Görüş
Mısır'da Mübarek döneminden kalma bir seçim
Mısır’ın yeni seçilen lideri Abdulfettah Sisi'nin, parlamento seçimlerini demokratik yöntemlerle yapması durumunda, ülkede huzur ve güven ortamını tesis edeceği söylenebilir. Burada en önemli faktör, ekonomik göstergeler olacaktır. Ekonomi düzelmezse, Sisi'ye destek azalabilir.

mısır’ın demokratik seçimlerle iktidara gelmiş ilk lideri olan muhammed mursi’nin devrildiği 3 temmuz 2013 müdahalesi esnasında ilan edilen “yol haritası”nın ikinci ve en önemli adımı, cumhurbaşkanlığı seçimleriydi.
plana göre anayasa referandumu, parlamento seçimleri ve son olarak cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacaktı. ancak süreci hızlandırmak için “yol haritası” değiştirilip cumhurbaşkanlığı seçimleri öne alındı.
mısır'da 26-28 mayıs 2014 tarihlerinde düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkenin belli kesimleri tarafından sonuna kadar desteklendi. başka bir grup tarafından ise boykot edildi. boykotçulara göre seçimler, 25 ocak 2011 devrimi ile başlayan demokrasi sürecinin tabutuna çakılmış bir çividen ibaretti. batıl üzerine bina edilenin de haliyle batıl olacağını ifade eden bu kesim, mısır’da siyaset sahnesinde yaşananların demokrasi ve seçim değil, sadece “komik bir tiyatro” olduğunu ifade etti.
diğer görüşü benimseyenler ise 90 milyonun güven ve istikrarı için 9 bin kişinin kurşuna dizilmesinde bir sorun görmüyorlar. bu görüşü paylaşanlara göre mısırlılar, “önemli olan vatandır, konu vatan olunca insan hakları ve demokrasi gibi söylemler teferruattır.” anlayışıyla meseleye yaklaşıyorlar.
müdahale ve sonrasındaki gelişmelere destek verenler, rabia ve nahda meydanları’nın boşaltılma sürecinde yaşananları da takdirle karşılamışlardı. öyle ki, sosyal medyada çok ilginç yorumlar yapılmış ve fotoğraflar paylaşılmıştı. benzin istasyonlarındaki otomobil kuyrukları ile protestolar sırasında ölenlerin cenazeleri arasında bağlantı kurulması, en fazla dikkat çeken paylaşım olmuştu.
rabia ve nahda meydanları’nda hayatını kaybedenlerin cenazelerinin sıralandığı fotoğraflar, mursi zamanında yaşanan petrol kıtlığı yüzünden benzin istasyonlarında oluşan otomobil sıralarıyla karşılaştırılmış ve “cenaze sırası, benzin sırasından daha iyidir.” şeklinde yorumlar yapılmıştı.
bu anlayış, mısır toplumunun en fakir ve en elit tabakalarının yanı sıra ortodoks hristiyan kıptiler tarafından da benimsenen bir tutumdur. tıpkı 14-15 ocak 2014'te yapılan anayasa referandumunda olduğu gibi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de sandık başına kıptiler, dar gelirli kesimler, yaşlılar ve kadınların bir bölümünün gittiği görülmüştür.
mısırlı hristiyanların 3 temmuz sürecine destek vermeyi sürdürdükleri, seçimlerde genç-yaşlı, kadın-erkek sandığa gitmelerinden anlaşılıyor. ülkenin görsel ve yazılı medyası, müdahaleyi açıkça savunuyor. mursi ve müslüman kardeşler (ihvan) hareketinden mısır halkını uzaklaştırma faaliyetinin lokomotifi rolüne soyunuyor.
