Euro Bölgesi krizi terimler sözlüğü

Eurobond'dan kredi daralmasına, deflasyondan temerrüde, Euro Bölgesi krizi çerçevesinde kullanılan terimlerin tanımları.

AB Merkez Bankası binası önünde Euro işareti.
Avrupa Merkez Bankası'nın, piyasaya ortak eurobond sürmesi fikrine Almanya karşı çıkıyor. [Reuters]

yaşlı kıtayı giderek daha büyük tehdit altında bırakan euro bölgesi borç krizi hakkında gazetelerin ön sayfalarından adeta taşan finans ve ekonomi haberleri, kullanılan teknik terimler açısından önemli kafa karışıklığı yaratıyor.

krizin sık sık gündem yaratan gelişmelere gebe olması nedeniyle, daha önce sadece finans ve iş çevreleri tarafından kullanılan jargon, popüler medya organları ve bireyler tarafından yoğun olarak kullanılmaya başladı.

al jazeera, son dönemde bu bağlamda sık sık karşımıza çıkan mali ve ekonomik terimlere ilişkin bir sözlük hazırladı.

tasarruf/kemer sıkma (tedbirleri)

devletin tedarik ettiği kredi miktarını, dolayısıyla borcunu ve bütçe açığını azaltmayı, bunun yanında gelirleri arttırmayı amaçlayan politikalar. bu çerçevede, genelde refah devleti niteliği taşıyan hizmetler tırpanlanırken, vergiler arttırılır.

OECD’den uyarı

ekonomik işbirliği ve kalkınma örgütü (oecd) küresel ekonomiye ilişkin olarak yayımladığı raporda, euro bölgesi borç krizinin dünyayı tehdit ettiğini belirtti. raporda, avrupa merkez bankası'nın (ecb) krizin aşılmasında daha aktif rol alması ve euro kurtarma fonunun güçlendirilmesi istendi. oecd, almanya, fransa ve italya’nın 2012'de 'hafif bir resesyona' gireceği ve bölgenin sadece yüzde 0,2 büyüyeceği tahminini yaptı. aynı yıl küresel ekonominin yüzde 3,4, abd'nin ise yüzde 2 büyüyeceği öngörüldü.

kurtarma paketi

mali yapısını sürdürebilmek için kaynak bulmakta zorlanan borçluya verilen finansal destek. bu çerçevede, risk algısı çok yüksek olduğundan kaynak temin edemeyen borçlu tarafa, borç veren ya da hibe eden alacaklı, genelde bunun yanında onun riskli varlıklarının değerini ve olası zararların karşılanmasına yardımcı (bankalara kaynak aktarılması gibi yollarla) olacağını garanti eder.

tahvil

bir borcun faizinin ne sıklıkla ve ne miktarda temin edileceğinin, ayrıca, anaparanın ne zaman geri ödeneceğinin belirlenmiş olduğu süreli borçlanma/yatırım aracı. şirketler, bankalar ve devletler, mali kaynak yaratmak amacıyla piyasaya tahvil sürebilirler.

sermaye

yatırımcılar için, gelir elde etmek amacıyla değerlendirilebilecekleri servet miktarına atıf yapan bir terim. şirketler için ise finansman için kullanılabilecek nakit, hisse senedi ve benzeri kaynaklara işaret eder.

kapitülasyon

panik halinde yapılan hisse senedi satışları sonucu piyasaların ve mali sistemin çökmesi.

kredi daralması

bankaların, borçların ödenemeyeceğine ilişkin algının oluştuğu ve güvenin kaybolduğu bir ortamda, kredi verme faaliyetlerini azaltmaları durumu.

yüksek borç yüküne sahip borçluların, kredi araçlarından mahrum bırakılmaları, borçlarını ödemelerini çok zor, hatta imkansız hale gelebilir. kredi faaliyetlerinin azalması, ayrıca ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkileyebilir; bu da şirketlerin kazançlarının düşmesine neden olarak, borçların ödenmesi noktasında bir başka yönden daha olumsuz etki yaratabilir.

borç yapılandırması

borçlu tarafın, alacaklılarla, borçlarının ödeme şartlarını yeniden müzakere etmesidir. borçlunun ödeme becerisini arttırmak adına, borcun niteliğinde, faizde indirime gidilmesi veya borcun vadesinin uzatılması gibi değişiklikler yapılabilir.

alacaklıların kazançlarının azalmasına neden olan söz konusu süreç, diğer taraftan borçlunun temerrüde düşmemesini sağlayarak, alacakların temin edilmesi umutlarını canlı tutar.

iflas

borçlunun, borçlarını ödeyememesi durumunda devreye giren yasal sürece verilen isimdir. borç veren tarafların, alacaklarını temin edebilmesi için borçlu tarafın varlıklarına değer biçilir ve genelde bu varlıklar satılarak likiditeye dönüştürülür.

varlıklara biçilen değerin borçların ödenmesine yetmemesi durumunda, borçların bir bölümünün silinmesi yoluna gidilebilir. böylece, borç veren taraflar, alacaklarının bir bölümünü edinememeye razı olur.

iflas süreci yasal olarak ülkeden ülkeye büyük değişiklikler gösterir. iflas yasaları, bazı ülkelerde borçlunun, bazı ülkelerdeyse alacaklının lehine işleyebilir.

temerrüt

borçlunun, herhangi bir borç yükümlülüğünü zamanında yerine getirememe durumudur. zamanında ödenemeyen borç sonrasında, ya alacaklı ile görüşülerek yeniden yapılandırma yoluna gidilir, ya da iflas ilan edilir.

borçlunun bir alacaklıya karşı temerrüde düşmesi durumunda, diğer alacaklılar hızla borçların ödenmesini talep edebilir.


angela merkel, zor durumdaki ab ülkelerini kurtarma konusunda
almanya'nın da gücünün bir sınırı olduğunu belirtiyor. [reuters]

kredi derecelendirme

son günlerde adları sıkça duyulan kredi derecelendirme kuruluşlarının en büyükleri s&p (standart and poor's) fitch ve moody's'tir. kredi derecelendirme kuruluşları, yatırımcıyı aydınlatmak amacıyla borç alacak ülke ve şirketlere, borcu geri ödeyebilme ve borçluluğu sürdürebilme olasılıklarını baz alarak not verir. hesaplamalarda, mali geçmiş, cari varlıklar ve cari borçlar gibi göstergeler incelenir.

genel olarak, aaa’dan d’ye (temerrüt durumu) kadar değişebilen notlardan bbb- ve üstü olanlar ‘yatırım yapılabilir’ olarak algılanıyor.

bütçe açığı

harcamaların gelirlerden fazla olması durumunda bütçe açığı verilir.

deflasyon

bir ekonomi, bünyesinde üretilen mal ve verilen hizmetlerin fiyatının genel olarak düşmesi durumunda, negatif enflasyon durumuna geçer. bu duruma deflasyon denir.

temettü

bir şirket tarafından hissedarlara tedarik edilen ve genel olarak kaydedilen kâr ile bağlantılı olan gelir ödemesi.

öz sermaye

bir şirket veya yatırımın, borçları çıkarıldıktan sonraki değerine öz sermaye denir. ortaya çıkan değer negatifse bu da negatif öz sermaye olarak adlandırılır.

Hileli göstergeler

1 şubat 1999 tarihinde kurulan euro bölgesi’nin bugün 17 üyesi bulunuyor. ancak, yıllık bütçe açığı, kamu borcu, enflasyon seviyesi, kur devalüasyonu ve uzun dönemli faiz oranları gibi makroekonomik kriterlerin sağlanmasıyla üye olunan bölgeye, yunanistan ancak 1 ocak 2001 tarihinde girmişti. daha sonra, atina’nın üyelik için ekonomik göstergeleri olduğundan farklı gösterdiği anlaşılmıştı.

eurobond (ab tahvili)

euro bölgesi krizinden önce eurobond, devletlerin yabancı para birimleri üzerinden piyasaya sürdükleri 30 yıla kadar vadesi olabilen tahvillere verilen isimdi. kriz bağlamında ise, terim, üye ülkeler tarafından piyasaya sürülmesi önerilen ve krizin tek çözümü olarak gösterilen ortak tahvil anlamına geliyor. bölge ülkeleri tarafından hararetli bir şekilde tartışılan bu fikre almanya karşı çıkıyor.

avrupa mali istikrar fonu (efsf)

ab tarafından 2010 yılında oluşturulan fon, mali sorunlarla kaşı karşıya olan ülkelere gerekli olduğunda borç verilmesini ve devletler üzerinden finans kuruluşlarına sermaye aktarılmasını amaçlıyor. şu an kredi tedarikine yönelik olarak 440 milyar euro kaynak barındıran fonun kapasitesinin 780 milyar euroya kadar çıkarılması için, üye ülkelerin taahhütleri bulunuyor.

avrupa istikrar mekanizması (esm)

esm, euro bölgesi maliye bakanları tarafından temmuz 2011’de varılan uzlaşma gereğince, temmuz 2013’ten itibaren efsf yerine uygulanmaya başlanacak yeni fonun adı. mekanizma, euro bölgesi üyesi ülkeler için sürekli hazır bekleyen bir kurtarma fonu oluşturacak. esm’nin hayata geçirilebilmesi için, tüm üyelerin 2012 yılı sonuna kadar iç hukuk sistemleri çerçevesinde metni onaylamaları gerekiyor.

mali politika

devletin borç alma, gelir sağlama, harcama ve vergilendirme politikalarının tümüne verilen isimdir. bir hükümet, ülkenin resesyona girme riskiyle karşı karşıya olduğu kanısındaysa, vergileri düşürmek, harcamaları/yatırımları arttırmak ve daha yüksek miktarda borçlanmak gibi ekonomiyi canlandırmaya yönelik politikalara başvurabilir. hükümet, tam tersine devletin çok fazla borçlandığı görüşündeyse, harcamaları azaltmak ve vergileri arttırmak gibi tasarruf tedbirleri almak yönünde hareket edebilir.

gayrisafi yurtiçi hasıla (gsyih)

bir ülkenin sınırları içinde üretilen tüm mal ve hizmetler ile edinilen gelir ve yapılan harcamaların toplam değeri. buna yabancı iştiraklerin o ülke içindeki yatırımları dahilken, o ülkenin yurtdışındaki girişimleri dışarıda tutulur. 

enflasyon

mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesi.

para politikası

bir ülkenin merkez bankasının uyguladığı politikaların tümüne para politikası adı verilir. merkez bankaları, para basma yetkileri nedeniyle kısa vadeli faiz oranlarını kontrol etme gücüne sahiptir. para politikası, enflasyonu kontrol altında tutmak ve ekonomik büyümeyi desteklemek gibi amaçlarla kullanılır.

parasal genişleme/gevşeme

faiz oranlarını düşürerek piyasada dönen paranın arttırılamadığı durumlarda kullanılan model, genel olarak devletin, yatırım araçları satın alarak piyasaya likidite aktarması anlamına gelir. devlet, sanal olarak elektronik ortamda ürettiği kaynakla, devlet tahvilleri ve hazine bonolarına ek olarak, özel sektör tahvil ve hisse senetleri ya da gayrimenkul gibi alanlarda yatırım yapabilir.

yöntem, ülkedeki harcama ve yatırımı arttırarak, söz konusu ülkenin para biriminin değerini düşürebilir ve ekonomide enflasyona yönelik baskılar yaratabilir.

resesyon

ekonomide negatif büyümenin kaydedildiği dönemdir. dünyanın çoğu bölgesinde resesyon teknik olarak, üst üste iki çeyrek yıllık dönem boyunca kaydedilen negatif büyümedir.

Yeni mali anlaşmanın esasları

ingiltere ve çek cumhuriyeti dışındaki 25 ab üyesinin mart ayında imza attığı mali istikrar anlaşması, ülkelerin bütçe açıklarının nominal gayri safi yurt içi hasılalarının (gsyih) yüzde 0,5’ini geçmesi halinde otomatik düzeltici mekanizmaları devreye sokuyor. süreçte düzelme sağlanmazsa avrupa adalet divanı’nın ülke aleyhine karar alma ve tedbir uygulama hakkı bulunuyor. ab’nin yargı organı bu durumda, ülkelere gsyih’lerinin yüzde 0,1’i kadar para cezası verebiliyor. anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için ülkelerin yasama sürecinden geçmesi gerekiyor.

çift dipli resesyon

resesyondaki bir ekonominin, kısa süre için büyüme kaydettikten sonra yeniden küçülerek resesyona girmesine verilen isim.

stagflasyon

bir ülkede, ekonomi büyümezken, fiyatların artmaya devam etmesi durumu stagflasyon olarak adlandırılır. söz konusu durumda, yaşam giderleri, gelire oranla hızla yükselir.

ekonomiyi canlandırma (politikaları)

yüksek büyüme ve/veya (dezenflasyonu önleme adına) enflasyon yaratmaya yönelik ekonomik ve mali politikalar.

getiri

yatırımcının, piyasa fiyatı üzerinde satın aldığı tahvilden edindiği kazanç. tam ters yönden bakıldığında, piyasaya tahvil süren tarafın, borçlanma maliyeti anlamına gelir. tahvilin piyasa fiyatı düştükçe, getiri miktarı yükselir.

getirinin artışı çeşitli sebepler çerçevesinde gerçekleşebilir. belirli bir kur üzerinden piyasaya sürülen tahvillerin getirisi, piyasada söz konusu kurdan sorumlu merkez bankasının (güçlü büyüme, yüksek enflasyon, vb. nedenlerle) kısa vadeli faiz oranlarını arttıracağı algısı varsa yükselir.

öte yandan, bir devletin temerrüde düşeceğine ilişkin bir algı oluşmuşsa, yine ilgili tahvillerin getirisi artar.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;