Haber analiz

Mali: Paylaşım savaşının Sahra cephesi

Fransa’nın Mali'ye müdahalenin arka planında, Mali halkını silahlı radikallerden korumak gibi insani yaklaşımdan çok daha karmaşık bir resim yer alıyor.

Konular: Afrika, Mali

fransa’nın eski sömürgesi mali’deki silahlı islamcı gruplara yönelik 11 ocak 2013’te başlattığı askeri operasyon, batıda senegal’den doğuda eritre’ye uzanan afrika sahil kuşağı’nı derinden etkileyecek bir dönemin kapılarını açmış görünüyor. fransız savaş uçaklarının operasyonda hava sahasını kullanmasına izin veren cezayir’de, batılı şirketlerin işlettiği bir doğalgaz tesisinin, misilleme olarak el kaide bağlantılı silahlı kişiler tarafından basılması ve çalışanların rehin alınması, batı afrika’nın sürüklenebileceği şiddet sarmalının işareti olarak değerlendiriliyor. 2000’lerden beri sahra çölü’nde faaliyet gösteren selefi eğilimli örgütlenmelere karşı fransa’nın açtığı cephenin, mali’yi ‘batı afrika’nın afganistanı’ haline getirmesi ise en korkulan senaryo.

birleşmiş milletler'in fransa’nın mali çıkarmasını meşrulaştırmak için verdiği desteğin alt yapısını, bm güvenlik konseyi'nin 20 aralık 2012 tarihli ve 2085 sayılı kararı teşkil ediyor. karar doğrultusunda, mali’nin kuzeyinde etkin olan silahlı gruplara karşı mali hükümetine destek vermek konusunda batı afrika devletleri ekonomik topluluğu (ecowas) ve afrika birliği yetkilendirilmişti. islamcı grupların başkent bamako’ya ilerleyişe geçmesi karşısında etkisiz kalan mali merkezi hükümetinin yardım istemesi, fransız müdahalesinin resmi gerekçesini teşkil ediyor.

müdahalenin arka planı

peki, ama uluslararası sahnenin spot ışıklarının, denize kıyısı bulunmayan bu fakir batı afrika ülkesine çevrilmesine yol açan gelişmeler nasıl bir zemin üzerine oturuyor? fransa cumhurbaşkanı françois hollande ve hükümetini, avantajları kadar riskleri ve maliyetleri de oldukça yüksek böylesi bir hamle yapmaya iten etmenler neler? bu soruları doğru yanıtlayabilmek için, fransa’nın iki katı büyüklükte bir alanı kaplayan ve altında zengin maden ve tatlı su kaynakları barındıran topraklar üzerinde 15 milyon insanın yaşadığı mali’nin yakın siyasi tarihine kısaca göz atmak gerekiyor.

tuareglerin dağınık yapısı nedeniyle mali tuareglerinin, ülkenin 'azavad' adını verdikleri kuzeyinin bağımsızlığını talep etmeleri, bölge devletlerince de tehdit olarak algılanıyor.

by Ebru Afat
Editör

1960’ta fransız sömürge yönetiminden kurtularak bağımsızlığına kavuşan mali, üç temel sorunla yüz yüze kalmıştı: sahra çölü’nün bir bölümünü kapsayan ülkenin kuzeyindeki tuareg kabilelerin isyanları, askeri darbeler ve yolsuzluklar. kuzey afrika’da yaşayan berberilerin bir kolu olan tuaregler, sahra çölü’nün mali ve nijer sınırları dahilindeki kısımlarında yoğunlaşan göçebe bir kavim. mali’nin komşuları olan cezayir ve burkina faso ile libya’nın güneybatısı ve nijerya’nın kuzeyinde de tuareg nüfusu mevcut. tuareglerin bu dağınık yapısı nedeniyle mali tuareglerinin, ülkenin ‘azavad’ adını verdikleri kuzeyinin bağımsızlığını talep etmeleri, bölge devletlerince de tehdit olarak algılanıyor.

2002’de demokratik seçimlerle iktidara gelen ve 2007’de bir kez daha seçilen devlet başkanı amadou toumani toure döneminde mali, görece istikrara kavuştu. 1962 ve 1990’daki büyük ayaklanmalarından sonra 2006’da üçüncü kez isyan eden tuareglerle 2009’da ateşkes anlaşması imzalayan toure, cezayir’den gelen el kaide mensuplarının kuzey mali’de üslenmesine el altından izin verdiği söylentilerine rağmen, batı’da destek gören bir lider olarak tanınıyordu. abd, mali ordusuna terörle mücadeleye karşı eğitim veriyordu. lakin 2011 sonlarında başlayan olaylar silsilesi, toure yönetiminin sonunu getirdiği gibi fransa’nın mali operasyonunun da zeminini hazırladı. 

libya’daki rejim değişikliğinin etkisi

libya’daki rejim değişikliğinin mali’yi parçalanmanın eşiğine getiren süreci tetiklemesi, uluslararası sistemde bir yerdeki olumlu gelişmenin başka bir yerde olumsuz sonuçlara yol açabileceğinin net bir örneği. libya’yı demir yumrukla yöneten muammer kaddafi’nin iktidarını korumak için istihdam ettiği tuareg lejyonları, muhaliflerin ağustos 2011’de başkent trablus’a girmesinin ardından mali’ye geri dönmüşlerdi. silahlarını da yanlarında getiren lejyonlar, kuzey mali’deki tuareg kabilelerini hareketlendirdi. küçük savaşçı gruplar 2011 sonunda azavad ulusal kurtuluş hareketi (mnla) çatısı altında birleşti ve ocak 2012’de dördüncü tuareg isyanı başladı. önceki tuareg isyanlarından farklı olarak mnla savaşçıları, kısa sürede kuzey mali’nin kontrolünü ele geçirdiler. mali artık fiilen bölünmüş bir ülkeydi.

devlet başkanı toure’ye karşı, ayrılıkçı tuareglerle yeterince mücadele etmediği gerekçesiyle, mali ordusundan bir grup orta rütbeli subay mart 2012’de darbe düzenlendi. toure yerine geçici bir yönetim tesis edildi. süreçte ortaya çıkan güç boşluğunu değerlendiren mnla, nisan 2012’de kuzey mali’nin bağımsızlığını ilan etti. fakat tuareglerin bağımsızlık girişimi uzun sürmedi. el kaide ve bağlantılı diğer selefi gruplar kısa sürede tuareglerin bölgedeki etkinliğini kırdı. finansal kaynakları çok zayıf olan mnla, kaçakçılık ve rehine alma gibi yöntemlerle gelir elde ettiği öne sürülen islamcı örgütlerle çatışmaya yanaşmadı ve taktiksel olarak geri çekildi. kuzey mali’de yaşayan araplarca kurulan ve bağımsızlık yerine kuzey mali’nin kendi geleceğini tayin hakkını savunan azavad ulusal kurtuluş cephesi (flna) de benzer bir tutum sergiledi.

kuzey mali’deki islamcı örgütler faktörü

el kaide ile bağlantılı ensaruddin, islami mağrip’teki el kaide (imek) ve batı afrika tevhit ve cihat hareketi (mujao) gibi radikal örgütlenmelerin 2012 ortalarına gelindiğinde, kuzey mali’deki devlet dışı otorite konumuna yükselmesi, bölgedeki dengeleri alt üst etti. bu grupların katı islam yorumları ve aşırı uygulamalarının, hem kuzey mali’de hem de ülkenin geri kalanında ciddi bir korku ve rahatsızlığa yol açtığı yadsınamaz bir durum. nitekim bamako’nun yer aldığı orta mali’ye yönelen ensaruddin’e bağlı arap ve tuareg isyancılar karşısında aciz kalan mali hükümeti ve mali halkının bir kısmının, eninde sonunda olaylara zaten doğrudan dahil olacak fransa’nın kapısını çaldığı da bir gerçek. ancak müdahalenin arka planında, sahraaltı'nın ılımlı müslümanlığını yaşayan mali halkını silahlı radikallerden korumak gibi insani bir yaklaşımdan çok daha karmaşık bir resim yer alıyor.

çin’in 2000’lerden itibaren afrika’da özellikle tarım ve madencilik alanında büyük çaplı yatırımlar gerçekleştirerek nüfuz sağlamaya çalışması ve abd’nin 2008’de afrika komutanlığı’nı (africom) kurmasıyla keskinleşen paylaşım mücadelesi, dokunulmamış yeraltı zenginlikleriyle dolu sahra çölü ve çevresini öne çıkarıyor. bu bağlamda zengin uranyum, fosfat, altın ve petrol yatakları iştah kabartan kuzey mali’de, el kaide ve bağlantılı grupların da masaya oturması, fransa ve abd’nin hesaplarını epeyce karmaşıklaştırıyor. enerji ihtiyacının büyük kısmını nükleer santrallerden karşılayan fransa’nın, kuzey mali’deki uranyumun geleceği üzerinde söz sahibi olamama ihtimali karşısında elini çabuk tutması pek şaşırtıcı değil. brezilya, rusya ve hatta türkiye gibi ülkelerin de afrika’da oyuna girme çabaları, fransa’nın agresif tutumunu perçinliyor.

islamcı örgütlerin mali’yi istikrarsızlığa sürüklemesi karşısında fransız müdahalesinin mevcut istikrarsızlığı daha da yoğunlaştırıp tüm afrika sahil kuşağı’na taşıma potansiyeli, fransa’nın kurtarıcı söylemlerini gölgede bırakıyor.

by Ebru Afat
Editör

el kaide'nin sahra'da mevzi kazanmasından büyük rahatsızlık duyan ve cezayir'deki baskında vatandaşlarını kaybeden britanya'nın, fransa'yı desteklemek için mali'ye asker gönderme kararı alması dikkat çekici bir tavır. britanya başbakanı david cameron, bu kararla ülkesinin mali krizinde pasif kaldığı yönünde iç kamuoyunda oluşan eleştirileri bertaraf etmeyi amaçlarken, afrika'da rekabet içinde bulunduğufransa'nın batı adına üstlendiğini misyonu benimsendiğini de ortaya koyuyor. britanya güçleri mali'de lojistik ve askeri eğitim alanında görev yapacak, doğrudan muharebelere katılmayacak.

fransa’nın mali müdahalesi, tüm bu veriler ışığında, mart 2011’de öncülük ettiği libya operasyonu ile başlattığı ‘afrika’ya geri dönüş’ stratejisinin yeni aşaması olarak değerlendirilebilir. nisan 2011’de batı afrika ülkelerinden fildişi sahili’nde, seçimi kaybetmesine rağmen koltuğunu bırakmayan devlet başkanı laurent gbagbo'yu uzaklaştırmak için fransız birliklerinin başkent abidjan'a çıkarma yapması da aynı stratejinin bir parçasıydı. cumhurbaşkanı hollande’ın, 2012 yazındaki seçimlerde yenilgiye uğrattığı selefi nicolas sarkozy’nin söylem ve uygulamalarını canhıraş bir biçimde kullanması, tüm bu hamlelerin kısa vadeli taktiksel tercihler yerine uzun vadeli bir stratejinin ürünü olduğunun açık bir göstergesi.

bm fransa daimi temsilcisi gerard araud’nun ifadesiyle, ülkesinin mali hükümetine yardım etmekten ‘başka bir seçeneği’ olmadığı, radikal isyancıların durdurulmaması halinde tüm bölgenin derin bir istikrarsızlığa sürükleneceği tezi, daha ilk aşamada soru işaretleri doğuruyor. islamcı örgütlerin mali’yi istikrarsızlığa sürüklemesi karşısında fransız müdahalesinin mevcut istikrarsızlığı daha da yoğunlaştırıp tüm afrika sahil kuşağı’na taşıma potansiyeli, fransa’nın kurtarıcı söylemlerini gölgede bırakıyor.

operasyon sayesinde ‘fransa’nın batı afrika’da kimin patron olduğunu dosta düşmana göstermesi’ hedefinin gerçekleştiği kabulü, bütçe açığı ve yüksek işsizlik gibi ağır ekonomik sorunlarla boğuşan hollande gibi selefine göre 'itidalli' bir liderin imajına da önemli bir katkı sağlıyor. bütün bunlar toplandığında, batı medyasının mali’deki çatışmayı ‘mutlak kötü radikal islamcılar’ ile ‘mutlak iyi batılı güçler’ arasındaki mücadele şeklinde sunma çabaları, resmin ayrıntıları biraz irdelendiğinde gerçekliğini tartışmaya açıyor.

kaynak: al jazeera ve ajanslar

Ebru Afat

istanbul'da dünyaya geldi. istanbul üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'nde uluslararası ilişkiler eğitimi aldı. aynı okulun aynı bölümünde, "karşı küreselleşme hareketi: küreselleşmeyi hedef alan küresel muhalefet" başlıklı teziyle yüksek lisansını tamamladı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;