3 temmuz'a önderlik eden mareşal abdulfettah sisi’yi devletin adayı olarak gören asker, polis, yargı ve diplomasi gibi devlet kurumları, seçimlerde açıkça sisi’nin yanında yer aldılar. sünni islam’ın dünyadaki en önemli eğitim merkezlerinden biri olan el ezher, kıpti kilisesi, tasavvuf cemaatlerinin tamamına yakını ve selefilerin nur partisi etrafında toplanan kesimi de sisi’ye destek verenler arasındaydı.
müslüman kardeşler’in yanı sıra islami siyasi hareketlerin tamamına yakını seçimleri boykot etti. halen hapiste olan hazim ebu ismail’in raye partisi, vasat partisi, eymen nur tarafından kurulan yarın devrim partisi, 25 ocak devrimi’nde öne çıkan 6 nisan hareketi ve devrimci sosyalistler gibi siyasi oluşumlar da seçimleri boykot eden oluşumlardandı.
uluslararası atom enerjisi ajansı (uaea) eski başkanı ve 2005 nobel barış ödülü'nün sahibi muhammed baradey’in kurduğu dustur partisi’nin yönetimi ise daha yumuşak bir tutum sergileyerek, seçimlere katılacağını ancak sisi’nin rakibi hamdin sabbahi’yi destekleyeceğini önceden açıklamıştı.
mısır’da seçmen sandık başına gitmedi
3 temmuz sonrası dönemin ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “katılım oranı ve güven ortamı” iki önemli hedef olarak ön plana çıktı. oy verme işlemleri sırasındaki güven ortamı, polis ve askerin işbirliği ile sağlandı. boykotçu kesimlerin protestolarına seçim sürecinde fazla rastlanmadığı gibi büyük bir şiddet olayı da yaşanmadı.
katılım konusunda hedeflenen orana ulaşıldığı ise söylenemez. ilk gün katılımın beklenenin çok altında kalması, mısır yönetimini epey şaşırttı. katılımın artırılması için harekete geçen yönetim, oy verme işleminin ikinci gününün gece yarısı acil bir karar alarak 27 mayıs 2014 salı gününü resmi tatil ilan etti.
oy verme işleminin ilk gününde seçmenin sandık başına gitmeyişi, havanın sıcaklığı ve pazartesinin iş günü olmasına bağlandı. lakin bir sonraki günün resmi tatil ilan edilmesine rağmen katılımda bir artış gözlenmemesi, yönetimin tedirginliğini daha da artırdı.
yüksek seçim kurulu, ikinci günün sonunda oy verme işlemini bir gün daha uzatmak durumunda kaldı. gerekçe ise kayıtlı oldukları şehirlerin dışında yaşayan seçmenlerin şehirlerine dönebilmelerini kolaylaştırmaktı. hatta hükümet, seçmenlerin trenleri ücretsiz kullanabileceğini dahi duyurdu. bütün bunlara rağmen oy kullanan seçmen sayısı, hedeflenen rakamın çok altında kaldı.
mısır yönetimi için cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılımın yüksek olması önemliydi. çünkü katılımın yüksekliği, mısır halkının 3 temmuz’a verdiği desteğin ve sisi’nin yanında yer aldığının en önemli kanıtı olarak algılanmaktaydı. zira 3 temmuz müdahalesini hazırlayan olayların zirvesi, 30 haziran 2013 günü 30 milyon kişinin sokağa çıktığı söylemiydi. sisi’nin düşük oy oranıyla iş başına gelmesinin, ileride sıkıntıya yol açabileceği öngörülüyordu. dolayısıyla sisi’nin, yüzde 90 ve üzerinde bir oy oranıyla cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması hedeflenmişti.
mareşal sisi’nin mısır’ı kurtarma planları
sisi’nin cumhurbaşkanlığında, körfez sermayesinin mısır’a daha fazla yöneleceğine dair analizlerle sıkça karşılaşılıyor. nitekim seçim sürecinde mısır para birimi cuneyh, dolar karşısında değer kazandı ki bu, önemli bir gelişmeydi.
mısır’ın yeni seçilen lideri sisi'nin, toplumsal ve siyasi bir uzlaşma sağlayarak parlamento seçimlerini demokratik yöntemlerle yapması halinda, ülkede huzur ve güven ortamını tesis edeceği söylenebilir. ancak burada en önemli faktör, ekonomik göstergeler olacaktır. ekonomi düzelmezse, mısırlıların cumhurbaşkanı sisi'ye destek verme ihtimali de düşebilir.
