Ortadoğu
Çatışma ile uzlaşı arasında Kürtler ve ÖSO
ÖSO ile Kürtlerin karşılıklı endişelerinin, Suriye iç denklemini aşan birçok sebebi var. PYD, Türkiye’nin desteklediği ÖSO’nun, Türk etkisinden kaynaklanan bir ajandası olduğunu düşünüyor.

özgür suriye ordusu (öso), suriye rejimine yönelik askeri operasyonlarına başladığı andan itibaren, öso ile kürtler, özellikle de kürt demokratik birlik partisi (pyd) arasında karşılıklı endişeler bulunuyor. pratikte (türkiye’ye karşı savaşan kürt örgütü) pkk’nın suriye’deki kolu sayılan pyd, ülkenin kuzeyindeki efrin’den en doğudaki dicle nehrine kadar uzanan, kürt çoğunluğuna sahip bölgelerin büyük kısmına kontrolünü yaymakta başarılı oldu.
karşılıklı endişeler
öso ile kürtlerin karşılıklı endişelerinin, suriye iç denklemini aşan birçok sebebi var. zira genelde kürtler ve özelde ise pyd, türkiye’den çeşitli destekler alan öso’nun, türk etkisinden kaynaklanan bir ajandası olduğunu düşünüyor. türkiye’nin bölgesel politikasıyla ilişkili ideolojik boyut uğruna geleceğin suriye’sinden kürt oluşumunun uzaklaştırılması ve kürt sorununun bölgedeki gelişmelerine yönelik ankara’nın endişesi de bu ajandalardan doğuyor.
buna karşın öso (ve beraberindeki nusra cephesi’ne bağlı silahlı tugaylar), suriye rejimi ile pyd’nin açıklanmamış bir ittifak kurduğunu düşünüyor. suriye krizini, coğrafik olarak ve bilhassa da, türk yetkililerin belirttiği gibi ilişkilerin geri dönülmez bir kopukluğa varması sonrası suriye rejimiyle ilan edilmemiş bir savaş içinde bulunan, türkiye’ye yayma amacıyla süren çekişmede pyd’nin bir kart olarak kullanıldığına inanıyor.
söz konusu endişe, öso ve nusra cephesi’nden silahlı tugayların aylar önce nüfusu arap, kürt, asuri ve çeçenlerden oluşan ra’sulayn (kürtçe adıyla sere kani) kentini kontrol altına alma girişimleri üzerine silahlı çatışma ve mücadeleye dönüştü.
öso ve nusra tugayları, kente yönelik saldırılarını, bu bölgenin de tıpkı diğerleri gibi suriye’nin bir parçası olduğu ve dolayısıyla buraları kontrol altına alma haklarının bulunduğu savıyla gerekçelendiriyor. kürtler ise ra’sulayn ve diğer kürt bölgelerinin zaten kurtarıldığını ve buranın dahilinde rejimin askeri varlığının kalmadığını düşünüyorlar. bu saldırının niçin yapıldığı ve kürt çoğunluğun bulunduğu kuzeydoğu bölgesinin askerileşmesinde niçin ısrar edildiğini sorguluyorlar.
kürtlerin silahlı tugayları nihayetinde o bölgeleri ele geçirdi; silahlı çatışmaların dozundan nispeten uzak yaşandığı o kısımlara suriye’nin farklı bölgelerinden, özellikle de deyr ez zor, halep, hums ve idlip vilayetlerinden on binlerce sığınmacı yerleşti. bunların sonrasında aynı toprakların rejim tarafından bombalanma ve yıkıma maruz kalabileceğine dair kürt endişeleri artıyor.
gerçekten de ra’sulayn’daki savaş, taraflar arasında bir şok unsuru olsa da kürtleri safları sıklaştırmaya, askeri seferberliğe ve pyd’ye bağlı halk komiteleri’nin kontrolündeki kürt bölgelerinde birleşik kürt ordusu oluşturulması yönünde çalışmaya sevk etti.
pyd, bu savaşın akabinde (kendisi ile birlikte erbil’de irak kürdistan bölgesi başkanı mesud barzani’nin şahsi gözetiminde yüksek kürt konseyi’ni kuran) kürt ulusal konseyi (kuk) partileri ile mücadelesinde, kürt sokaklarında daha fazla meşruiyet kazandı. öso tugayları ve nusra cephesi, kürtlerin nazarında azınlıklar ve mezheplerin haklarına inanmayan islamcı, arap ve aşiret gruplar olarak görüldü.
buna karşın öso, kürtlerin bir yandan rejim ve rejimi düşürmek isteyen insanlarla ilişkilerinde, diğer yandan kendi önceliklerinde ve suriye milli kimliği ile (bir tür özerk yönetim isteme derecesine varabilecek) kendi ulusal hakları arasında gidip gelmelerindeki ayırt edici özelliği gördüler. şöyle ki kürt bölgeleri petrol, doğalgaz ve pamuk gibi stratejik servetlere sahip olmasına bağlı olarak özel bir önem kazanıyor. bu servetler, öso’nun gözünde para ve silah anlamı taşırken; kürtlere göre milliyetçiliğin ve bunun sonucu olarak idare, ekonomi, toplum ve yerel yönetim eğiliminin teyidi konumundadır.
olaylar (ekim 2012 sonunda) bu şekilde patladı ve çıkan çatışmanın diğer bölgelere, bilhassa da türkiye sınırına yakın efrin’e ve keza özel hassasiyete sahip halep kentindeki semtlere uzanması ihtimali, tarafları ilişki ve ilişkinin şekline dair bir sınavla karşı karşıya bıraktı. zira ra’sulayn’da yaşanan çatışma, bu ilişkinin geleceğinin düşünülmesine, çatışma ve savaş yerine ortak paydalar arayışına girilmesine darbe mesabesindeydi.
yukarıda anlatılan her şeyin açıklaması, sakinleştirici anlaşmalara varmak ve sıcak bölgelerin idaresi için ortak komisyonlar oluşturmak oldu. suriye demokratik platformu üyesi mişel kilo başkanlığındaki bir heyetin ra’sulayn'ı ziyaret etmesi, ilgili taraflarla görüşmesi ve pyd ile silahlı tugayların ortamı yatıştıracak bir anlaşmaya varmaları dikkat çekiciydi.
pyd-öso anlaşması, çatışmalara ve güvenlik sorunlarına sahne olan bölge ve kasabaların idaresi için geliştirilen bir tür anlayış birliği ve ortak komisyonların endişe ve korkunun yerini almasında büyük rolü oynadı. o derece ki anlaşmayı izleyen dönem, temas ve anlaşma kanalları ile güven inşa etme girişimleri süreci oldu. özellikle de sahadaki gelişmeler, bütün bu kanallar ve girişimleri her iki taraf için günlük bir ihtiyaç haline getirdi.
ittifak olasılığı
sahadaki bu gelişmelerin yanı sıra iki tarafın ittifak kurabileceği mesajını veren bir dizi siyasi gösterge ortaya çıktı. bu göstergelerin en önemlileri şunlardır:
1) pyd lideri salih muslim ile suriye muhalif ve devrimci güçler ulusal koalisyonu (smdk) başkanı ahmed muaz hatib’in bir süre önce mısır’ın başkenti kahire’de görüşmeleri ve tarafların kürtler ile suriye muhalefeti arasındaki işbirliğini derinleştirmekte kararlı olduklarını açıklaması.
2) türk-kürt barış anlaşması ve bu anlaşmanın suriye kürtleri ve özellikle de pkk lideri abdullah öcalan’ın suriye kürtleri sahasındaki ana müttefiki (yani pyd) üzerindeki etkileri. zira özellikle her şeyin belirlendiği gibi gelişmesi halinde bu anlaşma, türkiye’nin rolüne ve ankara’nın müttefiki olan suriyeli muhalif güçlerine yönelik kürt şüpheleri ve düşmanlığının dozunu hafifletebilir.
3) pkk’nın komuta kademesinden murat karayılan’ın kamışlı’daki nevruz kutlamaları sırasında suriye kürtlerine yaptığı konuşma. karayılan konuşmasında, “batı kürdistan devrimi sadece sizin değil, bütün kürdistan’ın görevidir. bu devrim, özgür suriye için suriye’nin devrimidir. bizler sizinle beraberiz ve kazanacaksınız.” dedi. bu sözlerden, türk-kürt barış treninin (öcalan’ın müebbet hapis cezasını çektiği) imralı’dan hareket etmesinin etkisiyle pkk’nın suriye rejimine yönelik bakış açısında bir dönüşüm gerçekleştiği anlaşıldı.
4) önceki göstergelerle eş zamanlı olarak suriye’de pyd'ye bağlı kürt halk komiteleri ile öso’nun sahadaki işbirliği ve koordinasyonuna rağmen, ilk defa kamışlı ve halep’teki şeyh maksud semtinde iki grup arasında silahlı çatışmaların yaşanması dikkat çekiciydi.
aslında kürtler ile öso arasında ittifak demesek de bir tür uyum ve işbirliği olasılığına işaret eden ve peş peşe gelen göstergeler var. belki de kuk’un smdk’ya katılma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması ve kürtlerin kendi ulusal haklarının tanınması yönündeki taleplerine muhalefetin olumlu karşılık vermemesi endişesi yüzünden kürtler ile suriye muhalefeti arasındaki siyasi uzlaşıya varılamaması bu ittifakı engelliyor. şüphesiz bu durum, kürt ulusal haklarının şekli etrafında bir siyasi anlaşmanın yokluğu ve her tarafın kendi gücünü, suriye’nin cezire bölgesindeki büyük kentleri ve özellikle de stratejik öneme sahip kamışlı kentini kontrol altına almak için seferber etmesi gölgesi dururken, çatışma seçeneğinin son bulduğu anlamına da gelmiyor.
1967 suriye doğumlu yazar, suriye televizyonunda haber editörü ve müdürü olarak çalıştı, iran merkezli el alem televizyonunun şam muhabirliği ve müdürlüğünü yaptı. el hayat, en nehar ve el müstakbel gibi gazetelerde makaleleri yayınlandı. türkiye ve kürt konularında uzman olan yazarın, 'türkiye ve dış politikanın sorunları' adını taşıyan bir kitabı da bulunuyor.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar