irtica ile mücadele eylem planı' davasında ikinci kez hakim karşısına çıkan türkiye'nin 26'ncı genelkurmay başkanı ilker başbuğ, çapraz sorgusu sırasında mahkeme heyeti tarafından ikinci 'ergenekon' davasının tutuklu sanıklarından eski özel harekatçı polis ibrahim şahin ve fatma cengiz arasındaki telefon kayıtlarının dinletilmesine tepki göstererek, duruşma salonunu terk etti.
istanbul 13. ağır ceza mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümü başlamadan önce basın mensuplarına açıklama yapan başbuğ, ''burada, dört korgeneral, genelkurmay ikinci başkanı ve genelkurmay başkanı tutukluysa, genelkurmay karargahı'na terörist diyorsunuz demektir. genelkurmay karargahı'na hiç kimse terörist diyemez. bu kara bir leke. bunun izahı yok. silahlı kuvvetler'e kimse terörist diyemez'' dedi. başbuğ'un sözleri, duruşma salonunda yerini alan izleyiciler tarafından alkışlandı.
öte yandan, duruşma arasında basın mensuplarının bulunduğu bölüme yaklaşan ilker başbuğ, “ne yazdınız bugün benim hakkımda” diye sordu. bazı gazetecilerin, “eski genelkurmay başkanlarının gelmemesiyle ilgili siteminizi yazdık. tepki göstererek salonu terk etmenizi yazdık” sözleri üzerine başbuğ da, “daha ne yazacaksınız, yeter bunlar” dedi.
başbuğ'un avukatı ilkay sezer, müvekkilinin tahliyesini istedi. tahliye talebinin, 30 mart cuma günü yapılacak duruşmada değerlendirilmesi bekleniyor.
savunma yapmadı
pazartesi günü iddianemenin okunmasıyla salı günü savunmalara geçilen davada söz alan emekli orgeneral ilker başbuğ, "bana 'terör örgütü yöneticisi' diyene şaşarım. bir genelkurmay başkanının böyle iddialarla suçlanmaya çalışılması, yetersizliğin komedisidir. bu iddianameye hiçbir itibarım yoktur" diye konuştu.
kendisine yöneltilen suçlamaların hiçbir zaman kişisel suçlama olarak kabul edilemeyeceğinin altını çizen başbuğ, "bu suçlama gerçekte şahsım üzerinden türk silahlı kuvvetleri'ne de yöneltilen ağır bir suçlamadır" ifadesini kullandı
başbuğ, daha sonra, anayasanın 148. maddesi gereğince yargılanacağı yerin yüce divan olduğunu ve mahkeme heyeti karşısında savunma yapmayacağını söylemişti. başbuğ, "bu nedenle mahkemenizin beni yargılamakta görevli olamadığını düşünüyorum. savunma yapmayacağım, hiçbir soruya da cevap vermeyeceğim" dedi.
eski genelkurmay başkanı, pazartesi günü avukatı aracılığıyla yetkisizlik ve görevsizlik başvurusu yaparak davayı yüce divan'a taşımak istemiş, talebi mahkeme tarafından kabul edilmemişti.
orgeneral ilker başbuğ, 80 günlük tutukluluğun ardından pazartesi günü ilk kez duruşmaya çıkmıştı. ilk duruşmada iddianame okunmuş ve kimlik tespitleri yapılmıştı.
eski genelkurmay başkanı, daha önce balyoz davasında da ‘tanık’ sıfatıyla ifade vermişti. başbuğ ifadesinde "genelkurmay başkanlığı raporlarına şüpheyle bakılması bizleri çok üzüyor. bazı bilgiler eksik olabilir ama genelkurmay başkanları hiçbir zaman yalan söylemez" demiş, yaklaşık iki saat süren ifadesinde ayrıca, darbe planlarıyla ilgili bilgiye sahip olmadığını açıklamıştı.
iddianamede atıf var
22 mart tarihindeki duruşmaya katılmayan ilker başbuğ hakkında hazırlanan iddianamede, kendisine yöneltilen darbe suçlamasının görevini kapsamadığı vurgulanarak, yargı sürecinin 'yüce divan' sıfatıyla anayasa mahkemesi ve askeri mahkemelere taşınamayacağı belirtilmişti.
savcılık '
www.irtica.org' isimli internet sitesinin en son 19 aralık 2008 ve '
www.turkatak.gen.tr' isimli sitenin ise en son 19 ocak 2009 tarihli ana sayfa görüntülerine ulaşıldığını belirterek, iddianamede başlıkları sıralamıştı. iddianamede, "ismi geçen sitelerde yer alan yayınların değerlendirildiğinde, genel itibariyle ulusal düzeyde yayın yapan basın yayın organlarında çıkmış köşe yazıları ile haberlerden oluştuğu ve sitelerin güncel olarak işletildiklerinin belirlendiği, bu sitelerle başta türkiye cumhuriyeti başbakanı olmak üzere adalet, içişleri ve milli eğitim bakanları üzerinden türkiye cumhuriyeti yürütme organını baskı altına alıcı, tezyif ve tahkir edici yayınların bulunduğu" ifadesi yer almıştı.
sitelerde sürekli 'şeriat' vurgusunun yapıldığının altını çizen savcılık, iddianamede başbuğ'un savcılık ifadesinde söylediği "arşiv kayıtlarının silinmesiyle hiçbir ilgim yoktur. bu konudan bilgim de yoktur. bu konuda mehmet eröz veya mustafa bakıcı'ya herhangi bir emir vermedim. site içeriklerinin silindiği yönünde bana da herhangi bir bilgi verilmedi. site içeriklerinin ne olduğunu iddianameyi gördükten sonra öğrendik" cümlesine yer verilmişti.
'odamda bilgisayar bile yoktu'
sitelerin bir gazetede haber yapılmasıyla derhal kapatıldığına değinilen iddianameye, ilker başbuğ'un savcılık ifadesinde söylediği kapatma için bizzat kendisinin şifahen emir vermiş olabileceği yönündeki sözleri de taşınmıştı.
başbuğ, yine savcılık savcılık ifadesinde, söz konusu andıcı gazetede kasım 2009'da haber olması üzerine gördüğünü, nisan 2009 tarihli internet siteleri andıcının kendisine arz edilmediğini, bahse konu andıç kendisine arz edilmiş olsaydı üzerinde imza veya parafının olması gerektiğini, sözlü olarak arz edilmiş olsa üzerinde yine imza veya parafının veya en azından andıcı kendisine arz edenin bir notunun olması gerektiğini, ikinci başkandan onay alınması ve birimlere dağıtılmasıyla ilgili hususları mahkeme tutanaklarından öğrendiğini beyan etmişti. ancak, dönemin genelkurmay ikinci başkanı hasan iğsız'ın 24 ekim 2011 tarihli duruşmada kendisine sorulan "genelkurmay başkanı'nın imzaladığı bir andıç olup olmadığı" yönündeki soruya, "evet. emrin benden alınmış olması, bu konuda müstakilen kendi başıma karar aldığım anlamına gelmez. efendim, bir kişinin onayı alınıyorsa, onunla ilgili yeni bir tasarruf oluyorsa, aynı kişinin onayının alınması lazım, askerlikte bu böyledir" şeklinde verdiği cevap da iddianameye girmişti.
başbuğ, iğsız ve diğer komutanların kendisini işaret etmesiyle ilgili ise "bana bu sitelerin içerikleriyle ilgili herhangi bir bilgi ve teklif de gelmedi. benim görev yaptığım dönemde hiyerarşik olarak bana herhangi bir bilgi aktarımı yapılmadı, aleyhe beyanlara katılmıyorum. ben o dönemde internete dahi girmedim, odamda bilgisayar bile yoktu" demişti.
türkiye'de 2008-2010 yılları arasında genelkurmay başkanlığı görevini yürüten ilker başbuğ, 'irticayla mücadele eylem planı' davasıyla birleştirilen 'internet andıcı' davası kapsamında 'hükümeti yıkmaya teşebbüs' ve 'terör örgütü yöneticisi olma' iddiasıyla yedi saat ifade verdikten sonra tutuklanmıştı.
başbuğ’un tutuklanmasının ardından yargılamanın yüce divan’da yapılması gerektiğine dair tartışmalar gündeme gelmiş, cumhurbaşkanı abdullah gül ile başbakan recep tayyip erdoğan da bu yönde görüş belirtmişlerdi. avukatı aracılığıyla 'yüce divan'da yargılanmak için yargıtay'a başvuran başbuğ'un talebi, reddedilmişti.
genelkurmay'ın kara propaganda siteleri
iktidardaki adalet ve kalkınma partisi (akp), dini cemaatler, yunanistan, ermenistan ve pkk aleyhine yayın yapan propaganda sitelerinin genelkurmay başkanlığı tarafından kurulduğunun askerler tarafından itiraf edilmesiyle başlayan 'internet andıcı' soruşturmasında başbuğ'un tutuklanması, tarihi açıdan önemli bir özelliğe de sahip. türkiye'de 1960’lı yıllardan beri ilk kez, genelkurmay başkanlığı yapmış bir isim sivil savcılık tarafından sorgulandıktan sonra mahkeme kararıyla tutuklandı.
istanbul 13. ağır ceza mahkemesi'nin geçtiğimiz yıl temmuz ayı sonunda iddianameyi kabul etmesiyle açılan davada aralarında eski 1. ordu komutanı orgeneral hasan iğsız, genelkurmay istihbarat daire başkanı korgeneral ismail hakkı pekin, genelkurmay başkanlığı hukuk müşaviri tuğgeneral hıfzı çubuklu gibi isimler tutuklanırken, sanıklar yargı sürecinde verdikleri ifadelerde birçok itirafta bulunmuştu.
mahkemenin sanıkların beyanlarında ve bazı belgelerde adı geçen ilker başbuğ'la ilgili suç duyurusunu savcılığa iletmesinden iki gün sonra, 30 aralık 2011 tarihinde soruşturma kararı verilmişti.
diğer komutanlar işaret etmişti
orgeneral hasan iğsız, mahkemede "sayın komutana arz demek, bu kişinin yetkilisinin o olduğunu gösterir. ona arz edilmeden önce kimse kalem oynatamaz" diyerek dönemin genelkurmay başkanı ilker başbuğ'u işaret etmişti.
tutuklu sanık emekli tuğamiral alaettin sevim de, başbuğ’un tanık olarak dinlenmesini istemişti. aynı talebi, aranırken mahkemeye dilekçe korgeneral mehmet eröz de dile getirmişti.
korgeneral ismail hakkı pekin de, ifadesinde "internet andıcı belgesi, genelkurmay başkanlığı bünyesinde hazırlanan yasal ve resmi belgedir" diye konuşmuştu. albay sedat özüer ise, "emir komuta zinciri içinde andıcı hazırlattım ve paraf attım" demişti.
internet andıcı davası, sanıkları arasında albay dursun çiçek'in de bulunduğu irtica ile mücadele eylem planı davasıyla birleştirilmişti. albay çiçek, mahkemede "her sabrın bir sonu vardır" diyerek internet andıcı belgesinin gerçek olduğunu söylemişti.
kaynak: al jazeera ve ajanslar
Yorumlar