin bir hâle dönüştürmek için geçerli nedenlere sahip.
ancak bu durum şu gerçeği ortadan kaldırmaz: pozisyon değişikliği, sadece irak ve suriye ile sınırlı değil, bölgesel ve uluslararası boyutu da bulunan bir tehlikeyle karşı karşıya olunduğu kanaatine varılmasıyla gerçekleşti. bu yüzden abd başkanı, işid savaşçılarını ve benzerlerini 'nerede olurlarsa olsunlar' ortadan kaldırmaya çalışan bir strateji belirlemek zorunda kaldı.
suriyelilerin endişesi
ancak abd ve oluşturmaya çalıştığı koalisyon açısından öncelik suriye değil irak. dolayısıyla suriye'de krizin çözümü için etkin bir amerikan hareketlenmesinin yeni bir gelişmeye kadar ertelendiği görülüyor.
abd yönetimi örgütle savaşta ciddi olduğu noktasında batı kamuoyunun ve müttefiklerinin dikkatini çekmek için tıpkı 22 eylül sabahının ilk saatlerinde yaptığı gibi örgütün rakka, deyri zor, bu kemal, tel abyad ve diğer kentlerindeki mevzilerine yönelik ani ve sürpriz hava saldırılarıyla yetinebilir.
bununla birlikte suriyeliler, abd başkanı'nın stratejisinden, özellikle de suriye muhalefetinin desteklenmesi ve silahlandırılması ayağını hayata geçirme noktasındaki ciddiyetinden endişeliler. zira obama suriye rejimine yönelik askeri operasyonda ciddi değildi. rejim obama'nın kendisinin belirlediği kırmızı çizgiyi ihlal etmişti. ardından obama, sadece rejimi kimyasal silahlarından yoksun bırakan ve kurbanların hayatlarıyla ilgilenmeyen bir anlaşmayla kendi kırmızı çizgisini hiçe saymıştı.
suriyelileri endişelendiren bir diğer husus da obama'nın suriye'de işid'e yönelik planının birkaç yıla sarkacak olması. planın uzaması can kayıplarının ve sıkıntıların artması demek. üstelik plan, krizin çözümüne dair siyasi bir vizyon da içermiyor, işid'le savaşmaları ve örgütü karada yenilgiye uğratmaları için özgür suriye ordusu (öso) unsurları arasından amerikalı yetkililerin seçeceği 5 bin kadar savaşçının eğitilmesinden bahsediyor. oysa öso savaşçıları ve tüm 'ılımlılar' işid'in yanı sıra rejimi de tehlike olarak görüyorlar, rejim ile örgütü aynı seviyede tutuyorlar, hatta örgütün rejimin işi olduğunu ve rejimle savaşı sonlandırmayacağını söylüyorlar.
suriye'de askeri şartların çözümsüzlüğü, amerikan stratejisini belirleyenlerin zihninde bu ülkede yaşananları anlama noktasındaki karışıklıkları körüklüyor. bu kişiler suriyelilerin sıkıntılarını dikkate almıyorlar ve belirlenen strateji içinde hesaba katmıyorlar. şöyle ki suriyeliler (siyasi veya askeri muhalefet) amerikan planının belirlenmesi aşamalarına alınmıyor veya kendilerine hiçbir şey danışılmıyor. tek görevleri abd yönetiminin kendilerinden istediklerini yerine getirmek; yani etkin değil edilgen bir konumda kalmak.
sorun sadece amerikan tarafında değil tabii ki. suriye muhalefetinin farklı tarafları da krizin başından itibaren bu edilgen rolü oynamaya rıza gösterdiler, kendilerine destek olunması ve davalarına arka çıkılması adına bu geri plandaki role bel bağladılar.
suriye muhalefeti için önemli olan asıl felaketten kurtulmalarını hızlandırması için işid savaşından ve alacakları destekten nasıl istifade edecekleri. bu ise bölge ülkeleri arasındaki çelişkili politikaları ve işid savaşına yansımalarını anlamayı gerektirmektedir. bu çelişkili politikalar, türkiye ve iran gibi bölgede birbiriyle rol kapma rekabeti içine giren ülkelerin kamplaşmalarına sebep olmaktadır.
suriyeli siyasi muhalif çevreler, sadece kendilerini haklı gören tek yanlı bir bakış açısına sahip oldukları için abd'nin suriye politikasını okumakta kronik bir zafiyet göstermekteler. bu okuma ayrıca olayların gelişim aşamalarında güçlü veya etkili olmayan zayıf bir konumdayken yapılıyor. aynı durum siyasi muhalefetin içerideki devrim güçlerine yönelik tutumu için de geçerli. uzun bir hatalar ve sapmalar zinciri söz konusu. muhalif siyasi güçler, devrimi yönetemediler veya devrime siyasi bir şemsiye sağlayamadılar.
