Görüş

Arap Baharı ve Türkiye-İsrail uzlaşması

Suriye sahnesinin karmaşıklığı ve Mısır-Türkiye yakınlaşma girişimlerinin başarısızlığı yüzünden, Türkiye’nin Arap dünyasındaki projeleri sekteye uğradı.

Mavi Marmara gemisi
Mayıs 2010'da Gazze'ye yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrailli komandoların saldırması sonucu 10 Türk vatandaşı hayatını kaybetmişti. [Fotoğraf: AA-Arşiv]

israil başbakanı binyamin netanyahu, 22 mart 2013 günü, türk mevkidaşı recep tayyip erdoğan ile yarım saatlik bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. abd başkanı barack obama’nın da katıldığı bu görüşme, ankara ile tel aviv arasındaki üç yılın buzlarını eritti.

2009’daki israil seçimlerini kazanmasının ardından yaptıkları içerisinde nitelik itibariyle bir ilk olan bu konuşma sırasında netanyahu, ordusunun mayıs 2010 sonunda türk gemisi mavi marmara’ya saldırmasından dolayı özür diledi. gazze’ye dayatılan israil ablukasını kırmayı amaçlayan özgürlük filosu’na katılan gemiyi hedef alan saldırı, 9 türk aktivistin ölümüne yol açmıştı. erdoğan bu özrü, olumlu karşılanması ve ülkesinin israil ile ilişkilerini ilk haline geri götürmesi gereken büyük bir zafer olarak değerlendirdi.

ankara ve tel aviv’i böylesine acil bir uzlaşmaya zorlayan farklı etkenler arasında, arap baharı ön plana çıktı. arap baharı, türk-israil-amerikan ilişkileri üçgeninin çıkarları ve planlarını karıştırdı, herkesi hesaplarını yeniden gözden geçirmeye sevk etti.

amerikan seferberliği

1949 yılından itibaren türkiye-israil ilişkilerinin mimarı ve kollayıcısı olan washington, bu bağlantıya sıcaklığını yeniden kazandırma girişimlerini, özgürlük filosu olayından beri hiç durdurmamıştı. yine de abd’nin bu yöndeki çabaları, arap baharı’nın patlak vermesi ve suriye devrimi’nin olumsuz sonuçlarının tırmanması sonrası muazzam bir yoğunluk kazandı. rusya, çin, kuzey kore ve iran gibi devletlere ek olarak washington karşıtı islamcı hareketler ve örgütlerin de içinde bulunduğu, abd’nin bölgesel ve uluslararası rakiplerinin açtığı yaraları, suriye devrimi tarafından deşildi.

süper güçlerin arap devrimlerine yönelik tutumu, washington ile moskova ve pekin arasındaki soğuk savaşı canlandırma mesajları verirken, iran’ın o devrimlerdeki rolü, bu ülkenin bölgesel emelleri ve nükleer taleplerinden duyulan korkuyu tekrar gündeme getirdi. eş zamanlı olarak kore yarımadası'nın iki yakası arasındaki gerginliklerin yenilenmesi ve kuzey kore’nin, abd’nin hawaii adaları’nı uzun menzilli balistik füzeleriyle vurma tehdidinden doğan bir nükleer tehlike baş gösterdi.

bu yüzden obama, son orta doğu gezisi sırasında netanyahu’dan türkiye ile krizin bitirilmesini talep ederek, abd’nin bölgedeki iki stratejik müttefikini aynı safta görmek istediğini dile getirdi. amerikan the new york times gazetesinin ifadeleri de obama'nın sözlerine benzer bağlamdaydı. türkiye, israil ve ürdün’ün, arap baharı’nın karıştırdığı bölgedeki istikrarın üçayağı olduğunu vurgulayan gazete, abd ile bu üçgen arasında eşgüdüm kurmak suretiyle obama yönetiminin suriye krizinin sonuçlarını ele almak için hazırladığı plana işaret etti. bu eşgüdüm kanalıyla washington, türkiye-israil anlaşmasını aynı amaçla kullanmanın yanı sıra iran’ı nükleer silaha sahip olmasını engelleyerek filistin-israil çekişmesini de çözmek istiyor.

amerikalı uzmanlar, arap devrimlerinin hemen ardından libya ve mısır’daki amerikan büyükelçiliklerinin saldırıya uğraması ile el kaide örgütünün tunus, libya ve yemen’de yayılması ihtimalinin artmasının, şu endişeyi güçlendirdiğini düşünüyorlar: “arap devrimlerinin arka planında ılımlı islam’ın yükselişi, bu ülkelerde iktidara (washington açısından sıkıntı yaratan) aşırı islam’ın gelişi öncesindeki geçiş sürecinden ibaret olacaktır.”

bu ve benzeri başka olaylar, kendisine sadık rejimler döneminin bitmesi sonrası washington’a, bölgedeki stratejik çıkarlarını ‘ılımlı islam’ın arap baharı ülkelerinde iktidara gelmesini destekleyerek teminat altına alma’ projesinin ters yüz olduğu mesajı verdi.

obama yönetimi, kendi çıkarlarını koruyacak ve ‘yeni dünya’ stratejisine hizmet edecek şekilde bölgeyi yeniden düzenleme çalışması çerçevesinde, üç ortak arasındaki stratejik ittifakı tekrar canlandırmak amacıyla türkiye ile israil’i uzlaştırmakta ısrar etti. zira arap devrimlerinin doğurabileceği sürprizler ve sorunlarla başarılı bir ilişki kurma noktasında bu ittifakın ortak kapasitesinden yararlanmaya hazırlanıyordu.


türkiye başbakanı erdoğan ile abd başkanı obama'nın son dönem orta doğu politikaları birbiriyle örtüşüyor. [aa]

israil’in geri adımı

israil’in, türkiye’den özür dileme konusunda takındığı tutumundaki sürpriz değişim, özrün arkasında yatan nedenler ve amaçlar doğrultusunda anlaşılabilir. tel aviv’in, bölgedeki en belirgin müttefikiyle kopukluğun ağır stratejik maliyetini kaldıramamasına ilaveten (ki türkiye ile stratejik ittifakının avantajlarını yunanistan ile yakınlaşarak telafi edemedi) arap baharı ve onun suriye’de yol açtığı çekişme, bu özürdeki en önemli faktördü.

sonuçları ne olursa olsun arap devrimleri, israil çeşitli boyutlarda kaygılandırıyor. bu devrimlerin olumsuz göstergeleri karşısında arap ülkelerinin gücü ve kredisinde devam eden kan kaybı, israil’in yüreğini ferahlattı. fakat bu ülkelerdeki kaosun, el kaide örgütünün sınırlarından içeri girmesi, balistik füzeler ve uçak savarlar gibi bazı gelişmiş silahlar ile kimyasal ve biyolojik başlıkları kontrol altına almasına zemin hazırlayacak tarzda yayılma olasılığı, israillileri aynı oranda endişelendirdi.

keza israil’i, rejimleri düşen ülkelerde aşırı ve düşman islamcı akımların iktidara gelmesiyle birlikte, arap baharı’nın bir islamcı kışına dönüşebileceği yönünde derin bir korku sardı. israil savunma kuvvetleri (isk) komutanı general eyal eizenberg’e göre bu ortam, kitle imha silahlarının kullanılması ihtimalini de dışarıda bırakmayan (özellikle de beşar esad rejiminin düşmesi halinde) kapsamlı bir savaşın çıkacağının bir uyarısıydı. eizenberg, suriye ile israil arasında, işgal altındaki golan tepeleri ve ateşkes sınırları üzerinde yaşanan çatışmaları bu uyarıya delil gösterdi.

ekonomik anlamda ise arap baharı, israil’de birçok soru işareti oluşturdu. ingiliz the independent gazetesi, arap baharı’nın etkisiyle israil’de yaşanan (tarihinin en büyük) protesto eylemleri sırasında atılan sloganlarda, israillilerin ekseriyetindeki hayal kırıklığına temas etti. alışılmışın dışında orta sınıf, birileri servet biriktirir ve ayrıcalıklardan yararlanırken, yetkililerin güvenlik ihtiyaçlarının karşılaması için onlardan kemer sıkmalarının talep edilmesinden sıkıldı.

arap devrimlerinin başarılı olması halinde israil, bunun, daha demokratik, güçlü ve istikrarlı; washington’a bağımlılıktan kurtulmaya, süper güçlerle ilişkilerini çeşitlendirmeye, stratejik olarak bölgedeki klasik güç dengelerini yeniden şekillendirip düzenleyecek şekilde türkiye ve iran ile yakınlaşmaya daha meyilli arap devletlerinin kurulmasına zemin hazırlamasından da endişeli. türkiye’nin teveccühünü kazanma amaçlı israil çabası ve tel aviv’in buna paralel olarak arapları ve arap olmayanları iran nükleer tehlikesine karşı korkutmaya kendisini adaması, bunu açıklıyor.

israilli uzmanlar, arap ülkelerinin demokratikleşmesini kendi ülkeleri için tam bir tehdit kaynağı olarak görüyorlar. israil böylece bölgedeki ‘tek demokrasi’ olduğu iddiasını kullanmaktan mahrum kalacak. arap sokaklarının siyasi karar alınma sürecindeki rolünün artması, demokratik yolla seçilen arap rejimlerinin israil ile ilişki kurma stratejilerinde esaslı bir değişikliğe de sebebiyet verebilir.

mısır gibi bir ülkedeki yeni iktidar sahipleri, israil’in stratejik hazine olarak gördüğü hüsnü mübarek’in aksine, camp david anlaşması’nın muhteviyatını gözden geçirip mısır’ın aleyhine maddelerini düzeltmeye veya anlaşmanın karşılıklı bağlılık boyutundan geri adım atmaya çalışabilirler. bu durum israil’i, mısır’ın devrim sonrası israil’in milli güvenlik ayaklarından birini oluşturan anlaşmaya bağlı kalacağı hususunda batılı garantiler aramaya sevk etti. camp david anlaşması’nın bozulması, israil’de tam bir ekonomik felaket oluşturacaktır. o vakit israil; askeri ve güvenlik doktrinini yeniden formüle etmek, ekonomisini daraltacak ve kaynaklarını tüketecek önleyici politikaları benimsemek zorunda kalacaktır.

israilli yetkililer, arap devrimlerinin ülkelerine dayattığı hali hazırdaki ve gelecekteki güvenlik sorunları ile vergi ve fiyat artışları, kamu hizmetlerinin azaltılması, sosyal sigorta ödeneklerinin düşürülmesi gibi netanyahu hükümetinin son attığı kemer sıkma adımları arasında bağlantı kuruyorlar. israil’in siyasi ve askeri elitleri, arap devrimlerinin etkisiyle; ülkenin güvenlik ve savunma bütçesinin arttırılmasını, israil’in öncelikler basamağının, artan güvenlik harcamalarının finanse edilmesi ve önleyici savunma alanındaki yatırımlara kaynak sağlayacak biçimde, yeniden formüle edilmesini istediler.

belki de mısır’ın dış politika eğilimlerinde, son zamanlarda kaygı verici değişiklikler ve dikkat çekici göstergelerinin ortaya çıkması, israil endişelerini güçlendirdi. iran ile flörtü, filistin’in uzlaşma teşebbüslerini kucaklaması, gazze ablukasını sonlandırmak için sınır kapılarını açarken israil’e gaz ihracatının yeniden müzakere edilmesi, mübarek’in belirsiz ve haksız bir anlaşmayla ödün verdiği mısır’ın doğu akdeniz petrolü ve gazındaki payı dosyasının incelenmesi gerektiğine dair gittikçe yükselen devlet ve halk bazındaki talepler, bunlardan bazıları.

türk-israil uzlaşmasının enerji güvenliğiyle ilgili nedenleri de tam burada saklı. israilli ve türk uzmanlara göre bu uzlaşma, birçok ülkenin rekabet ettiği doğu akdeniz’in petrol ve gaz zenginlikleri konusunda iki ülke arasında verimli bir işbirliği ortamı hazırlayabilir. tel aviv, gazdaki payını türkiye üzerinden geçecek deniz boru hattı kanalıyla avrupa’ya ihraç etme niyetinde.

diğer yandan israil, demokrasi yoluyla seçilmiş arap siyasetçilerin yönetime gelişinin, arap-israil çekişmesini yönetmenin kurallarını, tel aviv’in araplara kendi barış algılarını dayatmayı sürdürme gücünü bitirerek, israillilerin istemediği şekilde değiştirmesinden korkuyor.

seçimle iktidara gelmiş arap siyasetçileri, israil’in ihlallerine karşı gerginliği arttıracak ve cezalandırıcı tutumlar takınmak veya çekişme dosyasını birleşmiş milletler’e (bm) yeniden götürmek suretiyle, filistinlilerin haklarını destekleme eğilimindeler. kaldı ki israil, arap baharı’nın, filistinlilerin elindeki silahlı direniş seçeneğini canlandırmasından da tedirgin. özellikle de israil’in gazze’ye yönelik son saldırısının filistin direniş hareketlerinin askeri kapasitelerindeki nitelikli gelişimin boyutunu gözler önüne sermesinin ardından… buna ek olarak tel aviv’in, batı şeria’da yeni bir intifadanın patlak vermesi endişesi, altı yıldan fazladır süren diken üstündeki istikrar sonrası, israillilerin uykularını kaçırıyor.

türkiye’nin olumlu karşılaması

türkiye’nin, adalet ve kalkınma partisi (akp), hükümetinin komşu ülkelerle ‘sıfır sorun’ stratejisi ve ab, abd ve israil ile ilişkilerindeki kaygılı ve zikzaklı süreçlere paralel olarak, arap-islam stratejik desteğini kazanma çabalarının, arap devrimleri ve şu an itibarıyla arap dünyasının kapısı sayılan suriye’de yaşananlar yüzünden güçlü bir darbe aldığı söylenebilir.

muammer kaddafi sonrası libya’daki yeniden imar yatırımları pastasından elde ettikleri dışında, suriye sahnesinin karmaşıklığı ve mübarek rejiminin düşüşü sonrası mısır-türkiye yakınlaşma girişimlerini saran başarısızlık ve tereddüt havasının sürmesi yüzünden, türkiye’nin arap dünyasındaki projeleri sekteye uğradı.

bu bölgesel aksiliklerin ve uluslararası karışıklıkların hazım süreci içindeki erdoğan, tel aviv ile anlaşmazlığın iç ve dış yüklerinden kurtularak derin bir nefes almayı arzuladı. istanbul ve ankara’nın caddelerine, “türk halkı, israil’in özründen dolayı gurur ve övünç duyuyor.” yazılı dev reklam afişlerinin asılmasının yanı sıra erdoğan, israil’in (türkiye’ye karşı savaşan kürt örgütü) pkk’nın eylemlerini destekleyerek türkiye’nin ulusal güvenliğiyle uğraşmasını frenlemiş oldu.

aydınlık gazetesi yazı işleri müdürü serhan bolluk, obama’nın orta doğu turu ve türkiye-israil uzlaşmasının, pkk lideri abdullah öcalan’ın imralı adası’ndaki cezaevinden türkiye devletine yönelik şiddetin durması için ateşkes ilan etmesiyle eş zamanlı gerçekleşmesinin, tel aviv ve washington’un kürt krizini alevlendirmedeki rolünü temize çıkaramayacağını düşünüyor.

ak parti’nin arap dünyasına yönelik stratejisindeki başarısızlığı, arap baharı arka planında bir batı-israil projesinin, bölgeyi jeo-stratejik olarak etnik yaklaşımlara göre yeniden inşa etmek için tertiplendiği yaklaşımıyla eş zamanlı gerçekleşti. akp hükümeti de, planlanmış bölgesel düzenlemelerin ganimetlerindeki payını arttırmak amacıyla, klasik dostlarıyla ilişkilerini onarmak ve ittifaklarını desteklemek için hızlı davrandı. erdoğan yönetiminin, abd’nin de onayıyla, israil’in ustaca dilenmiş özrünü süratle olumlu karşılaması bundan.

bundan ötürü şöyle bir iddia öne sürülebilir: arap baharı rüzgarının (liderlik sahilleri ve bölgesel rol limanları arayan) türk gemilerinin istemediği yönde esmesi, halen araplara dönük olan türk pusulasının, arap dünyasını sürükleyen değişim dalgaları yüzünden yeniden ankara’nın klasik müttefiklerine doğru çevrilmesi yönünde uyarı çanları çalmaktadır. böylesi bir pusula değişimi, 1916’da sykes-picot anlaşması ile sonrasında türkiye’nin 60 yıl önce arap ve müslümanlardan yüzünü çevirip israil ve abd’nin kucağına atılmasına yol açan soğuk savaş’ta yaşananlara benzer muhtemel değişimleri bölgeye getirecektir.

beşir abdulfettah: mısır el ehram stratejik araştırmalar merkezi’nde asya uzmanı akademisyen ve araştırmacıdır. aynı zamanda el ehram bünyesinde yayımlanan demokrasi dergisinin de yazı işleri müdürlüğü görevini yürütmektedir.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Beşir Abdulfettah

mısır el ehram stratejik araştırmalar merkezi’nde asya uzmanı akademisyen ve araştırmacı. aynı zamanda el ehram bünyesinde yayımlanan 'demokrasi' dergisinin de yazı işleri müdürlüğü görevini yürütüyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;