Görüş

Yasadışı dinlemelerle mücadele, demokrasi yörüngesinde kalmalı

AKP, Gülen cemaatinin yargı ve polis içindeki uzantıları olarak damgaladığı kişileri, hukuk dışı olduğu iddia edilen işlemlerin faili olarak görüyor. Ancak onların bu mevkilere gelmelerinin sorumlusu da yine Erdoğan hükümetinin bakanları ve o bakanların atadığı genel müdürler.

[ARŞİV]

sosyal medyaya art arda düşen telefon dinlemeleriyle hop oturup hop kalkıyoruz. kimisi bu dinlemelerin hepsinin, bütünüyle yasadışı olduğunu öne sürüyor. kimisi de mahkeme kararıyla yapılmış yasal dinlemeler olduğunu. hükümete yakın gazeteler, 2011 yılında başlatılan "selam terör örgütü" soruşturması kapsamında, iki bini aşkın insanın dinlendiği iddiasını, isim listesiyle birlikte yayımladı. bu sayının yedi bine ulaştığı da iddia edildi.

istanbul cumhuriyet başsavcısı hadi salihoğlu, 2011’den beri herhangi ‘bir silahlı terör eylemi ve terör planlaması görülmemesine rağmen’ 2280 kişinin telefonlarının dinlendiğini ve ilgili ilgisiz bütün konuşmaların dosyalandığını açıkladı. böylece yıllardır dile getirilen, dinlemelerin son derece keyfi biçimde ve asgari hukuk ilkeleri çiğnenerek yapıldığı iddiaları somut bir içerik kazandı.

telefon dinlemeleri, bugün güvenlik güçlerinin ve yargının, somut suç şüphesinden hareketle başlattıkları adli bir işlem özelliği göstermenin ötesinde, “önce dinleyelim, sonra suç kanıtı buluruz.” diyerek başlattıkları istihbarat amaçlı dinleme niteliği taşıyor. bunların bazılarının soruşturma savcısının talebiyle ve mahkeme izniyle yapılmaları her ne kadar onlara adli dinleme görünümü verse de, aslında çoğunun istihbarat amaçlı dinleme oldukları gerçeğini değiştirmiyor. sahte isimle ya da ‘x şahıs’ diyerek alınan dinleme izinleri buna işaret ediyor.

yürürlükteki yasalar adli telefon dinlemelerini kağıt üzerinde sıkı biçimde sınırlıyor. savcının mahkemeden dinleme izni alması, dinlemenin sınırlı bir süre için yapılması, bu süre içinde suç delili bulunmazsa dinleme kayıtlarının imha edilmesi öngörülüyor. ve dinlenen kişiye de durumun yazılı olarak bildirilmesini yasa emrediyor. bu dinlemelerin de hukuk dışına çıkması mümkün ve bu çok sık gerçekleşiyor.

türkiye’deki dinlemelerin çok büyük bölümü, adli dinleme konumunda bile değil. dinlemeler genelde polisin veya milli istihbarat teşkilatı’nın kendi yasalarına göre başlattıkları istihbarat dinlemesi olarak yapılıyor. mahkemeden doğrudan izin alan polis, dinlemenin sonucundan savcıyı kendisi gerekli gördüğü takdirde haberdar ediyor. suç delili içermeyen bilgilerin ise ne olduğu belli değil. bu tür dinlemelerin gerekli zamanlarda, dinlemeyi yapan güvenlik örgütü tarafından basına servis edildiğinin örneklerine defalarca şahit olduk.

yasadışı dinlemelerde hükümetin sorumluluğu

türkiye’de bugün adalet ve kalkınma partisi (akp) hükümeti, yasadışı dinlemelerden ilk defa haberdar olmuş gibi davranıyor. doğrudan başbakan recep tayyip erdoğan ve çevresini hedef alan yolsuzluk iddialarını içeren telefon dinlemelerinin sahte, diğer dinlemelerin ise yasadışı olduğu iddia edilmek suretiyle bir savunma hattı kurulmaya çalışılıyor. lakin geçmişte ergenekon, kck, oda tv ve benzeri davalar için dile getirilen benzer yasadışı işlem iddialarını hükümet üyeleri hep duymazlıktan geldiler. her seferinde, “bırakalım bağımsız yargı karar versin.” dediler. bugün ise mızrağın ucu kendilerine dokununca feryat ediyorlar.

akp, kendi iktidarını pekiştirmek amacıyla yargı ve polis içindeki bu istihbarat merkezli yapıyı yıllarca güçlendirmekten kaçınmadı. polis istihbarat’ın yasadışı dinlemeler ve bazen de sahte kanıtlara dayanarak hazırladığı fezlekelerin savcılıklarca aynen soruşturma raporu ve ardından iddianameye dönüşmesine karşı herhangi bir önlem almadı. 

by Ahmet İnsel

akp, fethullah gülen cemaatinin yargı ve polis içindeki uzantıları olarak damgaladığı kişileri, hukuk dışı olduğu iddia edilen işlemlerin faili olarak görüyor. ancak onların bu mevkilere gelmelerinin doğrudan sorumlusu da yine erdoğan hükümetinin bakanları ve o bakanların atadığı genel müdürler. dolayısıyla bugün ne başbakan erdoğan’ın ne akp hükümetinin yakın tarihe kadar gerçekleşmiş yasadışı dinlemelerle ilgili bir sorumluluğu bulunmadığını söylemek mümkün.

aksine akp, kendi iktidarını pekiştirmek amacıyla yargı ve polis içindeki bu istihbarat merkezli yapıyı yıllar boyunca güçlendirmekten kaçınmadı. polis istihbarat’ın yasadışı dinlemeler ve bazen yasadışı veya sahte kanıtlara dayanarak hazırladığı fezlekelerin savcılıklarca aynen soruşturma raporu ve ardından iddianameye dönüştürülmesine karşı herhangi bir önlem almadı.

başbakan erdoğan'ın bizatihi kendisi uzun bir dönem boyunca her istanbul’a gelişinde, istanbul polis istihbarat’ın başındaki kişiden bu tür dinlemelere dayanan operasyonlarla ilgili doğrudan bilgi aldı. bugün bu kişilerin “paralel yapı” bağlantılı adamlar olduğunu ve hükümete karşı komplo kurulduğunu iddia ediyor. buna karşı demokratik hukuk devleti mekanizmaları yerine olağanüstü hal rejimi önlemlerini hızla devreye sokuyor. erdoğan’ın adeta ’suçlunun telaşı’ içinde olduğu kanaati giderek güçleniyor.

yasadışı dinlemeler ve avrupa birliği

birkaç yıl geriye ve türkiye dışına gidelim. dönemin italya başbakanı silvio berlusconi’yi zor durumda bırakan bir dizi telefon dinlemesi yayımlanmıştı. berlusconi bunun üzerine “ağız tıkacı” adı verilen ve telefon dinlemelerinin yayımlanmasını kısıtlayan bir yasa değişikliğini parlamentoya sundu. bunu yaparken, italya’da telekulağın vardiyalı çalışan 1400 personeli olduğunu, sadece 2009’da dinleme faaliyetlerinin maliyetinin 272 milyon avro olduğunu iddia ediyordu (haberin orijinal metni). berlusconi’ye göre, dinlenen kişilerle konuşanların da dinlenmesi sonucunda son on yılda italya’da gizli servisler 29 milyon kişiyi dinlemişti.

berlusconi’nin getirmek istediği yasa, özel hayatın korunması gerekçesi altında soruşturma sırasında polis ve yargıçların yaptırdıkları dinlemelerin yayımlanmasını yıllarca yasaklanabilmesini öngörüyordu. bu yasa tasarısına sadece italya’daki medya kuruluşları ve yargıçlar itiraz etmekle kalmadılar. avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı (agit), avrupa parlamentosu, abd yönetimi ve uluslararası insan hakları örgütleri de mevcut uygulamaları eleştirdiler ve hükümeti uyardılar.

italya'da berlusconi hükümetinin önerdiği yasa, telefon dinleme kayıtlarının basında yer almasını büyük ölçüde sınırlarken, türkiye’de erdoğan hükümetinin telekomünikasyon idare başkanlığı (tib) yasa değişikliğinde aldığına benzer bir önlemi almayı da ihmal etmiyordu: bir kişinin, internette yayımlanan belgenin veya bir sözün ‘imajına zarar verdiği’ iddiası üzerine, o belge ve sözün hemen kaldırılması mecburiyeti!

uzun bir direnişten sonra berlusconi, kasım 2011’de başbakanlıktan istifa etti. nihayet kasım 2013’de kendi partisi de onu savunamaz hale geldi ve senatörlüğünü düşürdü. “ağız tıkacı” yasasının tartışıldığı en civcivli zamanlarda, italyan anayasa hukukçusu angelo bianco, özel hayatın ve masumiyet karinesinin korunması için yasa değişikliği yapmanın elzem olduğunu belirttikten sonra şöyle demişti (haberin orijinal fransızca metni): “ama sadece berlusconi siyaset sahnesini terk edince yargıçların telefon dinlemelerini siyasal olarak kullanmalarını tartışmaya belki başlayabiliriz.”

türkiye’de de telefon dinlemeleri ve buna bağlı olarak özel hayatın gizliliği, masumiyet karinesinin korunması gibi konularda yapılması gereken son derece acil değişiklikler var. fakat bu reformların türkiye’nin olağanüstü rejim yörüngesinden yeniden demokratikleşme yörüngesine oturmasının aracı olabilmesi için artık ne yaparsa yapsın hem şaibeli hem de sorumlu olma damgalarını silinemez biçimde yemiş olan erdoğan iktidarının siyaset sahnesinden çekilmesi gerekiyor.

prof. dr. ahmet insel galatasaray üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi iktisat bölümü'nde öğretim görevlisidir. iletişim yayınları ve birikim dergisi yayın kolektifleri üyesi olan insel, radikal gazetesi için köşe yazıları kaleme alıyor.

twitter’dan takip edin: @ahmet_insel

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Ahmet İnsel

prof. dr. ahmet insel, galatasaray üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi iktisat bölümü'nde öğretim görevlisidir. iletişim yayınları ve birikim dergisi yayın kolektifleri üyesi olan insel, radikal gazetesi için köşe yazıları kaleme alıyor.   Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;