hayal kırıklığı
abd yönetiminin suriye'ye yönelik politikalarında sergilediği ikiyüzlülük, çoğu suriyeli'de hayal kırıklığı yarattı. abd yönetimi, suriyelilerin çoğunluğunun da onayladığı üzere ülkedeki krizin siyasi çözümüne vurgu yaptı ve askeri yöntemlerin çözüm olmadığını belirtti; ancak arzulanan siyasi çözümün şartlarının hazırlanmasında hiçbir çaba ortaya koymadı.
buna karşın beşşar esed rejimi terörle savaşta rol oynamak için abd ve dünya ülkelerine yalvarmaktan yorulmadı. oysa bu rejimin kendi halkına karşı terörünü bir gün dahi durdurmadığı, terörün tüm birimlerinin kollanması ve güçlenmesine katkıda bulunduğu biliniyor. işid’le savaşın rejime yarayacağı ve hatta askeri olarak konumunu güçlendireceği uyarısı yapan görüşler de yok değil. abd ve diğer batılı ülkelerin kendi savunmasız halkına karşı kimyasal silah kullanan bir rejimle en azından ahlâki sebeplerden dolayı aynı karede yer almayacağı aşikârdı.
rejim, abd yönetiminin kendisiyle koordinasyon kurduğu, işid ve benzerlerinin mevzilerine yönelik ilk operasyonun tarihini bildirdiği intibaı vermeye çalıştı; ancak aslında rejime yapılan bilgilendirmenin koalisyon ülkelerine ait savaş uçaklarına saldırılmaması yönünde bir uyarı olduğu açıktı. ayrıca şam'a abd başkanı obama’nın şu uyarısı hatırlatılmak istendi: ‘şayet rejim suriye hava sahasına giren amerikan uçaklarına ateş açmayı düşünür ve güçlerine bu yönde emir verirse suriye hava savunmasını imha ederiz ve bu iş işid mevzilerini vurmaktan daha kolay olacaktır.’
esed rejiminin ‘pişman olacağı hiçbir eylemde’ bulunmayacağı açık. keza washington’un işid'e yönelik hava operasyonlarında kendisiyle eşgüdüm kurmayacağının da bilincinde. bu yüzden kendisiyle ortak hareket edilmesini dileyerek saldırıları olumlu karşılamak dışında bir seçeneği yok. bu durum esed rejimiyle eşgüdüm kurulmasını ve rejimin egemenliğine saygı duyulmasını isteyen rusya devlet başkanı vladimir putin’i kızdırırken iran cumhurbaşkanı hasan ruhani de suriyeli müttefikinin kendi topraklarının bombalanmasına rıza göstermesini kınadı.
görünen o ki esed rejimi açısından önemli olan husus, abd’nin başını çektiği koalisyonun kendi güçlerini ve rejimini savunmak için savaşan hizbullah, ebu fadl abbas ve hak tugayları gibi terörist milisleri vurmayacağından emin olması.
rejim işid ve diğer grupların çekileceği bölgeleri tekrar işgal etmek umuduyla amerikan saldırılarının muhalif güçleri zayıflatmasına bel bağlıyor. abd yönetimi de ılımlı muhalefetin işid’le savaşmasını sağlayacak şartların olgunlaşmasını bekliyor. bu da istenen rolü yerine getirebilmesi için ılımlı muhalefetin eğitilmesi ve güçlendirilmesiyle olacak.
esed rejiminin kendine güveniyle abd yönetiminin ipotekleri arasında suriyelilerin sıkıntıları, ülkenin kaderi, devrimcilerin esed rejiminden kurtulma ve devrimin özgürlük hedeflerini gerçekleştirmeye doğru yürüme arzuları etrafındaki soru işaretleri ise yerini koruyor.
ömer kuş, suriyeli yazar ve araştırmacı. halep üniversitesi fizik bilimleri fakültesi'nden mezun oldu. arap basınında periyodik olarak yazıları yayımlanan kuş'un 'yeni imparatorluk: kavramların değişmesi ve hakların farklılığı', 'modern eleştirisel eğilimler', 'amerikan radikalizmi' ve 'irak savaşı ve geleceğin ipotekleri' adlı kitapları bulunuyor.
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar