Türkiye
İlker Başbuğ'un Yüce Divan talebine ret
Eski Genelkurmay Başkanı'nın, 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' davasında yetkisizlik için yaptığı başvuru kabul edilmedi.
Haberin Öne Çıkanları
Mahkemeye çıktı
Avukatı başvurdu
İddianamede atıf var

hakkında hazırlanan iddianameyle 'internet andıcı' davasında yargılanan ve dosyaların birleşmesiyle 'irtica ile mücadele eylem planı' davasında da sanık durumuna gelen eski genelkurmay başkanı ilker başbuğ, tutuklandıktan 80 gün sonra silivri'de ilk kez hakim karşısına çıktı.
başbuğ'un avukatlığını yapan ilkay sezer, istanbul 13. ağır ceza mahkemesi'nden görevsizlik ve yetkisizlik kararı vermesini talep ederek davayı yüce divan'a taşımak istedi.
müvekkili hakkında bir suçtan bahsedilecekse bunun 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçu olduğunu belirten sezer, anayasa'nın 148. maddesine göre müvekkili hakkında yargılamada görevli olan mahkemenin 'yüce divan' olduğunu vurguladı. avukat sezer, müvekkilinin görevi nedeniyle medya karşısında o dönem açıklamalar yaptığını savundu.
savcı mehmet ali pekgüzel ise, başbuğ'un talebinin reddedilmesini istedi. mahkeme heyeti, savcının talebini uygun bularak başbuğ'un isteğini kabul etmedi.
duruşmaya ara verildiği sırada, basın mensuplarına açıklama yapan avukat sezer, taleplerinden sadece görev ve yetkiye ilişkin bölümünün reddedildiğini belirterek, mahkeme kararının hukuka uygun olmadığını savundu. ilker başbuğ'un savunmasına ilişkin, ''bizce tarihi anlamda bir savunma olacak'' diyen sezer, başbuğ'un yakın akrabalarının ve devre arkadaşlarının duruşmaya gelmesinin başbuğ açısından moral olduğunu ifade etti.
kimlik tespiti yapılan bağbuğ, ikametgah adresi sorulunca, ''önceden fenerbahçe korumalı konutlarında kalıyordum. ancak 6 ocak 2012'den beri silivri 5 no'lu cezaevindeyim'' dedi. bağbuğ, yedi bin lira emekli aylığı olduğunu, ayrıca kira gelirinin bulunduğunu ifade etti.
duruşmada, özel yetkili istanbul cumhuriyet savcısı cihan kansız tarafından 39 sayfalık iddianame okundu. iddianamenin okunması tamamlanınca mahkeme heyeti başbuğ'un savunmasının alınmasına geçmeyerek duruşmayı salı gününe erteledi.
duruşma sürerken izleyici sandalyelerinde oturan oğlu murat, kızı feride, emekli orgeneraller tuncer kılınç ve erdal ceylanoğlu ile selamlaşan başbuğ, duruşmanın bitmesiyle yakınlarıyla vedalaştı.
başbuğ'la birlikte emekli orgeneral hasan iğsız, koramiral mehmet otuzbiroğlu, korgeneraller mehmet eröz ve ismail hakkı pekin, tümgeneral hıfzı çubuklu, emekli tuğamiral alaettin sevim, albaylar sedat özüer ve ziya ilker göktaş, emekli albaylar dursun çiçek, fuat selvi, hulusi gülbahar ve cemal gökçeoğlu, sivil memur mehmet bülent sarıkahya, eski aydınlık dergisi genel yayın yönetmeni mehmet deniz yıldırım da duruşmaya katıldı.
iddianamede atıf var
22 mart tarihindeki duruşmaya katılmayan başbuğ hakkında hazırlanan iddianamede, ilker başbuğ'a yöneltilen darbe suçlamasının görevini kapsamadığı vurgulanarak, yargı sürecinin 'yüce divan' sıfatıyla anayasa mahkemesi ve askeri mahkemelere taşınamayacağı belirtilmişti.
savcılık 'www.irtica.org' isimli internet sitesinin en son 19 aralık 2008 ve 'www.turkatak.gen.tr' isimli sitenin ise en son 19 ocak 2009 tarihli ana sayfa görüntülerine ulaşıldığını belirterek, iddianamede başlıkları sıralamıştı. iddianamede, "ismi geçen sitelerde yer alan yayınların değerlendirildiğinde, genel itibariyle ulusal düzeyde yayın yapan basın yayın organlarında çıkmış köşe yazıları ile haberlerden oluştuğu ve sitelerin güncel olarak işletildiklerinin belirlendiği, bu sitelerle başta türkiye cumhuriyeti başbakanı olmak üzere adalet, içişleri ve milli eğitim bakanları üzerinden türkiye cumhuriyeti yürütme organını baskı altına alıcı, tezyif ve tahkir edici yayınların bulunduğu" ifadesi yer almıştı.
sitelerde sürekli 'şeriat' vurgusunun yapıldığının altını çizen savcılık, iddianamede başbuğ'un savcılık ifadesinde söylediği "arşiv kayıtlarının silinmesiyle hiçbir ilgim yoktur. bu konudan bilgim de yoktur. bu konuda mehmet eröz veya mustafa bakıcı'ya herhangi bir emir vermedim. site içeriklerinin silindiği yönünde bana da herhangi bir bilgi verilmedi. site içeriklerinin ne olduğunu iddianameyi gördükten sonra öğrendik" cümlesine yer verilmişti.
'odamda bilgisayar bile yoktu'
sitelerin bir gazetede haber yapılmasıyla derhal kapatıldığına değinilen iddianameye, ilker başbuğ'un savcılık ifadesinde söylediği kapatma için bizzat kendisinin şifahen emir vermiş olabileceği yönündeki sözleri de taşınmıştı.
başbuğ, yine savcılık savcılık ifadesinde, söz konusu andıcı gazetede kasım 2009'da haber olması üzerine gördüğünü, nisan 2009 tarihli internet siteleri andıcının kendisine arz edilmediğini, bahse konu andıç kendisine arz edilmiş olsaydı üzerinde imza veya parafının olması gerektiğini, sözlü olarak arz edilmiş olsa üzerinde yine imza veya parafının veya en azından andıcı kendisine arz edenin bir notunun olması gerektiğini, ikinci başkandan onay alınması ve birimlere dağıtılmasıyla ilgili hususları mahkeme tutanaklarından öğrendiğini beyan etmişti. ancak, dönemin genelkurmay ikinci başkanı hasan iğsız'ın 24 ekim 2011 tarihli duruşmada kendisine sorulan "genelkurmay başkanı'nın imzaladığı bir andıç olup olmadığı" yönündeki soruya, "evet. emrin benden alınmış olması, bu konuda müstakilen kendi başıma karar aldığım anlamına gelmez. efendim, bir kişinin onayı alınıyorsa, onunla ilgili yeni bir tasarruf oluyorsa, aynı kişinin onayının alınması lazım, askerlikte bu böyledir" şeklinde verdiği cevap da iddianameye girmişti.
başbuğ, iğsız ve diğer komutanların kendisini işaret etmesiyle ilgili ise "bana bu sitelerin içerikleriyle ilgili herhangi bir bilgi ve teklif de gelmedi. benim görev yaptığım dönemde hiyerarşik olarak bana herhangi bir bilgi aktarımı yapılmadı, aleyhe beyanlara katılmıyorum. ben o dönemde internete dahi girmedim, odamda bilgisayar bile yoktu" demişti.
türkiye'de 2008-2010 yılları arasında genelkurmay başkanlığı görevini yürüten ilker başbuğ, 'irticayla mücadele eylem planı' davasıyla birleştirilen 'internet andıcı' davası kapsamında 'hükümeti yıkmaya teşebbüs' ve 'terör örgütü yöneticisi olma' iddiasıyla yedi saat ifade verdikten sonra tutuklanmıştı.
başbuğ’un tutuklanmasının ardından yargılamanın yüce divan’da yapılması gerektiğine dair tartışmalar gündeme gelmiş, cumhurbaşkanı abdullah gül ile başbakan recep tayyip erdoğan da bu yönde görüş belirtmişlerdi. avukatı aracılığıyla 'yüce divan'da yargılanmak için yargıtay'a başvuran başbuğ'un talebi, reddedilmişti.
genelkurmay'ın kara propaganda siteleri
iktidardaki adalet ve kalkınma partisi (akp), dini cemaatler, yunanistan, ermenistan ve pkk aleyhine yayın yapan propaganda sitelerinin genelkurmay başkanlığı tarafından kurulduğunun askerler tarafından itiraf edilmesiyle başlayan 'internet andıcı' soruşturmasında başbuğ'un tutuklanması, tarihi açıdan önemli bir özelliğe de sahip. türkiye'de 1960’lı yıllardan beri ilk kez, genelkurmay başkanlığı yapmış bir isim sivil savcılık tarafından sorgulandıktan sonra mahkeme kararıyla tutuklandı.
istanbul 13. ağır ceza mahkemesi'nin geçtiğimiz yıl temmuz ayı sonunda iddianameyi kabul etmesiyle açılan davada aralarında eski 1. ordu komutanı orgeneral hasan iğsız, genelkurmay istihbarat daire başkanı korgeneral ismail hakkı pekin, genelkurmay başkanlığı hukuk müşaviri tuğgeneral hıfzı çubuklu gibi isimler tutuklanırken, sanıklar yargı sürecinde verdikleri ifadelerde birçok itirafta bulunmuştu.
mahkemenin sanıkların beyanlarında ve bazı belgelerde adı geçen ilker başbuğ'la ilgili suç duyurusunu savcılığa iletmesinden iki gün sonra, 30 aralık 2011 tarihinde soruşturma kararı verilmişti.
diğer komutanlar işaret etmişti
orgeneral hasan iğsız, mahkemede "sayın komutana arz demek, bu kişinin yetkilisinin o olduğunu gösterir. ona arz edilmeden önce kimse kalem oynatamaz" diyerek dönemin genelkurmay başkanı ilker başbuğ'u işaret etmişti.
tutuklu sanık emekli tuğamiral alaettin sevim de, başbuğ’un tanık olarak dinlenmesini istemişti. aynı talebi, aranırken mahkemeye dilekçe korgeneral mehmet eröz de dile getirmişti.
korgeneral ismail hakkı pekin de, ifadesinde "internet andıcı belgesi, genelkurmay başkanlığı bünyesinde hazırlanan yasal ve resmi belgedir" diye konuşmuştu. albay sedat özüer ise, "emir komuta zinciri içinde andıcı hazırlattım ve paraf attım" demişti.
internet andıcı davası, sanıkları arasında albay dursun çiçek'in de bulunduğu irtica ile mücadele eylem planı davasıyla birleştirilmişti. albay çiçek, mahkemede "her sabrın bir sonu vardır" diyerek internet andıcı belgesinin gerçek olduğunu söylemişti.
daha önce de ifade vermişti
eski genelkurmay başkanı, daha önce balyoz davasında da ‘tanık’ sıfatıyla ifade vermişti. başbuğ ifadesinde "genelkurmay başkanlığı raporlarına şüpheyle bakılması bizleri çok üzüyor. bazı bilgiler eksik olabilir ama genelkurmay başkanları hiçbir zaman yalan söylemez" demişti. başbuğ, yaklaşık iki saat süren ifadesinde ayrıca, darbe planlarıyla ilgili bilgiye sahip olmadığını açıklamıştı.
kaynak: ajanslar
Yorumlar