Görüş
‘Avrupa Merkez Bankası’nı işgal et!’
Ekonomist Dean Baker’a göre, Euro Bölgesi’nin altında kaldığı enkazın sorumlusu Avrupa Merkez Bankası.
‘wall street’i işgal et’ hareketi, ‘ülkeyi zenginlerden geri almak’ teması etrafında gelişiyor. söz konusu tema, geçtiğimiz ay, hem amerika birleşik devletleri (abd) hem de dünyanın dört bir köşesinde yankı buldu. bu hissiyat avrupa’da da güç kazanmaya devam ederken, avrupalıların kamp kurmaları gereken yerin avrupa merkez bankası’nın (amb) girişi olduğu söylenebilir.
konuyla ilgili bütün kurumları düşünecek olursak, avrupa ekonomisinin altında kaldığı enkazın sorumlusu amb’dir. euro bölgesi ve amerika birleşik devletleri genelinde konut balonları oluştuğu yıllarda, amb bu durumu görmezlikten geldi. bu balonlar ve onların yarattığı büyük dengesizlikler kendisini hiç ilgilendirmiyormuş gibi bir yerde durmayı tercih etti. amb’yi ilgilendiren, enflasyonun yüzde ikide tutulmasıydı.
euro bölgesi ve dünyanın diğer ekonomileri bir felaketin eşiğine gelmişken, enflasyon oranını bir saplantıya dönüştürmek ve başka hiçbir şey düşünmemek; kodak’ın, dijital fotoğrafçılığın patlama yaptığı dönemde, iş kolunun fotoğraf filmleri olduğunda ısrar etmesine benziyor. işinin ehli girişimciler, dünya değişirken iş planlarının da değişmesi gerektiğini bilirler. aynı şekilde, işinin ehli ‘merkez bankası’ bankacıları da ekonomi değişim gerektirdiğinde önceliklerini yeniden düzenlerler.
ancak amb, konut balonlarını göz ardı etti ve ekonomi, bunların etrafında çökmeye başladı. buna yol açan amb bankacılarının beceriksizliği olabilir. diğer taraftan, bankacılık sektöründeki dostlarının konut balonu finansmanından büyük paralar kazanıyor olmasının etkilerinden de bahsedilebilir. sebep ne olursa olsun, ekonominin çökmesinin sonuçları değişmemiş ve avrupalılar bunlara katlanmak zorunda kalmıştır.
yukarıdakiler, amb’nin avrupalılara yönelik saldırısının sadece başlangıç noktasıydı. avrupa ekonomisi, abd ekonomisi gibi, durgunluğa düştüğünde; merkez bankasının üzerine düşen, büyümeyi desteklemek ve işsizliği aşağı çekmek için ekonomiyi canlandırmak üzere elinden geleni yapmaktı. abd merkez bankası yönetiminin, kredi faiz oranını sıfıra çekip parasal genişleme döngülerine dahil olarak bu görevi bir ölçüde yerine getirdiği söylenebilir.
amb ise böylesi bir çaba göstermedi ve kredi faiz oranını yüzde 1’den daha düşük bir değere indirmedi. geçtiğimiz bahar aylarından itibaren bu oranları yükseltmeye başlaması ise ilginçtir. bu ayarlamanın (euro bölgesi ülkeleri, potansiyel gsyih değerlerinin çok altında olmasına rağmen) enflasyon korkusuyla yapıldığı söylenmektedir.
‘troyka’ mali krizi istismar ediyor
amb’nin, euro bölgesi’nde yaşayan insanlar için en kötü planı ise bu değil. amb, avrupa komisyonu ve uluslararası para fonu (imf) ile birlikte (bu üçlü sık sık ‘troyka’ olarak adlandırılmaktadır), avrupa’daki çalışan kesimin geçtiğimiz kırk yılda kazandıkları edinimleri ellerinden almak amacıyla kendi kötü yönetimlerinden kaynaklanan bu mali krizi istismar etmektedir.
bunu da parça parça yapmaktadır. ülkelere, bütçe açıklarını finanse etmek için ihtiyaçları olan desteği vermenin koşulu olarak ağır taleplerle gidilmektedir. burada, özellikle kötücül bir şeyden bahsediyoruz; çünkü amb’nin görece sıkı para politikası, kamu borçları üzerinde yüksek faiz oranlarına yol açacak şekilde büyümeyi yavaşlatarak bütçe krizine doğrudan hizmet etmiştir. bunun yanısıra, amb’nin talep ettiği kamu harcamaları kesintileri ile birlikte büyümenin yavaşlaması, bütçe açığı sorununu daha da kötüleştirmektedir.
amb, euro bölgesi'ndeki mali politikalarda
büyük söz hakkına sahipken, demokratik
meşruiyeti sık sık sorgulanmakta. [reuters]
amb ve troyka’daki ortakları, girdikleri yoldan geri dönüp büyüme ve istihdamı destekleyecek politikaları teşvik etmek yerine, durumu istismar edip ülkelerden emeklilik yaşını yükseltmelerini, asgari ücretleri düşürmelerini ve çalışanların haklarını kısıtlamalarını talep etmektedir. amb’nin istediğini yapmasına karşı çıkılmadığı sürece, durum avrupalıların çoğu için çok daha kötüleşecektir. avrupalı iş dünyası liderleri bu durumdan memnun olabilir. bu doğal sayılabilir; çünkü artan işsizlik ve çalışanların haklarının kısıtlanması, işverenlerin çalışanlar üzerinde daha fazla güç sahibi olmasına yol açmaktadır.bir ülke için tesis edilen kesintilerin, onların ticari ortaklarına da yansıdığı unutulmamalıdır. diğer bir deyişle, amb’nin bütçe kesintisi yapma talebi doğrultusunda yunanistan ve ispanya’nın daha az ithalat yapması, fransa ve italya’nın ihracatını azaltır. bu yolla, büyümenin yavaşlaması, kendi kendini üreten bir süreç haline gelmekte ve kriz daha da derinleşmektedir.
amb’nin büyümeyi ve ekonomik istikrarı destekleyen tarafsız bir kurum olarak faaliyet göstermediğini avrupalıların anlaması önemlidir. amb, zenginlerin menfaatlerini korurken nüfusun kalan kısmının aleyhine bir programı yürütmektedir. ayrıca, kendisine verilmiş olan büyük ekonomik güç sayesinde, demokratik yöntemlerle seçilmiş hükümetler itiraz etse de istediklerini zorla yaptırabilmektedir.
işte bu sebeplerle, amb, halk hareketleri için ideal bir hedeftir. avrupalılar, kaderlerinin kontrolünü ellerine almak istiyorlarsa, kendi menfaatlerini düşünerek küçük bir zümrenin merkez bankasını yönetmesine izin vermemelidir. bizler de abd’de aynı sorunla karşı karşıyayız; ancak amb ile karşılaştırıldığında abd merkez bankası demokratik hesap verme sorumluluğunun adeta kalesi sayılır. hayatlarının kontrolünü ellerine almak isteyen insanların işgal etmeleri için en uygun ye amb olacaktır.
dean baker, washington dc merkezli ekonomi ve politika araştırmaları merkezi’nin (center for economic and policy research) yöneticilerindendir. kitapları arasında şunlar vardır: “plunder & blunder: the rise and fall of the bubble economy”, “the conservative nanny state: how the wealthy use the government to stay rich, get richer and the united states since 1980” ve “the end loser liberalism: making markets progressive”.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar