Türkiye

Erdoğan: 28 Şubat'ta hedef bizdik

Darbe ve muhtıraları araştıran TBMM komisyonunun sorularını yanıtlayan Türkiye Başbakanı, AKP'nin doğuşuyla süreç arasında bağlantı kurulmasını eleştirdi.

Haberin Öne Çıkanları

Mektupla cevapladı

'Millet iradesi'ne vurgu

'27 Nisan'da kararlı durduk'

Komisyon, Türkiye'de sivil hükümete yapılan müdahalerle ilgili olarak onlarca kişiyi dinledi.
Komisyon, Türkiye'de sivil hükümete yapılan müdahalerle ilgili olarak onlarca kişiyi dinledi. [AA]

28 Şubat'a giden yol

türkiye başbakanı recep tayyip erdoğan, tbmm darbe ve muhtıraları araştırma komisyonu'nun sorularını yazılı olarak yanıtladı. erdoğan, komisyona gönderdiği 28 sayfalık mektubunda, ‘demokratikleşme sürecinin, darbeci ve vesayetçi anlayışla mücadeleden geçtiğine inandığını’ yazdı.

komisyon, 1997 yılında rejime şiddet kullanılmadan müdahale edildiği ‘28 şubat’ ve tsk’nın 2007 cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde internet üzerinden siyasi içerikli bir bildiri yayımladığı ‘27 nisan’ süreçleri başta olmak üzere, türkiye’de siyasete yapılmış müdahalelere ilişkin olarak erdoğan’ın bilgisine başvurdu.

başbakan, soruları yanıtlamadan önce yaptığı genel değerlendirmede, şu ana kadarki başarılı, cesur ve samimi çalışmalarından dolayı komisyona teşekkür ederken, “yargının, medyanın, sivil toplumun, tüm kurum ve kuralların demokratikleşmesi, milletin iradesine dayanması, ileri demokrasiye ulaşmak için mutlak şarttır” ifadesini kullandı.

28 şubat’a tepki

erdoğan, 28 şubat'ın, temsil ettikleri siyasi idealleri, milletin tercihlerini ve iradesini silmek, yok etmek, engellemek üzerine kurgulandığını kaydetti ve şunları söyledi:

''28 şubat süreci ile ak parti ve bizim siyasi çalışmalarımız arasında kurulan spekülatif ilişkiler haksız, insafsız ve mesnetsizdir. biz, 28 şubat döneminde hedef alındık, engellendik, mağdur edildik, hatta zorlama gerekçelerle görevden alındık, cezaevine ve siyaset yasağına mahkum edildik. biz, 28 şubat'a rağmen, milletimizden aldığımız destek ve istikametle siyasi hayatımızı sürdürüp bugünlere geldik.”

erdoğan’a göre, 28 şubat müdahalesi, tbmm’yi, seçilmiş hükümeti, millet iradesini, sivil siyaseti hedef aldığı kadar, doğrudan başbakan'ı da hedef aldı. erdoğan, "bu müdahale, ülkenin geleceğini ipotek altına alacak bir siyaset mühendisliğinin ürünüdür" dedi.

islami eğilimli refah partisi'nin (rp) 1995 genel seçimlerini kazanması ve ardından 1996 yılında doğru yol partisi (dyp) ile koalisyon hükümeti kurmasıyla başlayan süreç, 28 şubat 1997 tarihli milli güvenlik kurulu toplantısında 'irtica ile mücadele' amaçlı bir dizi kararın alınmasıyla somut bir hale bürünmüştü. süreç ayrıca, medya, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri gibi çevrelerin geniş desteğini almıştı.

27 nisan'da kararlı tavır sergiledik

başbakan açıklamalarında, 27 nisan bildirisi karşısında net ve kararlı tavır aldıklarını belirterek,''geçmişte hükümetlerin, siyasi parti ve siyasetçilerin yaptığı gibi, bu türden bildiriler karşısında boyun eğmek, sessiz ve tepkisiz kalmak yerine, hükümetimiz gereken en sert ve kararlı duruşu sergilemiş, demokrasi ve millet iradesi tarafında yerini almıştır” vurgusunu yaptı.

kamuoyunda 'dolmabahçe görüşmesi' olarak adlandırılan, dönemin genelkurmay başkanı yaşar büyükanıt ile erdoğan'ın bir araya geldiği buluşma da mektupta yer verilen konular arasındaydı. 

bunun haftalık olağan ve sıradan bir görüşme olduğunu ifade eden başbakan, 'spekülasyonların abartılı, haksız ve gerçek dışı olduğunu' belirtti ve şöyle devam etti: 

''başbakan ile kendisine bağlı olan genelkurmay başkanı'nın haftalık görüşmelere başlaması ve asker-sivil ilişkilerinin olması gerektiği şekle dönüşmesi, türk siyaseti açısından olumlu bir gelişmedir. bu görüşme de haftalık olağan ve sıradan bir görüşmedir... bildirinin danışıklı dövüş olduğu iddiaları, dönemi yaşayanlar için, gerçekten çok anlamsız, insafsız ve mesnetsiz boş laflardır."

4 mayıs 2007 tarihinde, 27 nisan bildirisinin yayımlanmasının hemen ardından dolmabahçe sarayı'nda bir araya gelen büyükanıt ve erdoğan'ın hassas siyasi iklimin hakim olduğu bir dönemde yaptığı görüşme, spekülasyonlara neden olmuştu. 

'12 eylül’e de maruz kaldım'

mektupta, kendisi ve arkadaşlarının, 12 eylül 1980 müdahalesini bizzat yaşadıklarını belirten erdoğan, şunları söyledi:

“bu müdahalelerde ağır bedeller ödedik. 1976 yılında msp beyoğlu gençlik kolları başkanlığı görevimi yürütürken gerçekleşen 1980 darbesine doğrudan maruz kalan bir siyasetçiyim. 1980 darbesiyle, bütün siyasetçiler gibi ben de siyasi faaliyetlerime ara vermek durumunda kaldım.”

erdoğan ayrıca, müdahale öncesi manzaranın tamamen yapay tartışma ve çatışmalardan ibaret olduğu görüşünü iletti ve şu ifadeleri kullandı:

“çatışma, kamplaşma süreci, adeta bir müdahalenin gerekçesi, bir müdahalenin bahanesi, zemini olarak tasarlanmıştır. gençlerin birbirine yönelik hasmane tutumlarına ek olarak, meclis’in çözüm üretme iradesi dışardan müdahalelerle yok edilmek istenmiştir. 12 eylül müdahalesi öncesinde de, ekonomik çevrelerin, medyanın ve sivil örgütlerin kışkırtmaları süreçte önemli rol oynamıştır.”

kaynak: ajanslar

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;