Görüş
Kusayr, sınırlar ve varlık
Suriye Devrimi’ni kırma amaçlı son Kusayr Savaşı, ortak uluslararası bir cephe haline geldi. İran ittifakı bazı ilerlemeler kaydetse ve bazı kentlere girmekte başarılı olsa dahi devrimci saha güçlüdür.

iran’ın mezhepçi ittifakı ve suriye rejimi milislerinin banyas’taki iğrenç katliamları sonrası kusayr kentine başlatılan saldırı gelişiyor. rejim bu savaşı sadece bir alevi devleti kurmak için değil, sahada toprağı ele geçirmek için dizginleri tekrar almanın değirmen taşı olarak görüyor. bu savaş, iran’dan onun lübnan’daki örgütüne (hizbullah) ve irak’taki hükümetine kadar uzanan mezhepçi ittifak açısından merkezi bir konuma sahip.
hizbullah, kusayr ekseni kanalıyla tamamen suriye’ye dalarken; iran, suriye cephesi üzerinde etkili olacağı korkusuyla irak’taki hareketliliği kanlı şekilde kuşattı. irak’ta başbakan nuri maliki’nin güçleri, özgür suriye ordusu’nun (öso) kontrolündeki arabiye bölgesini, askeri cepheyi dağıtma ve karıştırma girişiminde bombaladı. öyle ki mezhepçi ittifak, suriye devlet başkanı beşar esad’ın ölüm kalım savaşına yarayabileceğini düşündüğü her çabayı hemen ortaya koyuyor.
suriye’deki rejim, tahran’ın olumlu baktığı ve katıldığını açıkladığı amerikan-rus anlaşmasına paralel olarak kendisi için bir ilerleme sağlamaya çalışıyor. keza esad rejimi, suriye devrimi’nin siyasi olarak bitirilmesi ve rejimin temel yapısının devletin eklemlerinde kalması projesinin göstergesi olan lavrov/kerry anlaşması’na da aynı olumlu bakışı sergiledi.
israil ve iran’ın suriye devrimi’ne yönelik tutumlarındaki kesişmenin özeti olarak görülen bu projelerle ilgili bütün sızdırma bilgilerin ayrıntılarında söz konusu durum net biçimde görülüyor. her iki ülke de suriye devrimi’ni kendisi açısından stratejik bir tehlike olarak görüyor. batı'dan (abd dışişleri bakanı) john kerry’nin son tutumundan farklı ifadeler gelmesine rağmen nihai yaklaşım, suriye devrimi’nin zaferinin engellenmesi, sivillerin korunması ve kollanmasında hiçbir ilerleme kaydetmeyen insani kınamalarla katliamların kanlı bilançosunun örtbas edilmesi yönünde oldu.
batı, ortak düşmanın (suriye devrimi ve temsil ettiği ‘yeni siyasi hayat, halkın bağımsızlık iradesi ve arap maşrıkı’ndaki dinamik etki üçlüsü’ etrafından yükselen güç temerküzü ile arap özgürlükçü boyutu) tasfiyesi sonrası, kendisi ile ruslar ve iranlılar arasındaki rekabeti yönetiyor. iran ise mısır’ın tutumuna nüfuz ediyor ve mısır cumhurbaşkanı muhammed mursi, ruslarla anlaşması sonrası esad’ın (türkiye, mısır, suudi arabistan ve iran’dan oluşan) dörtlü temas grubu’na alınması yönünde tehlikeli bir çağrıda bulunuyor ve büyük hatasını işliyor. tüm bunların gölgesinde, suriye devrimi’ne karşı siyasi cephe tamamlanıyor; kurbanların bedenleri ve suriye halkının kanı üzerinden uluslararası projenin geçirilmesi işlemi tamamlanıyor.
ingiliz times gazetesinin, konuyla ilgili dosyasında israil’in alternatif yönetime yönelik endişesinden dolayı esad’ın kalmasını destekleyen açık tutumuna vurgu yapması, suriye devrimi’nin hedef alınması hususunda tahran ile hemfikir olan tel aviv’in stratejik tutumuna yönelik onlarca kanıttan biridir. israil’in suriye rejiminin bazı silah depolarını bombalaması da dahil olmak üzere başka tali dengeler, bu stratejik tutumu değiştirmez.
tablonun net şekilde ortaya çıkması için savaşın suriye’de yumuşadığı ve lübnan’da kızıştığı böylesi bir oyunun kuralları arasındaki dönemsel veya bölgesel çekişmenin, iran-batı-israil uyum duraklarında duracak kapsamlı bir kuşatma programına boyun eğdiğini ifade edebiliriz.
tel aviv’in korkusu, merkezi savaş veya arap-islam stratejik ilkeleri kanalıyla sınırsız direniş, olayın bağımsız boyutu ve askeri devriminin meyvesi olarak yeni bir suriye’nin ortaya çıkmasıdır. bu durum israil için sınırsız varoluş tehdidi anlamına gelmektedir.
dolayısıyla suriye’nin rejimden kurtarılmasına karşı çıkılması noktasında organize çekişme veya siyasi uyum kanalıyla iranlılarla oyunun idaresinin sürmesi, (tabi bu durum tel aviv’in tahran ile oynadığı oyunun kurallarını sona erdirmemesine bağlı) tel aviv’in tercihi olarak kalacaktır. yahut bu uyum ve kesişmeler, devrimin tasfiyesi veya alevi cephenin kurulması için iran’ın israil örgütüne olan ihtiyaç alanının kullanılmasını garanti edecek bir müdahaleyi gerektirmektedir.
tel aviv’in suriye’nin kurtarılması gibi karşıt bir projeye ikinci bir rakip olarak iran uğruna veya israillilerin iran projesinin alevi cephesiyle suriye’de başarılı olması yönündeki endişeleri bulunuyor. israil’in bu endişeler yahut devrimi tamamen tıkamak için müdahalede bulunması, suriye devrimi’nin gücü gölgesinde nihayetinde kesin değil.
suriye’nin bazı silah depoları, rejim güçleri içindeki kopmalar arasında her an düşebilir ve dolayısıyla devrim güçlerinin eline geçebilir; hatta bu silahlar kırk yıldır faal veya gergin olan golan tepeleri’nin sınırlarının tam karşısına yerleştirilebilir. burada israil’in, rejimin devrime karşı açtığı savaşın ana sahasına müdahale etmeksizin veya karışıklıkları harekete geçirmeksizin adı geçen silah depolarını bombalamasının önemi ortaya çıkıyor.
esad ve iran’ın büyük dostu moskova’nın tutumunu ve devrimcilerin desteklenmemesine yönelik yinelenen sert uyarısını dikkatli incelersek, israil’in bombardımanına karşı rusya’dan endişelenme ve geçici siyasi kınamadan fazla bir şeyin niçin çıkmadığını anlarız. yani uyumların sınırı veya gelecek hesaplarına kısmen müdahale sahası kapsamında bu bombardıman, esad’ın katliamları ve devrimi püskürtmek amaçlı iran’ın verdiği savaşın tel aviv tarafından kutsanmasını asla etkilemez.
bu bağlamda şu üç önemli gözlem ön plana çıkacaktır:
1) iran’ın devrime karşı lübnanlı grup (hizbullah) kanalıyla açtığı son savaşında, kusayr cephesine devasa mühimmatlar ve ağır silahlar taşınıyor. ancak bu sevkiyat, tel aviv’in bombardımanına maruz kalmadı kesinlikle. üstelik israil uçakları hizbullah’ın kusayr katliamlarına katılan gruplarını da izlemekte.
2) hizbullah örgütü, israil’e misillemede bulunmak için lübnan’ın güneyinde kesinlikle harekete geçmedi ve medya manevrası için dahi olsa hiçbir birimini yerinden kımıldatmadı. fakat bununla birlikte kusayr’da suriye halkına yönelik savaşına yoğunlaştı ve topları israil’e misillemede bulunmayarak sessiz kaldı.
3) tel aviv’in golan’dan aldığı ilk bombalı saldırı, öso’nun ulaştığı mevzilerden geldi. bu bombardıman, çatışma ve hatta bazı askerlerin girişimi düzeyinde gerçekleşmediyse de tel aviv’in endişelenmesi ve israil başbakanı binyamin netanyahu’nun yaptığı yorum, golan’daki sınırın birinci derecede izlendiğinin göstergesiydi.
lübnan'daki suriye rejimi yanlısı gösterilerde, esad ile hizbullah
lideri hasan nasrallah'ın posterleri beraber taşınıyor. [afp]
4) rejimin aralıksız olarak periyodik bombardımanı ve lübnan’daki hizbuiran’ın elit güçlerinden binlercesinin suriye içlerine geçişi de dahil tüm bu askeri hareketliliğin, moskova veya istihbarat çevrelerinin tel aviv ile rejim arasında taşıdıkları mesajlar, güvenceler ve garantiler olmaksızın yapılması mümkün değil. bütün bu hareketliliklerin tek bir israil saldırısına maruz kalmaması da bu garantilere açıklık getiriyor. israil’in şam’ın güney kırsalındaki temas hattında, halep ve hums’taki tek bir bombardımanı dahi devrimcilere yarardı. ancak tel aviv tek bir mermi dahi sıkmadı, bombalayacağı mesajları verdi.
yani suriye devrimi’ni kırma amaçlı son kusayr savaşı, ortak uluslararası bir cephe haline geldi. yalnız bütün bunlar, devrimin birçok uluslararası ve bölgesel komplo halkalarıyla çekişmesinin önceki deneyimlerine göre yeterli değildir. sonuçların özeti, bu güçlerin şu sebepten ötürü nitelikli bir ilerleme kaydetmediğine işaret ediyor: iran ittifakı bazı ilerlemeler kaydetse ve bazı kentlere girmeyi başarsa da devrimci saha güçlüdür, iç bağışıklığa sahiptir ve tutarlı bir programı vardır.
ruslar ve amerikalılar, el kaide’nin sahaya gitme ve kamuoyunu karıştırma ahmaklığını en iğrenç araçlarla kullandılar. lakin öso ve kendisiyle ittifak halinde veya eşgüdümlü çalışan birçok islamcı grup, sahada el kaide’den bağımsız olan güçlerini ispatladılar. batılı-rus kılıfı altındaki mezhepçi terörist ittifakla mücadele edecek birleşik bir askeri saha oluşturmak için nusra cephesi’ne bağlı bazı tugaylar ile sahada koordinasyon kurdular.
dini ve siyasi çevrelerin yanı sıra batı ve iran medyasının içine girdiği karalama kampanyasına rağmen tarafsız ve doğrudan tanıklıklar ve saha gerçekleri, (evrensel silahlı devrimlerin kayıtlarına göre) nitelikli zafer elde etmek için yeterli olarak görülen öso komutasının merkezi yapısını gösteriyor. şöyle ki dünyada yan gruplardan, anlaşmazlıklardan ve hatta alt çekişmelerden soyutlanmış hiçbir devrim bulunmamaktadır.
ancak devrimlerin nihai zaferinin ana kıstası, devrimin sahadaki merkezi gücüdür. suriye’de bu gücü, ülkenin coğrafyasına, toplumsal ve lojistik şartlarına dağılmış gruplarıyla öso temsil etmektedir. bugün öso ile koordineli biçimde insanların günlük işleri ve güvenlik konularını yöneten yerel komitelerin projeleri, devrimin nitelikli dönüşüme hazır yerel yönetimi yürütme gücünü gösterdi.
suriye devrimi’nin durumuna ilişkin sunduğumuz bu özetin amacı, devrimi parçalamak ve karıştırmak için yayılan merkeziliğini desteklemenin zor olduğu yönündeki söylemlerin (belirli kaos hallerinin varlığına rağmen) doğru olmadığını vurgulamaktır. bu kaos hali de devrimlerin toplumsal ve siyasi tarihini bilen herkesin anlayacağı doğal bir durumdur. zira dünyanın kendisine karşı birleştiği ve şu ana kadar yükselme ve tutarlılık gösteren bir devrimden bahsediyoruz.
keza bu boşlukların yaşanmasının sebebi, devrime yönelik kemiyet ve keyfiyet olarak maddi arap destek faktörünün çekilmesiydi. allah’ın yardımıyla suriye halkının birliği ve özgürlüğü çerçevesinde devrimciler lehine ve halkın geleceği için hızlı bir sonuç alabilecek olan bu arap desteği, terörist canileri hesaba çekebilir ve bütün gruplarıyla halka adalet getirebilirdi. fakat bu destek kesildi ve yolunu kaybetti. arapların amerikan tehdidine boyun eğmesi, bu boşlukları oluşturdu; iranlıların ve müttefiklerinin katliamlar işlemesine ve keza başkalarının müdahalesine destek sağladı.
bu arap pasifliğine sadece suriye yakalanmış değil. iran projesi, allah muhafaza devrimi yenilgiye uğratması halinde arap körfez ülkelerinin peşine düşecek ve onların egemenlik konularına müdahale edecektir.
mesela iran’ın suriye-kusayr sahnesi üzerinden kuveyt’e yönelik son tehdidini düşünebiliriz. iran’ın (işgal ettiği) irak üzerinden sınırları, önceki resmi açıklamalar doğrultusunda kuveyt içerisindeki şebekelerinin varlığı ve dolayısıyla kusayr’da olduğu gibi kuveyt’e girmesi, siyasi okumalar ve iran’ın suriye’de ilerlemesinin verileri dahilinde mümkündür. iran’ın diğer bölgelere müdahale güçlerini de karşılaştırabilirsiniz.
batı, suriye’nin karanlık ve devam eden kan kaybı içinde bırakılmasının kendileri için stratejik bir güvenlik oluşturacağı yanılgısına bazı arapları inandırdı. ama ‘devrimcileri silahlandırmamaları’ yanılgısı bugün ortadan kalktı. zira iran’ın seçkin güçleri suriye’ye girdi veya batı nezdinde bölgesel sahnenin patlatılması, bu sahne ile kendi ülkeleri dışından bir ilişki kurmak için planlandı. öyleyse arap körfez ülkeleri nerede ve neye bel bağlıyorlar?
arap körfez güvenliğinin stratejik geleceği, sadece çıkarcı siyasi bir bakış açısı olarak suriye halkının zaferini teminat altına alma ve yeni devlete geçme isteğiyle kesişmektedir. allah’ın yardımıyla bu istek nitelikli silahlanma ve büyük maddi destekle gerçekleşecektir. türkiye’nin son amerikan-rus-iran anlaşmasına muhalefeti, ankara’nın bu projenin arap-islam bölgesinin güvenliği üzerindeki tehlikesinin bilincinde olmasının yanı sıra suriye halkının boğazlanmasından kaynaklanıyor.
bu yüzden devrimin direnmesi ve hali hazırdaki saha gücü, devrimin silahlandırılması yönündeki körfez-arap-türk ittifakı için son fırsat. bu ittifak, mısır’ı dahi içine girdiği son çıkmaza rağmen kendine çekebilir ve nihai destek zemini yaratabilir. ‘vicdanlarınız suriye halkını kurtarmak için harekete geçmiyorsa sizin de sınırlarınızın ve hatta belki varlığınızın kapılarını çalacak savaşa karşı kendi çıkarlarınızı kurtarmak için en azından bankalarınız harekete geçsin.’
1963 suudi arabistan doğumlu olan mühenna hubeyl, körfez bölgesi ve bölgesel çekişmeler üzerine makaleler yazdı; irak, filistin ve afganistan’da islami direnişin yükselişiyle ilgili sunum ve analizler yaptı. suudi arabistan’da ulusalcı ve islamcı aktivistlerle islami anayasa reformu sözleşmesine katıldı. arap ülkelerinin gelişimi ve bağımsızlığını teminat altına alacak islami anayasa hukuku kanalıyla reform çağrılarında bulundu. israil ordusunun cenin’i kuşatması sonrası doğduğu kent olan zahran’daki gösteriyi tertiplemesi sonrası 5 nisan 2002’de gözaltına alındı.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar