Blog
"BM dünyanın bir aynası"
BM'nin, İstanbul'u bölgesel merkez haline getirmek için çalışan Birleşmiş Milletler Türkiye koordinatörü Kamal Malhotra'ya göre, bu kadar eleştirilen BM'de çalışmanın faydaları var; hoşgörülü olmayı öğrenmek.

“bm dünyanın bir aynası, dünya da kusursuz bir yer değil…”
birleşmiş milletler (bm) türkiye koordinatörü kamal malhotra, kurumu hakkındaki eleştirilere, bir bm görevlisinden şimdiye kadar duyduğum en samimi yanıtlardan birini veriyor.
ankara’daki evlerinde eşi anita ile birlikte oturmuş bm’nin ‘etkisiz kalmasından’ söz ediyorduk. özellikle suriye söz konusu olduğunda.
türkiye dışişleri bakanı ahmet davutoğlu sık sık dile getiriyor, “bir gün bir bm genel sekreteri, suriyelilerden özür dilemek zorunda kalacak,” diye.
çatışmalar üçüncü yılına girdi ama bm, akan kanı durdurabilecek bağlayıcı bir karar almayı başaramadı.
“türkiye’deki hayal kırıklığının, bm güvenlik konseyi'ne üye devletlerle ilgili olduğuna inanıyorum” diyor malhotra:
“bizim rolümüz insani tarafını desteklemek. türk hükümeti bm’nin oynadığı rolün insani tarafından memnun.”
türk hükümeti pasif kaldığı için eleştirdiği bm güvenlik konseyi 2015-2016 dönemi geçici üyeliğine de aday. malhotra, bunu hatırlatıyor:
“açıkça belli ki güvenlik konseyi’nin onlar için bir değeri var. yoksa son üye olduğu tarih olan 2008-2009’dan bu kadar kısa bir süre sonra neden yeniden üye olmaya çalışsın? belki de sebebi, üzerinde daha pozitif bir etki bırakabileceklerini düşünmeleridir.”
yeni bir bm merkezi: istanbul
kamal malhotra, nisan 2013’te türkiye’deki görevine başladığından beri gezmek için sadece kapadokya’ya gidebilmiş. ancak iş hayatındaki yoğunluğu dert etmiyor. türkiye’nin bm’ye daha da çok angaje olduğu bir dönemde burada olmaktan memnun.
“istanbul’u bm’nin bölgesel merkezi haline getirmeye çalışıyoruz. avrupa ve orta asya için birçok büronun merkezi istanbul olacak. özellikle bm’ye bağlı kadın kuruluşlarının çoğunun merkezini, 2014 sonuna kadar istanbul’a taşımayı planlıyoruz.
“türkiye’nin, afrika ve diğer kıtalarda en az gelişmiş ülkelere desteğine yardımcı oluyoruz. sadece türkiye’ye kendi yaşadığı zorluklarda destek olmak değil yaptığımız, türkiye’nin dünyadaki rolünü de desteklemek.”
193 farklı ülkeden bm çalışanları
bm, dünyada en fazla değişik etnik köken ve kültürden gelen insanın çalıştığı kurum. 193 ülkeden çalışanı barındırıyor. tüm dünyanın bir araya geldiğini ve tartışma olmadan, hatta hiç kismenin birbirinin geldiği yeri bilmeden, kimliğini önemsemeden hayatını sürdürdüğünü düşünün. en azından malhotra öyle tanımlıyor iş ortamını:
“birbirimizle konuşurken kimin nereden geldiğini kimse sormaz, bu bir mesele değildir. günlük hayatımızı etkilemez.

8 farklı dil, çok daha hoşgörülü bir insan
anita malhotra’nın da farklı kültürden insanlarla çalışmanın ve yaşamanın ne anlama geldiği konusunda söyleyecekleri var. ne de olsa hayatı iki çocuğuyla birlikte bir ülkeden diğerine taşınmakla geçmiş. her gittiği ülkede kendine yeni bir hayat kurmayı öğrenmiş. bazı ülkelerde kreşlerde çalışmış, bazısında evinden çıkmasına izin verilmeyen göçmen kadınlara evlerinde ingilizce dersleri vermiş.
ülkeden ülkeye gezerken 8 farklı dil öğrenmiş. gittiği ülkelerin dilini öğrenmeye fırsat bulamayan kamal malhotra, eşinin bu özelliğini hayranlıkla anlatırken, anita malhotra bize dönüp türkçe “çay mı istersiniz, kahve mi” diye soruyor.
hiçbir yerde kalıcı olamadığı için hayatı vedalarla geçmiş ve en çok da hindistan’da bıraktığı ailesini özlemiş. ancak bunun ona çok şey kattığını söylüyor:
“çok farklı kültürleri öğrendim. çok daha açık ve hoşgörülü bir insanım artık.”
“ne kadar da şanslıyız!”
insani yardım alanında çalışanlarla ilgili her zaman aklımı kurcalayan bir mesele vardır; gördükleri bu kadar acıya nasıl dayanıyorlar, ikincil travmayla nasıl baş ediyorlar?
kamal malhotra da yıllar önce afrika’da çocuklar için çalışmalar yürüttü. bunun üzerinde yarattığı etkiyi soruyorum, “ben onlarla doğrudan çalıştım sayılmaz, daha çok onlar için projeler yaptım, siz gazeteciler doğrudan o insanlarla konuştuğunuz için daha çok etkileniyorsunuzdur” diye yanıtlıyor.
eşi hiç etkilenmediğini iddia ederken, anita malhotra araya giriyor ve gözleri dolarak hatırladıklarını anlatıyor:
“çocuklarımız küçükken, kamal’ın afrika gezilerinden döndüğü zamanları hatırlıyorum. gece onlar uyurken odalarına girip uzun bakardı. ‘ne yapıyorsun’ diye sorduğumda ‘ne kadar da şanslıyız’ derdi. yani, evet, etkilendi, belki travma değildi ama o da diğer çocukları görünce bundan çok etkilendi”
kamal ve anita malhotra’nın iki çocukları var. kızları da babasının izinden gitmiş, unicef’te çalışmış. oğulları gazeteci, amerikalılara dünyanın diğer kıtalarındaki dertleri anlatmaya çalışıyor...
ankara’da kayıtlı sadece 20 hindistanlı var
ankara’da yaşama alışmaya çalışan malhotra çiftini en çok zorlayan şeyler; hint mutfağına özel baharatların zor bulunması ve onların tarifiyle trafiğin tersten akışı.

onları en çok şaşırtan şey ise, ankara’daki hinduların sayısı... ankara’da yaşayan kayıtlı sadece 20 hindu var. hindistan’ın nüfusu ve ülkeden göç edenlerin sayısına oranla, bu sayı bir hayli düşük. anita malhotra, “20, hindistan’da sadece bir ailenin nüfusudur!” diyor.
malhotra çifti, türkiye'deki hayatları da anlamaya çalışıyor ve sohbetin sonunda bana dönüyor: “şimdi anlatma sırası sizde.”
Yorumlar