Haber analiz
Putin'in Rusyası'nı yeni dönemde neler bekliyor?
Putin karşıtı göstericilerin ana kitlesini, ekonomik beklentileri karşılanmayan eğitimli gençler oluşturuyor.
rusya'nın soğuk savaş sonrası dönemde dönüşüm geçirip uluslararası sistem içinde güç temerküz etmesine damgasını vuran vladimir putin, yeniden kremlin'e döndü. 7 mayıs 2012 günü düzenlenen yemin töreniyle, devlet başkanlığını selefi dimitri medvedev'den resmen teslim alan putin, 2000-2008 yılları arasındaki iki dönemlik başkanlığından sonra, üçüncü kez aynı makama oturdu. geçen dört yıl boyunca başbakanlık görevini yürüten ve 4 mart 2012'deki devlet başkanlığı seçimlerine, birleşik rusya partisi'nin adayı olarak katılan putin, yüzde 64'lük oy oranıyla büyük bir zafer kazanmıştı. 4 aralık 2011'de gerçekleştirilen ve birleşik rusya partisi’nin oyların yüzde 50'sini alabildiği genel seçimler sonrasında, sonuçların hileli olduğunu öne süren muhalifler tarafından başlatılan protesto gösterileri, putin’in başkan seçilmesinin ardından da tekrarlanmıştı.
bazı uluslararası gözlemciler tarafından da paylaşılan hile iddiaları ve büyük şehirler merkezli protesto gösterilerine rağmen, rus halkının çoğunluğunun güçlü ve karizmatik bir lider figürü olarak putin’in otoriter yönetim tarzına verdiği destek devam ediyor. nitekim putin'in yemin töreninin arefesinde moskova'da düzenlenen ve polisin sert müdahalesiyle karşılaşan protesto yürüyüşüne 20 bin civarında gösterici katıldı. aynı sıralarda, putin yandaşları da yeni devlet başkanını desteklemek üzere moskova sokaklarındaydı. beklentilerin çok altında kalan ve rusya'daki muhalif çevrelerde hayal kırıklığı yaratan düşük katılımlı protestolar, putin’in bu tür eylemler ile zaman zaman karşı karşıya kalacağını düşündürse de, uluslararası çevrelerde öngörüldüğü kadar zorlu bir dönem geçirmeyeceğinin işareti olarak da okunabilir.
putin'in iktidarını ekonominin geleceği belirleyecek
2008'de hayata geçirilen anayasa değişiklikleri, devlet başkanı ile rusya federal meclisi'nin alt kanadı duma'nın üyelerinin görev sürelerini altı ve beş yıla çıkarmıştı. dolayısıyla, en kötü ihtimalle 2018'e kadar iktidarda kalacak olan putin, küresel sistemin yeniden yapılandığı bir dönemde, ülkesinin yüzleşeceği meydan okumaların üstesinden gelmeyi ve 'güçlü rusya' idealini sürdürmeyi hedefliyor. demokrasi ve özgürlükten ziyade istikrar, güvenlik ve ekonomik büyümeyi önceleyen alt ve kısmen orta sınıf rusların desteğini kaybetmemesi için de adımlarını dikkatli atması gerekiyor. bu noktada, petrol ve doğalgaz ihracatına dayanan ve yaygın bir yolsuzluk problemi yaşayan rus ekonomisinin durumu büyük önem taşıyor.
2000'lerde petrol fiyatlarında başlayan yükseliş, tüm petrol üreticisi ülkeler için olduğu gibi rusya için de büyük bir gelir kaynağı teşkil etmiş, putin de bu gelirleri kullanarak halkın refahını ciddi oranda artırmayı başarmıştı. avrupa ve abd merkezli 2008 küresel ekonomik krizi sonrasında petrol ve doğalgaz fiyatlarında dramatik bir düşüş yaşanmadıysa da, halkın refahında kriz öncesinde tanıklık edilen tarzda bir ilerleme kaydedilmedi.
rusya'da bugün, iyi eğitimli gençlerinin tatminkâr maaşlı bir iş bulabilme olasılıklarının gittikçe azalmasıyla orantılı olarak, ülkedeki beyin göçü de artıyor. nitekim putin karşıtı göstericilerin ana kitlesini de ekonomik beklentileri karşılanmayan ve 90'lı yılların kaotik rusyası’na dair fazla bir şey hatırlamayan söz konusu gençler oluşturuyor. rusya’daki muhalefet, şimdilik putin’i rahatsız eden ama tehdit etmeyen bir düzeyde seyrediyor. ancak sistemin umutsuzluğa ve yabancılaşmaya ittiği, protestocu, karnı tok orta sınıf gençlere, ekonomik büyümenin tahmin edildiği gibi yavaşlaması halinde karnı aç alt sınıfların eklenmesi, putin’in uykularını kaçırabilir.
görece liberal ve modern bir profil çizen, yolsuzluklarla mücadele ve hantal bürokrasiyi küçültme doğrultusunda adımlar atan ve putin yönetiminde bir rusya istemeyen batılı ülkelerce epey umut bağlanan dimitri medvedev’in, etrafında ciddi bir ittifak sağlayamadığı için putin'e rakip çıkmaya cesaret edemeyip onunla anlaşma yoluna gittiği yorumları yapılıyor. sovyetler birliği’nin 1991'de dağılmasıyla birlikte kendilerini kapitalist ekonomik sistemin kucağında bulan rus halkı, 'her koyunun kendi bacağından asıldığı' yeni sistemde ayakta kalmaya çalışırken, ülkedeki devasa boyutta özelleştirmeler sayesinde büyük zenginliğe ulaşan yeni bir ekonomik elit ortaya çıktı.
hem bu yeni zengin sınıfın, hem de komünist dönemden beri bürokrasinin ana arterlerini tutan isimlerin hakim olduğu derin rusya'nın desteğini almayı başaran eski kgb (sovyetler birliği’nin istihbarat servisi) ajanı putin, bazı çatlaklar yaşasa da bu desteği hâlâ koruyor. medvedev'in başkanlığı boyunca arka planda kalmayı tercih etse de, ülkedeki asıl karar verici olduğunu asla unutturmayan putin, kendisine yakın elit kesim ile arasını açabilecek türden ekonomik adımlar atmaktan kaçınacaktır. bu kaçınma hali, yolsuzluklarla etkin mücadele sözü veren putin'in elini yavaşlatabilir ve kitleler nezdindeki inandırıcılığına zarar verebilir.
dış politikada mevcut çizgi sertleşerek devam edecek
medvedev'in batı ile daha uyumlu bir dış politika izleme stratejisi, barack obama liderliğindeki abd ile avrupalı ülkeler nezdinde karşılık bulmuş, özellikle obama-medvedev ikilisi uluslararası kamuoyuna olumlu resimler ve mesajlar vermişlerdi. ancak 2010 sonunda tunus’ta alev alıp mısır ve libya'ya sıçrayan arap baharı'nın orta doğu'daki dengeleri alt-üst etmesi ve abd'nin 2011 yılında nato'nun füze kalkanı projesini hayata geçirme kararı alıp, bu çerçevede türkiye topraklarına bir radar sistemi yerleştirilmesi, rusya ile abd (ve batı) arasındaki iplerin gerilmesine yol açtı.
rusya, soğuk savaş döneminden itibaren çok daha yakın ilişkiler içinde bulunduğu suriye’nin, mart 2011'de rejim karşıtı gösterilerle karşı karşıya kalması üzerine bu ülkenin en büyük destekçisi pozisyonuna oturdu. suriye'ye yönelik libya benzeri uluslararası bir askeri operasyon düzenlenmesine şiddetle karşı çıkan moskova, türkiye'ye radar sistemi yerleştirilmesinden duyduğu rahatsızlığı da açıkça dile getiriyor.
söz konusu politikalar, putin'in devlet başkanlığında daha üst perdeden seslendirilecek ve uygulanacak. avrasyacı eğilimleri ile bilinen putin'in görev döneminde rus dış politikasında en dikkat çekecek farklılığın, orta asya ve kafkas ülkeleri ile ilişkiler alanında görülmesi bekleniyor. rusya’nın hayati çıkarlarını barındıran bu yakın çevre üzerindeki nüfuzunun tahkim edilmesi, abd ve türkiye gibi ülkelerin bu bölgelerdeki etkinliğinin azaltılması, putin’in dış politika öncelikleri arasında olacak.
birleşik rusya partisi'nin, parlamentoda çoğunluğu elde etse de tek başına yasa çıkarmasını sağlayan üçte iki çoğunluğa ulaşamaması, putin'in özellikle rusya içi meselelerde duma ile ters düşmesine yol açabilir. fakat dış politikada duma ile putin arasında büyük bir görüş ayrılığının yaşanacağı tahmin edilmiyor.
60 yaşına giren vladimir putin, 2018’de sona erecek üçüncü başkanlık dönemini tamamlaması halinde, josef stalin'den sonra rusya veya sovyetler birliği'nde iktidarda en uzun süre kalan ikinci devlet başkanı olarak tarihe geçecek. putin'in rusyası, onun iddia ettiği gibi, güç dengesinin daha orantılı bir şekilde dağıldığı bir uluslararası sistemin kurulmasına mı yardım edecek, yoksa küresel çatışmaları daha da mı derinleştirecek; bunu zaman gösterecek.
kaynak: al jazeera ve ajanslar
Yorumlar