Görüş
IŞİD tehdidi Esed'e kurtuluş getirmez
IŞİD’e yönelik savaş hazırlıkları sürerken Nuri Maliki’yi iktidardan eden Irak çözümünün Suriye’de Esed için de uygulanması gündemde. Batı, IŞİD'e karşı Esed'le işbirliğine kapıları kapattı. Rejimin yerel, bölgesel ve uluslararası desteğini kaybetmesi alternatif arayışlarını hızlandırdı.

bölgesel sahnedeki ipuçlarını bir araya getirdiğinizde suriye'nin durumuna ilişkin yeni yaklaşımı daha net görebiliyorsunuz. yerel, bölgesel ve uluslararası düzlemlerde bu yeni yaklaşım inceleniyor ve test ediliyor. eş zamanlı olarak irak ve suriye cephelerinde işid'e (irak şam islam devleti) yönelik savaş hazırlıkları da sürüyor.
birçok göstergeye göre bu yaklaşım, nuri maliki'nin hükümeti bırakmasını sağlayan irak'taki çözümün suriye'de beşşar esed için de uygulanmasına ve devlet kurumlarının aynen korunmasına dayanıyor. sonrasında bunu yeni suriye gerçeğiyle uyumlu anayasal ve kurumsal adımlar izleyecek.
batı'nın esed rejiminin işid'le savaşa destek verme teklifini geri çevirmesi dikkat çekiciydi. yanıt çok netti ve esed rejiminin savaş için oluşturulan bölgesel ve uluslararası işbirliğine dahil edilmesi ihtimaline açık kapı bırakmadı. oysa rejim kendisini şu dönemde batı'nın ihtiyaç duyduğu lojistik hizmetleri sağlayacak en avantajlı taraf olarak göstermeye çalışıyor. bu hizmetler suriye'nin askerî güçlerinin uluslararası savaş hazırlıklarına organize şekilde katılabilecek yapısı ve olası hedeflerin koordinatlarına sahip olması olarak sıralanabilir.
rejimin işid safları içinde yer alan yabancı savaşçılara ilişkin eksiksiz bilgilere sahip olduğu iddiasının yanı sıra hiç kuşkusuz (operasyonal hesaplar içinde) bu hizmetler savaş isteyenler için önemli bir hazinedir.
esed rejimi batı'nın belini bükmek ve kendisini kurulan ittifaka katmaya mecbur bırakmak için elindeki bu bilgilere bel bağladı. daha önce de rejimin avrupa ve abd'deki şirketleri, esed rejimiyle ehvenişer mantığıyla bir koordinasyon kurulması gerektiği hususunda medya kampanyası yürütmüştü. ancak tüm bu girişimler, rejimin işbirliği teklifini geri çevirerek şok etkisi yaratan batı'nın tavrını değiştiremedi. peki niçin?
batı'nın bu tutumunun ardında, sorunun ahlâki yönüne yoğunlaşması var. batı, esed rejimini meşruiyetini kaybetmiş ve kendi halkına karşı büyük suçlar işlemiş bir rejim olarak görüyor. ayrıca gerçekler, batı'nın tavrının birinci derecede operasyonel faydacılık açısıyla açıklanabileceğini söylüyor. zira esed'in yerinde kalması ve rejimle yeniden ilişki kurulması sorunun şiddetini artıracak ve işid'e destek oranının yükselmesine katkıda bulunacaktır. hiç kimse suriye ve irak'taki sünnilerle daha büyük bir işbirliğine girmeden bu örgütü dağıtamaz ve yıkamaz. hâl böyleyken esed'le işbirliği ve rejimin yeniden düze çıkarılması sorunu tetikler.
diğer yandan batılı ülkeler, esed rejiminin işbirliği yapılmayacak derecede tam bir zafiyet içerisinde olduğunu iyi biliyorlar. suriye'nin büyük bölümünü kontrol altında tutamaması ve gözle görülür şekilde gerilemesi dışında rejim, kendi destekçi çevresi olarak bilinen dayanaklarını da kaybediyor. bu çevreler rejimin izlediği politikalardan rahatsızlar ve güvenleri de azalıyor. şöyle ki alevi mezhebinden aktivistler 'vatanın çığlığı' kampanyası başlattılar. kampanyanın temel sloganını oluşturan 'sana kasr (saray) bize kabir' ile esed'in makamını koruduğunu, kendi evlatlarının ise ölüme gittiğini ifade ediyorlar. esed ayrıca hristiyanlar ve dürziler gibi başka din ve mezheplere mensup kişilerin de güvenini kaybetmeye başladı. bu kesimler esed rejiminin tüm suriyelileri sürüklediği tehlikeleri açıkça ifade ediyorlar artık.
bu muhakemeler batı'nın esed rejiminin bölgesel ve uluslararası müttefiklerine yönelik tutumunda bir kaldıraç görevi görüyor. belki de tüm uluslararası tarafların işid'in dünya barışı için oluşturduğu tehlikeye onay vermesi, batı'nın bu alandaki kartlarını güçlü kılıyor. bu onay güvenlik konseyi'nden çıkan 2170 sayılı bm kararıyla ve tüm dünyanın işid örgütünü ortadan kaldırmasını desteklemek için washington'a sığınmasıyla oluştu.
washington'un bölgede siyasi karşılıklar elde etmeden böyle bir misyonu yerine getirmeyeceği açık. zaten abd, şam rejiminin müttefiklerine karşı yeni baskı kartlarına başvurmaya başladı. bm insan hakları konseyi tarafından suriye'deki şartları izlemekle görevlendirilen soruşturma komisyonu raporunda esed rejimi ve işid'in insanlık suçları işlediğine odaklanılması dikkat çekiciydi. rejimin müttefiklerine verilmesi gereken mesaj da buydu; uluslararası toplum sadece işid'in suçlarını cezalandıramaz.
aynı bağlamda washington, kendi misyonunun başarılı olmasını teminat altına almak için iyi bir operasyonel çevreye ihtiyaç duyduğunu açıklamaya başladı. bu çevredeki önemli unsurlardan biri de washington'un iki yılı aşkın süredir açıkladığı yöntemle suriye krizinin çözümüdür. bu yöntem rejimin başının devrilmesi, devlet kurumlarının korunması, rejim ve muhalefetten temsilcilerin yer alacağı ortak bir hükümetin kurulmasına dayanıyor.
washington böyle bir çevreyle suriye'de çalışılabileceğini ifade ediyor. obama yönetimi sahadaki misyonunu tamamlamasına destek olacak istihbarat kaynaklarına ve ağlara sahip olmadığı tartışmasını açtı. böyle bir çalışma ancak işid'in işgal ettiği bölgelerde daha önce bulunan esed muhalifleriyle yapılabilir. rejim böyle bir ayrıcalığa sahip değil.
yani abd, müzakere çerçevesinde uluslararası ittifakın benimsenmesi için 'esed sonrası suriye' başlıklı bir vizyon projesi veya siyasi program talep ederek esed konusunu ciddi şekilde gündeme getirmeye başladı. uzlaşı, yeniden imar ve sığınmacıların dönüşü de bu başlıkla ilgilidir. aynı zaman diliminde dikkat çekici başka gelişmeler de oldu. şöyle ki oslo, norveç hükümetinin gözetiminde rejim muhalifi ve destekçilerini içeren gizli bir toplantıya ev sahipliği yaparken suriyeli kadroların devlet yönetiminin nasıl olacağı sorusu etrafında berlin ve washington'da bir dizi oturum gerçekleştirildi.
bazı raporlar suriye'nin yeniden imarı için avrupalı, amerikan ve körfez şirketlerinin kayıtlarının alınmasına başlandığını ortaya koydu. hatta son olarak cumhuriyetçi senatör darrell issa başkanlığında amerikan kongresi heyetinin beyrut'a yaptığı ziyarette suriye'de yatırımın geleceğinin ele alındığı bilgisi de sızdı.
bölgesel bağlamda ise mısır şuruk gazetesinin haberine göre suriye krizinin çözümü yönünde arap dünyasında bir hareketlilik söz konusu. bir arap inisiyatifi ilan edilmesinden söz eden gazete, işid'le mücadele için bölgesel ve uluslararası blok oluşturulmadan önce beşşar esed'in iktidardan uzaklaştırılacağını yazdı. gazete bu bağlamda uluslararası toplumun ikna edilmesinin ilk adımı olarak yeni inisiyatifin arap birliği'nden geçmesinin kararlaştırıldığını belirtti.
peki esed'in müttefikleriyle ilgili ne söylenebilir? haberler iran'a bu hareketliliğin ve özellikle de arap trafiğinin bilgisinin ulaştığını işaret ediyor. bu yüzden iran, esed başkanlığında geçiş dönemi düşüncesine dayanan karşı bir plan sunmak için zamanla yarışıyor. hatta iran dışişleri bakan yardımcısı hüseyin emir abdullehyan'ın riyad ziyaretini bu trafiğe bağlayanlar var.
işin ilginç yanı esed yanlısı sama televizyonuna göre iran şu sıralar rejime parasal desteğini kesmiş durumda. lübnan sınırındaki kalemun cephesinden gelen bazı bilgiler de hizbullah'ın bu bölgelerdeki varlığını hafiflettiği yönünde. bu gelişmeler, iran'ın suriye sahasında uğradığı yıpranma bağlamında açıklanabilir. tahran'ın suriye dosyasında hâlihazırdaki diplomasi trafiği, esed'in başına karşılık 'kabul edilir bir ödül'ü kendisine verecek müzakere şartlarını iyileştirmeyi hedefliyor. ancak iran'ın sorunu, teklifler almaması ve hiç kimsenin esed konusunda kendisiyle anlaşmaya yeltenmemesi. belki de bu yüzden başka sahalarda gerilimi tırmandırmaya çalışıyor. bu yöntem yemen devlet başkanı abdu rabbuh mansur'u tahran'ın sana'yı şam'la takas ettiği tespitinde bulunmaya sevk etti.
rusya ise diplomatik ve siyasi enerjisini tüketen ukrayna dosyasına batmış durumda. bu durum suriye dosyasında gözle görülür yokluğuna bir açıklık getiriyor. oysa suriye ile ilgili her uluslararası ayrıntıda yer alıyordu moskova. hatta dışişleri bakanı sergey lavrov, suriye konusunda neredeyse her gün açıklama yapan bir sözcü gibiydi.
moskova ayrıca suriye'deki savaşçılar arasında büyük oranda çeçen ve kafkasyalı'nın olduğunun teyit edilmesi nedeniyle endişeli. hiç kuşkusuz rusya, işid'i kınayan ve savaş açan bm kararının esed rejimini de kapsadığının farkındaydı. bu durumda moskova zehri bilerek mi içmiş oluyor?
ancak tüm bunlardan daha da önemlisi esed'in uluslararası ve bölgesel müttefiklerinin, rejime yapılan yardımların yarar getirmediği yönünde güçlü bir kanaate varması. zira müttefikler cenevre konferansında esed rejiminin devam etmesinde karar kılarken siyasi çözümün başarılı olması için esed'e baskı yapılmamasında ısrar ediyorlar ve hatta rejimi, tutumlarını daha da sertleştirmesine ikna etmeye çalışıyorlardı. bu tutum o vakit siyasi çözüm olasılığının ortadan kalkmasına katkıda bulunmuştu.
tüm veriler şam'daki rejimin, yerel, bölgesel ve uluslararası destekleriyle ayakta kalmasını sağlayan güvenlik ağını kaybettiğine işaret ediyor. işid bu duruma büyük ölçüde katkıda bulundu. gerçi rejimin işid'in hatalarından istifade ettiği ve örgütün çalışması için uygun ortamların oluşmasına katkıda bulunduğuna dair birçok işaret var. sonuçta rejim her an devrilebileceği, sallanan bir zemin üzerinde duruyor. belki de bir başka alternatif arama fikrine temel oluşturan en önemli faktör de bu.
gazi tahir dahman, suriyeli yazar. 1965'te şam-yarmuk'ta doğdu. siyaset bilimi öğrenimi gördü. arap gazetelerinde araştırma ve makaleleri yayımlanan dahman'ın, 'uluslararası hukukta kudüs', 'afrika-arap ilişkileri' ve 'müzakere yönetimi' adlı üç kitabı bulunuyor.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar