Görüş

Yerel seçimlerin mesajı

AK Parti'nin zaferi, Başbakan Erdoğan'ın toplumun nabzını doğru bir şekilde tuttuğunu gösterirken, meşruiyetinden ve nezihliğinden şüphe duyulmayan seçimler Arap toplumları için örnek oluşturmalı.

Muhammed Mursi ve Recep Tayyip Erdoğan poz veriyor.
Mısır'da Temmuz 2013'te Muhammed Mursi'nin bir darbeyle devrilmesinin ardından Türkiye'nin tepkileri iki ülkenin arasını açmıştı. [AFP]

kahire ve ankara ilişkilerinde yaşanan gerilim, türkiye'de gerçekleşen seçimlerin işaret ve derslerini görmemizi engellememeli. sebep ise sadece bu işaretlerin ve derslerin bir kısmının bizim [mısır] için yararlı olması değil, aynı zamanda ülkenin de bizleri yakından ilgilendirmesi.

30 mart'ta yerel seçimler yapıldı, ancak bu seçimler, ülkeyi 2002'de yapılan genel seçimleri kazanması sonrası 12 yıldır yöneten adalet ve kalkınma partisi'nin halk desteği için bir sınav oluşturdu.

aynı zamanda bu seçimler, parti başkanı ve başbakan recep tayyip erdoğan'ın geleceği ve hedefleri açısından hayatiydi. partisi belediyelerde çoğunluğu kazanamadığı takdirde görevinden istifa edeceğini ve siyaseti bırakacağını açıkladı. bunun yanı sıra bu seçim başarısı ağustos ayında yapılması öngörülen cumhurbaşkanlığı seçimlerine rahat şekilde girmesinin kapılarını araladı.

cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması ise partisinin gelecek yıl yapılacak meclis seçimlerini alması için olumlu şartlar sağlayacak. bu süreçlerin (yerel, cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler) aşılması halinde erdoğan ve partisinin 2023 yılına kadar iktidarı sürdürme hayali gerçekleşmiş olacak.

bu yıl belediye seçimleri, erdoğan ve partisi açısından hayati olduğu için belli başlı partiler seferber oldu. ak parti kampanyası son 10 yıl zarfında gerçekleştirdiği kazanımlara yoğunlaşırken, rakip partilerin bu dönemin eksiklikleri ve dezavantajlarına yoğunlaşması en belirgin gözlemdi.

by Fehmi Hüveydi

bu yılın önemi türkiye cumhuriyeti'nin yüz yaşına girecek olmasında saklı. erdoğan, türk devletinin büyük hamlesi olması öngörülen bazı dev projelerinin bitişi için bu tarihi veriyor. şöyle ki, türkiye dünyada en büyük 6 ekonomi arasına girmiş olacak.

bu projelerin başında boğazın suları altından geçecek, asya ile avrupa'yı 3000 metre uzunluğunda ve su yüzeyinin 60 metre derinliğinde silindir tünellerle bağlayacak karayolu geçidi geliyor. bir araç sahibi, bu köprü ile londra ile pekin arasındaki mesafeyi karadan kat etmiş olabilecek. 150 yıl önce osmanlı padişahlarının gerçekleştirmek istediği bir hayaldi bu. yalnız erdoğan bu projenin yüzüncü yıldönümü öncesinde hayata geçirileceği sözü verdi ve sadece asrın projesi olmadığını, ayrıca iki kıta arasındaki ilişkilerde yeni bir tarih yazacağını belirtti. buradan hareketle tüm çağların projesi olarak gördü.

önemli türk anket şirketlerinden konsensus, geçtiğimiz eylül ayında ülkedeki siyasi ve sosyal seçenekler etrafında yaptığı saha araştırmasının sonuçlarını açıkladı. şirket 2011 yılında yapılan genel seçim sonuçlarına ilişkin en yakın tahminde bulunmasıyla ön plana çıktığı için de bu araştırma özel bir önem kazandı.

şirketin türkiye'nin tüm kentlerindeki katılımcıların görüşlerini alması sonrası vardığı sonuçlar şöyle: katılımcıların yüzde 50'si işsizliğin yaşadıkları en önemli sorun olduğu yönünde görüş bildirmişler. ikinci sırada yüzde 48 ile terör sorunu geliyor. diğer sorunlar ise sırasıyla eğitim, demokrasi, özgürlükler ve pahalılık.

aynı ankette seçmenlerin yüzde 50'si akp'ye oy vereceğini açıklamış, (o vakitler yapılan başka anketlerin tahminleri de bu rakam etrafında dönüyordu) en önemli muhalefet partilerinden sayılan chp ise oyların sadece yüzde 27'sini almıştı.

anket ayrıca ak parti'nin başta solcu, laik ve atatürkçü tabanıyla bilinen izmir olmak üzere ege denizi'ne uzanan sahil bölgelerinde daha az bir oy oranı (yüzde 40) alacağını açıklamıştı.

ankete katılanların yüzde 43'ü hükümetin kürt sorunu'nun çözümü yönündeki adımlarını desteklemiş ve yüzde 39'u akp'nin teröre karşı başarılı olduğunu belirtmiş. dış politikada ise yüzde 48 erdoğan'ın mısır politikasına karşı çıkıyor. mısır politikasını destekleyenlerin oranı ise yüzde 40. hükümetin suriye politikasını destekleyenler yüzde 24 iken karşı çıkanlar yüzde 56. suriye politikasının destekleyenlerin oranı 2012'de yüzde 44 idi.

yerel yönetimden ülke yönetimine

1990'ların ortasında rahmetli ahmed behçet'le birlikte kendisiyle tanıştığımda erdoğan, istanbul belediye başkanlığı'na seçilmişti. o zaman fakir ailesinin geçimini sağlamak için şehrin sokaklarında karpuz ve simit sattığından beri ülkedeki siyasetçilerden daha fazla türk halkını bildiğini belirtmişti. kentin sokaklarındaki ve küçük çaplı kulüplerinde 10 yıl futbol oynamış. sonrasında ise fakir beledilerden birinde milli selamet partisi'nin gençlik kollarına girmiş.

bu arka plan kendisine, insanların endişelerini ve hayallerini en ince ayrıntısına kadar yaşama imkanı verdi. istanbul belediye başkanlığı'nı getiren başarının arkasında da bu bilgisi vardı. belediyeyi geri kalmışlıktan ve borç batağından kurtardı. istanbul belediyesi avrupa'daki en önemli belediyelerden oldu ve (2010'da) avrupa kültür başkenti seçildi.

bu yıl belediye seçimleri, erdoğan ve partisi açısından hayati olduğu için belli başlı partiler seferber oldu. ak parti kampanyası son 10 yıl zarfında gerçekleştirdiği kazanımlara yoğunlaşırken, rakip partilerin bu dönemin eksiklikleri ve dezavantajlarına yoğunlaşması en belirgin gözlemdi.

erdoğan'ın partisinin hayata geçirdiği projelerinden konuştuğunu ifade edebilirsiniz. ekonominin yüzde yüz büyüdüğünü, kişi başı milli gelirin yıllık 4000 dolardan 11 bin dolara çıktığını belirten imf ve dünya bankası bunun kanıtları. bu durum fakirlerin ve orta sınıfın yaşam standartlarını iyileştirmesinin yanı sıra özellikle uzak şehirleri kapsayan imar projeleri getirdi.

buna karşın muhalefet partileri hiçbir proje sunmadılar ve tüm ilgi alanları yapılan projelerin önemini azaltmak ve akp yönetiminin performansını gölgelediği söylenen yolsuzluk belirtilerine yoğunlaşmak oldu.

30 mart günü 81 vilayette belediye seçimleri yapıldığında ortaya çıkan sonuçlar sürpriz olmadı. zira iktidardaki ak parti, yüzde 38,8 aldığı 2009 yerel seçimlerindeki oy oranını yüzde 7 arttırarak oyların yüzde 45,5'ini aldı. en büyük rakibi chp oyların yüzde 27,8'ini aldı. bu sonuçlar doğrultusunda şu gözlemler ön plana çıkıyor:

seçim sahnesini medya organları üzerinden takip edenler, yanlış bir mesaj aldılar. seçim sonuçları her partinin veya siyasi grubun doğal hacmini belirleyerek bu mesajı tekzip etti. 

by Fehmi Hüveydi

on küsur yıl zarfında altıncı kez erdoğan ve partisinin çoğunluğu alması, kendisini cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olması yönünde bir yetki ve teşvik olarak görülüyor. bu yetkinin ülkelerimizde bazılarının dolaştırdığı anlamdan farklı bir meşruiyeti bulunuyor. yani suni değil, kendiliğinden oluştu ve hiç kimsenin nezihliğinde şüphe etmediği seçimlere dayandı.

iktidarın yolsuzluklarından bahseden ve insanları erdoğan'ın politika ve kararlarına (özellikle de hükümetin aleyhine yazılan hatalarından olan twitter ve youtube sitelerini kapatma amaçlı müdahalesi sonrası ve öncesinde taksim gösterilerini dağıtması) yönelik korkutan kampanyalar, çoğunluğun partiye desteğini pek etkilemedi. insanların partinin kendileri için gerçekleştirdiği başarılara ve yaşam şartlarını iyileştiren hizmetlerine oy verdiği görüldü.

seçimler siyasetçiler ile toplum arasındaki ayrışmanın boyutunu gözler önüne serdi. geçen aylar boyunca medya organları kanalıyla ortamı gürültüye boğan siyasilerin sokakların nabzını ve insanların gerçek özlemlerini ifade etmediği anlaşıldı.

dolayısıyla seçim sahnesini medya organları üzerinden takip edenler, yanlış bir mesaj aldılar. seçim sonuçları her partinin veya siyasi grubun doğal hacmini belirleyerek bu mesajı tekzip etti.

tarihsel olarak zıt ve birbiriyle çatışan siyasi güçlerin aralarında ittifak yapması ve akp'yle mücadele etmek için kendi çekişmelerini unutması tablonun ironilerindendi. zira laik ve solcu kesimleri içine alan chp, aşırı sağcı mhp ile ittifak yaptı ki, bu ikisi arasında geçmişte hep sıkıntılar oldu. abd'de yaşayan ve cemaatini siyasetin dışında gören gizemli islami lider fethullah gülen'in taraftarları da bu iki partiyle aynı tavrı sergiledi.

erdoğan'ın partisini düşürmek veya zayıflatmak için bir araya geldiler. bu durum parti liderlerinin seçim yarışında ilkesel tutumlarını bıraktıklarını anlayan kendi taraftarlarından bazıları arasında dahi güven kaybına yol açtı.

bunun yanı sıra alternatif bir proje sunmadılar, ak parti'nin düşürülmesinin projeleri ve amaçları oluğunu ifade ettiler. chp'nin başta antalya olmak üzere kaleleri sayılan üç belediyeyi kaybetmesi bu yaklaşımın sonuçlarından.

kürtler, akp'nin kürtlerin sorunlarını çözmeye çalıştığı atmosferden istifade etti ve partileri bdp anadolu'da altısı büyük 13 belediye kazanarak hatırı sayılır bir başarı elde etti.

merhum necmettin erbakan'ın kurduğu islamcı saadet partisi'nin ise oyları geriledi. önceki seçimlerde oyların yüzde 5'ini almışken bu kez yüzde 1'den fazlasını alamadı. bu gerilemenin temel sebebi partinin seçimlerde akp'nin rakiplerine daha yakın durmasıydı.

dış tepkiler

amerikalılar türkiye'deki yerel seçim sonuçlarına ilişkin 'hayal kırıklıklarını' ifade ettiler. el ehram gazetesi 7 nisan tarihli nüshasında ankara'daki muhabirinin imzasıyla bu noktayı öne çıkardı. muhabir, abd başkanı'nın erdoğan'ı sonuçlardan dolayı kutlamadığını bildiriyordu. ayrıca abd'nin türkiye'deki büyükelçisi de sonuçları görmezlikten geldi. büyükelçi daha önce de sızdırılan yolsuzluk davalarını yorumlayarak türk hükümetinin washington'un tavsiyelerini görmezlikten geldiğini ve 'şimdi imparatorluğun çöküşünü izlediği' yollu açıklamada bulunmuştu.

yanıtını aramamız gereken soru şu: hayati ve stratejik çıkarlarımızı heba etmemek için konjonktürel ve geçici olan anlaşmazlıklarımızı nasıl yöneteceğiz?

by Fehmi Hüveydi

bu hayal kırıklığı israil'de de yankısını buldu. israil radyosu 29 mart cumartesi günü başbakan binyamin netanyahu'nun türkiye'deki seçim sonuçlarından çok endişelendiğini, "erdoğan'ın başarısız olmasını ve döneminin sona ermesini istediğini" bildirdi.

bu arka plana, mısır ve genel olarak arapların türkiye konusundaki tutumunun en azından stratejik bakış açısı itibariyle abd ve israil karesinden uzakta saf tutması gerektiğine dikkatlerimizi çeker umuduyla işaret ettim.

halihazırda kahire ile ankara ilişkilerinin saflığını bulandıran gelişmeler olduğunu biliyorum, ancak iki ülke hükümetleri arasında uzun sürmemesini temenni ettiğim bu konjonktürel anlaşmazlıklar ile bu anlaşmazlıkların stratejik çıkarlarda zıtlaşmaya dönüşmesi arasında bir ayırıma gidilmesi çağrısında bulunuyorum.

maalesef medya ve siyasi söylemimiz böyle bir yanlışa düştü. bizdeki bazı yetkililerin türkiye'deki durumla ilgili açıklamalarının anlam itibariyle amerikalıların ve israillilerin yorumlarından farklı olmaması üzücüydü. oysa yanıtını aramamız gereken soru şu: hayati ve stratejik çıkarlarımızı heba etmemek için konjonktürel ve geçici olan anlaşmazlıklarımızı nasıl yöneteceğiz?

fehmi hüveydi, 1937 mısır doğumlu gazeteci ve yazar. kahire üniversitesi hukuk fakültesi mezunu.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Fehmi Hüveydi

mısırlı gazeteci ve yazar. 1937 yılında dünyaya geldi. kahire üniversitesi hukuk fakültesi'nden mezun oldu.  Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;