sisi’nin ülke yönetimindeki başarısı ile ihvan’ın içinde bulunduğu süreç ters orantılıdır. yani sisi’nin başarısı, ihvan’ın geçmekte olduğu süreci uzatabilir. tersi durumda, mısır’da üçüncü bir devrim dalgasının başlayabileceği öngörülebilir. bu da ihvan’ın ülke siyasetinde yine aktif rol oynamasının önündeki engelleri kaldırabilir.
sandık başına giden seçmenin az olmasının farklı nedenleri de var mutlaka. bunlardan birinin, seçimlerden hemen önce hükümet tarafından akaryakıta yapılan desteğin, 2014-2015 mali yılında azaltılacağının ilan edilmesi olduğu söyleniyor. akaryakıta uygulanan sübvansiyonun azaltılmasının, bilhassa orta sınıfı fazlasıyla etkileyeceği ve hayat pahalılığına neden olacağı tahmin ediliyor.
25 ocak devrimi ile devrilen hüsnü mübarek ve oğullarına seçimlerden bir hafta önce verilen hapis cezaları, katılımın düşüklüğünün nedenleri arasında sayılıyor. hatırlanacak olursa mübarek’in oğulları ala ve cemal, mısır cumhurbaşkanlığı’na ait sarayların onarımı için ayrılan paradan belli bir miktarını çalmakla suçlamış ve 4 yıl hapse mahkum edilmişlerdi.
sisi’nin seçim kampanyasına, iskenderiye gibi bazı şehirlerde, mübarek’in partisi olarak bilinen milli vatan partisi’nin önemli isimleri katıldı. sisi’nin mübarek’in ekibi ile işbirliği yapması, halktaki desteğini azaltmış olabilir.
keza, 25 ocak devrimi’nde ölen ve yaralananların aileleri de mübarek-sisi ittifakından rahatsızlık duydular. sisi’nin seçimlerde mübarek’in partisi ile işbirliği devrimci gençleri, mübarek’in seçimlerden önce hapsi ise mübarek taraftarlarını rahatsız etti.
eymen nur, halid ali ve abdumunim ebul futuh gibi 2012 ve öncesi seçimlerde aday olan isimlerin, 2014 seçimlerinin demokratik olmayacağını iddia ederek birer birer yarıştan çekilmeleri de seçmeni etkiledi.
sadece iki adayın yarıştığı seçimleri kazanmasına kesin gözüyle bakılan sisi’nin posterleri, başkent kahire başta olmak üzere, ülkenin bütün şehirlerinde cadde ve sokaklara aylar öncesinden asıldı. ikinci aday hamdin sabbahi’nin posterlerini görmek ise neredeyse imkansızdı.
medyanın halkı sandık başına gitmeye uzun zamandır teşvik etmesine rağmen katılımın azlığı, mısır’da üstünde durulması gereken önemli unsurlardan biridir. 3 temmuz'u destekleyen mısırlı entelektüeller, anayasa referandumunda gençlerin oy kullanmaktan kaçındıklarına dikkat çekerek yönetimi bu hususta uyarmışlardı.
öyle anlaşılıyor ki mısır halkı, hafta sonlarında protestocuların organize ettikleri eylemlere katılmasa bile, ülkede yaşanan süreci yakından takip etti. ve gelişmelere itirazını sandık başına gitmeyerek dile getirdi. böylece sisi’nin zaferinin ne kadar trajikomik bir sonuç olduğunu tüm dünyaya gösterdi.
siyaset, ekonomi ve toplumsal araştırmalar vakfı (seta) kahire direktörü. el ezher üniversitesi islam hukuku fakültesi’nden mezun oldu. kırgızistan sosyal bilimler üniversitesi iletişim fakültesi’nde yüksek lisans yaptı. kırgızistan devlet üniversitesi politoloji (politika) bölümü’nden 'orta asya ülkeleri arasında siyasi entegrasyon' konulu teziyle doktora derecesi aldı. kalabalık’ın orta doğu ve rusya odaklı analizleri, başta dünya bülteni olmak üzere çeşitli medya organlarında yayımlanıyor.
twitter’dan takip edin: @aydokalabalik
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar