Ortadoğu
Suriye ve Türkiye-İran ilişkilerinin geleceği
Türkiye ile İran arasında çekişmenin en belirgin sahalarının Irak, Suriye ve Lübnan gibi Türk devletinin güneyini kuşatan aynı hilal içinde yer aldığı açıkça görülüyor.
suriye ve öncesinde irak, türkiye-iran ilişkilerini soğuk savaşın eşiğine getirip bıraktı. suriye dosyasındaki büyük ve hızlı gelişmelerin hazmedilmesi ve suriye muhalefetinin büyüme hacmi ve türü karşısında beşar esad liderliğindeki suriye yönetiminin gerilediğine dair işaretlerin belirmesi doğrultusunda, bu soğuk savaşın harareti günbegün artıyor.
iki ülkenin çatışmama hususunda anlaşmasına rağmen pratik gerçekler başka bir şey söylüyor. zira türkiye ve iran’ın irak’taki sıkı nüfuz çekişmesinin sürmesi, hali hazırdaki suriye krizini, bölgedeki nüfus halkalarını kontrol altına alma amaçlı çekişme alanlarından biri haline getirdi.
o halde suriye, türkiye-iran ilişkilerinin geleceğini belirleyecek diyebiliriz. suriye, iki ülke açısından birçok etkenin sonucu olarak, bahsi geçen konuların mecrasında etkili olan bölgesel satranç taşları arasında en etkilisidir. iran, ‘esad rejiminin düşmeyeceği; hizbullah ve irak’ın suriye’deki rejime kesinlikle yardım edeceği; kendisinin de suriye hükümetine desteğini sürdüreceği ve bütün araçlarla bu hükümete karşı harekete geçenlere karşı çıkacağı’ görüşünde.
bu desteğin göstergesi ise iran devrim muhafızları’na bağlı özel güçlerin, suriye topraklarında ve özellikle de başkent şam’da bulunmasının yanı sıra iran’ın özellikle de iletişim, dinleme ve izleme teknolojileriyle ilgili konularda esad yönetimine teknik destek sağlaması. türkiye ise özgür suriye ordusu’na (öso), ayrıca suriye’deki silahlı ve sivil diğer muhalif gruplara psikolojik, enformatik ve siyasi destek sunuyor. türkiye, suriye devrimi’nin başından itibaren şam hükümeti üzerinde psikolojik baskı unsuru oluşturuyordu. nitekim suriye kentlerinde sivillere yönelik işlenen katliamların durmasını isteyen uluslararası hareketliliğin neticesinde bu baskı hâlâ devam ediyor.
ankara, tahran’ın tavırlarından rahatsız
suriye olaylarının başından itibaren, ankara ve tahran’ın bu gelişmeleri farklı tanımladıklarını herkes bilir. türkiye, suriye olaylarını arap baharı hareketinin bir parçası saydı; akıl ve hikmetin, suriye hükümetinin bunlara siyasi, ekonomik ve sosyal reform paketleriyle karşılık vermesini gerektirdiğini düşündü. iran ise yaşananları, kendisini bitirmeye ve lübnan’da hizbullah’ı boğmaya hazırlık bağlamında suriye’de rejimi devirmeyi hedefleyen bir amerikan komplosu olarak görüyor. bu temelde hareket eden iran; görevinin, çıkarının ve ulusal güvenliğinin, suriye rejimini savunarak kendisini savunmak olduğunu düşünüyor.
işin aslı şu ki; abd’nin irak’ı 2003’teki işgali sonucu bu ülkedeki rejimin düşmesinden itibaren türkiye, iran’ın irak kentlerinde nüfuzunu yaymasını; iran açısından irak’ın, istihbarat, ekonomi, güvenlik ve hatta toplumsal ve kültür alanlarında at koşturduğu bir ön bahçeye dönüşmesini, olası bütün araçlarla yoğun şekilde takip ediyor.
bu gerçekleri doğrulayan tablonun daha da netleşmesi ve zayıf irak hükümetinin tamamen iran’ın yanında yer almasıyla birlikte türkiye, iran’ın irak’ı bütünüyle hakimiyet altına alma yolundaki ilerleyişini durdurmak için siyasi yönden harekete geçmeye başladı. türkiye başbakanı recep tayyip erdoğan ve dışişleri bakanı ahmet davutoğlu’ndan, ülkelerinin, irak’ta yaşananlar karşısında sessiz kalmayacağı ve buradaki (iran yanlısı olmayan) oluşumlara yönelik düşmanca tavır alan iranlıların taşkınlıklarını durdurmak için gerektiği takdirde harekete geçeceğini vurgulayan açıklamalar geldi.
tabiatıyla türk endişesi, ankara’nın aktif bölgesinin bir parçası olan irak’taki karanlık tabloya ilaveten, türk ulusal güvenliği için çok etkili iki ülke konumundaki lübnan ve suriye’deki iran nüfuzuna yönelik açık türk bakış açısının sonucu olarak gelişti.
türkiye, herkesle ve hatta iran ile bile iyi ilişkiler yürüten, bölgenin en başarılı demokrasisine sahip başarılı bir devlettir. (türk dışişlerinin, uluslararası toplum ile iran arasında köprü kurmak için harcadığı çabalar olmasaydı, iran uluslararası sahada yalnızlaşırdı.) o yüzden de bütün bunları, suriye’ye karşı uluslararası bir tavır alınmasını körüklemek ve bir yandan krizin başından beri suriye’de yaşananlara dikkat çekerken diğer yandan da esad hükümetine baskı yapmak için kullanmak istedi.
uluslararası sahada zayıf tutumları ve kötü şöhretiyle bilinen iran ise türkiye ile bütün hareketlerinde dengeyi koruma konusunu gözetmekle birlikte, suriye rejiminin yanında güçlü şekilde durma kararı aldı. yine de tahran, zaman kazanmaya ve ağırdan almaya çalışırken aynı anda esad rejiminin meşruiyetini kaybettiğini düşünen süper devletlerin rollerinden şüphe ederek, esad konusunda veya esad sonrası için dahi ortak seçenekleri ele almak amacıyla ankara ile diyaloga geçebilir.
iran ayrıca, türkiye’yi ‘kendi çıkarları için en büyük tehdit şeklinde gördüğü gibi başbakanı erdoğan’ın osmanlı imparatorluğu emelleri taşıdığını ve türkiye’nin islam dünyasında ve özellikle de suriye, irak ve afganistan’daki bir numaralı rakibi olduğunu düşünüyor. böylesi bir yaklaşım içindeki iran, otuz yılı aşkın bir süre boyunca üstün bir titizlikle lübnan’ın güneyi, suriye ve ardından irak’ta organize ettiği sadakat ve ideolojik sözleşmesinin elinden kaçmasına izin vermeyecektir.
iran'ı ziyaret eden suriye dışişleri bakanı velid muallim (solda),
mevkidaşı ali elber salihi'den sonuna kadar destek sözü aldı. [afp]
türkiye ile iran’ın nüfuz mücadelesi
savaş veya çatışma belirtileri görülmeyen iki komşu devlet olarak iran ile türkiye arasındaki mevcut durum, osmanlı devleti ile safevi devleti arasında onlarca yıl süren savaşlardan sonra imzalanan 1639 tarihli kasr-ı şirin antlaşması’nın uygulanmasının sonucudur. ancak bu dönem zarfında bile ortada, genelde üçüncü bir taraf üzerindeki ideolojik çekişmede kendini gösteren nüfuz mücadelesinin bir başka çeşidi vardı. türkiye, her ne kadar iran ile ekonomik ilişkilerini sürdürmekle ve barışçıl amaçlar içerdiği kesin görüldüğü müddetçe iran’ın nükleer programını desteklemekle birlikte, iran’ın mezhepçi projesini ve iran devrimi’nin arap maşrik ülkelerine, özellikle de irak, suriye ve lübnan’a ihraç etmesini kabul etmedi.
iran, türkiye’yi abd ve nato’nun bölgedeki ileri karakolu gibi görüyor. nato'nun füze kalkanı radarlarına türkiye’nin ev sahipliği yapması talebine ankara'nın onay vermesi tahran’ı çok kızdırdı. suriye’deki türk rolüne gelince; iran’ın dini lideri ayetullah ali hamaney, “suriye’ye karşı yürütülen komploların başarılı olmasına müsamaha göstermeyeceğiz. suriye’yi hedef alan bu planlar, iran’daki islam devrimi’ni hedef almaktadır.” diyerek bu rolü ifade etti. türkiye ile ilgili olarak hamaney, ‘islam cumhuriyeti’nin suriye hükümetine karşı yürütülen bütün komploları başarısız kılmak için bütün imkanlarını kullanarak elinden geleni yapacağını türkiye’nin iyi bilmesi gerektiği’ uyarısında bulundu.
gözlemcilerin ve analistlerin ekseriyeti, ankara ile tahran arasındaki ilişkilerdeki temel sorunun suriye’de yaşanacağında hemfikir. yukarıda belirttiğimiz gibi, iki ülke arasındaki çatışmanın etkenleri doğrudan ikili düzeyde hayata geçmediği için, türkler ve iranlılar anlaşmazlıklarını başka bir sahada hayata geçiriyorlar. tarihin deneyimleri bunun kanıtı. şu an ise iki ülke arasında çekişmenin en belirgin sahalarının irak, suriye ve lübnan gibi türk devletinin güneyini kuşatan aynı hilal içinde yer aldığı açıkça görülüyor. bu ülkelerde güçlü bir iran nüfuzu söz konusu ve onu da arap rolünün buralardaki kesin yokluğuyla birlikte nüfuz tesis etmeye elverişli bir türk hareketliliği karşılıyor.
türkiye hali hazırdaki suriye hükümetinin devrilmesi halinde yeni suriye hükümetinin nusayri (alevi) mezhebinden olmayacağı veya bu mezhebin daha az bir nüfuzla temsil edileceğini düşünüyor. yani suriye’deki iran nüfuzu büyük zarar görecek ve bu durum iran ile hizbullah arasındaki kolu veya bağlantı köprüsünü koparacaktır. bu nüfuz, iran için çok şey ifade ettiği için, gerektiği takdirde türkiye ile olan iyi ilişkilerini kurban vermeye ve bütün gücüyle stratejik müttefiki suriye’yi kurtarmaya hazırdır. suriye-iran baskı kartlarından birinin, yasaklı pkk savaşçılarını desteklemek olmasını uzak görmüyorum. türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit eden eylemler ve hem irak hem de türkiye sınırlarında uygulanacak taktiksel yöntemlerle pkk’ya bu destek verilebilir.
gerçekten de iran, esad rejiminin içine düştüğü durumun zorluğunu görüyor. iran, yaklaşık bir yıldır suriye’deki mutlak nüfuzunu kaybetti; bahreyn’de girişimleri başarısız oldu ve lübnan’da endişeli bir gerilim yaşıyor. ilerleyen günlerde irak’ta da pek sevindirici olmayan gelişmelerle karşılaşabilir. irak halkının çoğunluğu, iran’ın kendi içişlerine müdahalesini mutlak şekilde reddediyor, tahran yanlısı hükümetlerine karşı çıkıyor.
ayrıca türkiye, iran’ın mezhepçi saflaşmasını kırma girişimlerinde iyi netice aldı. bu durum iran’ın türkiye’ye yönelik katı tavrına bir nebze açıklık getiriyor fakat suriye’de durumun zorluğuna ve bölge geneli üzerindeki sonuçlarına rağmen, ankara ile tahran arasındaki bitirici savaşın üçüncü sahası irak’ta olabilir. pratik gerçekler, iki ülke arasındaki ideolojik saflaşmanın zirveye çıktığına işaret ediyor.
faris el hattab, iraklı akademisyen ve iletişimci. çeşitli arap gazeteleri ve dergilerinde makaleleri yayınlanıyor. irak ve birleşik arap emirlikleri’nde birçok radyo ve televizyon programı hazırlayan hattab’ın medya alanında yayınlanmış birçok kitabı ve araştırması bulunuyor.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar