Ortadoğu
İşkence teknikleri raporda
Uluslararası Af Örgütü'nün belgelerine göre, Suriye'de gözaltına alınanlar sistematik işkenceden geçiriliyor ve aralarında tecavüz izletmenin de bulunduğu yöntemler kullanılıyor.
Haberin Öne Çıkanları
İnsanlık suçu niteliğinde
Gözaltındakiler kayboluyor
Sistematik dövülüyorlar

uluslararası af örgütü, suriye’de yaklaşık bir yıldır süren rejim karşıtı ayaklanmalar sırasında gözaltına alınanların geniş çaplı işkenceye maruz kaldıklarını belirtti. örgütün yayımladığı rapora göre tutuklulara yapılan işkenceler neredeyse insanlık suçu olarak değerlendirilebilecek nitelikte.
ürdün’e kaçan suriyelilerin ifadelerine dayanan rapor, suriye’de rejim karşıtı halk hareketinin birinci yıl dönümü öncesinde yayımlandı.
örgüte göre hükümetin geniş gözaltı dalgası ile yakalanan kişiler sistematik işkenceden oluşan kabus gibi bir dünyanın içine sıkışıp kalıyor.
açıklamada “suriye’de sivillere yönelik insan hakları ihlallerini konu alan raporda yer alan tanıklıklar, suriye’de işkence ve kötü muamelenin sivil halka yönelik yaygın ve sistematik saldırıların bir parçası olduğunun yeterli kanıtıdır” ifadeleri kullanıldı ve bu yöntermlerin devlet politikası olarak organize biçimde kullanıldığı belirtildi.
31 farklı işkence yöntemi
raporda suriye güvenlik güçlerinin 31 işkence ve kötü muamele yöntemi kullandıkları belirtildi.
örgüt tarafından mülakat yapılan eski tutuklular işkence yöntemlerini “vücudun her kısmının dövülmesi, vücutta sigara söndürülmesi, elektrik şoku, ya da bir başka tutukluya tecavüz edilmesinin seyrettirilmesi” olarak özetledi.
bir yönteme göre ise kişi bir lastiğin içine yerleştiriliyor, lastik yukarı kaldırılıyor ve bu pozisyondayken tutuklu ayak tabanlarına vurulmak suretiyle dövülüyor.
kendini kerim adıyla tanıtan 18 yaşında bir öğrenci, geçen aralık ayında dera’da bir istihbarat merkezinde tutulduğu sırada sorgu memurlarının bacaklarından kerpetenle et kopardıklarını söyledi.
tarık adındaski diğer bir eski tutuklu ise temmuz 2011’de şam’da gözaltında tutulduğu sırada başka bir mahkuma tecavüz edilmesini zorla izlemek zorunda bırakıldığını anlattı.
'uluslararası ceza mahkemesine havale edilsin'
örgüte göre gözaltına alınan kişiler bir merkezden diğerine taşınmaları sırasında, yeni merkeze geldiklerinde ve daha sonrasında sistematik olarak dövülüyor. bu muameleye maruz kalan kişiler arasında 18 yaşın altındaki çocuklar da var.
raporda işkencenin bir cezalandırma, utandırma ve itiraf ettirme yöntemi olarak kullandığı belirtildi.
tüm işkence vakalarında tutukluların diğer tutuklulardan uzun süre boyunca tecrit edildiği ve aileleri ya da avukatlarıyla görüştürülmedikleri belirtiliyor. bunların bir kısmının ise kaybolma ile sonuçlandığını belirtiyor.
af örgütü, ihlallerin büyük kısmının rejime bağlı güvenlik güçleri tarafından yapıldığı kaydederken bazı kaynakların silahlı muhalif grupların da işkence yaptığı yönünde bilgi verdiğini söyledi.
uluslararası af örgütü, suriye’deki durumun uluslararası ceza mahkemesi savcısına iletilmesi gerektiğinin altını çizdi. ancak bunu yalnızca bm güvenlik konseyi’nin yapabileceğini söyleyen örgüt, konseyin de suriye sorunu ile ilgili bölünmüş durumda olduğunu hatırlattı.
af örgütü, işkence ve kötü muamelenin suriye’de özellikle 1980’lerde ve 90’ların başında yaygın olduğunu belirtti. durumun son yıllarda belirgin ilerleme kaydedildiğini belirten örgüt ancak geçen yıl ayaklanmalar sırasında 1980’ler seviyesine geri dönüş yaşandığını kaydetti.
idlib’de kontrol esad güçlerinin
öte yandan suriye hükümet güçleri, kuzeyde türkiye sınırı yakınındaki idlib kentinde kontrolü tamamen ele geçirdi. kent, muhaliflerin kalesi olarak bilinen yerler arasındaydı. suriye ordusu, hums’ta 26 gün süren kuşatmasının ardından 9 mart’tan bu yana tank ve ağır silahlı askerlerle idlib’i kuşatmıştı.
idlib’e bağlı maret el numan ilçesinde özel hastanelerden devlet hastahanelerine güvenlik güçleri tarafından götürülen yaralı muhaliflerin daha sonra idam edildiği öne sürülüyor.
idlib’de suriye ordusunun başarı haberi, devlet başkanı beşar esad’ın, milletvekili seçim tarihini 7 mayıs olarak açıklamasının ardından geldi. muhalif askerlere göre esad’a bağlı birlikler onlarca kişiyi öldürerek cesetlerini bir camiye attı.
güneydeki deyr ez zor kentinde de şiddet olayları hız kazanırken, pazar günü 47 kadın ve çocuğun öldürüldüğü hums’ta da esad birliklerinin yoğun ateşi devam etti.
artan şiddet olayları ve ordu birliklerinin saldırısına rağmen, bm, insan hakları gözlemcilerini ülkeye göndermeye hazırlanıyor. ekip ülkede işlenen suçlarla ilgili olarak tanıklarla konuşacak.
şam'ın semtlerine saldırı
aktivistler, ordunun başkent şam'ın bazı semtlerine ağır silahlarla girdiğini aktardı. aktivistler, elektrik ve iletişimin olmamasından dolayı dünyaya haber yayamadıklarını belirtti.
ülkede dolardaki artışa paralel fiyatların da yükseldiğini ve halkın alım gücünün çok zayıfladığını anlatan aktivistler, halkın bazı temel gıda malzemelerine ulaşmakta zorluk çektiğini, mazot ve mutfak tüpü bulamadığını vurguladı.
toplu taşıma araçlarında sonra rejimin şimdi de asker taşımada ticari taksileri de kullandığını ifade eden aktivistler, operasyonların düzenlendiği kentlerde halkın korkudan dışarı çıkamadığını, çıkanların ise keskin nişancılar tarafından vurulduğunu belirtti.
bu arada, suriye insan hakları izleme örgütü, ordunun tutukluları taşımada kızılay araçlarını ve ambulansları kullandığını kaydetti.
‘cehennem gibi'
öte yandan savaş bölgelerinde 40 yıldır çalışan fransız cerrah jaques beres, suriye'deki durumun cehennem gibi olduğunu söyledi.
isviçre'nin cenevre kentinde insan hakları eylemcileriyle katıldığı bir toplantıda açıklama yapan 71 yaşındaki parisli cerrah, suriye'de kitlesel cinayetlerin işlendiğini, durumun savunulabilir olmadığını vurguladı.
şubat ayında suriye'ye sızarak hums kentinde iki hafta geçiren beres, bu ülkedeki katliamın şimdiye kadar tanıklık ettiklerinin en korkunçlarından biri olduğunu belirtti.
humus'a giden tek batılı doktor olduğu sanılan beres, iki hafta kaldığı kentteki bir evde dermeçatma bir hastane kurarak 12 gün içinde, aralarında yaşlı ve çocukların da bulunduğu 89 yaralıyı ameliyat etmişti.
son olarak suriye genel devrim konseyi, güvenlik güçlerinin ülkenin çeşitli kentlerinde muhaliflere karşı düzenlediği operasyonlarda ölenlerin sayısının 101'i aştığını duyurdu.
bm’ye göre suriye’de ayaklanmanın başlamasından bu yana bir yılda yaklaşık 8 bin kişi öldü. bm mülteciler yüksek komiserliği (unhcr), suriye’de muhalif gösterilerin başladığı geçtiğimiz mart ayından beri, tahminen 230 bin kişinin yaşadığı bölgelerden göç ettiğini açıkladı.
bm kurumu, bu kişilerden 30 bininin ülkeyi terk ederek yurtdışına çıktığı, 200 bininin ise ülke içinde yer değiştirdiği öngörüsünde bulundu.
orta doğu ve kuzey afrika ülkelerini yoğun olarak etkileyen ‘arap baharı’ hareketi, geçtiğimiz mart ayında suriye’ye de sıçramıştı. yirmi milyon kişinin yaşadığı ülkede düzenlenmeye başlayan demokratik reform gösterileri, ordunun sert müdahalesiyle karşılaşmıştı.
bm, arap birliği, ab ve birçok ülke, suriye yönetimine defalarca ülkedeki şiddeti durdurması ve demokratik reform yapması çağrısında bulunmuştu. bm ülkede çıkan çatışmalarda şu ana kadar en az sekiz bin kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor. muhalif gruplar ise, bu sayının daha yüksek olduğunu iddia ediyor.
bunun karşılığında suriyeli yetkililer, ‘silahlı terörist grupların’ saldırılarında şu ana kadar iki binden fazla polis ve askerin öldüğünü iddia ediyor.
hükümet, 2012 içinde genel seçimlere ek olarak, anayasal reform yapacağı sözü vermişti. şubat ayında, yeni anayasaya ilişkin bir referandum düzenleyen şam, genel seçimlerin de 7 mayıs tarihinde düzenleneceğini açıklamıştı.
Yorumlar