Görüş

Irak’ta nezaketi bir tarafa bırakma zamanı

ABD, Irak’a, Nuri El Maliki’nin filizlenmekte olan demokrasiyi parçalamasına izin veremeyecek kadar çok yatırım yaptı.

Konular: Ortadoğu, Irak
Maliki ve Obama.
Obama, giderek otoriterleşen Nuri El Maliki ile olumlu bir ilişki içinde olmalı, ancak aynı zamanda muhaliflerine de ulaşabilmeli. [GALLO/GETTY]

itiraf etmeliyim, böyle olacağını hiç aklıma gelmemişti.

irak başbakanı nuri el maliki’nin mütemadiyen despotik eğilimler gösterdiği doğrudur. ancak, iraklıların önündeki geleneksel rol modellerini düşündüğümüzde bu şaşırtıcı değildir. aynı şekilde, maliki’nin içişleri, savunma ve ulusal güvenlik bakanlıkları üzerinde kişisel kontrole sahip olduğu ve bağdat operasyonlar komutanlığı’nı makamına bağlı hale getirerek güvenlik erkini aşırı merkezileştirdiği ve çok uzun bir süredir elinde bulundurduğu da doğrudur. yine, ülkedeki iç güvenliğin zayıflığını düşünürsek bu da beklenmedik bir gelişme değildir.

bunların yanısıra, ebu isra’nın (maliki) geçtiğimiz seçimlerde en fazla oyu alan irakiye bloğu ile yetkileri paylaşmaktan rahatsız olduğu ve hükümetinin kurulmasına yardımcı olan erbil mutabakatı’nda belirtilmiş ayrıntılı yetki paylaşımı düzenlemelerinin birçoğuna sadık kalmadığı da tartışma götürmez. fakat bu konuda da maliki’nin, yetkilerini ihlal ettiği söylenemez. sonuçta, (kendisine hükümeti kurma görevi veren) başarılı olabilecek bir parlamento koalisyonu kurdu. en büyük siyasi rakibinin yöneteceği, yerel ve ulusal güvenlik ilkelerini yönlendirecek olağanüstü bir ulusal güvenlik konseyi’ne ilişkin belirsiz koşullar zaten hiçbir zaman gerçekçi değildi.

ancak, en son amerikan askerlerinin çekilmesinin ardından sadece birkaç gün geçmişken maliki tartışma götürmeyecek bir şekilde çok ileri gitti. son günlerde yaptıklarıyla, eski politikalarının üzerindeki meşruiyet örtüsünü kaldırdı ve geçmişteki eylemlerinin salt iktidarı ele geçirmeye yönelik teşebbüsler olduğunu gösterdi. yeni süreç, aralarında maliki’nin çok sayıda siyasi düşmanının da bulunduğu, baasçı oldukları iddia edilen 615 kişinin, geride kalan abd askerlerinin tahliye edilmesine yönelik nihai çalışmalar devam ederken oluşan elverişli ortamda aniden ve acilen tutuklanmasıyla başladı. irak başbakanı, daha sonra, sünni bir islamcı ve irakiye’nin önde gelen üyelerinden cumhurbaşkanı yardımcısı tarık el haşimi’ye, siyasi nedenlerle, terörizm suçundan dava açtı. aynı zamanda, kendisi bir şii olan maliki, kişisel bir saygısızlık üzerine, sünni başbakan yardımcısı ve irakiye bloğu’nun önde gelen bir başka üyesi salih mutlak’ı devirmek üzere parlamentoda bir güvenoyu düzenledi. diğer siyasi muhalifleri de sabah uyandıklarında evlerinin etrafının tanklarla sarıldığını gördüler.

vardığımız noktayı özetlemek gerekirse: haşimi, maliki’nin şu anda liderlerine üstü kapalı tehditlerde bulunduğu “irak kürdistanı”na sığındı. maliki, irakiye’nin tahmin edildiği biçimde temsilciler heyeti’nden ayrılması ve kabineyi boykot etmesi durumunda, bloğun bakanları yerine temsilciler heyeti’nin onayını gerektirmeyen geçici atamalar yapmakla tehdit ediyor. siyasi nedenli mevcut tutuklama dalgasından özerk bir bölge oluşturulması kanalıyla korunma arzusunu dile getiren sünni çoğunluktaki diyala vilayetinin çıkışı karşısında, ele avuca sığmayan başbakan, “kan ırmaklarının” kapaklarını açmaya yemin etti.

“kalp hastalığı olanlara tavsiye edilmez”

irak’ta demokratik siyaset, en iyi zamanlarında bile kolay kaldırılır türde değildir. ancak nuri el maliki’nin şu anda yaptıkları eskiye göre farklı nitelikte. maliki, siyasi rakipleri karşısında avantaj sağlamaya çalışmakla yetinmiyor, itibarlarını ebediyen zedelemek istiyor ve bu süreçte irak nüfusunun büyük bölümünü haklarından mahrum bırakmakla tehdit ediyor. irak’ın dayatmacı olsa bile, yine de ümit veren hakiki demokrasiye geçiş sürecinin ülkeyi yeni bir iç savaşa sürükleyebilecek şekilde dağılması gibi bir tehlike yaratıyor.

amerikalı gözlemcilerin gelişmelerden ciddi olarak kaygılandıkları ve abd’nin baskı gücünün aniden eksilmesinden yakındıkları dönemde, abd liderleri durumu sakinleştirebilmek için diplomatik ikna yöntemlerinden yararlanmaya çalışıyor. bu arada, başkan obama’nın siyasetini kötülemeyi vazife edinenler, amerikan yönetiminin irak’taki abd askeri güçlerinin görev süresini uzatma görüşmelerinin başarısızlığını bir beceriksizlik olarak değerlendirip kanıt olarak da neticede oluşan şiddetle birlikte bu sarsıcı tersliklere işaret ediyor.

abd’nin irak’tan ayrılması ister (ülkenin yönetimindekiler gibi) bir zafer olarak göklere çıkarılsın, ister bir başarısızlık olarak ilan edilsin; herkes, irak’taki eziyetli yatırım karşısında abd güçlerinin çekilmesinin yarattığı mevcut riskleri görebiliyor. ancak görünüşe bakılırsa, abd’nin mezopotamya’daki yeni pozisyonunun yarattığı hakiki fırsatları hiç kimse görmüyor.

öncelikle, başkan obama’nın cumhuriyetçi eleştirmenlerinin şikayetlerinin boş oldukları kabul edilmelidir. irak parlamentosu’nun abd askerlerinin görev süresini, özellikle de irak’ta belli dokunulmazlıkları içerecek şekilde kabul etmesi ihtimal dahilinde değildi. bu tür ayrıcalıklar başka bölgelerde rutin olarak verilebilir; ancak abd ordusu irak’ta işgalci güç olarak görülmekteydi. bu koşullar altında, dünyada halk tarafından seçilmiş hiçbir kurum standart bir abd güçlerin durumu anlaşması’nı (sofa orijinal ingilizce metin) onaylamazdı ve abd liderlerinin de bunu bilebilecek kadar akıllı olmaları beklenir.

diğer taraftan, amerikalılar, abd’nin çekilmesinin irak’ı sembolik olarak özgürleştirmekle kalmayıp aynı zamanda abd’yi de ne kadar özgürleştirdiğini ve bunun sadece tehlike altında büyük bir güç bulundurma yükünden özgürleşmek olmadığını görmüyor. artık irak’ta iç güvenlik sorumluluğunun yükünü taşımayan abd, nüfuzunu, ne iraklıların ne de amerikalıların alışkın olduğu biçimde, çok daha normal yollarla kullanmaya başlayabilir. abd’nin irak’taki rolü değişmiştir; irak ile ilgili düşünce tarzı da değişmelidir.

iran’ın nüfuzu

abd yetkilileri yıllardır iran’ın, irak’taki nüfuzunu (bunun kaçınılmaz olduğunu ve bazı doğal sınırlara tâbi olduğunu unutarak) kötülemektedir. ancak amerikalılara, iranlılardan yakınmak yerine onlar gibi yapmaları tavsiye edilebilir.

peki, bu nasıl olabilir? abd, iranlılar gibi, birden fazla kulvarda çalışmalı ve bunların her birini aynı nihai amaçlara göre ayar etmelidir. abd hiç de önemsiz sayılamayacak olan diplomatik ağırlığını, hükümetteki ve abd güçleriyle birlikte eğitim alan, savaşan ve can veren askeri aktörlerle birlikte kullanmalı ve bu arada başbakan maliki’nin yönetimi altında, çoğunluğun baskısına giderek daha fazla maruz kalan iraklı liderler ve fraksiyonlarla bağımsız olarak görüşmekten çekinmemelidir. abd, aynı zamanda, sonunda baskıya direnmek zorunda kalabilecekleri için, bu kişi ve gruplara destek sağlamak üzere gereken ağları kurmalı ve bunlar (karşılarında şiilerin hakim olduğu güvenlik güçlerinin konuşlandırılma olasılığı düşünülerek) potansiyel paramiliter desteği içermeye de uygun olmalıdır.

çok uzun bir süredir, körfez bölgesi’ndeki sünni arap ülkelerinin iran tehdidini abarttıklarını düşünenlerden biri oldum; ayrıca şiilerin yönetimindeki irak hükümetine de son derece şüpheyle yaklaşmıştım. bu şüphe, şu ana kadar abartılı olmuş olsa da, yine de faydalı olabilir. bölgedeki bazı rejimler, abd’ye (kendilerinin yapamayacağı gibi) irak’ta nüfuz sahibi olmasını sağlayacak bir merkez sunma fırsatını olumlu karşılayabilir.


                         infografik: savaşın ardından irak

mevcut abd yönetiminin böylesi bir politikayı takip edip edemeyeceği belli olmamasına rağmen, gerçekleşmesi halinde, bu faaliyet, iranlıları başıboş kalmış bir nuri el maliki’nin aşırılıklarını bastırmaya yardım edecek objektif müttefikler haline getirme etkisine sahip olabilir. düşmanlarının kendisine sorun yaratmak amacıyla vekiller yetiştirdiği istikrarsız bir irak alternatifi potansiyeli karşısında iran yönetimi, kendi sempatizanları şiilerin doğal bir şekilde ağır bastığı, siyasi açıdan istikrarlı bir irak’ın menfaatlerine daha çok hizmet edeceği sonucunu çıkarabilir ki bunu geçmişte de yapmışlardı.

bu krizin geldiğini görmediğimi itiraf etmeliyim. maliki’nin bundan daha zeki olduğunu düşünmüştüm. ancak olan oldu ve artık abd’nin harekete geçmesinin vakti gelmiştir.

abd, maliki liderliğindeki hükümetle birlikte çalışmak zorunda; özellikle de içinde bulunduğumuz dönemde hazır bir başka seçenek olmadığı için. yardım, eğitim ve malzeme tedariği için seçici bir şekilde koşulları belirlese ve maliki’nin muhaliflerine tek taraflı olarak ulaşabiliyor olsa dahi abd, irak başbakanı’na, birkaç hafta önce başkan obama’nın yaptığı gibi güler yüzlü davranmak zorunda. [ancak] irak demokrasisine yaptığı yatırım ve irak başbakanı’nın baskı uygulayacağı iraklı topluluklara karşı ahlaki sorumluluğu, irak politikasını güler yüzlülükle sınırlandırılamayacak kadar önemli kılıyor. maliki söz konusu ifadenin arkasında başka bir şey olduğunu bilmeli. obama şu ana kadar maliki’yi büyük bir incelik ve hassasiyetle idare etti. bölgedeki diğer muhtemel diktatörlerle birlikte, maliki’ye karşı fazla nezaket göstermeyi bırakmanın vakti gelmiştir.

robert l. grenier, bir finansal danışmanlık firması olan erg partners’ın genel başkanıdır. cia’in gizli servisi’nde 27 yıllık bir kariyerin ardından 2006 yılında  emekli oldu. grenier, 2004-2006 yılları arasında cia’in terörle mücadele merkezi’nin direktörü olarak çalıştı. 2002-2004 yılları arasında irak misyonu yöneticisi olarak irak’taki cia aktivitelerinin koordinasyonundan sorumluydu ve 11 eylül saldırılarının öncesinde ve sonrasında pakistan, islamabad’da cia istasyon şefiydi.

daha öncesinde, ulusal istihbarat konseyi’nde yakın doğu ve güney asya dairesi başkan yardımcısıydı. cia’nin nükleer silahların yayılmasının önlenmesi bölümü’nün kurulmasında çalışmıştır. grenier, council on foreign relations’ın yaşam boyu üyesidir ve dış politika konularında sık sık konuşmalar yapmakta ve makaleler yazmaktadır.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Robert Grenier

bir finansal danışmanlık firması olan erg partners’ın genel başkanıdır. cia’in gizli servisi’nde 27 yıllık bir kariyerin ardından 2006 yılında emekli oldu. grenier, 2004-2006 yılları arasında cia’in terörle mücadele merkezi’nin direktörü olarak çalıştı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;