Görüş
Suriye için ahlaki liderlik nerede?
Suriye halkının güvenliğini kim sağlayacak? Büyük güçlerin daha fazla zarar vermesini kim engelleyecek?

üç yıl önce suriye'de felaket başladığından beri, yorumcular her iki tarafı da liderlik eksikliğinden ötürü fırçalamakta geç kalmadılar. tek tek beşşar esed, isyancılar, rusya, abd, arap birliği, bm veya herhangi başka bir örgüt bu fırçadan nasibini aldı. ne de olsa seçenek boldu.
bu esnada savaş, suriyeli aileleri parçalamaya devam ediyor. beni bir tarafın ya da diğerinin kaybetmesi değil, bu savaş girdabı yüzünden dünyada barış çağrılarının artık güçlükle duyulabilir olması üzüntüye boğuyor. askeri müdahaleye karşı çıkan batılı politikacıların korkaklıkla suçlanmalarını görmek çok acıydı. çabaları ölümleri tamamen durduramazdı belki, ama kendi liderlerinin savaş planlarına karşı durmaları cesur bir hareketti.
peki, suriye krizinde 'ahlaki liderlik' nerede? neden suriyelilerin acısını hafifletme girişimlerinin, bırakın uygulanmayı, liderlerimizin aklında yer etmesi bile bu kadar uzun sürüyor? ayrım gözetmeyen insani yardım erişimi halen ülkenin çoğunda fiilen mevcut değil. lübnan, türkiye, ürdün ve irak gibi komşu ülkelerdeki sığınma hizmetlerine ayrılan kaynaklar maalesef hâlâ yetersiz. bir yıldır barış konferansı sözünün tutulmasını bekliyoruz, ancak ertelenmeye devam ediyor.
bu konuyu düşünürken, büyükler (the elders) adlı harika bir grupla cape town'da buluşmak için hazırlanıyorum. 2007'de nelson mandela tarafından kurulduğundan beri bu gruba altı yıl başkanlık ettim. bu grubun üyeleri, bir devlet görevinden emekli olup halen barışa ve insan haklarına hizmet eden kişilerdir.
bm eski genel sekreteri kofi annan, yakın zamanda başkanlık görevini benden devraldı. artık vakti gelmişti. büyükler olarak ömür boyu başkanlıklara karşı çıkmamız gerekir. artık nihayet emekliliğimi ciddiye alıp, 'onursal' bir büyük olabileceğim.
suriye krizi, büyükler'e üzerine kafa yoracakları bir sebep vermiş oldu. meslektaşımız ahdar brahimi, bm ve arap birliği'nin suriye arabulucusu. ondan önce kofi annan bu görevdeydi. şimdilerde 100 bini aşan ölü sayısı yüzünden duydukları üzüntü çok belliydi. doğrudan ya da dolaylı yoldan suriyelileri öldürenler anlaşmaya yanaşmadıkça, ellerinden bir şey gelmediğini samimiyetle itiraf ettiler. birbiri ardına gelen sabırlı çabaları, yavaş yavaş sonuç veriyor gibi görünüyor. onları tümüyle takdir edip destekledik.
büyükler'i kurduğunda, madiba (nelson mandela) bizden sadece 'cesur olmamızı' ve doğruları söylememizi istedi. güçsüzlerin refahı için verecek önemli bir mesajımız olduğu sürece kiminle istersek görüşebileceğimiz anlamına geliyordu bu. batılı bir diplomatla, terörist damgası vurulmuş hamas'la veya uluslararası ceza mahkemesi'nde aleyhine dava açılan sudan başkanı ömer el beşir ile görüşebilirdik.
2007'den bu yana olasılıkları masaya yatırdık. bir bakıma, 'büyük olmayı öğreniyoruz'. suriye krizi, bize büyükler'in çabalarını 'ahlaki liderlik' üzerinde yoğunlaştırabileceklerini gösteren en açık işaretlerden biri oldu.
ahlaki liderlikten bahsetmek, tecrübeyle konuşmaktır. zamanında kusursuz bir lider olduğunuzdan değil, zor kararlara itildiğinizdendir: nefreti körüklemek ya da sakinleşme çağrısı yapmak, savaş çıkarmak ya da barışı yüceltmek, yoksullara yardım eli uzatmak ya da helak olmalarına göz yummak… ve belki de insanlığın kazanmasına yardımcı olduğunuzdandır.
Yorumlar