Haber analiz

I. Hariciyye

Haricilerin İslam dünyasındaki faaliyetleri, diğer mezheplere nazaran kısa sürdü ancak Hariciyye düşüncesi her dönemde muhalif grupları derinden etkiledi.

Konular: Mısır
İbadi camisi. Salale/Umman
Nüfusun yarısının Hariciyye mezhebinin İbadiyye fırkasına bağlı olduğu Umman'ın Salale şehrindeki bir İbadi camisi. [looklex.com/e.o/ibadi.htm]

islam tarihindeki gruplaşma hareketlerinde, kronolojik açıdan ilk meydana çıkan ve kendilerine has bir takım siyasi ve itikâdi düşünceler ortaya koyarak bunlar uğruna mücadele eden ilk zümrenin hariciyye olduğu kabul edilir. hariciyye, dönemin siyasi ve toplumsal olaylarına karışan bazı grupların, gelişen süreçte mevcut otoriteye karşı aldıkları tavır neticesinde oluşan bir mezheptir.

harici kelimesi (çoğ. havaric, hariciyye), arapçada bir yerden başka yere çıkmak, isyan etmek ve başkaldırmak demek olan 'hrc' kökünden gelmekte olup, asi, isyankar, başkaldıran gibi anlamlar taşır. literatürde genellikle resmi otoriteye karşı girişilen isyanlar için huruç fiili kullanılır. mezhep olarak haricilik yahut hariciyye ismi ise meşru halife hz. ali’yi terk eden, genel kabul gören din anlayışının haricine çıkanlar manasında değerlendirilir.

oldukça katı bir düşünce yapısına sahip olan hariciyye’nin ilkelerini alıp yumuşatarak bugüne taşıyan ibadiyye fırkası, hicaz bölgesinde umman, doğu afrika’da zanzibar (zengibar) ile kuzey afrika’da tunus ve cezayir’in merkezden uzak bölgelerinde varlığını sürdürmektedir. özellikle umman'da nüfusun yarıya yakınını, ibadi fırkası mensupları teşkil eder.

hariciyye’nin mezhepleşme süreci

hz. muhammed’in vefatının ardından, arap toplumları arasında çok güçlü olan asabiyet anlayışının yeniden filizlenmesine duyulan tepki, hariciyye'nin ortaya çıkışında önemli bir rol oynadı. halifeliği sırasında çıkan bazı yönetim problemleri sonucu hz. osman’ın öldürülmesi, hz. ali’nin hilafetini müteakip yaşanan cemel vakası (36/656) ve sıffın savaşı (37/657) gibi gelişmeler de hariciyye için zemin hazırladı.

sıffın savaşı sonunda hz. ali ile muaviye arasında mütareke yapılarak tahkime gidilmesine, hz. ali taraftarı arasından bazı şahıslar farklı bir tepki gösterdiler. bu grup, "la hükme illa lillah" (hüküm ancak allah’ındır) diyerek hakem seçenleri protesto etti ve hz. ali’nin ordusunu terk etti. böylece islam tarihindeki ilk ayrılık gerçekleşti.

hz. ali, kendisinden ayrılan bu insanları ikna yolu ile kazanmak için büyük çaba sarf etti. fakat zaman geçtikçe tutumlarını şiddetlendiren zümre üyeleri, düşüncelerine katılmadığı gerekçesiyle ashaptan abdullah bin habbab bin eret ve hamile eşini öldürdüler. zira osman ile ali’nin kafir olduğu düşüncesini kabul etmeyenler kafir olacaklardı ve öldürülmeleri gerekiyordu. zümre artık yavaş yavaş hariciler adıyla anılır hale geldi.

hz. ali bunun üzerine haricilere karşı harekete geçti. 9 safer 38/17 temmuz 658’de nehrevan’da yapılan savaşta haricilerin çoğu öldürüldü. savaştan önce arkadaşlarından ayrılıp nuhayle’de toplanan ama pişman olup tekrar isyan eden hariciler de hz. ali’nin kuvvetleri karşısında yenildiler. sayıları çok azalan hariciler, bir suikast planı yaparak hz. ali, muaviye ve amr ibnu’l asr’ı öldürmeye kalkıştılar. ramazan 40/ocak 661’de gerçekleşen suikasttan muaviye ve amr kurtulurken, hz. ali aldığı yaralar sonucu hayatını kaybetti.

harici isyanları, babası hz. ali’nin ölümünün ardından altı ay kadar halifelik yapan hz. hasan’ın muaviye ile anlaşarak hilafeti ona devretmesiyle 661’de başlayan emevi iktidarının ilk yirmi yılında hızını kesmedi. kûfe’de 661-678 yılları arasında sürekli isyan çıkaran haricilerin buradaki varlığı, alınan sert tedbirler karşısında sona erdi.

mis’ar bin fedeki’nin kurduğu basra hariciliği ise 661’deki ilk hareketlerinin ardından fazla gelişme gösteremedi. muaviye’nin oğlu yezid’in hilafeti sırasında, kâbe’nin yakılması (64/683) sonrası artarak devam eden bazı isyanlar yine bastırıldı.

nafi bin ezrak liderliğindeki hariciler, abdullah bin zübeyr’in başlattığı hilafet hareketine yardımcı olmak için emevilere karşı onun safında mücadele etseler de, görüş anlaşmazlığına düşünce abdullah’tan ayrıldılar. basra’ya dönen hariciler arasından bir grup, ezrak önderliğinde orada faaliyet gösterirken; necde bin amir de orta arabistan’da yemame’ye gitti.

66/685 yılından itibaren bahreyn, umman, hadramut, yemen'in bir bölümü, taif, tebale gibi yerleri ele geçiren necde bin amir ve etrafındaki hariciler, bu alanları kapsayan bir devlet kurdular. necedat devleti, 72/691 yılına kadar varlığını sürdürdü. 

irak coğrafyasında kalan fakat ezrak’a katılmayan hariciler ise bu bölgede ve etrafında etkinlikte bulundular. özellikle yezid bin muaviye’nin ölümünden sonra hariciler, liderlerinin ismiyle anılan ezrakiyye, necedat, beyhesiyye, sufriyye, ibadiyye (ibaziyye), acaride ve şebîbiyye gibi fırkalara ayrıldılar. 720’de kuzey afrika’da başlayan harici isyanları, yirmi yıl içinde mağrip coğrafyasının tamamını etkisi altına aldı.

750’de emevilerden hilafeti devralan abbasilerin iktidarı döneminde, merkezdeki harici hareketleri çok zayıf kaldıysa da kuzey afrika’da hariciler çeşitli isyanlar çıkardılar. bazı harici kabileler 758’den sonra kayravan, trablus, miknase ve sicilmase’yi ele geçirdiler.

ibadi olan rüstemiler, yine aynı dönemde tahert’i başkent yaparak rüstemi devleti’ni kurdular. kısa ömürlü necedat devleti ayrı tutulursa, haricilerin kurduğu yegane siyasi birlik konumundaki rüstemi devleti, şia’nın ismailiyye fırkasını benimseyen fatımilerin kurdukları mısır merkezli fatımi devleti (910-1171) tarafından ortadan kaldırdı. hariciler zaman içinde, ibadiyye fırkası hariç, etkinliklerini yitirdiler.


tunus'un cerbe adası'nda yer alan terkedilmiş bir ibadi camisi. [looklex.com/e.o/ibadi.htm]

haricilerin siyasi ve itikâdi görüşleri

hariciler, siyasi ve askeri girişimlerini kurumsallaştıramadıkları gibi, günümüze ulaşan tek hariciyye fırkası olan ibadiyye dışında, itikâdi ve siyasi görüşlerini de ciddi bir sistem haline getiremediler. bunun başlıca sebebi, harici zümrelerin, devlet otoritesine uymayan, sadece kendi gelenek ve değerlerini esas alan bedevi arap kabilelere mensup olmaları, son derece katı ve dışlayıcı tavırlar takınmalarıdır. yine de bütün harici fırkaların üzerinde ittifak ettikleri hususlar şöyle özetlenebilir:

1) hz. ali, hz. osman, amr ibnu’l as ile ebu musa eş’ari (muaviye ile hz. ali’nin hakemleri), cemel vakası’na dahil olanlar ve hakemlerden memnun olan herkes kınanmalıdır.

2) büyük günah işleyen herkes kafirdir.

3) adaletsiz devlet reisine (imam-ı cair) başkaldırmak, müminler için farzdır. halife adil bir seçimle işbaşına gelir; seçime bütün müslümanlar katılır. halifeye dini ayakta tutuğu müddetçe itaat edilir; doğru yoldan ayrılınca azli veya katli gerekir.

4) hilafette ırk ve kabile önemli değildir. devlet başkanı olma hususunda bütün müslümanlar eşittir.

ibadete düşkünlük, namazda secdeleri uzatmak, dünya nimetlerine karşı zâhidane davranmak, devamlı kur’an okumak, kadınların da inançlarının hakimiyeti için erkeklerle birlikte savaşması gibi tavırları olan hariciler, resmi siyasetin sadece kur’an-ı kerim’e dayanması gerektiğini savunuyorlardı. bu ilkeyi bütün ameller için geçerli şart kılarak günah işlemeyi kafirlik saymaları, islam ümmetinden ayrılmalarına sebebiyet verdi.

ezrakiyye ve diğer harici fırkaları, ilkelerini çok az esneyen katı esaslara bağlı bir zemine oturttukları için kısa zamanda tarih sahnesinden silindiler. ibadiyye fırkası ise diğer müslümanlarla bir arada yaşama tecrübesi içinde küfür iddialarını yumuşattı. ilerleyen dönemlerde ibadiyye, itikâdi bağlamda bazen mu’tezile bazen de ehl-i sünnet'e paralel görüşler serdettiyse de geniş kitlelere hitap edemedi. ibadiler, geçmişte olduğu gibi bugün de kapalı toplum yapısı içinde yaşamlarını devam ettiriyorlar.

siyasi görüşleri açısından ise hariciler, idarecileri rahatsız eden bazı yaklaşımlarıyla tanınırlar. hariciyye’nin siyasi ilkeleri, iki temel unsur üzerinde yükselir: devlet başkanlığı konusunda kureyş kabilesinin üstünlüğünü yoktur; ırkı ve kökeni ne olursa olsun her müslüman halife olma hakkına sahiptir. ve en önemlisi halife seçimle belirlenir.

hariciyye, arapçada toprak, diyar anlamında kullanılan 'dâr' kelimesine, jeo-politik bir anlam yükledi. terim, farklı harici fırkalar tarafından dâru’l aleniye, dâru’l takiyye, dâru’l emn, dâru’l sulh gibi tamlamalar formunda kullanıldı. tahkim, imamet yahut hilafet tartışmalarındaki rolleriyle hariciler, siyasi düşünce tarihine önemli katkılar sağladılar. 

haricilerin islam dünyasındaki faaliyetleri, diğer mezhepler gibi süreklilik gösteremedi. lakin hariciyye'nin düşünce ve yaklaşım tarzı, her dönemde muhalif gruplar üzerinde etkili oldu ve ilkeleri günümüze kadar ulaştı.

kaynaklar: islâm mezhepleri tarihi, ed. hasan onat, sönmez kutlu, grafiker y., ankara, 2012. 

islam düşünce tarihinde mezhepler, m. saffet sarıkaya, rağbet y., istanbul, 2011.

başlangıçtan günümüze islam mezhepleri tarihi, mustafa öz, ensar y., istanbul, 2011.

mezhepler tarihi ve terimleri sözlüğü, mustafa öz, ensar y., istanbul, 2012.

mezhepler tarihi sözlüğü, cevad meşkûr, ankara okulu y., ankara, 2011.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;