Görüş

Araplar Türkiye’ye sırt mı dönüyor?

Yazara göre yakın gelecekte Ortadoğu'da Türkiye, Mısır ve İran'ın işbirliği ile üçlü bir eksen oluşacak.

Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu
Erdoğan'ın Arap Baharı turu, Arap dünyasından her kesime mesajlar vermişti. [Reuters]

yukarıdaki soru arap ülkeleri ile türkiye arasında iyi görülen ilişkilerin gölgesinde, türkiye başbakanı'nın mısır, tunus ve libya’ya yaptığı geziler doğrultusunda ve kahire’de arap dışişleri bakanlarına hitaben yaptığı konuşmasının ışığında biraz garip gelebilir.

ancak tutumların detaylı incelenmesi, birçok arap rejiminin türkiye’nin bölgede artan rolünden ve özellikle de erdoğan’ın ibrani devletine yönelik güçlü tutumları arka planında, arap halk çevrelerinde gördüğü ezici halk desteğinden rahatsızlık duyduğuna işaret edecektir. erdoğan’ın tutumları ilkesel açıdan değil, arap resmi tutumlarına kıyasla güçlü diye nitelenebilir. zira akil kimseler, türk, arap ve müslüman halkların siyonist oluşumu tanımamakla birlikte bu oluşumla olumlu bir ilişki kuramayacaklarını bilir.

erdoğan, israil’in zamanla etrafındakilerinin bozduğu şımarık bir çocuk olduğunu ifade ettiğinde, bu açıklamanın türk komşudan bu türden daha fazla tutumla karşılaşmak istemeyen arap resmi çevrelerinde ve özellikle de mısır’da iktidarı elinde bulunduran orduda rahatlık yaratması mümkün değil. türkiye’nin ibrani devletinden büyükelçisini çekmesi ve askeri işbirliğini durdurması yönündeki son tutumu (ticari ilişkileri kapsamıyor) israil’in provokasyonlarına cılız tepki veren mısır ordusunu sıkıntıya soktu. (halkın kahire’deki israil büyükelçiliği’ni basması ve diğer halk faaliyetleri kuşkusuz müthişti.) ayrıca mısır (askeri) yönetimi, erdoğan’ın gazze ablukasına ilişkin devam eden konuşmalarından da kesinlikle rahatsızdı. bir ölçüde kendisi de bu ablukaya ortaktı çünkü.

erdoğan’ın gazze ziyaretini iptal etmesi, (tek sebep olmasa da) mısır yönetimini provoke etmek istememesiyle ilişkili. uluslararası boyutlar, ankara’nın amerikalıları ve batılıları provoke etmeme kararlılığı yanısıra, ziyaretin şekli etrafındaki soru işaretleri diğer iptal sebeplerinden. zira bu adamın mısır kapısından gazze’ye girmesi, ziyareti sadece insani boyutuyla sınırlı kılacaktı. bu da ziyaretin önem ve değerini düşürecekti. oysa ziyaretin ablukaya meydan okuyacak ve israillilerin diretmesine rağmen gazze’ye girecek bir türk uçağı veya gemisi kanalıyla yapılması halinde durum farklı olacak.

türkiye ile ilişki sorunları içindeki bir başka nokta da bölgesel rolle ilgili. şöyle ki, bölgedeki türk yayılmasına (kardeşlik ve işbirliği şekli alsa dahi) anlayış göstermek mısır rejimine zor geliyor. özellikle de hiç kimse ilkelerin tek başına türk dış politikasını yönettiğini iddia etmemişken…

türkiye’ye yönelik resmi arap hassasiyeti oluşturan bir başka nokta da türkiye’nin bölgedeki demokratik siyaseti ve insan haklarını desteklemesi ve benimsemesiyle ilişkilidir. buna karşın başta suudi arabistan olmak üzere rejimler, arap devrimleri dalgasını durdurmaya çalışıyorlar. daha da kötüsü bu rejimler, devrimlerde başı çeken islamcılar ile onların birçok faaliyetine kucak açan ankara arasındaki işbirliğini gözlemliyorlar ve herkes arap rejimlerinin islamcıların siyasi sahada ilk sırayı almalarını engelleme noktasında hemfikir olduklarını biliyor.

burada bazıları erdoğan’ın mısır’da müslüman kardeşler (ihvan) ve islamcıların genelinde bir ölçüde rahatsızlık oluşturan laik devletle ilgili konuşmasına işaret edeceklerdir. ancak erdoğan’ın sözlerinin daha fazla incelenmesi, konuşmasını din özgürlükleri bağlamında bir nebze kabul edilebilir kılıyor. din özgürlüğü islamcıların (islami referansa sahip sivil devletten dem vursalar dahi) önerdiği anayasada teminat altına alınmıştır. bu da erdoğan’ın dünyadaki farklı laiklik modellerine ilişkin sözleriyle de bir ölçüde buluşuyor.

bu konuşma, genel itibariyle türkiye ile islamcılar arasındaki hassasiyetleri körükleyen ilişkinin yapısında bir değişikliğe yol açmıyor. çünkü islamcıların rejimler tarafından reddedilmesi, istedikleri devlet yapısıyla veya önerdikleri yönetimi sisteminin formatıyla değil, (kendilerine yönelik tutumunu değiştirdiği için laik devlete bütünüyle onay verseler dahi) iktidara yaklaşmalarıyla ilişkili. hatta islamcılar batı tarafından kabul görmeleri sebebiyle daha tehlikeli oldular. rejimler, islamcılarla çekişmelerinde yardımcı bir unsur olan batı’nın islamcıları reddetmesine bel bağlıyordu.

suriye dosyası da türk-arap ilişkileri sorunları içinde var gözüküyor. zira bazı arap rejimleri, arap girişiminde yer aldığı gibi makul reformlarla birlikte suriye rejimini muhafaza edecek bir siyasi yaklaşımdan yanalar. ancak türkiye, suriye’de köklü değişim isteyen bir başka ruh halinde görülüyor.

suriye’nin, bu rejimlerin bölgedeki şii azınlıklarla irtibatlı siyasi hassasiyetler sebebiyle hazmedemediği iran’la koalisyon içinde olduğu doğru, ancak iran-suriye koalisyonu ile devrimlerin sürmesi ve devrime suriye rejiminin devrilmesi için yeni ivme kazandırılması birbirinden tamamen ayrı şeyler.

bütün bunların ışığında bölgede paradoksal biçimde iran’a karşı seferberliğin sürmesiyle eş zamanlı gelişen türk yayılmacılığına karşı oluşmaya başlayan yeni bir arap ittifakının ipuçları bulunuyor. bu ittifak bir yandan arap devrimlerini diğer yandan arap içişlerine dış müdahaleleri durdurmaya çalışmaktadır. bu yapılırken islamcı güçlerle ilgili boyut ve adalet ve kalkınma partisi’nin islamcı güçlerle işbirliği gözden kaçırılmamaktadır.

abd ve beraberindeki batılı ülkelerin ekseriyeti bu yeni ittifaka uzak durmamaktalar. öncelikle arap devrimlerinin ve türk hareketlenmelerinin korkuttuğu ibrani devleti için bunu yapıyorlar. ikincisi türkiye ve iran’ın sınırlandırılması ve tıpkı arap baharı öncesi olduğu gibi batılı çıkarları yerine getiren ılımlı arap dünyasının dönmesi için. daha yerinde ifade ile ibrani devletinin ihtiyaçlarını ve batı’nın çıkarlarını karşılayacak şekilde bölgesel çekişmeleri eski haliyle korumak için.

arap devrimlerinin ilerleme kaydetmesi, (özellikle de plan mısır’ın ittifakın göbeğinde olması çağrısı yapmışken) bu planı bozabilir. mısır’daki şartlar halkın eğilimi yönünde seyrettiği takdirde hiçbir yeni yönetim, değişimden korkmuş rejimlerin çıkarlarıyla uyumlu bu plan içinde kendileri için avantajlı bir durum bulamayacaktır. bu yeni yönetimler mısır’ın çıkarları ve rolleriyle daha fazla uyum içinde olacaktır. özellikle de türkiye’nin ilerlemesi, mısır’ın gerilemesi anlamına gelmez. hatta bölge, istikrar ve iran’ın artan emellerini bir noktada frenlemek için iki tarafın da (mısır ve türkiye) nüfuzuna ihtiyaç duymaktadır. (iran, suriye’de değişim yaşanması halinde taleplerini düşürmek zorunda kalacaktır.) böylelikle üç eksen (türkiye, mısır ve iran) arasındaki olumlu işbirliğine varılacaktır. bu işbirliği üç ülkenin de çıkarına, herkese zarar verecek mezhepçi yoğunlaşmanın aleyhine olacaktır. siyonist oluşuma ve bölgedeki emellerine ve hatta batılı çıkarlar dışında hiçbir şeye hizmet etmeyen ‘böl ve yönet’ politikasına karşı ciddi işbirliği içine girilecektir.

nihayetinde bizler arap dünyasında değişim güçleri ile iktidardaki rejimler arasında, uluslararası güçlerle ilişkilerinden dolayı bölgesel düzlemdeki etkin güçler arasında tarihi bir sancı karşısındayız. beyaz iplik siyah iplikten ayrılana kadar azımsanmayacak bir zaman geçecek. umut ve hırs, arap insanının özgürlük ve saygınlık talepleriyle, hakları ve kutsallıklarını geri almasıyla, komşu ülkeler türkiye ve iran’la olumlu komşuluk ilişkileri kurma istekleriyle uyumlu gelmektedir. 

1962 filistin eriha doğumlu yazar, bir süre gazeteci muhabir olarak çalıştıktan sonra filistin el müslime dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 1998 yılı başından beri ürdün düstur gazetesinde günlük makaleler yazan yazarın yayınlanmış birçok kitabı bulunuyor. 

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

 

Yaser Ez Zeatira

1962 filistin eriha doğumlu yaser ez zeatira, bir süre gazete muhabiri olarak çalıştı. daha sonra filistin'de yayımlanan el müslime dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 1998 yılından beri ürdün düstur gazetesinde günlük makaleler kaleme alan yazarın birçok kitabı bulunuyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;